Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi Suçu ve Cezası
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu ve cezası, idari makamlara verilen dilekçenin idarece haklı gerekçe olmaksızın kabul edilmemesi halinde ortaya çıkmaktadır. Dilekçe hakkının kullanılmasını engelleyen kamu görevlilerine 6 aya kadar hapis cezası verilmektedir. Bu suç nedeniyle hakkında işlem başlatılan kişilerin, hukuki şekilde savunmalarını yapması oldukça önemlidir
İçindekiler
Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi Suçu Nedir?
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu, bir kişinin belli bir hakkını kullanmak maksadıyla yetkili idari makamlara verdikleri dilekçenin hukuki bir gerekçe olmaksızın kabul edilmemesidir. Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu, Türk Ceza Kanunu 121’de düzenlenmiştir.
TCK 121:
“Kişinin belli bir hakkı kullanmak için yetkili kamu makamlarına verdiği dilekçenin hukuki bir neden olmaksızın kabul edilmemesi halinde, fail hakkında 6 aya kadar hapis cezasına hükmolunur”
Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi Suçu Nasıl Oluşur?
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu, bir kişinin belli bir hakkını kullanabilmesi için yetkili kamu görevlisine verdiği dilekçenin, kanuni bir izaha dayanmaksızın kabul edilmemesi halinde oluşur.
Örneğin, kamu görevlisinin kendisine verilen dilekçeyi almaması, reddetmesi, almakla yükümlü olmasına rağmen geri vermesi, dilekçeyi alıp yırtması, çöpe atması gibi hareketleri sonucunda dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu oluşmaktadır.
Süreli işlemlerde kabul ve evrak kaydının geciktirilmesi, kanunda sözlü olarak yapılan beyanın tutanak altına alınmasını öngörmesine rağmen tutanak altına alınmaması ve yine süreli işlemlerde dilekçenin süresinde verilmesine rağmen evrak kabulün geciktirilmesi halinde de bu suç meydana gelmektedir.
Yargıtay bir kararında, belediye memurunun işletme ruhsatı talebi içerikli dilekçe ve eklerini kabul edip kayda almaması halinde dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunun işlendiğini belirtmiştir. (Yargıtay 5.CD, T:26.05.2015, E:2013/7283, K:2015/11885)
Yargıtay başka bir kararında, Ziraat Odası Başkanlığına üye olmak amacıyla yazılan bir dilekçenin kabul edilmemesinin dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunu oluşturduğunu ifade etmiştir. (Yargıtay 4.CD, T: 13.02.2013, E:2012/28459, K:2013/4036)
Aşağıda belirtilen hallerde dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu oluşmaz:
- Dilekçenin kabul edilmemesinin hukuki bir nedene dayanması (dilekçeyi yazan kişinin adı, soyadı, imzası ve adresinin olmaması gibi),
- Sözlü olarak başvuru yapılması ve sözlü açıklamanın tutanağa geçmesi için yasal zorunluluk bulunmaması,
- Dilekçenin verildiği kamu görevlisinin dilekçeyi alma yetkisinin bulunmaması (vergi dairesine yapılması gereken başvurunun belediyeye yapılması halinde belediye memuru dilekçeyi kabul etmeyebilir).
TCK 24/3’te düzenlenen hüküm uyarınca; kamu görevlisine üstünün dilekçeyi kabul etmeme şeklinde talimatı vermesi halinde, hem ilgili kamu görevlisi hem de talimatı veren üstü sorumlu tutulur.
Dilekçe resmi olarak kaydedildikten sonra dilekçe hakkında işlem yapılması gerekmesine rağmen hiçbir işlem yapılmadan bekletilmesi, dilekçenin kasten saklanması veya ilgililere bilgi verilmemesi dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunu oluşturmaz. Bu fiiller şartları mevcutsa görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır.
Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi Suçu Cezası
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu cezası, 1 aydan 6 aya kadar hapis cezasıdır.
Hakim somut olayın ve durumun özelliklerine göre bu aralıkta hapis cezasına serbestçe takdir etmektedir. Ayrıca suçun cezası 6 ayı aşmadığı için ön ödeme uygulanabilir, kısa süreli seçenek yaptırımlara çevrilebilir ya da hapis cezası ertelenebilir. Bununla birlikte dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçundan mahkumiyet halinde belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılabilir.
Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi Suçunda Zamanaşımı
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunda dava zamanaşımı süresi 8 senedir. Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunda ceza zamanaşımı süresi ise 10 senedir.
Dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren hesaplanır. Ceza zamanaşımı ise yapılan yargılama sonucunda cezanın kesinleştiği ya da hükmün infazının herhangi bir nedenle kesintiye uğradığı tarihten itibaren hesaplanır.
Dava zamanaşımı süresi geçtikten sonra dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçundan dava açılmaz, açılmış olan dava varsa kamu davasının düşmesine karar verilir. Ceza zamanaşımı süresinin geçmesi halinde ise dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçundan verilen mahkumiyet kararı infaz edilemez.
Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi Suçunda Teşebbüs, İştirak ve İçtima
Teşebbüs, suç işleme kararı alıp suçun icrasına başlayıp elde olmayan sebeplerden ötürü sonucun oluşmamasıdır. Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunda, kamu görevlisinin dilekçeyi kabul etmemesi ile suç tamamlandığı için teşebbüs hükümleri uygulanamaz.
İştirak, bir kişinin işleyebileceği suçun birden fazla kişinin aralarında anlaşarak ve işbirliği yaparak işlemesidir. Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu yalnızca kamu görevlileri tarafından işlenebilir. Dolayısıyla bu suçun failleri sadece kamu görevlileri olabilirken, iştirak eden diğer kişiler azmettiren ya da yardım eden olarak sorumlu tutulur.
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi, kamu görevlisine amirinin verdiği bir emirden kaynaklanabilir. Bu noktada ise konusu suç teşkil eden emir söz konusudur. Dolayısıyla emir veren amir ile yerine getiren kamu görevlisi hakkında iştirak hükümleri uygulanacaktır.
Yargıtay yukarıda açıklanan kararında, Ziraat Odası Başkanı’nın talimatı ile Ziraat Odası Başkanlığı’na üye yapmayan kamu görevlisinin iştirak ilişkisinin bulunduğunu ifade etmiştir. (Yargıtay 4.CD, T: 13.02.2013, E:2012/28459, K:2013/4036)
İçtima, birden fazla suçun birlikte işlenmesi halinde failin sorumluluğunun belirlenme usulüdür. Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu zincirleme olarak işlenebilir. Zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı hallerde dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçundan verilecek ceza belli oranlarda artırılır.
Failin bir suç işleme kararı kapsamında, farklı zamanlarda bir kişiye ait dilekçeleri reddetmesi halinde zincirleme suç söz konusu olur. Aynı şekilde kamu görevlisinin birden fazla kişiye ait dilekçeyi tek bir davranışla engellediği takdirde de zincirleme suç hükümleri uygulanır. Bunun sonucunda, temel ceza belirlenip cezada artırıma gidilir.
Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi Suçunun Soruşturma Aşaması
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunun soruşturma aşaması, Cumhuriyet savcısının suç şüphesini öğrendiği zamandan başlayıp, iddianamenin düzenlendiği ya da kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdiği süreci ifade etmektedir. Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunun soruşturma aşamaları şunlardır:
- Şikayet-İhbar ve Soruşturma İzni
- Gözaltı
- Delillerin Toplanması
- İfade ve Sorgu
- Uzlaşma
- Adli Kontrol
- Tutukluluk
Şikayet-İhbar
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu şikayete bağlı değildir. Bu nedenle dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunda şikayetten vazgeçmek mümkün değildir.
Şikayete bağlı olmayan suçlarda, suçtan zarar gören kişiler adli makamlara şikayet etmelerinin bir önemi bulunmaz. Dolayısıyla adli makamlar bu suçları öğrendikleri andan itibaren kendiliğinden soruşturma yürütür. Bununla birlikte şikayetin aranmadığı suç tiplerinde mağdurun adli makamlara başvurması ihbar olarak nitelendirilir. İhbar, Cumhuriyet savcılığına veya kolluğa yazılı ya da sözlü olarak yapılabilir.
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu, şikayete bağlı bir suç olmadığı için bu suç türünde şikayet süresi bulunmaz. Bu kapsamda dava zamanaşımı süresi içinde olduğu sürece her zaman ihbarda bulunulabilir.
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suç, kamu görevlisinin görevi nedeniyle işlediği bir suç türüdür. Bu nedenle, kamu görevlisi olan kişinin yargılanabilmesi için soruşturma ve kovuşturma şartı olarak yetkili idari makamdan izin alınması gerekir.
