Suçu Bildirmeme Suçu ve Cezası

Suçu Bildirmeme Suçu ve Cezası

Suçu bildirmeme suçu Türk Ceza Kanunu’nda Adliyeye Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmiş bir suç tipidir. Bu suç tipi düzenlemesi ile işlenmekte olan herhangi bir suçun bildirilmemesi sonucu ortaya çıkaracağı zarar önlenmeye çalışılmaktadır. Suçun temel halinde 1 yıla kadar hapis cezası gündeme gelebilir.  

Suçu Bildirmeme Suçu Nedir?

Suçu bildirmeme halihazırda işlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmemek yahut işlenmiş olan bir suçun sonuçlarının sınırlandırılmasının mümkün olduğu hallerde yetkili mercilere bildirmemektir. Suçu bildirmeme suçu TCK m.278,279 ve 280 hükümlerinde düzenlenmektedir.

TCK m.278:

‘’İşlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’

Kamu görevlisi kişilerin suçu bildirmemesi suçu TCK m.279’da düzenlenir. 

TCK m.279:

‘’Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ‘’

Sağlık mesleği mensubu kişilerin suçu bildirmemesi suçu TCK m.280’de düzenlenir. 

TCK m.280:

‘’Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’ 

Suçu Bildirmeme Suçu Nasıl Oluşur?

Suçu bildirmeme suçu işlenmekte olan veya işlenmiş olan bir suçun neticelerinin önlenmesi halen mümkün olan hallerde bu durumların yetkili makamlara bildirilmemesi suretiyle oluşur. Suçu bildirmeme suçu herkes tarafından işlenebilir. Ancak kanunda bu suçun kamu görevlileri ve sağlık mesleği mensubu kişilerin işlemesi ayrıca düzenlenmiştir. 

Suçun Herhangi Biri Tarafından İşlenmesi

Herhangi biri tarafından, işlenmekte olan suçun yani suçüstü halindeki suçun ya da işlenmiş olan bir suçun neticelerinin önlenmesinin mümkün olduğu hallerde bunun yetkili makamlara bildirilmemesi suçu bildirmeme suçunu oluşturur. 

İşlenmekte olan suç deyiminden suçun icra hareketlerine başlamış olduğu anlaşılmalıdır. Eğer bir suç hazırlık aşamasında ise suçu bildirmeme suçu meydana gelmeyecektir. Suç en azından teşebbüs aşamasında ise suçu bildirmeme suçu meydana gelebilir.

Örneğin bir kişinin hırsızlık yapmak için bir eve girmesi ve bu durumun diğer kişi tarafından bilinmesi halinde suçu bildirmeme suçu oluşur.

İşlenmiş olan suç hakkında ise meydana gelen sonuçların önlenebileceği hallerde de yetkili makamlara haber verilmemesi halinde bu suç tipi meydana gelir.

Örneğin bir AVM’de bomba patlatan failin suçun işlenmesinden sonra nerede olduğunu bilen kişi bildirimde bulunmazsa suçu bildirmeme suçu meydana gelecektir.

Suçun Kamu Görevlisi Tarafından Meydana Gelmesi 

Kamu adına soruşturma ya da kovuşturma gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip yetkili makamlara bildirimde bulunmayan veya gecikme gösteren kamu görevlisi suçu bildirmeme suçunu işlemiş olur.

 Şikayete yahut uzlaşmaya tabi suçların öğrenilmesi halinde bu suç meydana gelmeyecektir. Suçu bildirmeme suçu yalnızca re’sen takip edilen suçlar bakımından geçerlidir.

Kamu görevlisi deyiminden sadece devlet memuru kavramı anlaşılmamalıdır. Kamu görevlisi kişi, TCK madde 6’ya göre ‘’kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir.’’ Buna göre hakim, savcı, avukat, doktor, öğretmen, muhtar, müsteşar vb. meslekleri yapan kişiler kamu görevlisi olarak sayılmaktadır. 

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda, kamu görevlisi olan öğretmen sanıkların mağdura karşı işlenen suçu okul müdürüne bildirmeleri karşısında suçun unsurları oluşmadığından suçu bildirmeme suçu meydana gelmemiştir. (Yargıtay 8. CD. 2017/8184 E. 2017/11858 K.)

