Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu ve Cezası
Kişilerin huzur ve sükununu bozma, bir kişiyi rahatsız etmek amacıyla düzenli olarak birtakım eylemlerde bulunulmasıdır. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, Türk Ceza Kanununda hürriyete karşı işlenen suçlar başlığı altında yer almaktadır. Bu suçu işleyenler hakkında 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
İçindekiler
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Nedir?
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu; bir kimseyi huzursuz etmek amacıyla, ısrarla telefon etmek, gürültü yapmak veya hukuka aykırı bir davranışta bulunmaktır. Bu suç, Türk Ceza Kanunu m.123 hükmünde düzenlenmiştir.
TCK 123:
‘’Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikayeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.’’
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Nasıl Oluşur?
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu bir kişiye ısrarla telefon edilmesi, gürültü yapılması veya hukuka aykırı bir davranışta bulunulması ile oluşur.
Suçun oluşması bakımından, gerçekleştirilen bu eylemlerin kişinin huzur ve sükununu bozması amacı taşıması gerekir. Bu amacı taşımayan eylemler kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturmaz.
Örneğin, yakınına ulaşamadığı ve merak ettiği için ısrarla telefon eden kişi bu suçu işlemiş olmaz. Aynı şekilde kasti olmayan davranışlarla gürültü yapan kişi, komşusu rahatsız olsa da bu suçu işlemiş olmayacaktır.
DİKKAT: Kişilerin huzur ve sükununu bozma eylemlerinin başka bir suçu; özellikle hakaret, tehdit, şantaj veya cinsel taciz gibi suçları oluşturmaması gerekir. Aksi halde fail hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu değil, diğer suç sebebiyle ceza verilir.
Telefon Edilmesi
Telefon edilmesi eyleminin gerçekleşmesi için mutlaka konuşulması gerekmemektedir. Kişinin, sürekli olarak çaldırıp kapatması, sessiz kalması, müzik veya başka ses dinletmesi, garip sesler çıkarması halinde de bu eylem gerçekleşecektir. Ancak bu fiilin ısrarlı bir şekilde yapılması şarttır. Israr niteliği için kişiye kaç kez telefon edilmesi gerektiği somut olaya göre belirlenir.
Yargıtay bir kararında; sanığın, katılanların ev telefonunu 14 defa arayarak çoğunda 1 saniye telefonu çaldırıp kapatmak şeklindeki eyleminin kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğuna hükmetmiştir. (Yargıtay 4.CD, 13.6.2011, 2009/10573, 2011/8147)
Ayrıca ‘telefon edilmesi’ kavramı yalnızca telefon etmeyi değil aynı zamanda kısa mesaj (sms) atılmasını da içermektedir. Benzer şekilde whatsapp uygulamasından kişiye ısrarla gönderilen mesajlar da bu suçu oluşturacaktır.
Yargıtay, sanığın katılana, değişik saatlerde 13 adet mesaj gönderdiğinin ve mesajların içeriğinde “sana benim gıcıklığım vardı, acısını çıkartacaktım, benim kim olduğumu bulamazsın, seni de kızdırması çok hoşuma gidiyor bunu bil” ibarelerinin olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın eylemlerinin kişinin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğunun gözetilmesi gerektiğini belirtmiştir. (Yargıtay 4.CD, 08.04.2014, 2013/26160, 2014/11251)
Gürültü Yapılması
Gürültü yapılması eylemi ise birçok farklı yolla gerçekleştirilebilir. Önemli olan gürültünün mağduru rahatsız etmek amacıyla ısrarlı veya uzun süren bir şekilde yapılmasıdır.
Örneğin kiracısını evden çıkarmak isteyen failin sürekli müziğin sesini yükseltmesi, evde parti verilmesi, evde bitmeyen tamiratlar yapılması bu suçu oluşturur.
Hukuka Aykırı Bir Davranışta Bulunma
Hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması, hukuka aykırı ve kişinin huzur ve sükununu bozmaya yönelik tüm davranışlardır.