Gözaltı
Gözaltı, yakalanan kişilerin mahkemeye çıkartılana kadar ya da serbest bırakılmasına kadar geçen zaman diliminde Cumhuriyet savcısının emriyle özgürlüğünden geçici olarak alıkonmasıdır. Bu kapsamda gözaltına alma sebepleri şunlardır:
- Gözaltı tedbirinin soruşturma için zorunlu olması
- Şüphelinin suç işlediğini gösteren somut kanıtların bulunması
Bu kapsamda dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunu işleyen kamu görevlilerinin, yukarıda belirtilen şartları taşıması halinde gözaltına alınabilir. Gözaltına alma, yakalama anından itibaren en fazla 24 saattir. Yakalanma yerinden en yakın hakime veya mahkemeye götürme süresi ise 12 saati geçemez.
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu toplu olarak işlenirse; delillerin toplanmasında güçlük çekilmesi veya şüpheli sayısına göre, savcılık her defasında 1 günü geçmemek üzere 3 gün süreyle gözaltını uzatabilir ve toplamda en fazla 4 gün gözaltında kalınabilir.
Gözaltına alma ya da gözaltının uzatılması kararına karşı; gözaltına alınan kişi, müdafi (avukatı), kanuni temsilcisi, eşi ile 1. veya 2. derece kan hısımları itiraz edebilir. İtirazlar sulh ceza hakimliğine yapılır.
Delillerin Toplanması
Delillerin toplanması, soruşturmaya konu olan olay hakkında gerçeklerin araştırılması maksadıyla kanıtları bulup ortaya çıkartmaktır. Deliller genel olarak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcının gözetiminden toplanır. Bununla birlikte kovuşturma aşaması da dahil olmak üzere bütün aşamalarda delillerin toplanması mümkündür.
Soruşturma yapılırken şüphelinin yalnızca aleyhine değil lehine olan deliller de toplanmalıdır. Ayrıca lehine toplanan delillerin de iddianamede gösterilmesi gerekir.
Hukuka aykırı delil, kanunlarda belirtilen usullere riayet etmeden delillerin toplanmasıdır. Dolayısıyla kanunlarda düzenlenen kurallara uymayarak kanıtların elde edilmesi halinde hukuka aykırı delil toplandığı kabul edilir. Hukuka aykırı deliller ise ceza yargılamasında hükme esas alınamaz ve olayları ispatlamak için kullanılamaz.
Örneğin, şüphelinin, yasak usuller uygulanarak alınan ifadesini içeren ifade tutanağı yargılamada ve ceza tayininde kullanılamamaktadır.
İfade ve Sorgu
İfade alma, şüphelinin kolluk görevlileri ya da Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma konusu olayla ilgili olarak dinlenmesidir. Sorguya çekme ise şüpheli veya sanığın hakim ya da mahkeme huzurunda suçla ilgili olarak dinlenmesidir. İfade ve sorguda şüpheli veya sanıklar aşağıdaki usul izlenerek dinlenir.
- Kimlik tespiti yapılıp, kişisel ve ekonomik durum sorulur,
- Şüpheli ya da sanığa isnat edilen suç açıklanır,
- Şüpheli veya sanığın avukat tutma hakkının bulunduğu hatırlatılır,
- Şüpheli veya sanığa yöneltilen suçla ilgili olarak açıklama yapmama (susma) hakkının olduğu hatırlatılır,
- Şüpheli veya sanığa, delil gösterme ve bu delillerin toplanmasını isteme hakkının olduğu hatırlatılır.
İfade ve sorguda sanık veya şüphelinin açıklamaları onların özgür iradesine dayanmalıdır. Bu nedenle, şüpheli ya da sanığın iradesine etki edebilecek şekilde kötü davranılamaz, bedensel ve ruhsal müdahalelerde bulunulamaz. Aksi durumda elde edilen irade açıklamalarının sonradan onay verilse bile delil olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
İfade ve sorguda, şüpheli veya sanık kendisine isnat edilen suç hakkında ilk savunmasını yapmaktadır. Dolayısıyla ifade ve sorgudaki beyanlar ileride aleyhe olarak kullanılabilir. Bu nedenle ifade veya sorguya çağrılan kişilerin daha sonra hak kaybı yaşamamaları için uzman ceza avukatından hukuki destek almaları faydalı olacaktır.
