Zimmet Suçu ve Cezası

Zimmet Suçu ve Cezası

Zimmet suçu, Türk Ceza Kanununda Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar bölümünde düzenlenen suç türlerinden biridir. Zimmet suçu, kamu görevlisi sıfatında olan bir kişinin kamu malını sahiplenmesidir. Bu suçun ceza kanununda düzenlenmesi ile kamu kurumlarına ait malların ve kamu güveninin korunması, kamu görevlilerinin itibarının zedelenmemesi amaçlanmıştır. 

Zimmet Suçu Nedir?

Zimmet suçu, kamu görevlisinin görevi nedeniyle kullanımına tahsis edilmiş olan bir malın, kamu görevlisi tarafından haksız ve hukuka aykırı bir biçimde alıkonulması, sahiplenilmesi veya kullanılmasıdır. Bu suç, Türk Ceza Kanunu m. 247’de düzenlenmiştir.

TCK 247:

‘’Görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’ 

Zimmet Suçu Nasıl Oluşur?

Zimmet suçu, kamu görevlisine görevi nedeniyle tesis edilmiş bir mal verilmesi ancak kamu görevlisinin bu mal üzerinde hak iddia etmesi, o malı sahiplenmesi, kendi çıkarları için kullanması ile oluşur. Zimmet suçu sonucunda Devlet kurumları zarara uğratılır. 

Gerçekleştirilen eylemlerin söz konusu suçun oluşumuna sebebiyet verebilmesi için birtakım unsurların bulunması gerekir. Bu unsurlar şunlardır:

  • Eylemleri gerçekleştiren kişi bir kamu görevlisi olmalı,
  • Zimmete geçirilen mal, görevi nedeniyle kamu görevlisine devredilmiş veya onun gözetim ve denetimi altında olmalı,
  • Kamu görevlisi bu malı, başkası veya kendi adına mal etmeli,
  • Kamu görevlisi bilerek ve isteyerek suça konu olan eylemleri gerçekleştirmelidir.

Bu suçun meydana gelebilmesi için suça ilişkin eylemlerin kamu görevlisi tarafından gerçekleştirilmesi gerekir. Kamu görevlisi, devletin görevlerine ilişkin faaliyetlerin yerine getirilmesi konusunda devlet organları tarafından seçilen veya atanan kişilerdir.  

Yargıtay vermiş olduğu bazı kararlarında avukat, köy korucusu, TMSF personeli, itfaiye görevlisi, ambulans şoförleri, devlet kurumlarında çalışan bahçıvan gibi kişileri de kamu görevlisi olarak kabul etmiştir. 

Bu suçun oluşabilmesi için, suç oluşturan eylemlerin kamu görevlisinin, görevi nedeniyle kendisine devredilen mal üzerinde koruma ve gözetim yükümlülüğü altında olması gerekmektedir. Kamu görevlisi, kendi göreviyle ilgili olmayan bir malı zimmetine geçirirse bu durumda söz konusu suçu değil görevi kötüye kullanma suçu oluşacaktır. 

Yargıtay 5. Ceza Dairesi, kooperatifte kantar sorumlusu olarak görev yapan kişinin, kooperatife teslim edilmek üzere getirilen mercimeği 6049 kilo fazla göstermesi olayını, kantar sorumlusu kişinin kamu görevlisi olmadığı ve kooperatife getirilen mercimeğin üzerinde koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle kantar sorumlusuna mevzubahis suçtan ceza vermemiştir. (Yargıtay 5. CD., 2013/10188 E., 2015/13247 K.) 

Bu suçun meydana gelebilmesi için ayrıca kamu görevlisinin görevi nedeniyle kendisine tahsis edilen malı kendisinin yahut başkasının malvarlığına katması, bu mal üzerinde işlem yapması gerekmektedir. 

Örneğin, Valilik bünyesinde Yazı İşleri Müdürü olarak çalışan kamu görevlisinin, kendi görevi için kullanımına tahsis edilen makam arabasını, başka bir üçüncü kişiye satması ve o parayla kendisine iş kurması halinde zimmet suçunu işlemiş olacaktır.

Zimmet suçunu failin bilerek ve isteyerek meydana getirmesi gerekir. Bilmeyerek yahut yanlışlıkla mevzubahis suçu işlemek mümkün değildir. Ancak zimmet suçu bazı hallerde kamu görevlisinin bu suçun işlenmesine göz yumması, sessiz kalması, müdahale etmemesi şeklinde gerçekleşebilir. Bu durumda da denetim görevinin ihmali suretiyle zimmet suçu oluşur.

Denetim Görevinin İhmali Nedeniyle Zimmet Suçu

Denetim görevinin ihmali nedeniyle zimmet suçu, bir kamu görevlisi tarafından işlenen zimmet suçunun başka bir kamu görevlisi tarafından görülmesi, bilinmesi, duyulması ancak bu suç karşısında sessiz kalınması şeklinde oluşur.

Örneğin, banka müfettişinin, denetleme esnasında hesaplarda bir gariplik olduğunu fark etmesi, sonrasında daha detaylı araştırdığında bankadaki kamu görevlisinin kendi zimmetine para geçirdiğini öğrenmesi ancak görevlinin paraya ihtiyacı olduğunu bildiği için bu olaya göz yumması halinde, müfettiş de zimmet suçunu işleyen görevli gibi cezalandırılacaktır. 

Yargıtay, PTT şube müdürlüğünde gişe memuru olarak görev yapan kamu görevlisinin 1.860 TL parayı kendi zimmetine geçirdiği, aynı şubede veznedar ve şef olarak görev yapan kamu görevlilerinin ise denetim yükümlülüklerini yerine getirmeyi ihmal etmek suretiyle söz konusu suçun işlenmesine sebep olduğu bir olayda veznedar ve şef hakkında da zimmet suçunun hükümlerinin uygulanmasına karar vermiştir. (Yargıtay 5. CD., 2011/12115 E., 2013/64 K.) 