Örneğin sürekli olarak evin camının kapısının tıklatılması, mağdura ışık tutmak, kapı zilinin tekraren çalınması, mağdurun evinin önünde korna çalmak, far yakıp söndürmek gibi eylemler bu kapsamdadır.
Yargıtay bir kararında şikâyet hakkını kullanan sanığın, aynı mahiyetlerdeki benzer iddialarla ilgili olarak takipsizlik kararları verilmesine karşın defalarca yeniden şikayet dilekçesi vermesini de bu suç bağlamında değerlendirmiştir. (Yargıtay 4.CD, 22.01.2013, 2012/2516, 2013/969)
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Cezası
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu cezası, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır.
Kanunda belirtilen sınırlar kapsamında ceza verme hakimin takdirindedir. Hakim, suçun işleniş şekli, zamanı, kullanılan yöntem gibi hususlara dikkat ederek kesin bir ceza belirler.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunda Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık, failin suçu işledikten sonra pişman olması halinde cezasının indirilmesi veya tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, etkin pişmanlık kapsamında öngörülen suçlardan olmadığı için etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaz.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçuna Teşebbüs, İştirak, İçtima
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu niteliği gereği teşebbüse elverişli değildir. Suçun oluşması için bir sonuç doğması gerekmemekte, suça konu eylemin gerçekleşmesi halinde suç tamamlanmış olmaktadır.
İştirak, bir kişi tarafından işlenen suça ortak olunmasıdır. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçuna iştirak mümkündür.
Örneğin Ali ve Veli’nin anlaşarak rahatsız etmek amacıyla Elif’e ısrarla telefon etmeleri halinde iştirak söz konusu olacaktır.
İçtima birden çok suç olmasına rağmen tek bir ceza verilmesi halidir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda içtima söz konusu olabilir.
Yargıtay bir kararında; birlikte ikamet eden mağdurların ev telefonunun aranmasında, evi kullanan her iki mağdurun da bu tek fiille huzur ve sükununun bozulduğunu kabul etmektedir. ( Yargıtay 4.CD, 21.04.2014, 2013/4800, 2014/12806)
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunun Soruşturma Aşaması
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun soruşturma aşaması şikayet veya ihbarın yetkili makamlara ulaşmasıyla başlayıp iddianamenin mahkemece kabulüyle sonlanan evredir. Soruşturma aşamasında genel olarak şu işlemler gerçekleştirilir:
- Şikayet- ihbar
- Gözaltı
- Delillerin toplanması
- İfade ve sorgu
- Uzlaşma
- Adli Kontrol
- Tutukluluk
Şikayet – İhbar
Şikayet, mağdur veya suçtan zarar görenin yetkili makamlara başvurmasıdır. İhbar ise suçu öğrenen herkesin yetkili makamlara haber vermesidir.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, şikayete tabi bir suçtur. Suçun soruşturulmaya başlanması için mağdur veya suçtan zarar görenin şikayette bulunması şarttır. Mağdur tarafından yapılan şikayetin geri çekilmesi halinde ise soruşturmaya devam edilmeyerek dosya kapanmaktadır.
Şikayet başvurusu, Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluk kuvvetlerine (polis,jandarma) sözlü ya da yazılı olarak yapılır. Şikayet süresi, failin veya fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Şikayetin süresinde yapılmaması durumunda suça ilişkin soruşturma ve dava açılamaz.
Şikayetin yazılı olarak yapılması bir dilekçe ile gerçekleştirilir. Bu dilekçede bulunması gereken unsurlar hakkında bilgi sahibi olabilmek isterseniz ‘kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu şikayet dilekçesi örneği‘ yazımızı inceleyebilirsiniz.
Gözaltı
Gözaltı, kişinin geçici olarak yetkili birimler aracılığıyla gözetim altında tutulmasıdır. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu kapsamında; zorunlu olması ve somut delillerin bulunması halinde kişi gözaltına alınabilir. Kişi yolculuk süresi hariç (12 saat) en fazla 24 saat gözaltında tutulabilir.