Suçun Sağlık Mesleği Mensubu Kişi Tarafından Meydana Gelmesi

Sağlık mensubu kişilerin görevini icra ettiği esnada bir suç işlendiğine dair belirti görmesine rağmen bunu yetkili mercilere bildirmemesi halinde suçu bildirmeme suçu meydana gelir. Burada devlet hastanesi veya özel hastane ayrımı yapılmaksızın her iki kurumda da çalışan sağlık görevlileri açısından suç oluşur. 

Sağlık mesleği mensubu kişiler kanunda TCK m.280/2’de sayılmıştır. Buna göre, doktor, diş hekimi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer tüm görevliler sağlık mensubu sayılmaktadır.

Suçu bildirmeme suçunun, sağlık mensubu kişiler tarafından işlenmesi, şikayete ve uzlaşmaya tabi suçlar bakımından da mümkündür.

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda trafik kazası nedeniyle hastaneye kaldırılan kişinin iki gün boyunca hastanede tedavi görmesine rağmen ölmesi üzerine bu kişi ile ilgili olarak suçu yetkili makamlara bildirmeden ölüm belgesi düzenlenmesi halinde sağlık mesleği mensubu kişinin suçu bildirmemesi suçu meydana gelmiştir. (Yargıtay 8. CD. 2017/8520 E. 2017/10257 K.)

Suçu Bildirmeme Suçunun Cezası

Suçu bildirmeme suçunun cezası 1 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır. 

Suçu bildirmeme suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır.

Suçu bildirmeme suçunun sağlık mesleği mensubu biri tarafından işlenmesi durumunda verilecek ceza ise 1 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır.

Suç sonucunda verilecek olan ceza somut olay özelinde değişecektir. Suçun nasıl ve kim tarafından işlendiğine göre ceza süresi artabilir veya azalabilir. Ayrıca suçta cezayı artıran veya azaltan nitelikli haller söz konusu olabilir. Tüm bu ihtimaller dahilinde verilecek olan cezayı hakim tayin eder.

Suçu Bildirmeme Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Halleri ve Cezaları

Suçu bildirmeme suçunun cezayı artıran nitelikli halleri TCK m.278/3 ve m.279/2’ de düzenlenmiştir. 

Bu fıkralara göre suçu bildirmeme suçunun 15 yaşını bitirmemiş çocuğa, bedensel veya ruhsal açıdan kendini savunamayacak olan kimseye, ya da hamilelik dolayısıyla kendini savunamayacak olan kişiye karşı işlenmesi durumunda verilecek olan cezada artırım söz konusu olur. Ceza yarı oranında artırılır.

Ayrıca suçun adli kolluk görevlisi tarafından işlenmesi halinde de verilecek olan cezada yarı oranında artırım yapılır.  

TCK m.278/3:

‘’Mağdurun onbeşyaşını bitirmemiş bir çocuk, bedensel veya ruhsal bakımdan engelli olan ya da hamileliği nedeniyle kendisini savunamayacak durumda bulunan kimse olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza, yarı oranında artırılır.’’

TCK m.279/2:

‘’Suçun, adlî kolluk görevini yapan kişi tarafından işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.’’

Mağdurun 15 Yaşını Bitirmemiş Çocuk, Bedensel veya Ruhsal Bakımdan Engelli ya da Hamilelik Nedeniyle Kendini Savunamayacak Biri Olması

Suçu bildirmeme suçunun mağdurunun 15 yaşını bitirmemiş çocuk olması durumunda suçun temel haline göre verilecek olan ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca suçun mağduru bedensel ya da ruhsal olarak engellilik veya hamilelik dolayısıyla kendini savunamayacak halde ise yine cezayı artıran hal söz konusu olur. 

Örneğin kasten yaralama suçu işlendiği esnada suçun mağduru 5 yaşında bir çocuksa ya da hamile bir kadınsa ve bu suç oradaki kişi tarafından yetkili makamlara bildirilmiyorsa suçu bildirmeme suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali söz konusu olur.

Suçun Adli Kolluk Görevlisi Tarafından İşlenmesi 

Suçu bildirmeme suçunun adli kolluk görevlileri tarafından işlenmesi halinde verilecek olan ceza yarı oranında artırılır. 

Adli kolluk görevlileri; emniyet genel müdürlüğü, sahil güvenlik ve jandarma genel komutanlığı ve gümrükler muhafaza genel müdürlüğü çalışanlarıdır. 