Zimmet suçunun denetim görevinin ihmal edilmesi suretiyle işlenmesi halinde fail hakkında verilecek olan cezanın 2 yıldan az olması yahut yapılan indirimlerle verilen hapis cezasının 2 yılın altına düşmesi halinde verilen cezanın ertelenmesine yahut fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. 

Zimmet Suçu Cezası

Zimmet suçunun cezası, 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu suçun işlenmesine kasten göz yuman kamu görevlisi de bu suçu işleyen kamu görevlisi gibi cezalandırılır ancak denetim görevini yerine getirmeyen kamu görevlisine 3 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilecektir. 

Bu sınırlar içinde faile verilecek olan cezanın kesin miktarını hakim, takdir yetkisini kullanarak tayin eder. Bu aşamada hakim, suçun işlenme biçimine, failin suçu işlerken kullandığı araçlara, gerçekleştirilen suçun konusunun önem ve değerine, failin suç eylemlerini gerçekleştirirken hizmet ettiği amaca bakarak cezanın miktarını belirler. 

Zimmet Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Haller ve Cezası

Zimmet suçunda faile verilecek olan cezanın artırılabileceği 1 adet durum bulunmaktadır. Bu durum TCK m. 247/2’de düzenlenmiştir. 

TCK 247/2:

‘’Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.’’ 

Zimmet Suçunun Açığa Çıkmamasını Sağlamak Amacıyla Hileli Davranışlarla İşlenmesi Hali

Zimmet suçunun açığa çıkmamasını sağlamak amacıyla kamu görevlisi tarafından hileli davranışlarla gerçekleştirilmesi durumunda fail kamu görevlisine verilecek olan ceza yarı oranında artırılır.

Bu nitelikli halin gerçekleşebilmesi için, failin bilerek ve karşı tarafı aldatmak maksadıyla hileli davranışlarda bulunması gerekir.

Örneğin, icra müdürünün, vatandaşa, ödeyeceği tahsilat harcının banka hesabına değil de doğrudan kendisine ödeneceği konusunda açıklamada bulunması üzerine kendisine verilen tahsilat harcını bankaya yatırması gerekirken kendi zimmetine geçirmesi durumunda bu nitelikli hal ortaya çıkmış olacaktır. 

Yargıtay’ın 2009 yılında verdiği karara göre, bu nitelikli halin oluşabilmesi için ayrıca failin gerçekleştirdiği hileli davranışların basit bir inceleme ile ilk bakışta anlaşılmayan belgeler ile işlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde faile zimmet suçunun nitelikli halinde ceza verilemeyecektir. (Yargıtay 7. CD., 2008/9502 E., 2009/3119 K.) 

Yargıtay, Ziraat Bankası İstanbul şubesinde çalışan görevli tarafından 3 banka müşterisine ait mevduat hesaplarından sahte imza attırmak suretiyle tediye fişi düzenlenmesi, adlarına hesaplar açılması, hesaplar arasında para transferi yapılması ve bu eylemler neticesinde bankanın toplamda 366.000 TL zarara uğradığı olayda faile, nitelikli halden ceza verilmesini uygun bulmuştur. (Yargıtay 7. CD., 2010/10276 E., 2010/16090 K.) 

Zimmet Suçunun Cezayı Azaltan Nitelikli Haller ve Cezası

Zimmet suçunda faile verilecek olan cezanın azaltılabileceği 2 adet durum bulunmaktadır. Bu durumlar TCK m. 247/3 ve m. 249’da düzenlenmiştir.

TCK 247/3:

‘’Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.’’

TCK 249:

‘’Zimmet suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir.’’

Malın Bir Süre Kullanılıp İade Edilmesi Hali

Zimmet suçunun konusunu oluşturan malın, kamu görevlisi tarafından bir süre kullanıldıktan sonra tekrar görev yerine getirilmesi yani kamuya iade edilmesi durumunda faile verilecek olan ceza yarı oranına kadar indirilebilir.

Bu nitelikli hale ‘’kullanma zimmeti’’ adı verilir. Kullanma zimmetinde, kamu görevlisi faile tahsis edilmiş malın, kamu görevlisi tarafından kullanılması yahut kamu görevlisi tarafından başkasına kullandırılması, ardından da malın, kamu kurumuna iade edilmesi söz konusudur. 

Yargıtay 5. Ceza Dairesi kullanma zimmetinin oluşabilmesi için failin zimmet konusu mal ya da parayı belli bir süre kullanması ve hakkında ihbar, şikayet veya soruşturma olmadığı halde kendiliğinden iade ettiği hallerde oluşacağı şeklinde açıklamada bulunmuştur. (Yargıtay 5. CD., 2011/6138 E., 2012/12604 K.) 

Örneğin bir müdürün, görevi için kendisine tahsis edilen makam aracını, görev süresinin dolmasına ve görevinden ayrılmasına rağmen 5 ay daha kullanması sonrasında yerine gelen müdüre teslim etmesi halinde mevzubahis suçun işlendiği söylenebilir.

Zimmet suçunun bu şekilde işlenmesi halinde faile verilecek olan cezanın indirilmesi hakimin takdirindedir. Hakim cezayı indirebileceği gibi dilerse cezanın temel halinin uygulanmasına da karar verebilir. 

