Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu ve Cezası
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, Türk Ceza Kanunu’nda Genel Tehlike Yaratan Suçlar başlığı altında m.179’da düzenlenmektedir. Kanunda düzenlenen bu suç tipi ile, hava, kara, deniz ve demiryolu trafik güvenliği ve düzeni korunmak istenmiştir. Bu bağlamda, belirli fiiller sonucu trafik güvenliğini tehlikeye sokan kişiler, 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır.
İçindekiler
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Nedir?
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu kara, deniz, hava ve demiryolu trafiğindeki akışın trafiğe dair işaretlerin değiştirilmesi, teknik sisteme müdahale edilerek diğer kişilerin hayatı üzerinde tehlike oluşturulması sonucu oluşan suç türüdür. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu Türk Ceza Kanunu madde 179-180’de düzenlenmektedir.
TCK m.179:
‘’ (1) Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşımının güven içinde akışını sağlamak için konulmuş her türlü işareti değiştirerek, kullanılamaz hale getirerek, konuldukları yerden kaldırarak, yanlış işaretler vererek, geçiş, varış, kalkış veya iniş yolları üzerine bir şey koyarak ya da teknik işletim sistemine müdahale ederek, başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye neden olan kişiye bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.’’
TCK 180:
“(1) Deniz, hava veya demiryolu ulaşımında, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye taksirle neden olan kimseye 3 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilir.”
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Nasıl Oluşur?
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu; kara, deniz, hava ve demiryolundaki ulaşımın sağlanması için konulan işaretlere veya işletim sistemine müdahale etmek, ulaşım araçlarını tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare etmek, güvenli şekilde araç süremeyecek durumda olmasına rağmen araç kullanmak suretiyle veya taksirle oluşur.
Ulaşımın Sağlanması için Konulan İşaretlere ya da İşletim Sistemine Müdahale Etmek
Trafik güvenliğinin sağlanması amacıyla konulan işaretleri değiştiren, bu işaretlerin kullanılamaz hale getirilmesini sağlayan, bu işaretlerin yerine başka işaretler koyan ve bu hareketlerle başkalarının malvarlığı, hayatı ve sağlığını tehlikeye düşüren kişi bu suçu işlemiş olur.
İşaretleri değiştirmek eyleminden, örneğin hız sınırı 70 km ise bunu 90 km olarak değiştirmek anlaşılmalıdır. Bu şekilde yapılacak bir değişiklik trafikteki akışı tehlikeye sokacaktır. İşaretleri kullanılamaz hale getirmek ise işaretlerde yazan içeriğin okunamaz hale getirilmesidir. Bu durumda da kişilerin hayatı tehlike altına girecektir.
Kanunda belirtilen suçu meydana getiren diğer bir hareket işaretin kullanılamaz hale getirilmesi; trafik işaretinin ne ile ilgili olduğunun tanınmaz hale getirilmesidir. Örneğin o yoldaki hızın asgari 90 km olduğunu belirten trafik işaretinin boyanması sonucu anlaşılmaz hale geleceğinden bu suç tipi oluşur.
Suçun oluşumuna sebebiyet veren diğer bir fiil ise işaretin bulunduğu yerden kaldırılmasıdır. Örneğin park yapılmaz işaretinin olduğu levhanın bulunduğu yerden sökülerek atılması halinde suç oluşacaktır.
DİKKAT: Bu suç tipinin oluşması için kanunda belirtilen seçimlik hareketlerin ulaşımda güvenli şekilde akışı sağlamak amacıyla konulan işaretlere yönelik olması gerekmektedir. Aksi takdirde bu suç meydana gelmeyecektir. Örneğin yol üzerindeki sosyal tesislere olan uzaklığı ya da şehirlere kaç km kaldığını gösteren işaretler üzerinde gerçekleştirilecek eylemlerle ilgili trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu oluşmaz.
Yanlış işaret vermek, uçun oluşumunu sağlayan bir diğer harekettir. Bu hareketle olması gereken işaretin aksi bir işaretle sürücüler yanlış yönlendirilir. Örneğin bir kişi trafik polisi gibi sürücüleri yanlış yönlendirirse ya da U dönüşünün mümkün olmadığı bir yere bu işaret konulursa suç meydana gelir.
Geçiş, varış, kalkış veya iniş yolları üzerine bir şey konulması, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu meydana getiren bir diğer harekettir. Trafiğin aktığı ulaşım yolu üzerine trafiği tehlikeye sokacak herhangi bir şey konulduğu takdirde suç oluşacaktır.