Suçu Bildirmeme Suçunda Zamanaşımı

Suçu bildirmeme suçunda dava zamanaşımı süresi suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl, ceza zamanaşımı süresi ise mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıldır. 

Dava zamanaşımı süresinin geçmesi halinde o suçla ilgili yargılama yapılamaz, ceza zamanaşımı süresinin geçmesi halinde ise cezanın infazı mümkün olmaz. 

  Suçu Bildirmeme Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, suç işlemek için suçu meydana getiren fiilin icrasına başlandığı anda failin iradesi dışında suçun meydana gelmemesi halidir. Suçu bildirmeme suçu açısından teşebbüs hükümlerinin uygulanması ve verilecek cezada indirime gidilmesi mümkün değildir.

İştirak, bir suçun birden fazla kişi ile aynı suç işleme kararı altında işlenmesidir. Suçu bildirmeme suçuna konu olan bir fiilin birden fazla kişi tarafından öğrenilmesi halinde bu kişilerden her biri fail olarak değerlendirilecektir.

İştirak, failin suçu işlemesi konusunda azmettirme yahut suçun işlenmesine yardım etme şeklinde de ortaya çıkabilir. Bu durumda suçun işlenmesine etki eden herkes hakkında, etkileri oranında ayrı ayrı cezaya hükmedilmektedir. Ancak, kamu görevlisi yahut sağlık görevlisi tarafından işlenen suçu bildirmeme suçuna iştirakin mümkün olabilmesi için bu kişilerin de kamu görevlisi yahut sağlık görevlisi olması gerekmektedir

İçtima, failin tek bir hareketle birden fazla suça neden olduğu ve bu yüzden de ağırlaştırılmış tek bir cezaya hükmedildiği bir uygulamadır. Suçu bildirmeme suçunu oluşturan hareket aynı zamanda başka bir suçu da meydana getiriyorsa içtima hükümleri uygulanabilir. 

Suçu Bildirmeme Suçu ve Cezası

Suçu Bildirmeme Suçunun Soruşturma Aşaması

Suçu bildirmeme suçunun soruşturma aşaması aşağıda sayılan yedi aşamadan oluşmaktadır.

  • Şikâyet-İhbar,
  • Gözaltı,
  • Delillerin toplanması,
  • İfade ve Sorgu,
  • Uzlaşma,
  • Adli Kontrol,
  • Tutukluluk,
  • Önödeme.

Şikâyet-İhbar

Şikayet suçun mağduru tarafından ihbar ise herhangi bir kişi tarafından, Cumhuriyet savcılıkları ile jandarma- polis merkezlerine yazılı dilekçe veya sözlü beyan yolu ile yapılan bildirimdir.

Kanunda bazı suçların soruşturulması şikayete bağlanmışken bazı suçlar da ise şikayet koşulu aranmaksızın bir ihbarla soruşturma savcı tarafından başlatılabilir. Suçu bildirmeme suçu şikayete tabi olan suçlardan değildir. Savcılığa ya da kolluk görevlilerine ulaşan bir ihbarla soruşturma başlatılabilir. 

Soruşturulması şikayete tabi olmayan suçlarda, yargılama aşamasının devamında mağdurun şikayetini geri çekmesi halinde de hukuki işlemler yapılmaya devam edilmektedir.

Gözaltı

Gözaltı, suçla ilgili somut delillerin varlığı ve zorunlu olan hallerde, soruşturmanın tamamlanması amacıyla savcının talimatıyla hakim kararı olmaksızın şüphelinin kolluk nezaretinde tutulmasıdır.

Suçu bildirmeme suçuna ilişkin soruşturma aşamalarında gözaltı süresi 24 saati geçemez. Soruşturmanın devamlılığı ve delillerin toplanabilmesi açısından zorunlu olması halinde, bu süre 3 gün daha uzatılabilmektedir.

Gözaltı kararına karşı, kararı veren sulh ceza hakimliğine itiraz edilebilir. İtiraz, şüphelinin kendisi, eşi, avukatı, kanuni temsilcisi, annesi, babası, çocukları, torunları gibi kan hısımları tarafından yapılabilir. 