Gözaltı kararının haksız olduğu düşünülüyorsa; şüpheli, avukatı veya kanuni temsilcisi, eşi, anne-babası, çocukları, kardeşleri, torunları veya büyük anne ve babası karara karşı sulh ceza hâkimine başvurabilir. Şüphelinin salınması veya sürenin bitmesi halinde yeni delil bulunmadıkça aynı fiil bakımından gözaltı kararı verilemez.
Hukuka aykırı gözaltı hallerinde kişinin tazminat talebinde bulunması mümkündür.
Delillerin Toplanması
Delillerin toplanması yargılamanın her aşamasında gerçekleştirilebilecek bir işlemdir. Soruşturma aşamasında savcı, şüpheli lehine ve aleyhine tüm delilleri toplar. Şüpheli ve mağdur da bazı delillerin toplanmasına ilişkin talepte bulunabilir.
Toplanan delillerin ispat bakımından geçerli olabilmesi için hukuka uygun olarak elde edilmesi zorunludur. Aksi halde, mahkemece delil değerlendirilmeye alınmaz ve karar verilirken de bu delil aracılığıyla elde edilen bilgiler kullanılamaz.
Örneğin kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu kapsamında casus yazılım kullanılarak elde edilen mesaj ve arama kayıtları hukuka aykırı delil nitelik teşkil ettiğinden, ispat aracı olarak kullanılamayacaktır.
İfade ve Sorgu
İfade, şüphelinin Cumhuriyet savcısı veya kolluk (polis, jandarma) tarafından dinlenmesidir. Sorgu ise şüpheli/ sanığın sulh ceza hakimi veya mahkeme tarafından dinlenilmesidir. İfade veya sorgunun bu makamlar dışındaki kimselerce alınması halinde hukuka aykırılık söz konusu olur.
İfadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi bir davetiye ile çağrılır. Çağrıya uymayan şüpheli/sanık kolluk aracılığıyla zorla getirilir. Şüpheli/sanık çağrıya uymaması sebebiyle ortaya çıkan giderleri ödemekle yükümlüdür.
İfade veya sorgusu yapılacak makamın önüne getirilen kişinin öncelikle kimlik bilgileri saptanır. Şüpheli/sanık kimlik bilgileri bakımından susma hakkını kullanamaz, doğru cevap vermek zorundadır.
Kimliği tespit edilen şüpheli/sanığa işlediği iddia edilen suç anlatılarak sahip olduğu haklar bildirilir. Bu kapsamda susma hakkının bulunduğu, lehine delillerin toplanmasını isteyebileceği, yakınlarına haber verebileceği belirtilir.
Şüpheli/sanık işlediği iddia edilen suç hakkında beyanda bulunmak zorunda değildir. Ancak beyanda bulunmak istiyorsa da beyanının özgür iradesine dayanması gerekmektedir. Kötü davranma, işkence, ilaç verme, yorma, aldatma, kanuna aykırı vaatte bulunma gibi bedensel ve ruhsal müdahalelerde bulunarak ifade vermesi sağlanamaz.
İfade ve sorgunun sonunda, sürece ilişkin bir tutanak tutulur. Bu tutanak, yargılama aşaması bakımından bir delil niteliği taşıdığından şüpheli/sanığın tutanağı inceleyerek imzalaması önem taşır. Tutanakta gerçeğe uygun olmayan ifadelerin bulunması halinde imza atılmamalı , imza atılmamasına ilişkin sebebin tutanağa geçirilmesi sağlanmalıdır.
DİKKAT: İfade ve sorgu süreci kişilerde tedirginlik oluşturabilir ve hissedilen baskı nedeniyle istenmeyen beyanlarda bulunulabilir. Yetkili makamlar tarafından usulüne uygun olmayan ifade ve sorgu süreci gerçekleştirilebilir. Bu durumların önüne geçilmesi için sürece hakim uzman ceza avukatına danışmakta fayda vardır.