Malın Değerinin Az Olması Hali

Malın değerinin az olması, hakimin somut olayın özelliklerine ve zimmete geçirilen malvarlığının değer tespitine göre belirlenir. Zimmete konu olan malın değerinin az olması halinde faile verilecek olan ceza ⅓ ila ½ arasında indirilir. 

Her ne kadar malın değerinin miktarı hakim tarafından belirlense de herkes tarafından ve açık bir biçimde malın değerinin az olduğu durumlarda hakim, faile verilecek olan cezayı indirmek zorundadır. Hakimin bu konuda takdir yetkisi bulunmamaktadır. 

Yargıtay, zimmet suçunun konusunu oluşturan 1027 TL’nin değerinin az olduğu gerekçesiyle indirim yapılmasına karar vermiştir. (Yargıtay 7. CD., 2009/13054 E., 2013/2350 K.) 

Zimmet Suçunda Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, failin gerçekleştirdiği eylemler sonucunda bir suç oluşturması, bu suçu işlemesi nedeniyle pişmanlık duyması ve eylemlerinin sonuçlarını kendi iradesiyle kaldırmaya çalışmasıdır. Etkin pişmanlıkta fail, kendi iradesi ile suçun neticelerini önlemeye çalışmaktadır.

Zimmet suçunda etkin pişmanlık haline ilişkin özel bir düzenleme bulunmaktadır. Bu düzenleme TCK m. 248’de düzenlenmiştir.

TCK 248:

‘’Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.’’

‘’ Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir.’’

Zimmet suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması, pişmanlığın hangi aşamada gösterildiğine dair değişiklik göstermektedir. Ancak bütün ortak aşamalar için ortak olan madde, suç sonucunda uğranılan zararın tamamen giderilmesi gerektiğidir. Kısmen yapılan ödeme veya iadeler etkin pişmanlık indiriminden faydalanmak için yeterli olmayacaktır. 

Soruşturma aşaması, suç şikayeti ile başlayan ve olaya ilişkin iddianame hazırlanmasına kadar devam eden süreçtir. Soruşturma aşaması başlamadan önce zimmete konu olan malın aynen iade edilmesi veya kamu kurumunun uğradığı zararın giderilmesi durumunda faile verilecek olan ceza ⅔ indirilir. 

Yargıtay, söz konusu suçun sanığı Yusuf hakkında suç duyurusunun 29.07.2002 tarihinde yapıldığını ancak Yusuf’un soruşturma aşaması başlanmadan önce 21.06-27.06.2002 tarihinde zimmetine geçirdiği paranın tamamen tazmin ettiği olayda Yusuf hakkında verilecek cezanın ⅔ oranında indirilmesi gerektiğine karar vermiştir. (Yargıtay 5. CD., 2008/15357 E., 2009/10435 K.) 

Kovuşturma aşaması, savcı tarafından olaya ilişkin olarak hazırlanan iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği aşamadır. Bu aşamada zimmet suçuna konu olan malın aynen iade edilmesi veya kamu kurumunun uğradığı zararın tamamen tazmin edilmesi halinde faile verilecek ceza ½ oranında indirilir. 

Yargıtay, PTT Merkez Müdürlüğünde zimmete konu olan 2.967 TL’nin sanık kamu görevlisi tarafından iddianamenin kabulünden önce ödemiş olduğunu göz önünde bulundurarak kamu görevlisine verilecek olan cezanın ½’sinin indirilmesi gerektiğine karar vermiştir. (Yargıtay 5. CD., 2012/11181 E., 2013/11611 K.) 

Hüküm, failin işlediği suç nedeniyle mahkeme tarafından verilecek son karardır. Bu karar, failin suçlu olduğunun yahut olmadığının bir göstergesidir. Hüküm verilmeden hemen önce mevzubahis suça konu olan malın aynen iade edilmesi veya kamu kurumunun uğradığı zararın tamamen giderilmesi halinde faile verilecek olan ceza ⅓ oranında indirilir. 

Zimmet Suçuna Teşebbüs, İştirak, İçtima

Teşebbüs, failin suçu işlemek için harekete geçmesine rağmen elinde olmayan ve dış etkenlere bağlı sebeplerle suçu tamamlayamamasıdır. Zimmet suçuna teşebbüs mümkündür. Bu suçun teşebbüs aşamasında kalması halinde faile verilecek olan cezanın ¼’ten ⅓’üne kadar indirilmesine karar verilir.

Yargıtay, Kırşehir Belediyesi İtfaiye Müdürlüğünde şoför olarak görev yapan sanığın, itfaiye aracının yakıt deposundan 45 litre mazotu bidonlara aktarması ve bidonları arabasına koyduğu esnasına kolluk kuvvetleri tarafından suçüstü yakalandığı olayda söz konusu suça teşebbüs hükümlerinin oluştuğu kararı vermiştir. (Yargıtay 5. CD., 2017/390 E., 2020/12314 K.)  

İştirak, suçun işlenmesine ortak olunması yahut azmettiren ve yardım eden olarak suçun işlenmesinin kolaylaştırılmasıdır. Zimmet suçundan dolayı kamu görevlileri iştirak hükümleri çerçevesinde fail olabilirken kamu görevlisi olmayan vatandaşlar da suça azmettiren veya yardım eden olarak iştirak hükümlerinden sorumlu olabilirler. 

Suça azmettiren kişi, suçun cezası kadar ceza alırken suça yardım eden kişinin cezası yarı oranında indirilir. Denetim görevlisinin ihmali nedeniyle zimmet suçunun işlenmesine olanak sağlayan kamu görevlisi de bu suça iştirak etmiş gibi cezalandırılacaktır.