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması aşaması, her somut olay özelinde her türlü bilginin gerçeğe ulaşma amacıyla toplanmasıdır. Delillerin toplanması hem soruşturma hem de kovuşturma evresinde yapılabilir. Somut olaya dair şüphelinin hem lehine hem de aleyhine deliller savcı talimatıyla toplanmaktadır.

Delil toplama işlemi her aşamada şüpheli ya da avukatı tarafından istenebilir. Ancak bu istek davayı uzatma amacıyla yapılıyorsa mahkeme tarafından reddedilecektir.

Delil toplama durumunda dikkat edilmesi gereken en önemli husus delillerin hukuka uygun şekilde toplanmasıdır. Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller somut olayı ispata yönelik olarak kullanılamayacaktır.

Suçu bildirmeme suçuna ilişkin olarak kullanılabilecek deliller; tanık beyanları, kamera ya da ses kayıtları olabilir. 

İfade ve Sorgu 

İfade ve sorgu şüpheli kişinin suça ilişkin olarak dinlenmesini ifade etmektedir. İfade alımı savcılık ya da polis merkezleri tarafından gerçekleştirilirken sorgu ise soruşturma evresinde sulh ceza hakimi, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından yapılır.

Suçu bildirmeme suçu bakımından ifadesi alınacak ya da sorgusu yapılacak olan kişi öncelikle bir davetiye ile çağrılır. Çağrıya icabet etmeyen kişi zorla getirtilir. Yetkili merciler önüne gelen kişinin önce kimliği tespit edilir. niçin orada olduğu kişiye açıklanır. O esnadaki hakları anlatılır ve avukat desteğinden faydalanıp faydalanmayacağı da sorulur. Ekonomik zorlukta olan kişiye barodan avukat tayin edilebilir.

Şüpheli kişi bu aşamada sorulan sorulara kendi hür iradesi ile cevap vermelidir. Kanunda sayılmış olan yasak usuller kapsamında olan herhangi bir zor kullanma, işkence etme, ilaç verme ya da aç bırakarak konuşturmaya çalışılmamalıdır. Bu kapsamda alınan ifadeler hukuken geçerli olmayacaktır. 

İfade ve sorgu sonrasında, ifadesi alınan kişiye bir tutanak imzalatılmaktadır. Şüpheli kişi tutanakta yazanların doğru olup olmadığını kontrol etmelidir. Sonrasında herhangi bir mağduriyet yaşanmaması açısından ifade ve sorgu sonrasındaki tutanağın kontrol edilmesi ve süreçte bir ceza avukatı danışmanlığından faydalanmak oldukça önemlidir.

Uzlaşma

Uzlaşma; suçlu ile mağdurun, bağımsız bir kişi tarafından suça ilişkin anlaştırılmasıdır. Uzlaşmaya tabi suçlarda soruşturma aşamasında dosya savcılık tarafından uzlaşma bürosuna gönderilerek taraflara uzlaşmak isteyip istemedikleri sorulur. Uzlaşma sağlanırsa yargılama sona erer. Suçu bildirmeme suçu uzlaştırmaya tabi değildir.

Adli Kontrol

Adli kontrol, şüpheli kişinin cezaevine gönderilmesi yerine birtakım şartlar altında denetim altına alınmasıdır. Adli kontrol kararının uygulanabilmesi için; olaya ilişkin somut deliller olmalı, tutuklama nedeni olmalı ve kuvvetli suç şüphesi olmalıdır. Bu nedenlerin var olduğu hallerde suçu bildirmeme suçunda adli kontrol kararı verilebilecektir.

Adli kontrol tedbirlerinin uygulanma süresi ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmeyen suçlarda 2 yıl, ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlarda ise 3 yıldır. Suçu bildirmeme suçu ağır ceza mahkemesinin görev alanında olmadığından adli kontrol tedbirleri en fazla 2 yıllığına uygulanabilir. 

Adli kontrol tedbirleri; yurt dışına çıkış yasağı, konutu terk etmemek, bir yerleşim yerinin terk etmemek, belirlenen bir yere gitmemek, silah bulundurmamak ya da belirli aralıklarla imza atma yükümlülüğü olabilir. Hâkim somut olaya ve şüphelinin durumuna göre en uygun adli kontrol tedbirini uygulayacaktır. 