Yargıtay’ın verdiği bir kararda sanığa ait tırın ölçümü için kantara gitmesinin söylenmesinin üzerine sanığın aracını kantara götürmeyerek 6 metrelik yolun 3.80 metresini kapatacak şekilde yol kenarına bırakarak olay yerinden ayrılması üzerine trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu oluşmuştur. (Yargıtay 12. CD. 2016/4292 E. 2017/10991 K.)
Teknik işletim sistemine müdahale etmek, ulaşım araçlarının yavaşlamasını ya da hareket etmesini sağlayan sistemlerin çalışmasına yönelik gerçekleşen müdahalelerdir. Trafik lambalarının çalışmasına göre hareket eden veya sürücüler bakımından bu lambaların bozulması önlenemez facialara yol açabilir. Bu lambaların çalışmasının değiştirilmesine yönelik yapılan eylemler sonucunda suç oluşur.
Suçun meydana gelmesi için sadece seçimlik hareketlerden birinin oluşması yeterli olmayıp bu suç ile başka kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı tehlikeye düşmüş olmalıdır.
Ulaşım Araçlarını Tehlikeli Olabilecek Biçimde Sevk ve İdare Etmek
Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarının insanların hayat, sağlık ve malvarlığını tehlikeye sokacak şekilde sevk ve idare edilmesi halinde, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu meydana gelecektir.
Yargıtay’ın verdiği bir kararda sürücü belgesi olmayan failin ekmek fırınına ekmek yetiştirmek için motosikleti ile ters yöne girmesi ve mağdurun aracına önden çarpması sonucunda TCK m.179/2 kapsamında suç meydana gelmiştir. (Yargıtay 2. CD. 2009/44033 E. 2011/9165 K.)
Yargıtay’ın verdiği bir diğer kararda ise sanıkların idaresindeki kamyonun kasasında 1.5 2 metre yüksekliğinde odunların taşındığı ve bunlar için branda gibi herhangi bir güvenlik önleminin alınmadığı olayda odunların yolda yere düşmesi üzerine TCK madde 179/2 kapsamında suç meydana gelmiştir. (Yargıtay 12. CD. 2014/15959 E. 2015/11785 K.)
Güvenli Şekilde Araç Süremeyecek Durumda Olmasına Rağmen Araç Kullanmak
Güvenli şekilde araç süremeyecek durumda olmasına rağmen kişinin araç kullanarak trafik güvenliğini tehlikeye sokması halinde suç meydana gelecektir. Güvenli şekilde araç süremeyecek durumda olma hali; kişinin alkol, uyuşturucu madde etkisinde olması veya aşırı yorgunluk uykusuzluk gibi başka nedenlerle söz konusu olabilir.
Kişinin alkollü araç kullanması sonucunda trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun meydana gelmesi için kişinin emniyetli olarak araç kullanmasının mümkün olmaması gerekir. Karayolları Trafik Kanununa göre 1 promil üzerinde alkol kullanan sürücülerin güvenli şekilde araç kullanamayacak halde oldukları kabul edilmektedir.
Yargıtay bir kararında sanığın 0.88 promil alkollü çıkması ve mağdurun idaresindeki araca arkadan çarpması sonucunda trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu bakımından hüküm kurulmasına yer olmadığı kararı verilmiştir. (Yargıtay 12. CD. 2015/7166 E. 2016/4307 K.)
Uyuşturucu madde etkisinde araç kullanma; kişinin esrar, kokain, morfin, eroin gibi maddeleri kullandıktan sonra trafiğe çıkarak araç sürmesi durumudur. Bu maddelerin etkisi altında iken trafiğe çıkılması halinde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu meydana gelir.
Yargıtay’ın verdiği bir kararda failin idaresindeki motosikletin kavşakta başka bir araç ile çarpışması sonucunda failde uyuşturucu tespit cihazı ile yapılan ölçüm sonucu COC maddesinin pozitif olarak çıkmasının ardından TCK m. 179/3 kapsamında uyuşturucu ve alkol etkisiyle araç kullanma suçunun meydana geldiğine hükmedilmiştir. (Yargıtay 12. CD. 2014/16844 E. 2015/14959 K.)
Kanunda belirtildiği üzere, güvenli bir şekilde aracı sevk ve idare edememe alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle olabileceği gibi başka bir nedenle de olabilir. Başka bir neden failin kendisinden kaynaklanan her türlü durum olabilecektir.
