Eziyet Suçu ve Cezası
Eziyet suçu, kişinin vücut bütünlüğü ve ruh sağlığının yanı sıra şeref ve haysiyetini de etkileyen, süreklilik arz eden bir suç türüdür. Eziyet suçunun cezası, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu suçtan dolayı hakkında işlem başlatılan kişilerin, etkin ve hukuka uygun bir savunma yapması oldukça önemlidir.
İçindekiler
Eziyet Suçu Nedir?
Eziyet suçu, herhangi bir kimseye yöneltilen, insan onuruna aykırı ve sistematik fiillerle kişinin acı çekmesine yahut aşağılanmasına sebep olunması sonucu oluşan suç türüdür. Eziyet suçu, TCK m.96 hükmünde düzenlenmektedir.
TCK 96:
“Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
Eziyet Suçu Nasıl Oluşur?
Eziyet suçu; can yakıcı, ruh sağlığını bozucu veya onur kırıcı hareketlerin, mağdura karşı sistematik ve süreklilik arz eder şekilde işlenmesiyle oluşur.
Eziyet suçunun oluşması için şu şartların varlığı gerekmektedir:
- Kişiye insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine sebep olan fiiller,
- Kişinin aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması,
- Bahsedilen eylemlerin ani değil, belirli bir süreç içerisinde sistematik ve süreklilik arz etmesi,
- Kişinin psikolojik ve ruh sağlığı üzerinde tahrip edici etki bırakmış olması.
Sayılan şartların hepsinin bir arada bulunmasıyla eziyet suçu oluşur.
Eziyet suçunu oluşturan, insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden kişinin acı çekmesine ve aşağılanmasına sebep olan fiillerin bazıları şu şekildedir:
- Çıplak gezdirme,
- Eve hapsetme,
- Aç ve susuz bırakma,
- Yılan, fare gibi korkulan hayvanların arasında bırakma,
- Dışkı yedirme, idrar içirme,
- Belli aralıklarla dövme, aşağılama, korkutma.
Suçun oluşması için sayılan bu fiillerin süreklilik arz eder şekilde sistematik olarak işlenmesi gerekmektedir.
Örneğin, Yargıtay, eziyet suçu ile ilgili bir kararında; sanığın, çocuğunun merdivenden düşmesine neden olmasının ve sistematik olarak her gün döverek bacağında kemik kırığına yol açmasının eziyet suçunu oluşturduğunu belirtmiştir. (Yargıtay 14. C.D. 2020/2205 E., 2020/2716 K.)
Bazı durumlar eziyet suçunun unsurlarından birkaçının eksikliği nedeniyle bu suçu oluşturmaz. Tıbbi zorunluluk halinde yapılan müdahale, sistematik olmayan fiillerin varlığı, suçun bir kamu görevlisi tarafından işlenmesi halleri, eziyet suçunu oluşturmayan durumlara örnek verilebilir.
DİKKAT: Bahsedildiği üzere suç oluşturan fiili, görevi başındaki bir kamu görevlisi işliyorsa bu suç eziyet değil işkence suçudur. Benzer şekilde, fiilin sistematik değil tek seferli olması, diğer şartların da sağlanması halinde kasten yaralama suçunu oluşturur.
Eziyet Suçunun Cezası
Eziyet suçunun cezası, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır.
Faile verilecek olan ceza, somut olayın detaylarına göre hâkimin takdir yetkisine tabidir ve ona göre şekillenecektir.
Eziyet Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Halleri ve Cezaları
Eziyet suçunun cezayı artıran nitelikli halleri, suçun işleniş şekli yahut işlendiği kişinin niteliği gereği verilecek cezada artırıma gidilen özel durumlardır. Bu haller, Türk Ceza Kanunu m.96/2 hükmünde açıklanmaktadır.
TCK 96/2:
“Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin;
a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,
b) Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe veya boşandığı eşe karşı,
İşlenmesi halinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
Suçun, Çocuğa, Beden Veya Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Ya Da Gebe Kadına Karşı İşlenmesi
Eziyet suçunun; çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı işlenmesi, halinde sanık hakkında 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasına hükmedilir.
Yargıtay, eziyet suçunun gebe kadına karşı işlendiği bir olayda, olay tarihinde mağdurun 12 haftalık hamile olduğunun açıkça anlaşılmasına rağmen, sanığın bu suçu işlemesinin, TCK m. 96/2-a kapsamında gebe kadına karşı eziyet suçunu oluşturduğunun gözetilmesi gerektiğine hükmetmiştir. (Yargıtay 8.C.D, 2014/31789 E. , 2015/1485 K.)