Yargıtay, kooperatif başkanı ve üyesi olan sanıkların zimmet suçunu işledikleri ihbarı doğrultusunda yapılan incelemede denetim kurulu üyelerinin de görevlerini ihmal etmeleri nedeniyle zimmet suçunun işlenmesine sebebiyet verdiği hallerde denetim kurulu üyelerinin de zimmet suçuna iştirak hükümleri çerçevesinde ceza almasına karar vermiştir. (Yargıtay 5. CD., 2015/6217 E., 2019/11532 K.) 

İçtima, failin bir hareketi ile birden fazla suçun oluşumuna sebebiyet vermesi halidir. Zimmet suçunda içtima mümkündür. Fail kamu görevlisinin bir hareketi nedeniyle birden fazla zimmet suçunun işlenmesine neden olması durumunda faile verilecek olan ceza ¼’ten ¾’e kadar artırılır. 

Failin, zimmet suçunun yanında ayrıca başkaca bir suç işlemesi halinde faile işlemiş olduğu suçlardan dolayı ayrı ayrı ceza verilecektir. Yargıtay, fail hakkında söz konusu suçtan dolayı 5 yıl hapis cezası ve resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmesi halinde bu cezaların içtimaı sonucunda faile toplamda 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmetmiştir. (Yargıtay 5. CD., 2014/707 E., 2014/4064 K.) 

Zimmet Suçu ve Cezası

Zimmet Suçunun Soruşturma Aşaması

Soruşturma aşaması, suç şüphesinin yetkili makamlara ulaşması ile başlayıp olaya ilişkin savcı tarafından düzenlenen iddianamenin mahkemece kabul edilmesi ile sona eren süreçtir. Bu süreçte yetkili birimlerin suç şüphesi ile ilgili gerçekleştirmesi gereken birtakım işlemler vardır. Bu işlemler şunlardır:

  • Şikayet – ihbar,
  • Gözaltı,
  • Delillerin Toplanması,
  • İfade ve Sorgu,
  • Uzlaşma,
  • Adli Kontrol,
  • Tutukluluk.

Şikayet-İhbar

Şikayet, suç konusu eylemlerin ve bu eylemler neticesinde uğranılan zararın suçun mağduru tarafından kolluk kuvvetleri veya savcılık makamına iletilmesi iken ihbar, gerçekleştirilen eylemler nedeniyle suç oluştuğunu düşünen herhangi bir kişinin bu eylemleri kolluk kuvvetleri yahut savcılık makamına bildirmesidir.

İhbar ve şikayet hem yazılı hem de sözlü olarak yapılabilir. 

Zimmet suçu şikayet edilmesi zorunlu olan bir suç değildir. Bu nedenle suçtan zarar gören yahut katılan kişilerin suç ile ilgili şikayeti olmasa dahi yetkili makamlar tarafından suç duyurusunun öğrenilmesi halinde derhal soruşturma aşamasına başlanacaktır. 

Gözaltı

Gözaltı, ihbar veya şikayet konusu eylemlerin suç oluşturup oluşturmadığı konusunda inceleme yapılması ve bu inceleme sonucunda sanık hakkında suçu işlendiğine ilişkin şüphe duyulması halinde sanığın alıkonulmasıdır.

Zimmet suçundan dolayı şüphelinin gözaltına alınması mümkündür. Gözaltı süresi, sanığın yakalanmasından itibaren 24 saatten fazla olamaz. Birden fazla kamu görevlisinin bu suçu beraber işlemesi halinde gözaltı süresi, 3 gün daha uzatılabilir. 

Şüpheli hakkında gözaltı kararı verilmesinin haklı bir nedene dayanmaması halinde şüphelinin kendisi, eşi, avukatı, anne ve babası, çocuğu, torunu gibi kişiler itirazda bulunabilir. Bu itiraz, sulh ceza hakimliğine sözlü beyanda bulunmak yahut dilekçe vermek suretiyle yapılır. 

Gözaltı süresinin dolmasına karşılık şüpheli hakkında herhangi bir haklı gerekçe gösterilmeksizin bu sürenin uzatılması ve şüpheli kişinin serbest bırakılmaması durumunda şüpheli kişi, bu süre zarfında uğramış olduğu maddi ve manevi zararlarının tümünü tazminat davası açmak suretiyle devletten isteyebilir. 

Gözaltı süresinin gereksiz yere uzatılmasından dolayı şüphelinin açacağı tazminat davası, şüpheli hakkında beraat kararı verilmesinin ardından 3 ay, şüpheli hakkında verilen kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. Tazminat davası, şüphelinin yerleşim yerindeki ağır ceza mahkemesinde açılır. 

Delillerin Toplanması

Delil, suçu oluşturan şikayet veya ihbar konusu eylemlerin aydınlatılması, bu eylemlerin detaylarının öğrenilmesi için toplanan vasıtalardır. Suç şüphesinin öğrenilmesinden itibaren savcı kendiliğinden delil toplamaya başlar. Bu deliller hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında toplanabilir.

Zimmet suçunda da delil toplanması mümkündür. Bu suç bakımından toplanacak delillere, makbuz bilgileri, hesap döküm özetleri, kamera kayıtları, tanık beyanları, bilgisayar verileri örnek olarak gösterilebilir.

Tarafsız bir yargılama aşamasının gerçekleştirilmesi isteniyorsa şüphelinin hem lehine hem de aleyhine olan delillerin toplanması gerekmektedir. Sadece aleyhine olan delillerin toplandığını düşünen şüpheli, yargılamanın her aşamasında kendi lehine olan delillerin toplanmasını da savcıdan veya mahkemeden talep edebilir. 

Gerekli delillerin hukuka uygun bir biçimde toplanması şarttır. Şüpheliye işkence yapmak, zorla konuşturmak, tehdit etmek, fiziksel acıya maruz bırakmak suretiyle delil elde edilmeye çalışılması hukuka aykırıdır. 