Örneğin kişinin uzun süre hiç mola vermeden araç kullanması ve uykusuz kalması ve dinlenmeden araç kullanması suçun oluşumuna sebebiyet verebilir.
Trafik Güvenliğini Taksirle Tehlikeye Sokma
Trafik güvenliğinin taksirle tehlikeye sokulması, kasten olmasa da, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak deniz, hava yahut demiryolu ulaşımın tehlikeye sokulmuş olmasıdır.
TCK m.180 düzenlemesinin m.179’dan farkı, m.180’de kara yolu ulaşımına yer verilmemiş olmasıdır. Bu bağlamda trafik güvenliğini tehlikeye atma suçunun karayolu üzerinde işlenmesi hali sadece kasten işlenebilir, taksir söz konusu olamayacaktır.
Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda, suça sürüklenen çocukların metro istasyonundaki tünelde yürümeleri nedeniyle seferlerde 37 dakikalık aksamalar meydana gelmiş ve trenler normal hızın altında hareket etmek zorunda kalmıştır. Olayda, suça sürüklenen çocukların bu hareketleri ile demiryolu ulaşımında kişilerin hayatı ve sağlığı bakımından taksirle tehlikeye sebebiyet verdiğine hükmedilmiştir. (Yargıtay 12. CD. 2016/5521 E. 2017/1607 K.)
Yargıtayın verdiği bir diğer kararda, sanığa ait villadan yola su bırakılması sonucunda mağdur bu yolda direksiyon hakimiyetini kaybederek reklam panosuna çarpmıştır. Sanık hakkında verilen TCK madde 180 kapsamındaki trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma suçunun kabulü bozma gerektirmiştir. Çünkü TCK m. 180 ‘de düzenlenen trafik güvenliğinin taksirle tehlikeye sokulması suçu deniz, hava ve demiryolu ulaşımında geçerlidir. (Yargıtay 12. CD. 2015/16965 E. 2016/12791 K.)
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Cezası
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun cezası 1 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıdır.
Trafikteki ulaşım araçlarını, tehlike yaratabilecek şekilde sevk ve idare etme halinde verilecek olan ceza 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle araç kullanan kişinin işlemesi halinde verilecek olan ceza 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır.
Suçun taksirle işlenmesi durumunda verilecek olan ceza 3 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.
Görüldüğü üzere suçun meydana gelişindeki farklılıklara göre verilecek olan ceza da değişmektedir. Suçun hangi fıkra kapsamında meydana geldiği hâkim tarafından tespit edilip ceza da ona göre belirlenecektir.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima
Teşebbüs, failin suç işleme niyetiyle suç için gerekli eylemlere başlaması ancak bu eylemlerin elde olmayan sebeplerle tamamlanamamasıdır. Suç tamamlanamadığı için verilecek olan cezada hâkim tarafından indirim yapılmaktadır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda düzenlenen üç fıkra açısından da teşebbüs kural olarak mümkün değildir. Ancak, suça ilişkin icra hareketlerinin bölünebildiği hallerde teşebbüsten söz edilebilir.
Örneğin; trafik levhasına boya sıkarak zarar vermeye başlayan fakat trafik levhasının kullanılamaz hale gelmeden polise yakalanan kişi, TCK 179/1’de düzenlenen suça teşebbüsten sorumlu olur.
İştirak, bir suçun birden fazla kişinin etkisiyle işlenmesi halidir. İştirak halinde, suçun işlenmesine ortak olan herkes etkileri oranında cezalandırılır. Müşterek faillik, suça azmettirme ve suçun işlenmesine yardım etme durumları iştirak hükümleri çerçevesinde değerlendirilmektedir.
İçtima, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu meydan getirecek olan eylemin başka bir suçun oluşumuna da sebebiyet vermesi halidir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda içtima hükümleri uygulanabilir.
Örneğin madde 179/1 ‘e göre gerçekleştirilen hareket mala zarar verme amacıyla meydana geldiyse burada fikri içtima hükümleri uygulanır. Yine madde 179/2 ve 179/3’e göre oluşan fiiller sonucunda ölüm veya yaralanma söz konusu olduysa fikri içtima kuralları uygulanacaktır. Bu durumda fail en ağır cezayı gerektiren suçtan ötürü cezalandırılacaktır.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Soruşturma Aşaması
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun soruşturma aşaması, savcının bu suça dair suç şüphesini öğrenmesi üzerine başlamakta iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ile son bulmaktadır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun soruşturma aşamasında yapılabilen işlemler şu şekildedir:
- Şikâyet-İhbar,
- Gözaltı,
- Delillerin toplanması,
- İfade ve Sorgu,
- Uzlaşma,
- Adli Kontrol,
- Tutukluluk.
