Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu ve Cezası
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu; bir kişiyi, bir yerde kalmak veya bir yere götürmek için hukuka aykırı şekilde zorlamaktır. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cezası, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır. Hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ile ilgili işlem başlatılanların, dava sürecinde etkili bir hukuki savunma yapmaları önemlidir.
İçindekiler
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Nedir?
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, kişilerin kendi arzusu ve serbest iradesi çerçevesinde hareket edebilme özgürlüğünün hukuka aykırı olarak kısıtlanmasıdır.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu TCK m.109’da düzenlenmektedir.
TCK 109:
“Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.”
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Nasıl Oluşur?
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu; bir kişinin, kendi isteği ve iradesi ile bir yere gitme, bir yerden gelme, bir yerde kalma gibi fiillerinin, yani serbest hareket edebilme özgürlüğünün engellenmesi sonucu oluşur.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun oluşabileceği hareketlere örnek olarak şunlar sayılabilir:
- Kişiyi bir yere kapatmak,
- Kişiyi bir yerde tutmak,
- Kişiyi iradesi dışında bir yere götürmek,
- Kişiyi bir yere gitmekten men etmek,
- Kişiyi bağlamak,
- Kişinin elbiselerini saklayarak bulunduğu ortamdan ayrılmasını engellemek
- Kişinin bulunduğu odayı kilitlemek,
Sayılan bu seçimlik hareketler vasıtasıyla bir kişinin hareket özgürlüğü kısıtlandığında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşmuş olur.
Yargıtay, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun basit hali ile ilgili bir kararında, mağduru cebir, tehdit, hile olmaksızın, rızası olmadan yanında tutma şeklinde gerçekleşen eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 109/1. maddesinde düzenlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun basit halini oluşturduğunu söylemiştir. (Yargıtay 8.CD., 2019/28683 E., 2020/3874 K.)
Kişinin, hukukunun gereklerine uygun olarak tutulması, gözaltına alınması veya tutuklanması hâllerinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşmaz.
Örneğin, bir kişinin, bir suçtan dolayı şüpheli bulunması sonrası, hakkında gözaltı kararı verilirse, bu durum kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşturmaz.
Suçun, süreklilik göstermeyen, anlık hareketlerle işlenmesi de kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmaz.
Örneğin, kişiyi bir anlığına tutmak, çok kısa bir süre bir yere hareket etmesini engellemek gibi anlık hareketler, kişiyi hürriyetinden yoksun kalma suçunu oluşturmaz.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Cezası
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cezası, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır.
Faile verilecek kesin ceza, somut olayın detaylarına göre hâkimin takdiriyle belirlenir. Mahkeme tarafından yapılan değerlendirmede, suçun işleniş şekli, işlendiği yer ve zaman yahut mağdurun adli sicili gibi hususlar göz önünde bulundurulur.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Halleri ve Cezaları
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cezayı artıran nitelikli halleri; suçun işleniş şekli, suç işlenirken kullanılan araçlar, fail sayısı gibi sebeplerle, verilecek cezada artırıma gidilen hallerdir.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cezayı artıran nitelikli halleri, Türk Ceza Kanunu 109 hükmünde açıklanmaktadır.
TCK 109:
“2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun;
a) Silahla,
b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı,
f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”
Fiilin İşlendiği Sırada Cebir, Tehdit veya Hile Kullanılması
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cebir, tehdit veya hile kullanılarak işlenmesi; suçun cezayı artıran nitelikli hallerinden biridir. Bu halde fail hakkında hükmedilecek ceza, 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasıdır.
Nitelikli halin oluşumu açısından, cebir, tehdit veya hilenin uygulanma anı farklılık göstermemektedir. Bu itibarla, suçun işlenmesi süresince yahut suç işlendikten sonra mağdurun hürriyetinin kısıtlanmaya devam etmesi için cebir, tehdit, hile uygulanabilir.
Örneğin, bir kişinin etki altına alınması ve hürriyetinin kısıtlanabilmesi için tehdit edilmesi halinde nitelikli hal meydana gelir. Aynı şekilde, mağdurun hürriyetin kısıtlanmaya devam edilmesi için mağdura cebir uygulanması halinde de nitelikli halin oluştuğu kabul edilir.
Cebir, mağdur üzerinde fiziksel şiddet uygulanmasını ifade etmektedir. Bu noktada uygulanan cebrin, mağdurun direncini kıracak düzeyde olması beklenir. Hile, mağduru aldatmak, yanıltmak yahut kandırmak amacıyla yapılan her türlü fiili kapsamaktadır.
Tehdit ise mağdurun kendisine yahut bir yakınına yapılacak bir kötülüğün bahsinin geçirilmesidir. Mağdurun şerefi, onuru, itibarı, ekonomik gücü, vücut bütünlüğüne yapılacağından bahsedilen herhangi bir kötülük, tehdit kapsamında değerlendirilmektedir.