Uzlaşma
Uzlaşma, tarafların bağımsız bir uzlaştırmacı aracılığıyla anlaşmaya varmasına denir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, şikayete tabi bir suç türü olduğundan bu suç hakkında uzlaştırma hükümleri uygulanabilir.
Hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında kişiler uzlaşmaya başvurabilir. Ancak suçun işlenmesinden itibaren 1 ay geçmedikçe uzlaşmaya teklifi yapılamaz. Uzlaşma teklifinde bulunulan kişi 3 gün içinde kararını bildirmezse uzlaşmayı reddetmiş sayılır.
Uzlaşmada mağdurun zararının giderilmesi veya belli bir tazminat ödenmesi şeklindeki edimlerle anlaşmaya varılabileceği gibi böyle şartlar olmaksızın da uzlaşma sağlanabilir.
Uzlaştırma sonucunda kişilerin anlaşmaya varması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, dava açılmış ise feragat edilmiş sayılır. Benzer şekilde koruma tedbirleri nedeniyle tazminat talep edilemez.
Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaşma yoluna gidilemez.
Adli Kontrol
Adli kontrol, tutuklama sebeplerinin veya tutuklama yasağının bulunduğu hallerde verilen koruma tedbiridir. Tutukluluğa alternatif bir tedbirdir. Şüpheli bu karar ile belirli yükümlülükler öngörülerek serbest bırakılır. Bu yükümlülükler, yurt dışı yasağı, düzenli olarak imza atma vb. durumlardır.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda adli kontrol kararı verilmesine engel bir durum yoktur. Ancak adli kontrol kararının haksız olarak verildiği düşünülüyorsa; kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde asliye ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Kararın kaldırılması dışında yükümlülüklerin değiştirilmesi veya, kısmen kaldırılması da istenebilir.
Adli kontrol süresi, en çok 2 yıldır. Ancak bu süre zorunlu hallerde 1 yıl daha uzatılabilir. 18 yaşından küçükler için süreler yarı oranında uygulanır.
Tutukluluk
Tutukluluk, kanunda ifade edilen şartların sağlanması halinde kişinin tutukevi denilen yerde alıkonulmasıdır. Suçun işlenmiş olduğuna ilişkin kuvvetli bir şüphe ve tutuklama nedeni varsa kişi tutuklanabilir. Delilleri karartma, kaçma ihtimali bulunan kimse bakımından tutuklama nedeni var sayılır.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda tutukluluk kararı verilememektedir.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda soruşturma sonucu verilebilecek kararlar şunlardır:
- Soruşturmaya yer olmadığı kararı,
- Kovuşturmaya yer olmadığı kararı,
- İddianamenin düzenlenmesi.
Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)
Fiilin açıkça suç oluşturmadığının açıkça anlaşılması veya şikayetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
Örneğin, ‘’nefes alış şekli beni rahatsız ediyor’’ veya ‘’insanlar benim huzurumu kaçırıyor’’ şeklindeki başvurular halinde soruşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir.
Şikayette bulunan kişi şikayetinin soruşturmaya değer olduğunu düşünüyorsa, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı olduğu sulh ceza hakimliğine yazılı olarak itiraz edebilir.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)
Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, savcı tarafından verilen dava açılamayacağına ilişkin karardır. Kovuşturma yer olmadığı kararı şu hallerde verilir:
- Yeterli şüphe oluşturacak delil bulunamazsa.
- Muhakeme şartları gerçekleşmemişse. (Şikayete tabi suçlarda mağdur/suçtan zarar gören dışındaki kimselerin suçu bildirmesi)
- Etkin pişmanlık veya şahsi cezasızlık sebepleri varsa.
Kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bulunduğu sulh ceza hakimliğine yazılı olarak itiraz edilebilir.