Şikâyet-İhbar
Şikâyet bir suçtan dolayı mağdur olan kişinin bizzat yetkili makamları haberdar etmesidir. İhbar ise suçtan mağdur olma koşulu olmadan herhangi bir kişi tarafından yapılan bildirimle, yetkili makamların suçtan haberdar edilmesidir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda soruşturmanın başlatılabilmesi için mağdurun şikâyeti aranmamaktadır. Herhangi bir kişi tarafından yapılan ihbar sonucu soruşturma işlemleri başlatılacaktır. İhbar ya da şikâyet savcılığa veya kolluk kuvvetlerine yazılı ya da sözlü şekilde yapılabilmektedir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda şikâyet koşulu bulunmadığından, şikayetten vazgeçilse dahi soruşturma ve kovuşturma işlemleri sürdürülmeye devam edecektir. Bu itibarla, şikayetten vazgeçme söz konusu değildir.
Gözaltı
Gözaltı, suç şüphesine ilişkin somut delillerin varlığı ve soruşturma için zorunlu olması nedeniyle şüphelinin yetkili merciler tarafından alıkonulmasıdır. Bu şartların varlığı halinde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda da gözaltı kararı savcı tarafından verilebilir.
Gözaltı süresi yakalama zamanından itibaren en fazla 24 saattir. Bunun dışında, en yakın mahkemeye götürme süresi ise en fazla 12 saat olmalıdır. Bu sürelerin geçirilmesi ve geçen sürelerde yapılan her işlem hukuka aykırıdır. Soruşturmanın devamlılığı açısından gerekli olması halinde, bu süre 3 gün daha uzatılabilmektedir.
Gözaltı kararının ya da gözaltı süresinin uzatılmasının hukuka aykırı olduğu durumlarda itiraz mümkündür. İtiraz hakkı şüphelinin kendisinde, avukatında, yasal temsilcisinde, eşinde ya da yakınlarındadır. Yakınları kardeşi, annesi, babası veya çocukları olabilmektedir. Bu itiraz Sulh Ceza Hakimliğine yapılmaktadır. İtiraz en fazla 24 saat içinde sonuçlanır.
Delillerin Toplanması
Delillerin toplanması aşaması, somut olay özelinde her türlü bilginin toplanmasıdır. Delillerin toplanması hem soruşturma hem de kovuşturma evresinde yapılabilir. Somut olaya dair hem lehe hem de aleyhe deliller toplanmaktadır.
Delil toplama işlemi her aşamada şüpheli ya da avukatı tarafından istenebilecektir. Ancak bu istek davayı uzatma amacıyla yapılıyorsa mahkeme tarafından reddedilecektir. Delil toplama durumunda dikkat edilmesi gereken en önemli husus, delillerin kanuna uygun şekilde toplanmasıdır. Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller somut olayı ispata yönelik olarak kullanılamayacaktır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuna ilişkin olarak kullanılabilecek deliller; mobese görüntüleri, ses kayıtları, tanık beyanları olabilir. Hukuka aykırı şekilde elde edilmiş ses kayıtları, yasak usuller uygulanarak alınmış beyanları içeren ifade tutanakları hukuka aykırı delile örnektir.
İfade ve Sorgu
İfade, suç şüphesi altında olan kişinin soruşturma kapsamında savcı veya kolluk görevlileri tarafından dinlenmesidir. Sorgu ise şüpheli ya da sanığın mahkeme tarafından dinlenmesidir.
İfade alımının başlaması için öncelikle kişiye bir davetiye gönderilir. Bu davetiyede ifadeye gelinmediği takdirde hakkında zorla getirtme kararı çıkartılacağı da belirtilir. İfadeye gelen kişinin kimliği belirlenerek hangi suç isnadı ile orada bulunduğu anlatılır, kişiye ekonomik durumu medeni hali ve eğitim bilgileri sorulur.
Sonrasında şüphelinin ifade alımı esnasında sahip olduğu haklar anlatılır. Bu aşamada kişi avukat isteme, susma, yakınlarına haber verilmesi isteme veya delillerin toplanmasını isteme hakkına sahiptir.