Şüpheli veya sanık, verilen adli kontrol kararına karşı itirazda bulunabilir. İtiraz, 7 gün içinde, kararı veren sulh ceza hakimliğine hitaben yazılacak bir dilekçe ile yahut zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. 

Tutukluluk

Tutukluluk kararı kişinin özgürlüğünü en çok kısıtlayan ve kişinin belirli süre ile cezaevinde kalmasını sağlayan bir koruma tedbiridir. Suçu bildirmeme suçunda tutukluluk kararı verilmesi mümkün değildir.

Önödeme

Suçu bildirmeme suçunun TCK 278/1-2 hükümlerinde düzenlenen hali açısından önödeme mümkündür. Bu itibarla, kamu görevlisi ve sağlık görevlisi tarafından işlenen suçu bildirmeme suçunda önödeme yapılarak yargılamanın durdurulması söz konusu değildir.

Önödemenin mümkün olduğu suçlarda mahkeme, hapis cezasının alt sınırıyla çarpılmak üzere 10-30 Lira arasında bir bedel belirler. Belirlenen bedelin, taraflara tebliğ edilmesinden itibaren 10 gün içinde ödenmesi halinde kamu davası açılmamaktadır. Bedelin bir ay aralıklarla, üç taksit şeklinde ödenmesine de karar verilebilir.

Önödeme bedelinin zamanında ödenmemesi halinde soruşturmaya devam edilmektedir.

Suçu Bildirmeme Suçunda Soruşturma Sonucunda Verilebilecek Kararlar

Suçu bildirmeme suçunda soruşturma aşamasında verilebilecek kararlar aşağıdaki gibidir.

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı,
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı,
  • İddianamenin düzenlenmesine ilişkin karar.

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar ve şikâyet konusunu oluşturan fiilin hiçbir araştıramaya gerek olmadan suç olmadığının anlaşılması veya çok genel ve soyut olması halinde verilmektedir.

Suçu bildirmeme suçunda SYOK verilmesi halinde soruşturma hiç başlamamış sayılır, dosya kapanır. İlgili kişi de şüpheli olarak adlandırılmaz.

Soruşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz edilebilir. Kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Suçu bildirmeme suçunun soruşturma aşamasının sonunda savcı, dava açılmasını uygun görmez veya suçla ilgili yeterli delil bulamazsa kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verebilir. Bu karara KYOK da denir. Bu durumda dosya soruşturma aşamasından sonra kapanır ve yargılamaya devam edilmez.

Suçu bildirmeme suçu bakımından yukarıdaki hallerin var olması durumunda savcı tarafından KYOK kararı verilebilir.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz edilebilir. İtiraz, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır.

İddianamenin Düzenlenmesi

Suçu bildirmeme suçuna dair yapılan soruşturmanın sonucunda savcı, suçun işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşırsa iddianame düzenler. Devamında, düzenlediği iddianameyi görevli ve yetkili mahkemeye sunar. İddianamenin kabul edilmesi hâlinde kamu davası açılır ve yargılama aşamasına geçilir. 

Suçu Bildirmeme Suçunun Savunması

Savunma hakkı ceza yargılaması açısından oldukça önem arz etmektedir. Çünkü savunmalar ve iddialar değerlendirilerek sonucunda bir karar varılacaktır. Herkes savunma hakkına sahiptir ve bu hak Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Suçu bildirmeme suçu açısından aşağıda örnek savunmalara yer verilmiştir. 

  • İşlenmekte olan bir suçun olmaması,
  • Suçun yetkili makamlara bildirildiği iddiası,
  • Mağdurun 15 yaşından büyük olduğu iddiası,
  • Mağdurun kendini savunamayacak durumda olmaması,
  • Kişinin tanıklıktan çekinebilecek kişiler arasında olduğu iddiası,
  • Sanığın görevi ile bağlantılı bir iş yapmadığı,
  • Sanığın sağlık mesleği mensubu olmadığı iddiası,
  • Kişinin savunma hakkını kullanamadığı iddiası,
  • Aleyhe ve lehe delillerin birlikte toplanmadığı iddiası.

Savunma hakkının etkin bir biçimde kullanılması şüpheli kişi bakımından hayati önem arz etmektedir. Yaşanabilecek olumsuz durumların en aza indirilmesi bakımından alanında uzman ceza avukatından hukuki destek alınmalıdır.