Elde edilen delillerin olaya ilişkin olması gerekir. Örneğin, zimmet suçundan dolayı soruşturmasına başlanan şüphelinin boşanma davasında yer alan hususların bu dosyada yer alması mümkün değildir. Bu nedenle olaya ilişkin olmayan deliller, dosyaya eklenmeyecektir. 

İfade ve Sorgu

İfade ve sorgu, suç şikayeti veya ihbarına ilişkin, olayların detaylarının öğrenilmesi adına şüphelinin sözlü beyanlarının dinlenilmesidir. İfade, şüphelinin kolluk tarafından dinlenmesi iken sorgu şüphelinin hakim tarafından dinlenmesidir. 

İfade aşaması, şüpheliye çağrı kağıdı yollanması ile başlar. Bu çağrı kağıdında şüphelinin hangi suç isnadı ile ifade vermesi gerektiği, hazır bulunması yer ve saati, belirlenen yere zamanında gelmemesi halinde hakkında zorla getirme kararı çıkartılacağı ifadeleri yer alır.

Gelişen teknoloji ile birlikte şüpheliye illaki çağrı kağıdı yollanmasına gerek yoktur. Şüphelinin telefon ile aranması, e-posta adresine mail gönderilmesi, işyerine faks çekilmesi gibi hallerde de şüpheliye ifade vermesi için çağrı yapıldığı kabul edilir.

İfade vermek için hazır bulunan şüphelinin öncelikle kimlik bilgileri doğrulanır. Ardından şüpheliye eğitim ve mali durumu hakkında sorular sorulur. Sonrasında yetkili görevli tarafından şüpheliye hangi suç isnadı ile karşı karşıya olduğu anlatılır ve bu aşamada şüphelinin sahip olduğu haklar öğretilir.

Şüpheli ifade verme aşamasında avukat isteme, delil toplanmasını isteme, yakınlarına haber verme, ifade vermeme vb. haklara sahiptir. Şüphelinin bu aşamada avukattan yararlanmak istemesi ancak bu isteğinin dikkate alınmaması halinde şüphelinin vermiş olduğu ifade mahkemede kendisi tarafından sözlü olarak doğrulanmadıkça dosya kapsamında işlem olarak değerlendirilmez.

İfade aşaması, soru cevap şeklinde ilerler. Şüphelinin vermiş olduğu cevaplar tutanağa geçirilmek suretiyle kayıt altına alınır. Bu aşamada şüpheli, bazı sorular için yahut ifadenin tamamı için susma hakkını kullanabilir. Ancak hiç ifade vermek istemeyen kişinin dahi kimlik bilgilerinin doğrulanmasına izin vermesi şarttır.

Susma hakkını yani ifade vermeme hakkını kullanan şüphelinin işkenceye maruz bırakılması, ilaç verilmesi, bilerek yorulması, temel ihtiyaçlarından yoksun bırakılması suretiyle konuşturulmaya çalışılması yasak usul kapsamına girer ve bu eylemler ile alınan ifade hiçbir şekilde mahkemenin verdiği karara esas teşkil edemez.

Şüphelinin yasak usuller ile insanlık dışı eylemlere maruz bırakılmasının yanı sıra kanuna aykırı menfaat vaat edilerek ifadesinin alınması da hukuka aykırıdır.

Örneğin, ifade alan görevlinin şüpheliye ‘’Sen bu suçu işlediğini itiraf et, bizi daha fazla uğraştırma, biz de senin lehine bir şeyler yaparız.’’ diyerek hesap döküm özetlerini şüpheliye göstermesi halinde görevli tarafından kanuna aykırı bir menfaat  vaat edildiği için şüphelinin ifadesi geçerlilik kazanamayacaktır.

İfade süreci sonunda ortaya çıkan tutanak ifadeyi alan görevli ve suç şüphelisi tarafından imzalanır. Tutanağın imzalanmadan önce şüpheli tarafından dikkatle okunması önemlidir. Bu esnada şüphelinin söylemediği bir hususun söylenmiş gibi tutanakta yer aldığını görmesi yahut söylediği hususların eksik veya yanlış bir biçimde tutanağa geçirildiğini fark etmesi durumunda şüpheli tutanağı imzalamamalıdır. 

İfade ve sorgu süreci, soruşturma aşamasının olmazsa olmaz işlemlerindendir. Bu süreçte şüphelinin söylediği her söz, ilerleyen aşamalarda kendisine karşı delil olarak ileri sürülebilir. Bu nedenle bu sürecin, isnat edilen suç bakımından yetkinliği olan bir ceza avukatı tarafından takip edilmesi önemlidir. 

Uzlaşma

Uzlaşma, suçu işlediği iddia edilen şüpheli ile suç mağdurunun, alanında uzman bir üçüncü kişi tarafından bir araya getirilmesi ve ilgili suç hakkında mağduriyetin giderilmesine yönelik anlaşma varılmasını sağlayan bir çözüm yoludur. Zimmet suçu, şikayete tabi bir suç olmaması ve kanunda uzlaşma başlığı altında adı zikredilen suçlardan biri olmaması nedeniyle uzlaşma hükümlerine tabi değildir. 

Adli Kontrol

Adli kontrol, isnat edilen suçun şüpheli tarafından işlenmiş olduğu hususunda yeterli şüpheye varıldığı halde, şüpheliye bazı yükümlülükler getiren tedbir kararıdır.

Adli kontrol tedbiri, esasında tutuklama nedenlerinin var olduğu hallerde, tutuklama gibi kişilerin özgürlüğünü kısıtlayan kararların verilmemesinin istendiği durumlarda verilir. Bu nedenle adli kontrol kararı, tutuklama kararının alternatifidir. 