Yargıtay’a konu bir olayda sanık, mağdureyi giyecek yardımında bulunacağı vaadiyle kandırarak evine götürmüştür. Ardından bağırmaması için ağzını kapatmış ve vücudu ile üzerine abanarak cebir uygulamıştır. Mağdureyi mutfak camından gören M. N kapı zilini çalmış, bunun üzerine sanık yakalanma korkusundan kaynaklı olarak mağdureyi serbest bırakmıştır. Olayda Yargıtay, hile ve cebirle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eyleminin gerçekleştiğine karar vermiştir. (Yargıtay 5. CD., E. 2011/3833, K. 2011/4242, T. 24.05.2011)
Suçun Silah Kullanarak İşlenmesi
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun silah kullanılarak işlenmesi, hükmedilecek cezada artırıma gidilecek hallerdendir. Bu durumda faile verilecek ceza bir kat artırılır.
Kanuni düzenlemelere göre silah olarak kabul edilen varlıklar şunlardır:
- Ateşli silahlar,
- Patlayıcı maddeler,
- Her türlü kesici, delici yahut bereleyici alet,
- Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa sebep olan; nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler,
- Fiilen saldırı ve savunmada kullanılabilecek her türlü alet.
Suçun; Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun birden fazla kişi tarafından, birlikte işlenmesi halinde, verilecek cezada bir kat artırıma gidilmektedir.
Suçun işlenmesine yardım eden, suçun işlenmesi için faili azmettiren kişilerin varlığı bu nitelikli hali oluşturmamaktadır.
Suçun; Kamu Görevlisi Tarafından, Görevi Dolayısıyla İşlenmesi
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun bir kamu görevlisinin, görevini yerine getirmesi sebebiyle işlenmesi hali, suçun cezayı artıran nitelikli halini oluşturmaktadır. Bu durumda, kamu görevlisi hakkında verilecek ceza bir kat artırılır.
Kamu görevlisinin, görevinden bağımsız olarak özel hayatı çevresinde bu suçun mağduru olması halinde, suçun temel hali gündeme gelecektir.
Kamu görevinin herhangi bir sebeple sona ermiş olmasına rağmen, görevin gerekliliklerine uygun davranmak suretiyle suçun işlenmesi halinde de nitelikli halin varlığından söz edilecektir.
Örneğin, emekli bir kamu görevlisinin, görevi başında olduğu dönemde görevinin getirdiği yükümlülükleri yerine getirmesinden dolayı hürriyetinin kısıtlanması halinde nitelikli hal söz konusu olacaktır.
Kamu Görevinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle Suçun İşlenmesi
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun, kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde verilecek cezada bir kat artırıma gidilir. Nitelikli halin meydana gelmesi için kamu görevinin sağladığı yetkinin kullanılması gerekmektedir.
Dolayısıyla, suçun işlendiği sırada failin devam eden bir kamu görevinin bulunması şarttır.
Örneğin, kamu görevlisi bir polis memurunun, görevinden tamamen bağımsız olarak özel hayatına ilişkin bir hususta bu suçu işlemesi halinde suçun temel hali söz konusu olacaktır.
Suçun; Üstsoy, Altsoy veya Eşe Karşı İşlenmesi
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun; üstsoy, altsoy yahut eşe karşı işlenmesi, cezayı artıran nitelikli hallerdendir. Bu durumda faile verilecek cezada bir kat artırıma gidilir.
Üstsoy; anne, baba, dede, babaanne, anneanne ve bunların ebeveynlerinden oluşmaktadır. Altsoy ise çocuklar, torunlar, torunların çocuklarını yahut onların da çocuklarını kapsamaktadır.
Eşe ilişkin halin oluşması için geçerli bir resmi nikahın varlığı aranır. Boşanmış yahut dini nikahla birliktelik yaşayan eşler açısından bu suçun işlenmesi halinde, suçun temel hali söz konusu olacaktır.
Yargıtay, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ile ilgili bir olayda, sanığın, yolda yürümekte olan eşinin karşısına çıkarak, kendi evine götürdüğü, burada uzun bir süre eşini alıkoyduğu olayın, olay tarihinde resmi nikahlı eşi olan mağdureye yönelik gerçekleşmesi nedeniyle, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemi nedeniyle, sanık hakkında TCK’nın 109/3-e maddesinin uygulaması gerektiğini belirtmiştir. (Yargıtay 8.CD., 2019/7277 E., 2022/7839K.)
Suçun; Çocuğa veya Kendini Savunamayacak Kişiye Karşı İşlenmesi
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun; çocuğa yahut kendini savunamayacak kişiye karşı işlenmesi halinde, verilecek cezada 1 kat artırıma gidilecektir.
18 yaşını doldurmamış her birey kanunen çocuk kabul edilmektedir. Zihinsel yahut fiziksel engel, ileri yaş, ağır hastalık, uyuşturucu ve uyarıcı madde etkisi altında bulunma, akıl hastalığı gibi durumlar; kendini savunamayacak durumda olma hallerini kapsamaktadır.