Soru cevap şeklinde ilerleyen bu aşamada her şey tutanakla kayıt altına alınır. İfade alımı sırasında şüphelinin söylediği bilgiler özgür iradesiyle söylenmiş olmalıdır. Kişiye herhangi bir baskı yapılmamalıdır. Kişinin beyanlarını etkileyen herhangi bir yasak usulle alınan ifadeler, yargılamanın hiçbir aşamasında ve ceza tayininde esas alınamamaktadır.
Tüm bunların sonunda kayda alınan bilgilerle ilgili şüpheliye bir tutanak imzalatılacaktır. Tutanakta yazan bilgilerin eksik, yanlış ya da fazla olmaması gerekmektedir. Bu gibi durumlar varsa şüpheli tutanağı imzalamamalıdır.
İfade ve sorgu süreçlerinde sunulan beyanlar, yargılamanın en önemli delillerinden kabul edilmektedir. Süreçte yapılan bir hata, fazla ceza verilmesi gibi sonuçlar doğurabilmektedir. Bu itibarla, ifade ve sorgu süreçlerinin, alanında uzman ceza avukatı danışmanlığında sürdürülmesi oldukça önemlidir.
Uzlaşma
Uzlaşma, suçtan ötürü mağdur olan kişi ile şüpheli kişinin uzlaştırmacı vasıtasıyla anlaşmaya vardırılmasıdır. Bazı suçlar uzlaşma kapsamında iken bazı suçlar bu kapsamda değildir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu uzlaşma kapsamında değildir.
Adli Kontrol
Adli kontrol, tutuklama nedenlerinin olmasına rağmen tutuklama kararı verilmeden kişiye kontrol tedbirinin uygulanmasıdır. Adli kontrol kararının verilebilmesi için; olaya ilişkin somut deliller olmalı, tutuklama nedeni olmalı ve kuvvetli suç şüphesi olmalıdır. Bu nedenlerin var olduğu hallerde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda adli kontrol kararı verilebilecektir.
Adli kontrol tedbirleri; yurtdışına çıkış yasağı, konutu terk etmemek, bir yerleşim yerinin terk etmemek, belirlenen bir yere gitmemek, silah bulundurmamak ya da belirli aralıklarla imza atma yükümlülüğü olabilir. Hâkim somut olaya ve şüphelinin durumuna göre karar verecektir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu ağır ceza mahkemesinin görev alanındaki suçlardan olmadığından adli kontrol tedbirleri en fazla 2 yıllığına uygulanabilir.
Adli kontrol kararına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz etmek mümkündür. Şüpheli yada sanığın avukatı, eşi veya yasal temsilcisi itirazda bulunabilecek kişilerdir.
Tutukluluk
Tutukluluk kararı kişinin özgürlüğünü en çok kısıtlayan ve kişinin belirli süre ile cezaevinde kalmasını sağlayan bir koruma tedbiridir. Tutuklama kararının verilebilmesi için bazı şartlar vardır. Bunlar:
- Şüphelinin ülkeden kaçmak için girişimlerde bulunması,
- Suça ilişkin delilleri yok etme, karartma ihtimalinin olması,
- Suçun mağduruna, suçtan zarar görene yahut katılana baskı kurma ihtimalinin olmasıdır.
Bu şartların varlığı halinde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda tutukluluk kararı verilebilecektir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun ulaşımın sağlanması için konulan işaretlere veya işletim sistemine müdahale etmek şeklinde işlenmesi ve taksirle trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçunun işlenmesi halinde tutuklama kararı verilebilir. Bu süre soruşturma aşamasında en fazla 6 aydır. Kovuşturma aşamasında ise en fazla 1 yıldır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun; ulaşım araçlarını tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare etmek ve alkol ya da uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir nedenden dolayı meydana gelmesi halinde tutuklama kararı verilemeyecektir.
Tutukluluk kararına karşı, kararın verildiği tarihten itibaren 7 gün içinde, kararı veren makama itiraz etme imkânı mevcuttur. İtiraz hakkı; şüpheli, eşi, birinci ve ikinci derece yakınları ile avukatına tanınmıştır.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Soruşturma Sonucunda Verilebilecek Kararlar
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda soruşturma aşamasında verilebilecek kararlar aşağıdaki gibidir.
- Soruşturmaya yer olmadığı kararı,
- Kovuşturmaya yer olmadığı kararı,
- Kamu davasının açılmasının ertelenmesi davası,
- İddianamenin düzenlenmesine ilişkin karar.
Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)
Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar ve şikâyet konusunu oluşturan fiilin hiçbir araştıramaya gerek olmadan suç olmadığının anlaşılması veya çok genel ve soyut olması halinde verilen savcılık kararıdır.
Sayılan haller söz konusu olduğunda trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun soruşturma aşaması hiç başlamamış sayılır, dosya kapanır. İlgili kişi de şüpheli olarak adlandırılmaz.
Soruşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz edilebilir. Kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun soruşturma aşamasının sonunda savcı, dava açılmasını uygun görmez veya suçla ilgili yeterli delil bulamazsa kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu bakımından yukarıdaki hallerin var olması durumunda savcı tarafından KYOK kararı verilebilir. Bu durumda dosya soruşturma aşamasından sonra kapanır ve yargılamaya devam edilmez.
Kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz edilebilir. İtiraz, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır.
Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi
Kamu davasının açılmasının ertelenmesi; kamu davasının açılabilmesi için gerekli şartlar sağlanmasına rağmen, dava açılmasının 5 yıl süre için ertelenmesidir. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı şu şartların varlığında verilir:
- Şüpheli kişinin, eski tarihli herhangi bir suça ilişkin mahkumiyetinin bulunmaması gerekir,
- Şüphelinin yeniden suç işlemeyeceğine ilişkin pozitif kanaat oluşturması gerekir,
- Erteleme kararının toplum ve şüpheli açısından daha lehe sonuçlar doğurması gerekir,
- Şüphelinin fiili sonucu ortaya çıkan zararlar tamamen giderilmiş olmalıdır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun; ulaşım araçlarını tehlikeli olabilecek şekilde sevk etme, güvenli şekilde araç süremeyecek durumda olmasına rağmen araç kullanma ve trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma şeklinde işlenmesi halinde bu karar verilebilir.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildikten sonra, şüphelinin 5 yıllık süre içinde yeniden suç işlememesi halinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Aksi halde, suça ilişkin kamu davası açılır.
İddianamenin Düzenlenmesi
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuna dair yapılan soruşturmanın sonucunda savcı, suçun işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşırsa iddianame düzenler. Devamında, düzenlediği iddianameyi görevli ve yetkili mahkemeye sunar. İddianamenin kabul edilmesi hâlinde kamu davası açılır ve yargılama aşamasına geçilir.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Savunması
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun savunması her somut olay bağlamında farklı olabilmektedir. Bu savunmalara örnek olarak şu gibi hususlar örnek verilebilir:
- Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun unsurlarının oluşmadığı,
- Başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı üzerinde bir tehlike oluşmadığı,
- Alkol kullanımında 1 promilin aşılmadığı,
- Aracı sevk ve idare eden kişinin emniyetli bir sürüş gerçekleştirdiği,
- Suçun teşebbüs aşamasında kaldığı için daha az cezayı gerektirdiği,
- Soruşturma aşamasında olaya ilişkin tüm delillerin toplanmadığı,
- Şahsi cezasızlık hallerinin varlığı,
- İfade alımı sırasında şüpheliye yasak usullerin uygulandığı,
- Elde edilen delillerin hukuka uygun olarak ele geçirilmediği.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun savunması, suçun işleniş biçimi, failin özellikleri ve cezayı azaltan nitelikli hallerin varlığına göre farklılıklar gösterebilmektedir. Bu sebeple sağlıklı bir savunma yapılabilmesi ve sürecin takibi için uzman bir ceza avukatından yardım alınmasında fayda vardır
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması
Ceza yargılaması aşaması, savcı tarafından hazırlanan iddianamenin mahkemece kabul edilerek davanın açılmasıyla başlayan ve mahkeme tarafından sanık/sanıklar hakkında bir karar verilmesiyle son bulan evredir. Bu aşamaya uygulamada kovuşturma aşaması da denmektedir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun TCK m. 179’ ve TCK m.179/3 kapsamındaki filleri; ulaşım araçlarını tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare etmek ve alkol ya da uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir nedenden dolayı meydana gelmesi durumları basit yargılama usulüne ve seri muhakeme usulüne tabidir.
Seri muhakeme usulü, soruşturma aşamasının sonunda Cumhuriyet savcısının kamu davası açılması için yeterli şüpheye ulaştığı ve suçla ilgili kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı vermediği durumlarda söz konusu olur. Seri muhakeme usulü uygulandığı takdirde uygulanacak yaptırım Cumhuriyet savcısı tarafından belirlenir. Verilecek cezada yarı oranında indirim yapılarak bir ceza belirlenir.