Zimmet suçunda şüpheli hakkında adli kontrol tedbirinin uygulanmasına karar verilebilir. Uygulanabilecek adli kontrol tedbirlerine, şüphelinin yurt dışına çıkma yasağı konulması, belirlenen yerlere veya bölgelere gitmesinin yasaklanması, konutunu terk etmemesi, belirlenen güvence bedelini mahkemeye yatırması, kolluk veya savcılığa belirli aralıklarla imza atması, elektronik kelepçe takılması örnek olarak verilebilir. 

Adli kontrol tedbirlerinin, şüphelinin kısıtlanması için yeterli olması halinde şüpheli hakkında tutuklama kararı verilemez. Kendisine verilen bu yükümlülükleri yerine getirmeyen şüphelinin tutuklanmasına karar verilebilir. 

Zimmet suçundan dolayı şüpheli hakkında verilebilecek adli kontrol tedbirinin süresi, en fazla 3 yıldır. Gerekli görüldüğü takdirde gerekçe gösterilmek suretiyle 3 yıl daha uzatılabilir. 

Zimmet suçunun denetim görevinin ihmal edilmesi suretiyle işlenmesi halinde fail hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin süresi en fazla 2 yıl olabilir. Gerekli görülen hallerde bu süre, 1 yıl daha uzatılabilir.

Bu adli kontrol kararına karşı şüphelinin kendisi, eşi, avukatı itiraz edebilir. İtiraz, adli kontrol kararının öğrenildiği andan itibaren 7 gün içinde Asliye Ceza Mahkemesine yazılı dilekçe vermek yahut özlü beyanda bulunmak suretiyle yapılır. 

Tutukluluk

Suç şikayeti veya ihbarı üzerine yürütülen soruşturma sonucunda şüpheli kişinin isnat edilen suçu gerçekten işlediğinin deliller ve beyanlar çerçevesinde doğrulandığı durumlarda şüpheli hakkında mahkeme kararıyla tutuklama kararı verilebilir. Zimmet suçundan dolayı şüphelinin tutuklanması söz konusu olabilmektedir.

Bu kararın verilebilmesi için;

  • Şüphelinin ülkeden kaçmak için girişimlerde bulunması,
  • Suça ilişkin delilleri yok etme, karartma ihtimalinin olması,
  • Suçun mağduruna, suçtan zarar görene yahut katılana baskı kurma ihtimalinin olması hallerinden birinin olması gerekir.

Örneğin, bankada görevli olarak çalışan kamu görevlisinin, uzun süredir kullanılmayan hesaplardaki paraları parçalar halinde kendi oluşturduğu sahte hesaba aktarması, müfettişlerin bankaya denetlemeye gelecekleri gün ise işe gelmemesi ve uçak biletinin aldığının görülmesi halinde şüphelinin kaçma girişiminde bulunduğu gerekçesiyle hakkında tutuklama kararı verilebilir.

Zimmet suçundan dolayı verilebilecek olan tutuklama kararının süresi en fazla 2 yıldır. Ancak gerek görüldüğü takdirde gerekçesi şüpheli ve yakınlarına bildirilmek suretiyle bu süre 3 yıl daha uzatılabilir. 

Zimmet suçunun denetim görevinin ihmal edilmesi suretiyle işlenmesi halinde, zimmet suçundan farklı olarak fail hakkında verilen tutuklama kararının süresi en fazla 1 yıl olabilir. Bu süre gerekli görülen hallerde 6 ay daha uzatılabilir. 

Zimmet suçunda tutuklama kararına karşı itiraz mümkündür. Bu karara karşı itiraz şüpheli, şüphelinin eşi, anne ve babası tarafından kararın verildiği andan itibaren 7 gün içinde yapılır. İtirazın yapılacağı mercii Asliye Ceza Mahkemesidir.

Zimmet Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Zimmet suçunun gerçekleştirildiğine dair yetkili makamlara gelen ihbar veya şikayet üzerine savcı tarafından verilebilecek 3 farklı karar bulunmaktadır. Bu kararlar şunlardır:

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı 
  • İddianamenin düzenlenmesi kararıdır.

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı

Zimmet suçunu oluşturduğu konusunda ihbar veya şikayet edilen eylemlerin, açıkça suç oluşturmadığının anlaşılması yahut ihbar veya şikayetin genel ve soyut nitelikte olması halinde savcı tarafından soruşturmaya yer olmadığı kararı verilir.

Örneğin, Adalet Bakanlığında çalışan Ahmet’in kurum tarafından kendisine verilen kalemi, her durumda imza atabilmek adına cebine koyması, bu eylemi gören Selim’in, Ahmet hakkında zimmet suçu işlediğine ilişkin yaptığı şikayet hakkında savcı, soruşturmaya yer olmadığı kararı verir.

Bu karar, ihbar veya şikayette bulunan kişiye iletilir. Bu kararın yanlış olduğunu düşünen kişiler, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine itirazda bulunabilirler. 

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, zimmet suçu şüphesine ilişkin yürütülen soruşturmada, dava açılmasını sağlayacak seviyede şüpheli delilin elde edilemediği yahut kovuşturma aşamasına geçilmesinin mümkün olmadığı durumlarda verilen karardır. 

Örneğin, zimmet suçundan dolayı soruşturmasına başlanılan Zeki, hakkında soruşturma açıldıktan 2 hafta sonra hayatını kaybederse bu durumda savcı, Zeki hakkında zimmet suçundan dolayı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verecektir.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, taraflara bildirilir. Bu kararın yerinde olmadığını düşünen kişiler, kararın kendilerine tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine itiraz edebilirler.