Uzlaşma
Uzlaşma, bazı suç türlerinde fail ile mağdurun uzlaştırmacı tarafından anlaştırılarak ceza yargılamasının ertelenmesi ya da tamamen kaldırılmasıdır. Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunu işleyenler uzlaşma talebinde bulunamaz.
Adli Kontrol
Adli kontrol, tutuklama sebeplerinin bulunduğu hallerde, şüpheli veya sanığın tutuklanması yerine CMK’da düzenlenen yükümlülüklere uyması kaydıyla serbest bırakılmasıdır. Adli kontrol kararının verilebilmesi için aranan şartlar şunlardır:
- Kuvvetli suç şüphesi olmalı,
- Somut deliller bulunmalı,
- Tutuklama nedeni bulunmalı,
- Adli kontrol kararı verilmesi tutuklamaya göre daha ölçülü olmalıdır.
Yukarıda belirtilen şartlar çerçevesinde adli kontrol kararı ile beklenen amaç gerçekleşirse kişinin tutuklanmasına ihtiyaç duyulmaz. Ayrıca tutuklama yasağının söz konusu olduğu hallerde de adli kontrol kararı verilebilir.
Bu çerçevede dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunda sanık veya şüpheli hakkında adli kontrol kararının verilmesi mümkündür. Adli kontrolde kişi hakkında verilebilecek yükümlülükler şunlardır:
- Yurt dışına çıkış yasağı,
- Ev hapsi,
- Belirli bir yerleşim yerinden ayrılamamak,
- Belirlenen yer ya da bölgelere gidememek,
- Hakimin belirlediği yerlere belirtilen süreler içerisinde düzenli olarak başvurmak,
- Belli bir güvence miktarını yatırma, yükümlülüğü yüklenebilir.
Adli kontrol kararına itiraz, adli kontrol kararının yüze karşı okunmasından ya da tebliğ edilmesinden itibaren 7 gün içerisinde yapılır. Adli kontrole soruşturma aşamasında itiraz, kararı veren sulh ceza hakimine yapılmaktadır. Şüpheli veya sanığın kendisi, kanuni temsilcisi, eşi veya avukatı, şüpheli veya sanık adına adli kontrole itiraz edebilir.
Tutukluluk
Tutukluluk, suç işlendiği yönünde kuvvetli şüphe gösteren somut kanıtların bulunması ve tutuklama nedeninin söz konusu olması halinde şüpheli veya sanığın, hakim ya da mahkeme kararı ile özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanmasıdır.
Hapis cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. Dolayısıyla dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçundan dolayı tutuklama kararının verilebilmesi mümkün değildir.
Hukuka aykırı olarak verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz yolu açıktır. Şüpheli, eşi, annesi, babası yahut birinci ve ikinci dereceden diğer kan hısımları itirazda bulunabilir. İtiraz,
Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunda soruşturma sonucu verilebilecek kararlar şunlardır:
- Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK)
- Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK)
- İddianamenin düzenlenmesi
Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)
Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar veya şikayet konusu olayın asılsız olduğunun ortaya çıkması halinde verilir. Dolayısıyla ihbara veya şikayete konu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmadan açıkça anlaşıldığı durumlarda ya da soyut ve genel nitelikte bir ihbar veya şikayette bulunulması halinde soruşturmaya yer olmadığı kararı verilmektedir.
Soruşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi halinde ihbar edilen kamu görevlisine şüpheli sıfatı verilmez ve hakkında hiçbir soruşturma işlemi yapılmaz. Ayrıca soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbarda bulunan kişiye de bildirilir.
Soruşturmaya yer olmadığı kararına itirazlar, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde kararı veren savcının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine yapılmaktadır.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)
Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, yapılan soruşturma sonucunda kamu davasının açılabilmesi için yeterli kanıtların olmaması ya da kovuşturma yapma olanağının bulunmaması halinde verilir.
Kovuşturma olanağının bulunmaması, dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunun unsurlarının olmaması halinde ya da muhakeme şartlarının (izin, şikayet, dava zamanaşımı gibi) gerçekleşmemesi halinde söz konusu olur.
- Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu kamu görevlilerinin görevi nedeniyle işlediği bir suç türüdür. Dolayısıyla kamu görevlilerinin yargılanması 4483 sayılı Kanun hükümlerine tabidir. Bu çerçevede kamu görevlisinin yargılanabilmesi için idari makamdan izin alınması gerekir.