Yargıtaya konu bir olayda, ayağı sakat olan ve baston kullanan mağdur, sanık tarafından zorla araca bindirilerek ıssız bir alana götürülmüştür. Yanlarına 4 şahıs daha gelerek mağduru darp etmişler ardından evine bırakmışlardır. Yargıtay, sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümde mağdurun kendini savunamayacak durumda olmasından kaynaklı nitelikli hal uygulanmadığından kararı bozmuştur. (Yargıtay 8. CD., E. 2022/5366, K. 2023/3204, T. 11.5.2023)
Suçun; Mağdurun Ekonomik Bakımdan Önemli Bir Kaybına Neden Olması
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlenmesi sonucunda, mağdur önemli bir ekonomik kayıp yaşarsa sanık hakkında ayrıca bin güne kadar adli para cezasına hükmedilmektedir.
Meydana gelen ekonomik kaybın nitelikli hal kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hakimin takdirine bırakılmıştır. Her somut olay üzerinde ayrıca inceleme yapılmaktadır.
Suçun Cinsel Amaçla İşlenmesi
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cinsel amaçla işlenmesi, verilecek cezada artırıma gidilen nitelikli hallerdendir. Bu durumda, fail hakkında hükmedilen cezada yarı oranda artırıma gidilmektedir.
Nitelikli halin meydana gelmesi için cinsel amaca ulaşılmış olması aranmaz. Failin, fillerinde cinsel amaç gütmesi, nitelikli halin oluşumu açısından yeterlidir.
Suçun İşlenmesiyle Kasten Yaralama Suçunun Ağır Sonuçlarının Meydana Gelmesi
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlenmesi sonucunda, kasten yaralama suçunun ağır sonuçlarının meydana gelmesi, cezayı artıran nitelikli hallerdendir. Bu halde, fail hakkında ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanmaktadır.
Dolayısıyla fail, hem kasten yaralama hem de kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından ayrı ayrı ceza almaktadır. Kasten yaralama suçuna ilişkin düzenlemeler, hükümler, verilecek cezalar ve konu hakkındaki tüm detaylar “kasten yaralama suçu ve cezası” başlıklı makalede yer almaktadır.
Kasten yaralama suçunun Türk Ceza Kanununda düzenlenen ağırlaştırılmış halleri şunlardır:
- Mağdurun duyularında veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olmak,
- Mağdurun konuşmasında sürekli zorluğa yol açacak bir durum meydana getirmek,
- Mağdurun yüzünde sabit iz oluşturmak,
- Mağdurun yaşamını tehlikeye sokan bir durum meydana getirmek,
- Hamile bir kadına karşı işlenip çocuğun vaktinden önce doğumuna neden olmak.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık; failin, suçu işledikten sonra bu fiillerinden pişmanlık duyup, ortaya çıkan sonuçları ve zararı gidermeye çalışması halidir. Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması halinde, faile verilecek cezada üçte birine kadar indirime gidilir.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkündür.
TCK 110 hükmüne göre, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi ve bu hüküm ile cezanın indirilebilmesi için failin soruşturma aşaması başlamadan, mağdura zarar vermeksizin, serbest bırakması gerekmektedir.
Yargıtay‘a göre, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte oluşması gerekir:
- Suçun tamamlanmış olması gerekmektedir.
- Fail mağduru hakkında soruşturmaya başlanmadan önce serbest bırakmalıdır.
- Failin, mağduru herhangi bir baskı veya zorlama olmaksızın, kendi iradesi ile serbest bırakması gerekir.
- Mağdurun fail tarafından serbest bırakılması gerekmektedir.
- Failin mağduru zarar görmeyeceği ve istediği yere rahatlıkla ulaşabileceği güvenli bir yerde serbest bırakması gerekmektedir.
- Failin mağdurun şahsına bir zarar vermemiş olmasına dikkat etmiş olması gerekmektedir.
Yargıtaya konu bir olayda, sanıklar, mağduru güvenlik personeli olarak çalıştığı fabrika alanı içerisindeki kulübeye götürüp zorla alıkoymuştur. Sonrasında, araçlarıyla mağduru bir süre başka yerlerde dolaştırıp, haklarında soruşturma başlamadan önce, mağduru kendiliğinden aynı fabrikaya geri getirerek serbest bırakmışlardır. Yargıtay bu durumu etkin pişmanlık olarak değerlendirmiştir.(Yargıtay 14.CD., 2016/4403 E., 2018/3255 K.)
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Teşebbüs, İştirak ve İçtima
Teşebbüs; kişinin suç oluşturan fiili gerçekleştirmek amacıyla harekete geçmesi fakat elinde olmayan nedenlerle fiili tamamlayamamasıdır. Kişinin suç oluşturan fiili teşebbüs aşamasında kalırsa, tamamlanan suça göre daha az ceza verilir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, teşebbüse elverişlidir.
Örneğin, kişiyi ellerini, gözlerini bağlamak suretiyle arabasına koyup kaçıran bir kişinin eylemi, mağdurun arabadan bir şekilde kaçmasıyla teşebbüs aşamasında kalmış olur.