İddianamenin Düzenlenmesi Kararı

Yürütülen soruşturma sonucunda şikayet konusu eylemlerin zimmet suçunu oluşturduğu, bu suçun sonucunda kamu kurumunun zarar gördüğü ve bu eylemleri de şüpheli kişinin gerçekleştirdiği konusunda kuvvetli şüphe bulunması halinde savcı, olaya ilişkin bir iddianame düzenler ve kamu davası açar.

Zimmet Suçunun Savunması

Savunma hakkı, kişilerin kendilerine karşı yöneltilmiş olan suç isnadından korumalarını sağlayan Anayasa’da düzenlenmiş bir insan hakkıdır. Her birey, savunma yapma hakkına sahiptir. Bu savunma hakkı kimse tarafından kaldırılamaz, kısıtlanamaz, müdahalede bulunulamaz.

Zimmet suçundan dolayı şüphelinin yapacağı savunmada ileri sürebileceği hususlardan bazıları şunlardır:

  • Eylemleri gerçekleştiren kişinin kamu görevlisi olmadığı,
  • Zimmete konu olan malın, değerinin yargılama yapılmasını gerektirmeyecek kadar az olduğu,
  • Şüphelinin, zimmet konusu malın kendi sahipliğine geçtiği konusunda bilgisinin olmadığı,
  • Suçun vasfının yanlış değerlendirildiği failin aslında  daha az ceza gerektiren bir suç işlediği,
  • Şüphelinin şartları gerçekleşmiş olmasına rağmen etkin pişmanlık hükümlerine tabi tutulmadığı, 
  • Şüphelinin avukat talebinin reddedildiği,
  • Zimmete konu olan eşyanın şüpheli tarafından tamir edilmek için geçici süreliğine alındığı.

Savunma hakkı kullanılırken ileri sürülebilecek hususlar her somut olaya göre değişiklik göstermektedir. Zimmet suçunda yapılan savunmanın detaylı, gerekçeli ve olaya ilişkin olması faile ceza verilmemesi yahut verilecek cezada indirime gidilmesi açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle, savunma aşamasında alanında uzman bir ceza avukatına danışılması önemlidir. 

Zimmet Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması 

Zimmet suçunda ceza yargılaması aşaması, mahkemenin iddianameyi kabul etmesi ile başlayan ve şüpheli hakkında verilen hükmün istinaf veya temyiz kanun yolunda kesinleşmesi ile sona eren süreçtir. Bu süreç ‘kovuşturma aşaması’ olarak da ifade edilir.

Zimmet suçunun ceza yargılaması aşaması, özel bir yargılama usulüne tabi olmadığından genel hükümlere göre yürütülür. Bu kapsamda, duruşmalar yapılır, tanıklar dinlenir, sanık ve mağdurun beyanları alınır, suça konu deliller incelenir ve tüm bu hususlar tartışılarak gerçeğe ulaşılmaya çalışılır. 

Hakim son duruşmada, süreç boyunca edindiği kanaate uygun olarak bir karar verir. Zimmet suçunda yargılama aşaması, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesinde sürdürülmektedir.

Zimmet Suçunda Zamanaşımı

Zimmet suçunda dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği andan itibaren 15 yıldır. Dava zamanaşımı süresinin geçmesi ile birlikte, suçu oluşturan eylemleri gerçekleştiren fail hakkında dava açılamaz, bu kişi gerçekleştirdiği eylemler nedeniyle yargılanamaz. 

Dava zamanaşımı süresinin dolmasına rağmen, fail hakkında dava açılmışsa bu durumda mahkeme davanın düşmesine karar verir. 

Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 13.04.2005 tarihinde işlenen zimmet suçu hakkında 28.09.2022 tarihinde görülen davada, zimmet suçunun dava zamanaşımı süresi olan 15 yılın dolmuş olması hasebiyle davanın düşmesi kararı vermiştir. (Yargıtay 5. CD., 2018/7251 E., 2022/11248 K.) 

Zimmet suçunda ceza zamanaşımı süresi, hükmün kesinleştiği andan itibaren 20 yıldır. Ceza zamanaşımı süresinin dolması ile birlikte devletin, faile verilen cezayı infaz etme hakkı ortadan kalkar. Ceza zamanaşımı süresi dolduktan sonra kendisi hakkında hapis cezası verilen fail, cezaevine girmez. 

Zimmet Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Zimmet suçuna ilişkin eylemlerin yargılaması sonucunda mahkeme tarafından verilebilecek birden farklı karar bulunmaktadır. Bu kararlar şunlardır:

  • Beraat
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
  • Mahkumiyet
  • Davanın Düşmesi

Beraat

Ağır Ceza Mahkemesi, yerine getirilen işlemler sonucunda yargılaması yapılan eylemleri sanığın gerçekleştirmediği yahut sanığın gerçekleştirdiği eylemlerin zimmet suçunu teşkil etmediği kanısına varırsa sanık hakkında beraat kararı verir. Beraat kararı ile, sanık isnat edilen suçtan aklanır.

Örneğin, zimmet suçunu oluşturan eylemleri Valilikte İl Yazı İşleri Müdürlüğünde çalışan Ahmet Yılmaz ismindeki bir kişinin işlemesi ancak davanın aynı Valilikte fakat İdare ve Denetim Müdürlüğünde çalışan Ahmet Yılmaz hakkında açılması halinde mahkeme, sanık hakkında beraat kararı verecektir. 

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, Ağır Ceza Mahkemesinin, zimmet suçunun sanığın eylemleri neticesinde oluştuğuna karar vermesi ancak faile, sahip olduğu birtakım özel nitelikler nedeniyle ceza vermemesi halinde verilir. 