- İdari makamın izin vermemesi halinde ise muhakeme şartı gerçekleşmez ve savcı KYOK verir. Soruşturma izni kararının verilmesi ya da verilmemesine karşı ilgililer, 10 gün içerisinde yetkili idari makamın yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine itiraz edebilir.
Kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı suçtan zarar gören kişiler, kararın kendilerine tebliğ edilmesinden itibaren 15 gün içinde kararı veren Cumhuriyet savcısının görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine itiraz edebilir. İtirazın hakimlikçe kabul edilmesi halinde Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler.
İddianamenin Düzenlenmesi
İddianamenin düzenlenmesi, Cumhuriyet savcısının dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu çerçevesinde yaptığı soruşturma sonucunda eldeki kanıtlara göre şüphelinin mahkumiyet alacağı kanaatine varması halinde söz konusu olur.
İddianamenin düzenlenip mahkemeye verilmesi ve mahkemece iddianamenin kabul edilmesi halinde kamu davası açılır, soruşturması son bulup kovuşturma aşaması başlar.
Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi Suçunun Savunması
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunun savunulması, savcılık makamının şüpheli ya da sanık aleyhindeki iddialarını çürütmek için yapılır. Ceza hukukunda savunmalar, esas olarak delillerin tartışıldığı evrede sözlü ya da yazılı olarak bizzat veya müdafi aracılığıyla yapılmaktadır.
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunda savunma için ileri sürülebilecek hususlara örnekler şunlardır:
- Şüpheli veya sanığın suç işleme amacıyla davranmadığı,
- Başvurucunun dilekçesinde eksikliklerin bulunduğu ve bu yüzden dilekçeyi kabul etmediği,
- Dilekçeyi kabul ettikten sonra kusuru olmadan dilekçenin kaybolduğu,
- Dilekçenin başvurucunun onayı ile işleme koymadığı,
- Lehe delillerin toplanmadığı,
- Soruşturma veya kovuşturma aşamasında usule aykırı işlemlerin yapıldığı,
- Delillerin olayı ispatlamak için yeterli olmadığı,
- Hukuka aykırı delillerin bulunduğu ve bunların hükme esas alınmaması gerektiği,
- Suçun vasfının yanlış değerlendirildiği,
- Suçun unsurlarının yanlış değerlendirildiği,
- Cezayı indiren veya tamamen kaldıran nedenlerin bulunduğu,
- Şahsi cezasızlık nedenlerinin bulunduğu, ileri sürülebilir.
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunda savunma, yukarıdaki örnekler çerçevesinde yapılabilir. Ayrıca her somut durum ve olayın değerlendirmesi yapılarak kişiye özgü savunmaların da yapılması gerekir. Bu kapsamda ceza yargılamasında savunmanın etkili ve doğru bir biçimde yapılabilmesi için uzman ceza avukatlarından hukuki yardım almakta büyük fayda vardır.
Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunda ceza yargılaması aşaması, Cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ile başlayan süreci ifade etmektedir. Dolayısıyla iddianamenin kabul edilmesiyle soruşturma aşaması sonlanır ve kovuşturma evresine geçilir.
Kovuşturma aşaması, iddianamenin kabulüyle başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen süreçtir. Cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianamede, mahkemenin eksik bir husus bulmaması halinde iddianame kabul edilir ve kovuşturma evresi başlar.
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunda soruşturma ve kovuşturma yapılmasında izin şartı arandığı için CMK 275/7 hükmü gereği basit yargılama usulü uygulanmaz.
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunda kovuşturma evreleri şunlardır:
- Duruşmaya hazırlık,
- Duruşma,
- Delillerin Tartışılması ve Karar,
- Kanun yolları.
Duruşmaya Hazırlık
Duruşmaya hazırlık, iddianamenin kabul edilmesinden başlayıp duruşmanın yapılmasına kadar geçen süreçtir. Duruşma hazırlığı evresinde duruşma için hazırlık yapılmaktadır. Bu çerçevede duruşmada kimlerin dinleneceği, hangi delillerin ortaya konup tartışılacağı ve duruşma süreci hakkında gerekli hazırlıklar yapılır. Duruşma hazırlığı evresinde duruşma günü belirlenir ve duruşmada hazır bulunması gereken kişiler çağrı kağıdı ile çağrılır.