Suçun, Üst Soy veya Alt Soy, Babalık veya Analığa ya da Eşe Karşı İşlenmesi
Suçun, üst soy veya alt soy, babalık veya analığa ya da eşe karşı işlenmesi durumunda sanık hakkında 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasına hükmedilir. Boşanmanın gerçekleşmesi sonrası gerçekleşen eziyet suçuna ilişkin fiiller de eşe karşı işlenmiş kabul edilmektedir.
Yargıtay, eziyet suçunun eşe yönelik işlendiği bir olayda, sanık hakkında, eşine yönelik sistematik olarak sürekli şiddet uygulaması nedeniyle eziyet suçundan hüküm kurulurken doğrudan TCK’nın 96/2-b maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğini ifade etmiştir. (Yargıtay 8.CD., 2018/8519 E. , 2018/12415 K.)
Eziyet Suçunda Zamanaşımı
Eziyet suçunda dava zamanaşımı, suçun işenmesinden itibaren 8 yıl iken, nitelikli hallerinin oluşması durumunda 15 yıldır.
Eziyet suçu, şikâyete bağlı olmayan bir suçtur. Bu sebeple, şikâyet zamanaşımı süresinden bahsedilemez. Dava açılması için verilen 8 yıllık zamanaşımı süresi, bu suç için, zamanaşımı süresi olarak belirleyicidir.
Eziyet suçunda yargılama, zamanaşımı süresi içinde yapılmalıdır. Aksi takdirde dava düşer yani süreç bir karara bağlanmadan son bulur.
Eziyet Suçunda Teşebbüs, İştirak ve İçtima
Teşebbüs; kişinin eylemini gerçekleştirmek için harekete geçmesi ancak elinde olmayan sebeplerle eylemini tamamlayamamasıdır. Teşebbüs aşamasında kalan eylemlere, tamamlanan suça göre daha ceza verilir. Bu doğrultuda eziyet suçunda teşebbüs mümkündür.
Örneğin, failin, bir kişiyi dövmek için ellerini ayaklarını bağlaması ancak mağdurun iplerden bir şekilde kurtulup kaçması durumunda suç tamamlanamadan teşebbüs aşamasında kalmıştır.
İştirak; bir suçun birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde işlenmesini ifade eder. Eziyet suçuna yardım etme ve azmettirme şeklinde iştirak etmek mümkündür.
Örneğin, bir kişiye üzerine fare salmak şeklinde eziyet edileceği sırada, bir failin mağdurun kollarını tutması, diğer failin fareleri bırakması iştirake örnektir. Buradaki iki kişi de suçun faili olarak, suçun işlenmesindeki etkileri oranında ceza alır.
İçtima; ortada birden fazla suç var iken faile tek bir ceza verilmesi durumudur. İçtimadan söz edebilmek için ya tek hareket ile birden fazla suçun aynı anda işlenmesi gerekir ya da aynı suçun tek hareketle birden fazla kişiye işlenmiş olması gerekmektedir.
Eziyet kapsamında işlenen hakaret, kasten yaralama, cinsel taciz niteliğindeki fiillere ayrı olarak ceza verilmez. Bu fiiller zaten eziyet suçunun unsurlarındandır.
Örneğin, kişileri soğuk havasına koyup aynı zamanda da hakaret edilmesi fiilleri tek bir fiil olan eziyet suçunu oluşturur. Bu fillere ayrı ayrı cezalar verilmez.
Aynı mağdura karşı, ayrı zamanlarda birden fazla kez eziyet suçunun işlenmesi halinde ise, sanığa verilen ceza 3/4 oranına kadar artırılmaktadır.
Eziyet Suçunda Soruşturma Aşaması
Eziyet suçunda soruşturma aşaması yetkili mercilerin suç şüphesini öğrenmesi ile başlayan ve iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ile sona eren evreyi ifade etmektedir.
Soruşturma aşamaları sırasıyla şöyledir;
- Şikâyet veya ihbar,
- Gözaltı,
- Delillerin toplanması,
- İfade ve sorgu,
- Uzlaşma,
- Adli kontrol,
- Tutukluluk.
Şikâyet-İhbar
Şikâyet, suçtan zarar gören kişilerin savcılığa veya emniyete yaptığı başvurudur. İhbar ise kişinin, suçu veya şüpheliyi yetkili makamlara bildirmesidir. Herkes ihbarda bulunma hakkına sahiptir.