Bu karar, failin, amirinin emri altında zimmet suçunu işlemesi, zorunluluk halinde olması, iradesi dışında geçici nedenlerle algılama yeteneğini kaybetmesi gibi şahsi cezasızlık sebeplerine sahip olduğu yahut suçu işlemekte kusurunun olmadığı hallerde verilir. 

Mahkumiyet

Mahkumiyet, Ağır Ceza Mahkemesinin zimmet suçunu dosyadaki sanığın işlediğine dair karar vermesi ve sanığı suçlu bulması halinde verilen bir karardır. Zimmet suçundan dolayı mahkumiyet kararı verilebilmesi için suçun sanık tarafından işlendiğinin kesin olarak tespit edilmiş olması gerekir. 

Zimmet suçundan dolayı mahkemenin verebileceği mahkumiyet kararı kanunda belirlenen sınırlar dahilinde kalmak kaydıyla hapis cezasıdır. Ancak mahkeme gerekli gördüğü takdirde sanığa hapis cezasının yanında güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını da isteyebilir.

Örneğin, zimmet suçundan dolayı 10 yıl 8 ay hapis cezası alan A kişisi hakkında mahkeme, bu kişinin, Türkiye’de bulunan derneklerin yöneticisi veya denetçisi olmaktan yasaklanmasına da karar verebilir. 

Zimmet suçunu işleyen ve bu suç nedeniyle mahkumiyet kararı alan fail, mahkumiyetinin kesinleşmesinden itibaren 5 yıl içerisinde başka herhangi bir suç işlerse bu durumda fail hakkında tekerrür hükümleri uygulanır ve faile verilen hapis cezası artırılır.

TCK m. 62 hükmü gereğince hakim, failin bazı özelliklerini dikkate alarak, fail hakkında verilecek olan cezanın ⅙ kadarının indirilmesine karar verebilir. Buna iyi hal indirimi denilmektedir. Hakim, bu indirimi uygulamak zorunda değildir, kendi takdiridir. 

Hakim, faile verilecek olan cezanın failin geçmişteki yaşantısını, sosyal hayattaki ilişkilerini, suçu işledikten sonraki davranışlarını, verilen cezanın failin hayatı ve mesleği üzerindeki etkilerini dikkate alarak indirilmesine karar verebilir. 

Davanın Düşmesi

Zimmet suçunda davanın devam etmesinin anlamsız olacağı veya sanığa ceza verilmesinin mümkün olmayacağı durumlarda davanın düşmesi kararı verilir. Bu karar, dava zamanaşımı süresinin dolması, suça ilişkin genel af çıkartılması ve sanığın ölmesi hallerinde verilebilir. 

Yargıtay 5. Ceza Dairesi sanık M.S.K hakkında 17.02.2021 tarihinde işlemiş olduğu zimmet suçundan dolayı 10.07.2018 tarihinde yapılan duruşmada 15 yıllık dava zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle davanın düşmesine karar vermiştir. (Yargıtay 5. CD., 2017/479 E., 2018/5248 K.) 

Zimmet Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Zimmet suçunda Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararların hatalı, eksik yahut tamamen yanlış olduğunu düşünen taraflar, kararın yeniden gözden geçirilmesi için üst mercilere yani istinaf ve temyiz yollarına başvurabilir. 

Zimmet suçunun yargılaması sonunda verilen cezayı hatalı yahut eksik bulan taraflar, kararın yeniden gözden geçirilmesini sağlamak amacıyla hükmün açıklanmasından itibaren 7 gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bu başvuru, kararı veren mahkemeye istinaf dilekçesi vermek veya sözlü beyanda bulunmak ile yapılır.

İstinaf dilekçesinde, başvuruyu yapan tarafın ve avukatının bilgileri, Ağır Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu kararları, karar özeti, hangi sebep ve istem ile istinaf yoluna başvurulduğu yazılmalıdır.

İstinaf mahkemesi olan Bölge Adliye Mahkemesi bu başvuru sonucunda kararı yeniden değerlendirir ve başvuru hakkında ret ya da kabul kararı verir.

İstinaf mahkemesi tarafından verilen kararı da yeterli ve tatmin edici bulmayan taraflar son merci olarak temyiz yoluna başvurabilir. Temyiz yoluna başvuru, kararının tebliğinden itibaren 15 gün içinde hükmü veren İstinaf mahkemesi ceza dairesine dilekçe verilmesi ile yapılır. Temyiz başvurusunu Yargıtay inceler ve dosya ile ilgili bir kesin karar verir. 

Kural olarak temyizde duruşma yapılmasa da zimmet suçundan dolayı 10 yıldan fazla hapis cezasına ilişkin hükümler bakımından Yargıtay, duruşma yapılmasına karar verebilir. 

Davanın düşmesi, ceza verilmesine yer olmadığı kararı ve hapis cezasından çevrilen adli para cezaları hakkında temyiz yoluna gidilemeyeceği hususuna dikkat edilmelidir. 

İstinaf ve temyiz yoluna sanık, sanığın eşi, yasal temsilcisi, avukatı, katılan, katılma talebi reddedilen veya karara bağlanmamış kişiler başvurabilir. 

Sonuç 

Zimmet suçu, yargılaması sonucunda uzun süre hapis cezası verilebilen bir suç türüdür. Suç konusu eylemler ile ilgili etkin bir savunmanın yapılması ile faile verilecek olan ceza azaltılabilir ve doğru yönlendirmeler ile failin etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması sağlanabilir. Zimmet suçundan dolayı şüphe altında olan kişilerin, yargılama aşamasında ceza avukatından yardım alması, sonuçların lehe doğması bakımından önem arz etmektedir. 

Telefonla Sor