Duruşma
Duruşma evresi, duruşmaya hazırlık evresinde belirlenen günde olayla ilgili gerçeklerin araştırılmaya çalışıldığı ve son sözün sanığa verildiği kovuşturmanın en önemli aşamasıdır. Duruşma, çağrı kağıdı ile çağrılan kişilerin duruşmada bulunup bulunmadığının tespiti ile başlar. Hakim, iddianamenin kabul edildiği açıklar ve duruşma başlar. Ardından tarafların beyanları ve savunmaları dinlenir.
Delillerin Tartışılması ve Karar
Delillerin tartışılması ve karar, davaya konu olan olay hakkında toplanan delillerin değerlendirilip tartışıldığı ve hükmün verildiği aşamadır. Bu aşamada, delillerin tartışılmasından sonra Cumhuriyet savcısı esasa ilişkin mütalaa verir.
Mütalaaya karşı sanık ve varsa müdafi savunma yapar ya da savunma yapmak için süre ister. Mütalaaya karşı savunmalar da yapıldıktan sonra son olarak sanığa söz verilir. Ardından duruşmanın sona erdiği açıklanır ve hüküm verilir.
Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçundan mahkemenin verebileceği kararlar şunlardır:
- Beraat,
- Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK),
- Mahkumiyet,
- Adli Para Cezasına Çevirme,
- Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB),
- Cezanın Ertelenmesi,
- Davanın Düşmesi.
Beraat
Beraat, ceza yargılaması sonucunda sanığın suçsuz bulunması halinde verilen karardır. Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunda beraat kararı aşağıda belirtilen durumlardan birinin bulunması halinde verilir
- Fiilin kanunlarda suç olarak tanımlanmaması,
- Sanığın suç işlemediğinin sabit olması,
- Suçta failin kastının veya taksirinin olmaması,
- Suçu sanığın işlemesine rağmen, olayda hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
- Yüklenen suçu sanığın işlediğinin sabit olmaması.
Beraat kararı ile sanık ceza almadan dosya kapanmaktadır. Bu durum, kamu görevlisi hakkında yürütülen disiplin soruşturmasının kapanması sonucunu doğurmamaktadır.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, fiilin suç olmasına rağmen faile ceza verilmesinin mümkün olmadığı hallerde verilmektedir. Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, failin kusurunun olmaması ya da ceza verilmesine engel olan durumların söz konusu olması halinde verilir.
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunun işlenmesine rağmen sanığın kusurunu kaldıran hataya düşmesi ya da şahsi cezasızlık nedenlerinin bulunması durumunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilir. Bu karara karşı 15 gün içinde itirazda bulunmak mümkündür. İtirazlar, kararı veren sulh ceza hakimliğine yapılmaktadır.
Mahkumiyet
Mahkumiyet kararı, sanığın suçu işlediğinin mahkemece sabit bulunması halinde verilir. Dolayısıyla sanık hakkında üzerine atılı olan suçun işlendiği tespit edilirse dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçundan dolayı mahkumiyet kararı verilmektedir. Bunun yanında, güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına karar verilebilmektedir.
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunu işleyen kişiler hakkında, 3 yıl öncesine kadarki süreçte farklı bir mahkumiyet kararı verilmiş olması halinde tekerrür hükümleri uygulanır ve verilecek cezada artırıma gidilir.
Sanığın tutum ve davranışları, sicili gibi hususlar değerlendirilerek, verilecek cezada iyi hal indiriminin yapılması da mümkündür. İyi hal indiriminin uygulanması hakimin takdirindedir.
Adli Para Cezasına Çevirme
Adli para cezasına çevirme, kasıtlı olarak işlenen suçlarda verilen 1 yılın altındaki hapis cezasının para ceza çevrilmesidir. Hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesinde, hapis cezası olarak verilen her bir gün için en az 20 TL, en fazla ise 100 TL bedel belirlenir. Bu belirlemede, sanığın ekonomik ve sosyal durumu göz önüne alınır.
Adli para cezasına çevirme şartları şunlardır:
- Kasten işlenen suçlardan hükmedilen hapis cezası 1 yıl ya da daha az olmalıdır.
- Hükmedilen hapis cezası 30 gün veya daha az ise para cezasına çevrilir.
- Hapis cezasının para cezasına çevrilmesi için suçlunun kişiliği, ekonomik durumu, davranışları ve suçun işlenişine göre hakimde kanaat oluşmalıdır.
- Tekerrüre tabi suç olmamalıdır.