Suçu Bildirmeme Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Suçu bildirmeme suçunda ceza yargılaması aşaması savcı tarafından hazırlanan iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilip yine mahkeme tarafından kesin karar verilmesine kadar geçen süreci ifade etmektedir. Ceza yargılaması aşaması kovuşturma aşaması olarak bilinmektedir. 

Suçu bildirmeme suçunda mahkeme, basit yargılama usulü yahut genel hükümlere göre yargılamanın uygulanmasını tercih edebilir.

Basit yargılama usulünün tercih edilmesi halinde dava dosya üzerinden ve kural olarak duruşmasız şekilde yürütülür. Mahkeme, gerek gördüğü hallerde duruşma yapılmasına da karar verebilir.

Basit yargılama usulünde taraflar, tebliğden itibaren 15 gün içinde yazılı savunmaların dosyaya eklemek zorundadır. Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda hakim bir karara varır.

Basit yargılama usulü uygulanarak verilen karara karşı itiraz yolu açıktır. Karara itiraz edilmesi halinde dava genel hükümler uygulanarak görülür. Bu itibarla, duruşmalar yapılır, tanıklar dinlenir ve diğer tüm deliller duruşmalarda tartışılır. Sürecin sonunda yapılan karar duruşmasında hakim bir karar verir.

Suçu Bildirmeme Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Suçu bildirmeme suçunda mahkemenin verebileceği kararlar aşağıdaki gibidir.

  • Beraat,
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK),
  • Mahkûmiyet,
  • Adli para cezasına çevirme,
  • HAGB,
  • Cezanın Ertelenmesi,
  • Davanın Düşmesi,

Beraat

Beraat mahkeme tarafından yapılan yargılamanın sonunda sanığın aklanarak suç işlemediği konusunda kesin kanaate varılmasıdır. Beraat kararı, suçun sanık tarafından işlenmemesi, delil yetersizliği, suçun unsurlarının oluşmamış olması gibi sebeplerle verilebilir. Sayılan bu hallerin olması durumunda suçu bildirmeme suçu bakımından beraat hükmü verilebilir.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın fiilleri suç teşkil etmesine rağmen bazı sebepler ile ceza verilememesidir. CYOK kararı kanunda düzenlenen bazı koşullar altında hâkim tarafından verilebilmektedir. Ceza verilmesine yer olmadığı kararı aşağıdaki hallerde verilebilecektir. Bunlar:

  • Sanığın suçun meydana geldiği sırada 12 yaşından küçük olması,
  • Sanığın akıl hastası olması,
  • Suçun zorunluluk altında işlenmesi,
  • Suçun konusunda hataya düşülmesi,
  • Suçun cebir ya da tehditle işlenmesi.

Suçu bildirmeme suçu açısından kanuni düzenlemede bu kapsamda bi hüküm bulunmaktadır. Buna göre TCK m.278/4 hükmü aşağıdaki gibidir. 

‘’Tanıklıktan çekinebilecek olan kişiler bakımından cezaya hükmolunmaz. Ancak, suçu önleme yükümlülüğünün varlığı dolayısıyla ceza sorumluluğuna ilişkin hükümler saklıdır.’’

Suçu bildirmeme suçunda tanıklıktan çekinme hakkı olan kişiler açısından ceza verilmeyecektir. 

Mahkûmiyet

Mahkumiyet, mahkeme tarafından yapılan yargılamanın sonunda sanığın suçlu olduğu konusunda kesin hükme varılmasıdır.

Suçu bildirmeme suçu meydana geldikten sonra ve cezası da kesinleştikten sonra 3 yıl içinde tekrar suç işlenirse tekerrür hükümleri uygulanacaktır. Tekerrür durumunda verilen cezada artırıma gidilecektir.

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezasına çevirme, bazı şartlar dahilinde 1 yıl ve altındaki hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesidir. 

Hapis cezasının, adli para cezasına çevrilebilmesi için; suçun kasten işlenmesi ve verilen cezanın 1 yılın altında olması gerekir. Taksirle işlenen suçlarda ise yıl sınırı bulunmaz. Dolayısıyla taksirle işlenen tüm suçlar açısından adli para cezasına çevirme kararı verilebilir. Suçu bildirmeme suçunda adli para cezasına çevirme mümkündür. 