İştirak; bir suçun birden fazla kişi tarafından fikir ve hareket birliği içinde işlenmesidir. İştirak, yardım etme, suça azmettirme şeklinde ortaya çıkabilir.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna iştirak her haliyle mümkündür. Buna göre kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlenmesine ortak olan, yardım eden, faili azmettiren her kişi, etkileri oranında ayrı ayrı cezalandırılır
Bu suçu birden fazla kişinin birlikte işlenmesi halinde özel olarak nitelikli hal düzenlenmiştir. Bu durumda verilecek ceza 1 kat arttırılır.
Yargıtaya konu bir olayda, sanıklar A, B ve C’nin, mağdurenin ağzını kapatarak ve kollarından tutarak zorla sanık A’nın kullandığı araca bindirmişlerdir. Bu sırada mağdurenin bağırıp direnmesi üzerine sanık B mağdureye vurmuştur. Yargıtay, sanık C’nin, sanık A’nın aracıyla mağdurenin kaçırılması eylemine doğrudan doğruya iştirak ettiği, şahısların bu eylemleri nedeniyle suçu birlikte işleyen olarak kabulü edileceklerini ifade etmiştir. (Yargıtay 14.CD., 2012/12265 E., 2012/12421 K.)
İçtima; failin filleriyle birden fazla suçun ortaya çıkması halidir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu açısından, olaya göre bütün içtima kurallarının (gerçek içtima, fikri içtima, bileşik suç ve zincirleme suç) uygulanması mümkündür.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun, bir kişiye karşı farklı zamanlarda işlenmesi veya birden fazla kişiye karşı tek fiille işlenmesi halinde zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Buna göre, TCK m.43 uyarınca, faile tek ceza verilir ancak bu ceza 1/4ünden 3/4üne kadar artırılır.
Örneğin, erkek arkadaşı içerde arkadaşlarıyla otururken, odanın kapısını kilitleyen kişi, tek bir hareketle birden çok kişiye karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlemiştir.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturan eylemler, başka bir suçun da oluşmasına sebep olursa fikri içtima hükümleri uygulanır. Bu açıdan, TCK m.44 uyarınca, faile, bu suçlardan cezası en fazla olan uygulanır.
Yargıtay kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ile ilgili bir olayda:
“Sanığın, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediği sırada, kasten yaralama eyleminde de bulunmasının, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsuru olduğu ve ayrı bir suç olarak değerlendirilmeyeceği, TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı gereğince yalnızca anılan suçtan cezalandırılması ile yetinilmesi gerektiğini belirtmiştir.“ (Yargıtay 8.CD., 2019/7277 E., 2022/7839 K.)
DİKKAT: Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin ortaya çıkması durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Soruşturma Aşaması
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda soruşturma aşaması, yetkili mercilerin suç şüphesini öğrenmesi ile başlayan ve iddianamenin mahkemece kabul edilmesi ile son bulan evredir.
Soruşturma aşamasında karşılaşılabilecek hukuki işlemler sırasıyla şöyledir;
- Şikâyet veya ihbar,
- Gözaltı,
- Delillerin toplanması,
- İfade ve sorgu,
- Uzlaşma,
- Adli kontrol,
- Tutukluluk.
Şikâyet-İhbar
Şikâyet, mağdur veya suçtan zarar gören kişilerin savcılığa veya emniyete yaptığı başvurudur. İhbar ise kişinin, suçu veya suçu oluşturduğunu iddia ettiği kişiyi yetkili makamlara bildirmesidir.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, takibi şikayete bağlı olmayan suçlardandır. TCK m.109’da düzenlenen bu suçun soruşturulmasına başlanması için, herhangi bir kişi tarafından yapılan bildirimle yetkili mercilerin suçtan haberdar edilmesi yeterlidir.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, takibi şikayete bağlı olmayan bir suç olması sebebiyle, şikayetten vazgeçmek mümkün değildir. Yetkili merciler her halükarda, söz konusu suçu öğrendikleri andan itibaren araştırmaya başlayacaklardır.
Gözaltı
Gözaltı, kişinin, hakkında soruşturma yapılan suçu işlediğine dair şüphe oluşturacak delillerin bulunmasından dolayı savcılık kararı ile kolluk kuvveti tarafından belirli bir süre alıkonulmasıdır.
Gözaltına alma şartları/sebepleri şunlardır:
- Gözaltına almanın soruşturma yönünden zorunlu olması,
- Şüphelinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığı.
Sayılan şartlar oluştuğunda, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işleyenlerin gözaltına alınması mümkündür.
Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç tutulmak üzere, yakalama anından itibaren 24 saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilme süresi ise 12 saatten fazla olamaz.
Dosya fazla detaylıysa veya olaya dair delillerin toplanmasında zorluk çekilirse gözaltı süresi en fazla 2 defa olmak üzere uzatılabilecektir.