Suçlar; takibi şikâyete bağlı ve takibi şikâyete bağlı olmayan suçlar olmak üzere ikiye ayrılır. Takibi şikâyete bağlı olan suçlarda, suçun soruşturulmaya başlanması için mağdurun kesin olarak şikâyeti gerekir.
Eziyet suçu, takibi şikâyete bağlı olmayan suçlardandır. Bu nedenle, herhangi bir kişinin, yetkili makamlara yapacağı bildirim ile soruşturmaya başlanabilir. Eziyet suçu, takibi şikâyete bağlı bir suç olmadığından, şikâyetten vazgeçilse dahi soruşturma ve kovuşturma işlemleri yürütülmeye devam edecektir.
Gözaltı
Gözaltı, bir kişinin suç işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığı, ve soruşturmanın yürütülmesi açısından zorunlu olması nedeniyle savcılık kararı ile kolluk kuvveti tarafından belirli bir süre alıkonulmasıdır.
Yukarıdaki şartlar oluştuğunda, eziyet suçunu işleyenlerin, gözaltına alınması mümkündür.
Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç tutulmak üzere, yakalama anından itibaren 24 saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilme süresi ise 12 saatten fazla olamaz.
Hakimin, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin karar vermesi mümkündür. Dosya fazlasıyla kapsamlıysa veya olaya dair delillerin toplanmasında güçlük çekilirse gözaltı süresi en fazla 2 defa olmak üzere uzatılabilecektir.
Gözaltına alma kararına karşı itiraz edilebilir. Söz konusu itirazı; kişinin kendisi, eşi, yakını (kardeş, anne, baba, çocuk, yakın akrabalar) veya avukatı, sulh ceza hakimliğine itiraz edebilir. Sulh ceza hakimliği, yapılan itiraza karşı 24 saat içinde karar verir.
Delillerin Toplanması
Delillerin toplanması, suç ile ilgili elde edilen bulguların, Cumhuriyet savcısı tarafından elde edilip, detaylıca araştırılmasıdır. Deliller, dava sonuçlanıncaya kadar her aşamada, toplanıp, gösterilebilir.
Toplanan deliller, şüphelinin lehine ve aleyhine delil niteliği gösterebilir. Lehe delil, suç isnat edilen kişinin çıkarlarına uygun, aleyhe delil ise suç işlediğine kanaat getirilmesine yardımcı olan delildir. Cumhuriyet savcısı, delilleri toplarken hakkaniyete uygun davranır. Şüphelinin aleyhine ve lehine olan hususları eşit bir çaba göstererek araştırır.
Hukuka aykırı delil, hukuka ve ceza muhakemesi kurallarına uygun olmayan şekilde elde edilen her türlü delildir. Hukuka aykırı delil, ne olursa olsun dava açısından kullanılamaz.
Örneğin, suçu ispat etmek için kişiyi izinsiz videoya almak, sesini kaydetmek hukuka aykırı delildir. Bu açıdan davanın seyri için bu tür deliller kullanılamayacaktır.
İfade ve Sorgu
İfade, soruşturma konusu suç ile ilgili, şüphelinin, Cumhuriyet savcısı veya kolluk görevlileri tarafından dinlenmesidir. Sorgu ise suçla ilgili, şüpheli veya sanığın, hâkim tarafından, dinlenmesidir.
İfadeye çağırma usulü kanunda açıkça belirtilmiştir. İfadeye çağrılacak olan şüpheli veya sanığa ilk önce davetiye çıkarılır. Çıkartılan davetiyede; ifadeye neden çağrıldığı, ifadesine ne için başvurulacağı ya da neden sorguya tabi tutulacağı açıkça yazılır. Davetiyede ayrıca kişinin, hangi tarih, saat ve nerede bulunması gerektiği de belirtilir.
İfade ve sorgu hukuka uygun bir şekilde alınmalıdır. Hukuka aykırı şekilde alınan ifade, yargılamada ve ceza tayininde kullanılamamaktadır. Hukuka uygun olabilmesi için şartlar şunlardır:
- Şüpheli veya sanığın beyanları özgür iradesine dayanmalıdır,
- İfade verilmesi için kanuna aykırı bir şey vaat edilmemiş olmalıdır,
- Kötü davranma, işkence, tehdit ve benzeri şekillerde zorla ifade alınmamış olmalıdır.
İfade ve sorgu süreçleri, öncesinde bir yargılama sürecine dahil olmamış şüpheliler açısından zorlu geçebilmektedir. Bu bağlamda, ifade ve sorgu süreçlerinde hukuka uygunluğun takip edilmesi yahut doğru ifade verilmesi konusunda problemler yaşanmaktadır. Bu itibarla, ifade ve sorgu süreçlerini, alanında uzman bir avukat danışmanlığında yürütmek oldukça önemlidir.