Seri muhakeme usulüne karşı itiraz etme hakkı bulunur. İtiraz süresi, mahkeme kararının tebliğ tarihinden itibaren 7 gündür. İtiraz, kararı veren asliye ceza mahkemesine yapılır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda yargılama aşamasında sanık savunma hakkını kullanabilir ve suçla ilgili lehine olan delillerin toplanmasını isteyebilir. Tüm bu süreçte; her türlü delil toplanır, görgü tanıkları dinlenir ve duruşmalar yapılır. Sonucunda ise, hâkim tüm süreci değerlendirerek bir karara varır.
Basit yargılama usulünün amacı yargılamanın dosya üzerinden devam ederek daha hızlı bir şekilde sonuçlandırılmasıdır. Basit yargılama usulü tercih edildiği takdirde duruşma yapılmayarak işlemler dosya üzerinden ilerler. Basit yargılama usulünde verilen kararlara karşı itiraz edilebilir. İtiraz süresi, tebliğinden itibaren 7 gündür.
Basit yargılama usulüne itiraz edilmesi halinde dava genel hükümlere göre görülecektir. Bu itibarla, duruşmalar yapılır, yapılan duruşmalarda deliller incelenir. Mahkeme karar duruşmasında uyuşmazlık hakkında bir karara hükmeder.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Zamanaşımı
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun TCK m.179/1 kapsamında ulaşımın sağlanması amacıyla konulan işaretlere veya işletim sistemine müdahale ederek gerçekleşmesi halinde dava zamanaşımı 15 yıldır; ceza zamanaşımı ise 20 yıldır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun TCK m.179/2 kapsamında ulaşım araçlarını tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare ederek gerçekleşmesi halinde dava zamanaşımı süresi 8 senedir; ceza zamanaşımı süresi ise 10 senedir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun TCK m.179/3 kapsamında alkol yada uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir neden dolayısıyla gerçekleşmesi halinde dava zamanaşımı 8 yıldır; ceza zamanaşımı süresi ise 10 yıldır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun TCK madde 180 kapsamında taksirle işlenmesi halinde dava zamanaşımı süresi 8 yıldır; ceza zamanaşımı süresi 10 yıldır.
Ceza zamanaşımı süresi, mahkeme kararının kesinleşmesi ile başlar. Sürelerin geçmesi durumunda kişi hakkında soruşturma yapılamaz ve dava açılamaz. Dava zamanaşımı süresi suçun işleniş tarihinden itibaren işlemeye başlar. Belirtilen sürelerin dolması halinde
Trafik güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda mahkemenin verebileceği kararlar aşağıdaki gibidir.
- Beraat,
- Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK),
- Mahkûmiyet,
- Adli para cezasına çevirme,
- HAGB,
- Cezanın Ertelenmesi,
- Davanın Düşmesi,
Beraat
Beraat, mahkeme tarafından yapılan yargılamanın sonunda sanığın aklanarak suç işlemediğinin sabit olmasıdır. Beraat kararı, suçun sanık tarafından işlenmemesi, delil yetersizliği, suçun unsurlarının oluşmamış olması gibi sebeplerle verilebilir.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın fiilleri suç teşkil etmesine rağmen bazı sebepler ile ceza verilememesidir. CYOK kararı kanunda düzenlenen bazı koşullar altında hâkim tarafından verilebilmektedir.
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı aşağıdaki hallerde verilebilecektir.
- Sanığın suçun meydana geldiği sırada 12 yaşından küçük olması,
- Sanığın akıl hastası olması,
- Suçun zorunluluk altında işlenmesi,
- Suçun konusunda hataya düşülmesi,
- Suçun cebir ya da tehditle işlenmesi.
Mahkûmiyet
Mahkûmiyet kararı, mahkeme tarafından yapılan yargılamanın sonunda sanığın suçlu olduğunun sabit olmasıdır. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu bakımından suçun sanık tarafından işlendiği sabit olursa ve ceza verilmemesi için herhangi bir sebep yoksa mahkûmiyet kararı verilecektir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun temel halinde altı yıla kadar mahkumiyet söz konusu olabilmektedir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma meydana geldikten sonra ve cezası da kesinleştikten sonra tekrar suç işlenirse tekerrür hükümleri uygulanacaktır. Tekerrür durumunda verilen cezada artırıma gidilir.
Adli Para Cezasına Çevirme
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun cezası 1 yıl altında olursa verilecek olan hapis cezası adli para cezasına hâkimin takdirine bağlı olarak çevrilebilir. Aksi takdirde verilen ceza adli para cezasına çevrilemez.