Gözaltına alma kararına karşı itiraz edilmesi mümkündür. İtiraz; kişinin kendisi, eşi, yakını (kardeş, anne, baba, çocuk, yakın akrabalar) veya avukatı, tarafından edilebilir. İtiraz, sulh ceza hakimliğine edilir.
Delillerin Toplanması
Delillerin toplanması, hakkında soruşturma başlatılan suç ile ilgili elde edilen bulguların, Cumhuriyet savcısı tarafından detaylıca araştırılmasıdır. Deliller, soruşturmanın her aşamasında toplanabilir.
Şüphelinin hem aleyhine hem de lehine olan deliller eşit bir çaba göstererek toplanır.
Hukuka aykırı delil, hukuka ve ceza muhakemesi kurallarına uygun olmayan şekilde elde edilen her türlü delildir. Hukuka aykırı delil, ne olursa olsun dava açısından kullanılamaz.
Yargıtay, hukuka aykırı delil ile ilgili bir kararında, davacı nafaka yükümlüsü tarafından, Facebook ve WhatsApp’tan alındığı iddia edilen görüntü kayıtlarının, hukuken geçerli ve hükme esas alınabilecek bir delil niteliğinde olmaması ve kanuna aykırı olarak elde edilmesi neticesinde reddolunacağını belirtmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi., 2016/14742 E., 2017/2577 K.)
İfade ve Sorgu
İfade, hakkında soruşturma yapılan suç ile ilgili, şüphelinin, Cumhuriyet savcısı veya kolluk görevlileri tarafından, dinlenmesidir. Sorgu ise suçla ilgili, şüpheli veya sanığın, hâkim tarafından, dinlenmesidir.
İfade ve sorgunun usule uygun olması için gereken şartlar şunlardır:
- Şüpheli veya sanığın beyanları özgür iradesine dayanması,
- İfade verilmesi için kanuna aykırı bir şey vaat edilmemiş olması,
- Kötü davranma, işkence, tehdit ve benzeri şekillerde zorla ifade alınmamış olması gerekir.
İfadeye çağrılacak şüpheli veya sanığa ilk önce davetiye çıkarılır. Davetiyeye, şahsa dayandırılan suç, ifadesine ne için başvurulacağı yazılır. Davetiyede, şüpheli veya sanığın, hangi tarih, saat ve nerede bulunması gerektiği de açıkça belirtilir.
İfade ve sorgu süreçlerinde, sanığın beyanları özgür iradesine dayanmak zorundadır. Sanığa fiziksel yahut psikolojik baskı uygulayarak, vaatte bulunarak ifade vermesi sağlanamaz. Bu hallerde alınan beyanlar hukuka aykırı delil niteliği taşır ve yargılamanın hiçbir aşamasında kullanılamaz.
İfade ve sorguyu daha bilinçli, usule uygun bir şekilde yürütebilmek ve hukuki yardımdan faydalanabilmek adına sürecin, alanında uzman bir ceza avukatıyla yürütülmesi önemlidir.
Uzlaşma
Uzlaşma, şüpheli ile mağdurun, bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurmasının sağlanması ve anlaştırılmasıdır. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir. Bu nedenle söz konusu suçun taraflarının aralarında uzlaşması, suç hakkında soruşturmanın devam etmesi yönünde engel oluşturmaz.
Adli Kontrol
Adli kontrol, dava sonuçlanmadan önce, şüphelinin tutuklanmadan gözetim altına alınmasını sağlayan bir güvenlik tedbiridir.
Adli kontrol kararı verilebilmesi için bulunması gereken şartlar şunlardır:
- Şüpheli veya sanık hakkında, kendisine dayandırılan suç konusu fiili işleme ihtimalinin yüksek olduğunu gösteren suç şüphesi olmalıdır.
- Dosyada somut deliller bulunmalıdır.
- Bir tutuklama sebebi bulunmalıdır.
Yukarıda açıklanan sebeplerden ötürü, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan soruşturma geçiren kişi hakkında adli kontrol kararı verilmesi mümkündür. Bu bağlamda, hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ile ilgili işlem yapılan, şüpheli veya sanık hakkında verilebilecek adli kontrol türleri şunlardır:
- Yurt dışına çıkamamak.
- Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
- Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
- Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
- Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
- Konutunu terk etmemek.
- Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
- Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda ilgili uygulanacak adli kontrol süresi en çok 2 yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilmek şartıyla en fazla 1 yıl daha uzatılabilir.
Adli kontrol kararına karşı, asliye hukuk mahkemelerine itiraz etmek mümkündür. Karara karşı, kararın tefhiminden, yani duruşmada yüze okunmasından veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz edilebilir. Şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi (vasi, veli vb.), eşi ve avukatı da şüpheli veya sanık adına itirazda bulunabilir.
Tutukluluk
Tutuklama, şüphelinin, suç işlediğine dair kuvvetli şüphe bulunduğunda, suçlu olduğuna dair hüküm verilmeden önce, hâkim kararıyla, başvurulan koruma tedbiridir.