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçundan verilen hapis cezasının üst sınırı 6 ay olduğu için bu suçtan verilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkündür. Mahkeme, belirlenen tutarın 1 yıl içinde tek seferde yahut 2 yıl içinde taksitlerle ödenmesine karar verebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, ceza davasında sanığa verilen mahkumiyet kararının açıklanmamasıdır. HAGB kararı, sanığa verilen cezanın 2 yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması durumunda verilebilir.
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunda da HAGB kararının verilmesi mümkündür. HAGB kararının verilmesi için aranan şartlar şunlardır:
- 2 yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezasına karar verilmelidir,
- Sanığın daha önce kasten işlenen bir suçtan mahkumiyetinin olmaması gerekir,
- Mahkemenin, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tavır ve davranışlarını dikkate alarak tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaate varması,
- Suçun işlenmesi ile mağdurun ya da kamunun uğradığı zararın tamamen giderilmesi,
- Sanığın HAGB’yi kabul etmelidir.
HAGB kararının verilmesi halinde mahkeme sanığı 5 yıl süre ile denetime tabi tutar. Denetim süresi içinde kasten bir suç işlenirse ya da mahkemenin belirlediği yükümlülüklere riayet gösterilmezse hüküm açıklanır. Aksi halde denetim süresinde kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uyulursa geri bırakılan hüküm açıklanmaz ve davanın düşmesine karar verilir.
Cezanın Ertelenmesi
Cezanın ertelenmesi, ceza yargılamasında mahkemenin verdiği 2 yıl veya daha az hapis cezasının bazı şartlar altında ertelenmesidir. Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçundan verilen hapis cezasında, cezanın ertelenmesi kararının verilmesi mümkündür. Cezanın ertelenmesi için şu şartlar aranır:
- Hükmedilen hapis cezası 2 yıl veya daha az olmalıdır.
- Daha önce kasten işlenen bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezasına mahkum olunmamalıdır.
- Dava sürecinde sanığın pişmanlık göstermesi ve bu nedenle mahkemenin tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaate oluşmalıdır.
- Cezanın ertelenmesi uğranılan zararın giderilmesi şartına bağlanabilir.
Cezanın ertelenmesi halinde hapis cezası 1-3 yıl arasında ertelenir. Hapis cezasının ertelendiği süre içerisinde kasıtlı bir suç işlenmesi ya da mahkemenin belirlediği yükümlülüklere uyulmaması durumunda ertelenen ceza kısmen veya tamamen çektirilir. Erteleme süresi içinde yükümlülüklere uyulur ve iyi halli olarak geçirilirse ceza infaz edilmiş sayılır.
Davanın Düşmesi
Davanın düşmesi, TCK’da belirtilen düşme nedenlerinin söz konusu olması ya da soruşturma veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde verilir.
Davanın düşmesi; sanığın ölümü, genel af, dava zamanaşımı gibi hallerde söz konusu olur. Ayrıca muhakeme şartlarının (izin, şikayet, gaiplik, akıl hastalığı gibi) gerçekleşmediği için soruşturma veya kovuşturma olanağının bulunmadığı hallerde de düşme kararı verilir.
Dilekçe Hakkının Kullanılmasının Engellenmesi Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunda ilk derece mahkemesinin verdiği karara karşı istinafa gidilebilir. İstinafa başvuru ilk derece mahkemesinin kararının yüze karşı okunduğu ya da tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içinde yapılabilir.
İstinaf incelemesini Bölge Adliye Mahkemesi yapar. İstinaf başvurusu, kararı veren ilk derece mahkemesine dilekçe ile yapılır. Mahkeme bu durumda dosyayı Bölge Adliye Mahkemesine gönderir.
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçunun üst sınırı 6 aya kadar hapis cezasıdır. Dolayısıyla istinaf sonucunda bu suç için verilen karar kesinleşmektedir. Bu nedenle istinaf başvurusunda olumsuz sonuç alan kişilerin bu kararı temyize götürmeleri mümkün değildir.
Sonuç
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi suçu nedeniyle haklarında işlem başlatılan kişiler, süreci iyi bir şekilde takip etmeli ve etkili bir savunma yapmalıdır. Özellikle soruşturma ve ceza yargılaması aşamaları iyi takip edilmeli, savunmalar usule uygun olarak hazırlanmalıdır. Bu nedenle kişilerin hak kaybı ya da mağduriyet yaşamamaları için uzman ceza avukatlarından hukuki destek almaları faydalı olacaktır.