Öncelikle hapis cezasının gün olarak karşılığı bulunarak, en az 20 TL en fazla ise 100 TL olacak şekilde bir miktar ile çarpılır. Paranın miktarı failin ekonomik durumuna göre hâkim tarafından tayin edilir.
Verilen adli para cezası, taksitlere bölünmüş halde ya da tek seferde nakit olarak ödenebilir. Peşin ödemelerde en fazla 1 yıl, taksitli ödemelerde en fazla 2 yıllık ödeme süresi bulunmaktadır. Ödenmeyen adli para cezası tekrar hapis cezasına çevrilebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanık hakkında verilen hükmün açıklanmamasıdır.
Uygulamada HAGB olarak da bilinen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kapsamında sanık hakkında verilen ceza 5 yıllığına ertelenebilir. Sanık bu beş yıllık süre içinde başka bir suç işlemez ve belirlenen yükümlülüklere uyarsa ceza hiç verilmemiş sayılır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için; 2 yıldan az hapis cezasına hükmedilmiş olması, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması ve hâkimde tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaat olması gerekmektedir. Bu unsurların varlığı halinde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu bakımından HAGB kararı verilebilir.
Bu kararın verilmesine karşı itiraz yolu açıktır. İtiraz, 7 gün içinde kararı veren mahkemenin bağlı olduğu ağır ceza mahkemesine sunulan dilekçe ile yahut zabıt katibine bulunulan beyan ile yapılır.
Cezanın Ertelenmesi
Cezanın ertelenmesi, sanık hakkında verilen cezanın hapishanede değil de dışarıda geçirilmesine imkan tanımaktadır. Hapis cezasının ertelenmesi durumunda, bir denetim süresi belirlenir. Bu süre, 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olamaz.
Cezanın ertelenmesinin söz konusu olabilmesi için; verilen hapis cezasının 2 yıldan daha az süreli olması, sanığın bu olaydan önce 3 aydan fazla hapis cezası almamış olması ve hâkime başka bir suç işlemeyeceği yönünde bir kanaat oluşturması gerekmektedir. Sayılan gerekli koşulların varlığı halinde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu açısından cezanın ertelenmesi gündeme gelebilir.
Erteleme süresi içinde kişi, herhangi bir suç işlemez ve kendisine verilen denetim yükümlülüklerine uyar ise, hapis cezası infaz edilmiş sayılır. Erteleme sonucunda verilen mahkûmiyet kararı, kişinin adli sicil kaydına işlenir.
Davanın Düşmesi
Davanın düşmesi, bazı nedenler sonucunda davanın esası hakkında karar verilememesi yani kovuşturma aşamasının sona ermesidir. Davanın düşmesine neden olabilecek hâller kanunda düzenlenmiştir. Bu haller; genel af, sanığın ölümü ve dava zamanaşımı gibi hallerdir.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın yanlış olduğunu düşünen ya da karardan tatmin olmayan taraf kararın yeniden gözden geçirilmesi için üst mahkeme olan Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtaya başvurabilir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu açısından kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Başvuru kararı veren mahkemeye bir dilekçe verilerek yahut zabit katibine sözlü beyan ile yapılabilir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu bakımından her koşulda temyiz kanun yoluna başvuru mümkün olmayacaktır. Bu itibarla, güvenli şekilde araç süremeyecek durumda olmasına rağmen araç kullanma halinde ve ulaşım araçlarını tehlikeli olabilecek biçimde sevk ve idare etme halinde Yargıtaya başvuru mümkün değildir.
Suçun diğer görünüş şekilleri açısından, istinaf mahkemesinin bozma kararları dışındaki kararları, kararın öğrenilmesinden itibaren 15 gün içinde temyiz edilebilir. Temyiz başvurusu kararı veren mahkemeye sunulan dilekçe yahut zabıt katibine sunulan sözlü beyanla yapılır.
Sonuç
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu trafikte akışın emniyetli bir şekilde ilerlemesini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir. Bu suç tipi ile kamudaki her bir birey koruma altına alınmak istenmiştir. Sadece karayolu değil deniz, hava ve demiryolu ulaşımında da uygulama alanı bulan bir suç tipidir. Suça ilişkin savunmanın yapılması, soruşturma ve kovuşturma aşamalarının takibi açısından alanında uzman bir ceza avukatından destek almakta fayda olacaktır.