Tutukluluk tedbiri uygulanabilmesi için aranan şartlar şunlardır:
- Kanunda, suç hakkında düzenlenen hapis cezası üst sınırının 2 yıldan fazla olması gerekmektedir.
- Kaçma, delil karartma gibi tutuklama nedenlerinin bulunması gerekmektedir.
- Şüphelinin, mevzubahis suçu işlediğine dair somut delillerin varlığı gerekmektedir
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu açısından, tutuklama şartlarının varlığı halinde tutuklama kararı verilebilecektir.
Şüpheli, eşi, avukatı, birinci ve ikinci derece akrabaları tutukluluk kararına karşı, kararı veren mahkemeye bir dilekçeyle yahut zabıt katibine sunulan sözlü beyanla başvurarak itiraz edebilir. İtiraz, kararın verilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ile ilgili soruşturma geçiren biri hakkında en çok 1 yıl süreyle tutuklama kararı verilebilir. Bu süre zorunluluk halinde 6 ay daha uzatılabilir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda, soruşturma sonucu verilebilecek kararlar şunlardır:
- Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK),
- Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK),
- İddianamenin düzenlenmesi.
Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)
Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar veya şikâyet konusu suça ilişkin fiillerin, yeteri kadar somut nitelikte olmaması ve açıkça suç oluşturmadığının anlaşılması üzerine verilen savcılık kararıdır.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda, ihbar ve şikâyetin soyut, yetersiz ve açıkça suç oluşturmayan nitelikte olması halinde bu karar verilmektedir. Kararın verilmesi ile birlikte, ilk başta suçu işlediğine yönelik şüphe oluşturan kişi, şüpheli sıfatını almamaktadır.
Savcılık tarafından verilen soruşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz yolu açıktır. İtirazlar, kararın tebliğ edildiği günden itibaren 15 gün içinde, savcılığın bulunduğu sulh ceza hakimliğine yapılır.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı(KYOK)
Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, Cumhuriyet savcısının, kamu davası açılmasına gerek olmadığına yönelik verdiği karardır.
CMK m.172/1 uyarınca, kovuşturmaya yer olmadığına kararı şu hallerde verilebilir;
- Yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi,
- Kovuşturma olanağının bulunmaması (dava zamanaşımı süresinin dolması, genel af çıkması, yaş küçüklüğü vs.)
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun soruşturma aşamasında, Cumhuriyet savcısı, bu durumlarda soruşturma işlemlerini sona erdirerek, dosyayı kapatır.
Kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz yolu açıktır. İtirazlar, kararın tebliğ edildiği günden itibaren 15 gün içinde, kararı veren savcılığın bağlı bulunduğu sulh ceza hakimliğine yapılır.
İddianamenin Düzenlenmesi
İddianamenin düzenlenmesi, suç oluşturan olay ile alakalı toplanan delillerin, şüphelinin suç işlediğini gösterir nitelikte olması halinde oluşturulan belgedir. Hazırlanan iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi sonucu soruşturma aşaması sonlanır, kovuşturma aşamasına geçilir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Savunması
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun savunması, sanığın, suçun oluşmadığına ilişkin detayları bizzat veya avukatı yardımıyla kanıtlamaya çalışmasıdır.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun savunması aşağıda liste halinde belirtilen nedenlere dayanılarak yapılabilir:
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, fazlaca cezayı artıran nitelikli haller barındıran konusu ve işlenişi bakımından oldukça geniş bir suç tipidir. Suçun oluşum şekli hukuki açıdan doğru bir şekilde değerlendirilmelidir. Bilgisizlik ve dikkatsizlik soncunda, suç unsurlarının yanlış belirlenip yanlış şekillerde savunulması sonucu davanın aleyhe sonuçlanması gibi durumlarla karşılaşmamak adına, alanında uzman bir ceza avukatından yardım almak önemlidir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda ceza yargılaması aşaması; iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesiyle başlayıp, konu hakkında karar verilmesi ile sonlanan evredir.
Kovuşturma aşamaları sırasıyla şunlardır:
- Duruşma hazırlığı evresi,
- Duruşmalar evresi,
- Delillerin tartışılması ve karar evresi.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.
Duruşma Hazırlığı Evresi
İddianamenin kabulü ile kovuşturma aşamasına geçilir. İlgili ceza mahkemesi duruşma hazırlığı işlemlerini yapar. Şüpheli, kovuşturma aşamasına geçilmesiyle artık sanık olarak adlandırılacaktır. Duruşma hazırlığı için yapılacak işlemler, tensip zaptı adı verilen bir tutanak ile tespit edilir.
İlgili mahkeme, bir duruşma gününü belirler. Duruşmada hazır bulunması gereken kişiler ve sanık, çağrı kâğıdı ile duruşmaya çağrılır.
Duruşma Evresi
Duruşmaya, sanık ve müdafinin, ayrıca bilirkişilerin ve duruşmaya çağrılan tanıkların bulunup bulunmadığı tespit edilerek başlanır. Hâkim, duruşmada iddianamenin kabulü kararını okur. Daha sonra tanıklar duruşma salonundan dışarı çıkartılır.