Öncelikle hapis cezasının gün olarak karşılığı bulunarak, en az 20 TL en fazla ise 100 TL olacak şekilde bir miktar ile çarpılır. Paranın miktarı failin ekonomik durumuna göre hâkim tarafından tayin edilir.

Verilen adli para cezası, taksitlere bölünmüş halde ya da tek seferde nakit olarak ödenebilir. Taksitle ödenecekse en fazla 2 yıl içerisinde ödeme yapılmalıdır. Ödenmeyen adli para cezası tekrar hapis cezasına çevrilebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanık hakkında verilen hükmün açıklanmamasıdır. Uygulamada HAGB olarak da bilinen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kapsamında sanık hakkında verilen ceza beş yıllığına ertelenebilir. Sanık bu beş yıllık süre içinde başka bir suç işlemez ve belirlenen yükümlülüklere uyarsa ceza hiç verilmemiş sayılır.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için; 2 yıldan az hapis cezasına hükmedilmiş olması, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması ve hâkimde tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaat olması gerekmektedir. Bu unsurların varlığı halinde Suçu bildirmeme suçu bakımından HAGB kararı verilebilir.

Bu kararın verilmesine karşı itiraz yolu açıktır. İtiraz, 7 gün içinde kararı veren mahkemenin bağlı olduğu ağır ceza mahkemesine sunulan dilekçe ile yahut zabıt katibine bulunulan beyan ile yapılır. 

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, sanık hakkında verilen cezanın hapishanede değil de dışarıda geçirilmesine imkan sağlar. Hapis cezasının ertelenmesi durumunda, bir denetim süresi belirlenir. Bu süre, 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olamaz. 18 yaşının altındaki çocuklar ve 65 yaşını geçmiş kişiler için ise 3 yıl ve altındaki hapis cezalarında erteleme kararı verilebilir.

Cezanın ertelenmesinin söz konusu olabilmesi için; verilen hapis cezasının 2 yıldan daha az süreli olması, sanığın bu olaydan önce 3 aydan fazla hapis cezası almamış olması ve hâkime başka bir suç işlemeyeceği yönünde bir kanaat oluşturması gerekmektedir. Sayılan gerekli koşulların varlığı halinde suçu bildirmeme suçu açısından cezanın ertelenmesi gündeme gelebilir.

Erteleme süresi içinde kişi, herhangi bir suç işlemez ve kendisine verilen denetim yükümlülüklerine uyar ise, hapis cezası infaz edilmiş sayılır. Erteleme sonucunda verilen mahkûmiyet kararı, kişinin adli sicil kaydına işlenir.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, bazı nedenler sonucunda davanın esası hakkında karar verilememesi yani kovuşturma aşamasının sona ermesi halidir.

Davanın düşmesine neden olabilecek hâller kanunda düzenlenmiştir. Bu haller; genel af, sanığın ölümü ve dava zamanaşımı gibi hallerdir. Suçu bildirmeme suçu bakımından bu hallerin var olması halinde hâkim tarafından davanın düşmesi kararı verilebilir.

Suçu Bildirmeme Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Suçu bildirmeme suçunda, ilk derece mahkemesinde verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvuru mümkündür. İstinaf incelemesi bölge adliye mahkemelerinde yapılmaktadır.

Suçu bildirmeme suçunda yargılama sonunda verilen karara karşı, hükmün açıklanmasından itibaren 7 gün içinde istinafa başvurulabilir. İstinaf başvurusu, kararı veren mahkemeye sunulan bir dilekçeyle veya zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Eğer bu süre içerisinde istinafa başvurulmazsa karar kesinleşerek istinafa başvuru hakkı kaybedilir.

Suçu bildirmeme suçu bakımından temyiz kanun yoluna başvuru mümkün olmayacaktır. İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı temyiz kanun yolu kapalıdır.

Sonuç

Suçu bildirmeme suçu kanunda yazılı olan suçlardan birinin yetkili makamlara bildirilmediği hallerde söz konusu olacaktır. Suçu bildirmeme suçunun kamu görevlisi tarafından ya da sağlık mesleği mensubu tarafından işlendiği durumlarda verilecek olan ceza da değişecektir. Bu suçtan yargılanan birinin en az hak kaybına uğraması açısından alanında uzman ceza avukatından hukuki destek almasında fayda vardır.

Telefonla Sor