İddianamenin Düzenlenmesi
Soruşturma sonunda toplanan delillerden edinen izlenim, dava açmasını gerekli kılıyorsa ve KYOK verilmesi gerekmiyorsa savcı iddianame düzenler. İddianamenin kanuna uygun düzenlenmiş olması halinde mahkemece iddianamenin kabulüne karar verilir ve böylelikle kamu davası açılmış olur.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunun Savunması
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun savunması, somut olayın özelliklerine ve sürece göre farklılık gösterebilir. Ancak kişi, bu suç bakımından genel olarak şu şekillerde savunmada bulunabilir:
- İşlenen fiilin, huzur ve sükun bozma amacı taşımadığı,
- Mağdurun bu fiillere rızasının bulunduğu,
- Yapılan fiillerin mağdura yönelik olmadığı,
- Lehe delillerin toplanmadığı veya toplanma isteminin reddedildiği,
- Aleyhe delillerin gerçeği yansıtmadığı,
- Usule aykırılıkların var olduğu,
- Delillerin ispat bakımından yetersiz olduğu,
- Delillerin hukuka aykırı olarak elde edildiği,
- Suçun unsurlarının yanlış değerlendirildiği,
- Cezayı indiren veya tamamen kaldıran sebeplerin bulunduğu,
- Suçun kasti olarak işlenmediği,
- Şüpheden sanığın yararlanacağına ilişkin hususlar öne sürülebilir.
Yukarıda sayılanlar, örnek niteliğinde olup dosyaya özel başka savunma sebepleri de ortaya çıkabilir. Savunmanın hukuki çerçevede yapılması, suça ve sanığa özgü konulara değinilmesi ceza yargılamasının sonucu açısından oldukça önemlidir. Bu bakımdan uzman ceza avukatına danışmakta fayda vardır.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması
Ceza yargılaması aşaması, mahkemece iddianamenin kabulü ile başlayan, sanık hakkında karar verilmesiyle sona eren evredir. Bu aşamaya ‘kovuşturma’ adı verilmektedir. Kovuşturma usulü her suç tipine göre farklılık göstermektedir.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu faili hakkında gerçekleştirilecek ceza yargılaması, basit yargılama usulüne uygundur. Basit yargılama usulünün tercih edilmesi hakimin takdirindedir.
Bu usul kapsamında; iddianame sanık ve mağdura tebliğ olunur. Tarafların 15 gün içinde beyan ve savunmalarını yazılı olarak bildirmesi gerekir. Karar, duruşma yapılmaksızın, dosya üzerinden verilir.
Seri yargılama usulünün tercih edilmesi halinde duruşmalar yapılır. Toplanan deliller duruşmalarda incelenir, tanıklar dinlenir vb. Yargılamanın sonucunda hakim, somut olayın niteliklerine uygun olacak bir cezaya hükmeder.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunda Zamanaşımı
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıl, ceza zamanaşımı 10 yıldır.
Dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği an başlar; ceza zamanaşımı süresi ise mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren başlar. Mahkeme kararı, istinaf veya temyiz başvuru sürelerinin dolması veya kararın Yargıtay tarafından onanması sonucu kesinleşir.
Dava zamanaşımı süresinde dava açılmamış veya sonuçlanmamışsa, davanın düşmesine karar verilir. Ceza zamanaşımı süresinin dolması halinde ise, verilen ceza infaz edilemez.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda mahkemenin verilebileceği kararlar şunlardır:
- Beraat,
- CYOK,
- Mahkumiyet,
- Adli para cezasına çevirme,
- HAGB,
- Cezanın ertelenmesi,
- Davanın düşmesi.
Beraat
Beraat kararı kişinin masum olduğunun anlaşılması halinde verilen karardır. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda beraat kararı verilebilmesi için; sanığın suçu işlememiş olması, suç işleme kastının bulunmaması, hukuka uygunluk sebeplerinn var olması gereklidir.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı
Suçun işlendiğinin kabulüne rağmen o suç bakımından öngörülen cezanın verilmemesine ilişkin karara ceza verilmesine yer olmadığı kararı denir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilecek haller şunlardır:
- Yaş küçüklüğü,
- Akıl hastalığı,
- Sağır ve dilsizlik hali,
- Alkol, uyuşturucu, hipnoz gibi geçici nedenlerin bulunması,
- Suçun cebir veya tehdit altında işlenmesi,
- Zorunluluk hali,
- İşlenen fiilin haksızlık niteliğinin azlığı.