Duruşmaya başlanırken, önce sanığın kişisel bilgileri alınır. Daha sonra iddianame veya iddianame yerine geçen belgede, sanığa dayandırılan suçun temel dayanağını oluşturan fiiller ve deliller açıklanır. En son sanığa isnat edilen suçlamanın hukuki nitelendirmesi yapılır.
Sanık, konu ile ilgili açıklama yapmaya hazır olduğunda, sorgu aşamasına, sanığın sorgusu bittikten sonra ise delillerin tartışılması evresine geçilir.
Delillerin Tartışılması ve Karar Evresi
Delillerin tartışılması evresinde deliller öncelikle teker teker, daha sonra birlikte tartışılır. Bu aşamadan sonra karar evresine geçilir. Mahkeme hükmünü vermeden önce, son sözü mahkemede bulunan sanığa verir. Sanığın son sözleri dinlendikten sonra, mahkeme, karar evresine geçerek hüküm verir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Zamanaşımı
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıldır. Suça ilişkin ceza zamanaşımı süresi ise hükmün kesinleşmesinden itibaren 10 yıldır.
Dava zamanaşımı sürelerinin geçmesiyle dava düşer. Ceza zamanaşımı sürelerinin geçmesi halinde ise mahkeme tarafından verilen ceza artık infaz edilemez.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda, mahkemenin verebileceği kararlar şunlardır:
- Beraat,
- Ceza verilmesine yer olmadığı kararı (CYOK),
- Mahkûmiyet,
- Adli para cezasına çevirme,
- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması,
- Cezanın ertelenmesi,
- Davanın düşmesi.
Beraat
Beraat, sanığın, yapılan yargılama sonunda, suçsuz bulunmasıdır. Beraat kararı verilen kişi hakkında cezaya hükmolunmaz. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda beraat kararı verilebilecek haller CMK m.223/2’ye göre şöyledir:
- Kişinin eyleminin kendisi tarafından işlenmediğinin sabit olması,
- Kişinin eyleminin kanunda suç olarak tanımlanmaması
- Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
- Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
- Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması.
Somut olay ve sanık hakkında yapılan değerlendirilmeler sonucundan bu hallerden biri bulunursa, hâkim, dosya hakkında beraat kararı verir.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, ortada suç oluşturan bir fiil olmasına rağmen, kanunda düzenlenen bazı nedenlerden dolayı sanığa, ceza verilmemesidir.
Failin kusurunun bulunmaması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilecek haller şunlardır:
- Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya sağır ve dilsizlik hali ya da geçici sebeplerin bulunması,
- Suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi suretiyle veya zorunluluk hali ya da cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi,
- Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması,
- Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi,
- Etkin pişmanlık,
- Şahsî cezasızlık sebebinin varlığı,
- Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret,
- İşlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluştuğunda, sayılan hallerden biri veya birkaç tanesi bulunuyorsa, hâkim, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesini takdir edebilir.
Mahkûmiyet
Mahkûmiyet, sanığın suçu işlediğinin ispat edildiği durumlarda verilen mahkeme kararıdır. Sanık hakkında mahkûmiyet kararı verildiğinde, kişi kanunda düzenlenen oranda hapis cezası veya adli para cezasına mahkûm edilir.
İyi hal indirimi, sanık hakkındaki birtakım durumların değerlendirilmesi sonucunda verilebilecek takdiri ceza indirim türüdür. İyi hal indirimi, cezaya tüm artırım ve indirimler uygulandıktan sonra 1/6 oranında uygulanır. Bu indirim nedeni şunlardır:
- Failin geçmişi,
- Failin sosyal ilişkileri,
- Failin fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları,
- Cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri.
Tekerrür, bir suçtan dolayı cezaya hükmedilen kişinin, kanunda belirtilen süre içinde yeniden bir suç işlemesidir. Tekerrür halinde, faile verilecek cezada artırıma gidilir.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu nedeniyle hapis cezası alan bir kişinin, cezanın infaz edildiği tarihten itibaren 3 yıl içerisinde tekrardan bir suç işleyip, bu suçtan dolayı da ceza alması, tekerrür hükümlerini gerektirir.
Adli Para Cezasına Çevirme
Adli para cezasına çevirme, hükmedilen hapis cezasının, cezaya karşılık gelecek bir miktar paraya çevrilmesidir. Adli para cezasına çevirme, suçun mahiyetine göre belirlenir.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda hükmedilen hapis cezasının miktarı 1 yıl veya altındaysa, hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir. Hâkim, hapis cezasını, adli para cezasına çevirme kararını kendisi takdir eder.
Mahkeme tarafından, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi kararının verilmesi halinde, adli para cezasının her bir gününe karşılık gelecek şekilde, 20-100 Lira arasında bir bedel belirlenir. Bu belirlemede, failin sosyoekonomik düzeyi göz önüne alınır.
Mahkeme, belirlenen toplam adli para cezasının 1 yıl içinde peşin yahut 2 yıl içinde taksitler halinde ödenmesine karar verir. Adli para cezasının zamanında ödenmemesi halinde, hapis cezası olarak çektirilmesi gündeme gelmektedir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında verilen hapis cezasının 2 yıl ve daha altında olması halinde eski hükmü kaldıran karardır. Bunun için, 5 yılık süre boyunca kasıtlı bir suç işlememesi ve belirlenen yükümlülüklere uygun davranması gerekmektedir.
HAGB kararı verilebilmesi için şu şartlar gerekir:
- Hakkında HAGB kararı verilecek sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmaması,
- Suç nedeniyle mağdurun uğradığı zararın giderilmesi,
- Mahkemece sanığın tekrar suç işlemeyeceği kanaatine varılması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına onay vermesi,
- Hükmedilen cezanın 2 yıl veya daha altında olması.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda, hükmedilen cezanın 2 yıl ve altında olması durumunda, sayılan diğer şartlar da sağlanıyorsa, HAGB verilmesi mümkündür.
Failin, 5 yıllık süre içinde, belirtilen yükümlülüklere uyması ve yeniden suç işlememesi halinde verilen hüküm kaldırılır. Aksi halde kişi hakkında verilen cezanın infaz edilmesi gündeme gelir.
Cezanın Ertelenmesi
Cezanın ertelenmesi; şartların gerçekleşmesi halinde, hükümlünün cezaevinde geçireceği sürenin mahkeme tarafından ertelenmesidir.
Sanığa verilen hapis cezanın ertelenebilmesi için şu şartların bulunması gerekmektedir:
- Sanığa hükmedilen ceza miktarı 2 yıl veya daha az hapis cezası olması,
- Sanığın daha önce kasten işlenmiş bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
- Sanığın tekrar suç işlemeyeceğine dair mahkemece bir kanaat oluşması,
- Cezanın ertelenebilmesi için mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekliliği,
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda, hükmedilen cezanın 2 yıl ve altında olması durumunda, sayılan diğer şartlar da sağlanıyorsa, cezanın ertelenmesi mümkündür.
Cezanın ertelenmesi kararının verilmesi halinde, fail hakkında 1-3 yıl uyulması beklenen bazı yükümlülüklere hükmedilir. Bu yükümlülüklere örnek olarak, mesleki eğitimlere katılma, kurslara katılma, kamu yararına hizmette bulunma verilebilir.
Denetim süresi boyunca, mahkeme tarafından belirlenen yükümlülüklere uygun davranılması, yeniden suç işlenmemesi halinde failin cezası infaz edilmiş kabul edilir.
Davanın Düşmesi
Davanın düşmesi, dosyanın işlemden kaldırılmasıdır. Soruşturma veya kovuşturma için gerekli şartların gerçekleşemeyeceğinin anlaşılması ya da TCK’da düzenlenen durumların bulunması halinde, davanın düşmesine karar verilir.
TCK’da düzenlenen davanın düşmesi durumları şunlardır:
- Sanığın ölümü,
- Af,
- Dava zamanaşımı,
- Şikâyetten vazgeçme,
- Ön ödeme.
Söz konusu durumların oluşması halinde dava, hakkında hüküm verilmesine gerek kalmadan sonlanır.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci
İlk derece mahkemesinin verdiği karara karşı, kararın tefhiminden (duruşmada yüze okunmasından) veya tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde Bölge Adliye mahkemesine istinaf başvurusunda bulunmak mümkündür.
İstinaf incelemesi başvurusu, kararı veren asliye ceza mahkemesine sunulan dilekçe yahut zabıt katibine sunulan sözlü beyan ile yapılır.
Temyiz, İstinaf mahkemesinin kararına karşı Yargıtay’a başvuru yapılabilmesini sağlayan kanun yoludur. Yargıtay’a başvurabilmek için temyiz süresi, istinaf mahkemesi kararının tefhimi veya tebliğin ulaştırıldığı günün ertesi gününden itibaren 15 gündür. Yargıtaya başvuru usulü, istinaf başvurusu ile aynıdır.
İstinaf mahkemesi tarafından verilen bozma kararları, ilk derece mahkemesi tarafından verilen hapis cezasını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları gibi bazı kararlarda Yargıtaya başvuru mümkün değildir.
Temyiz kanun yoluna kapalı diğer hususlar, Ceza Muhakemeleri Kanunu 286/2 hükmünde açıklanmaktadır. Bu hususlar söz konusu olduğunda, karar istinaf aşamasında kesinleşir.
Sonuç
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun fazlaca nitelikli hali bulunduğundan, ceza oranları ve tespiti karmaşıktır. Verilecek en az cezaya hükmedilmesi için suçun tespitinin ve tespit edilen suç ile ilgili savunmanın doğru yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, davanın alanında uzman bir ceza avukatıyla takip edilmesinde fayda vardır.