Mahkumiyet
Suçun işlendiğinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde kabulü halinde mahkumiyet kararı verilir. Mahkumiyet ile, sanığın aynı suçu tekrar işlemesi halinde tekerrür hükümleri uygulanabilir hale gelir. Hükümlünün cezaevindeki davranışlarına göre cezasında iyi hal indirimi uygulanabilir. Bu hususlara ilişkin değerlendirme ve kararlar hakimin takdirindedir.
Adli Para Cezasına Çevirme
Adli para cezasına çevirme, kısa süreli hapis cezalarında hapis cezası yerine para cezasına karar verilmesidir. Kısa süreli hapis cezası, 1 yıldan daha az süreyle hükmedilen hapis cezalarına verilen addır.
Adli para cezasına çevirme kararı verilirken ayrıca suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere dikkat edilir.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu bakımından kişi hakkında adli para cezasına çevirme kararı verilebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, şartların kanundaki şartların varlığı halinde hükmün belli bir süre ertelenmesidir.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda, kişinin daha önce mahkumiyetinin bulunmaması şartıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Hükmün açıklanması 5 yıl süre ile geri bırakılır. Bu süre içerisinde en fazla 1 yıl denetimli serbestlik uygulanabilir.
Sanığınyükümlülüklere uygun davranmaması veya bu süre içinde kasten suç işlemesi durumunda mahkeme hükmü açıklar. Aksi durumda davanın düşmesi kararı verilir. Geriye bırakma kararı sicile kaydedilmez.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması karararına karşı, kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde kararı veren merciiye itirazda bulunulabilir. İtiraz bir dilekçe ile veya zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır.
Cezanın Ertelenmesi
Cezanın ertelenmesi, kişinin kanunda belirtilen şartları sağlaması halinde cezasının infazının ertelenmesidir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda cezanın ertelenmesi kararı verilebilir. Ancak sanığın daha önce mahkumiyetinin bulunmaması ve 1-3 yıl boyunca suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşturması gerekir.
Sanık, hakkında verilecek denetim süreleri içinde, kasten suç işler veya yükümlülüklerine uygun davranmazsa cezanın infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir. Denetim süresince yükümlülüklere uygun davranan ve iyi halli sanık hakkındaki ceza infaz edilmiş sayılır.
Davanın Düşmesi
Davanın düşmesi, hüküm verilmesine imkan bulunmadığı için verilen bir karar türüdür. Sanığın ölmesi, davanın zamanaşımına uğraması, genel af ilan edilmesi gibi kanunda belirtilen bazı hallerde düşme kararı verilir.
Koşulların oluşması halinde kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda da davanın düşmesi kararı verilebilir.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, basit yargılama usulüne tabi olduğu için öncelikle itiraz kanun yoluna gidilmesi gerekir. Bu bağlamda; kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde dilekçe veya zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle kararı veren mahkemeye itiraz edilebilir.
Mahkemenin itiraz üzerine verdiği karara karşı genel hükümler kapsamında istinaf ve temyiz kanun yoluna gidilebilir.
İstinaf yoluna başvuru, kararı veren mahkemeye verilecek dilekçeyle veya zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. İstinaf yoluna başvuru süresi kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gündür. Bu süre içinde başvurulmaması halinde bölge adliye mahkemesinin kararı kesinleşir ve kişi istinafa başvurma hakkını kaybeder.
Sonuç
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu hapis cezası uygulanabilecek bir suçtur. Bu kapsamda savunmada önemli hususlara değinilmesi ve sürecin deneyimli biri tarafından yürütülmemesi halinde mahkumiyet söz konusu olabilir. Bu bakımdan, bilgili uzman ceza avukatına danışmakta fayda vardır.