Uzlaşma
Uzlaşma, şüpheli ile mağdurun, bir uzlaştırmacı yardımıyla iletişim kurmasının sağlanması ve anlaşmasıdır. Eziyet suçu uzlaşma kapsamındaki suçlardan biri değildir. Dolayısıyla, eziyet suçunun ortaya çıkması halinde mağdur ve şüphelinin uzlaşarak ceza soruşturmasını ya da ceza yargılaması sona erdirmesi mümkün değildir.
Adli Kontrol
Adli kontrol, dava hakkında henüz bir hüküm verilmeden önce, gerekli görüldüğü hallerde şüphelinin bazı yükümlülüklere tabi kılındığı bir güvenlik tedbiridir. Soruşturma evresinin her aşamasında adlî kontrol kararı verilebilir.
Adli kontrol kararı verilebilmesi için şu şartlar bulunmalıdır:
- Şüpheli veya sanık hakkında kuvvetli suç şüphesi olmalıdır. Kuvvetli şüphe; şüphelinin veya sanığın, kendisine dayandırılan suç konusu fiili işleme ihtimalinin yüksek olduğunu gösteren şüphedir.
- Dosyada somut deliller bulunmalıdır. Varsayım üzerine kurulmuş, soyut, ihtimali beyan ve delillere dayanılarak adli kontrol kararı verilemez
- Bir tutuklama sebebi bulunmalıdır.
Yukarıda açıklanan sebeplerden ötürü, eziyet suçundan soruşturma geçiren kişi hakkında adli kontrol verilmesi mümkündür. Bu bağlamda, hakkında eziyet suçu ile ilgili işlem yapılan, şüpheli veya sanık hakkında verilebilecek adli kontrol türleri şunlardır:
- Yurt dışına çıkamamak.
- Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
- Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
- Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
- Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
- Konutunu terk etmemek.
- Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
- Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.
Eziyet suçu, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerden olduğundan, bu suçla ilgili uygulanacak adli kontrol süresi en çok 2 yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilmek şartıyla en fazla 1 yıl daha uzatılabilir.
Adli kontrol kararına karşı itiraz etmek mümkündür. İtiraz, asliye hukuk mahkemelerine yapılır. Söz konusu karara, kararın tefhiminden, yani duruşmada yüze okunmasından veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz edilebilir. Şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi (vasi, veli vb.), eşi ve avukatı da şüpheli veya sanık adına itirazda bulunabilir.
Tutukluluk
Tutuklama, şüphelinin, suç işlediğine dair kuvvetli şüphe bulunduğu durumlarda, suçlu olduğuna dair kesin karar verilmeden önce, hâkim kararıyla, delillerin korunması, şüpheli ve sanığın kaçmasının önlenmesi gibi amaçlarla başvurulan koruma tedbiridir.
Bu şartların varlığı halinde, eziyet suçu dayatılan kişi ile ilgili, tutukluluk kararı verilebilir. Eziyet suçu ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmeyen suçlardan olduğundan söz konusu suçu işleyen kişiye verilebilecek tutukluluk süresi en çok 1 yıldır. Bu süre, soruşturma açısından zorunluluk bulunduğu hallerde 6 ay daha uzatılabilmektedir.
Şüpheli, tutuklama kararına karşı, kararın verildiği günün ertesi gününden itibaren 7 gün içinde, asliye hukuk mahkemesine itiraz dilekçesi vererek ya da tutuklama kararını veren mahkemeye başvurarak bu beyanın kâtip tarafından tutanağa geçirilmesi suretiyle itiraz edebilir.
Eziyet Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar
Eziyet suçunda soruşturma sonucu verilebilecek kararlar şunlardır:
- Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK),
- Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK),
- İddianamenin düzenlenmesi.
Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)
Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar ve şikayeti yapılan suçun, somut delillere göre açıkça suç oluşturmadığına, suçla ilgili, soruşturmanın başlatılmasına gerek olmadığına yönelik savcılık kararıdır.
CMK m.158/6 uyarınca, soruşturmaya yer olmadığı kararı şu hallerde verilebilir;
- İhbar ve şikâyet konusu fiilin, herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin, açıkça suç oluşturmadığının anlaşılması halinde,
- İhbar ve şikâyetin soyut ve genel nitelikte olması halinde soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir.
Eziyet suçunda ihbar ve şikâyetin bu mahiyette olması durumunda bu karar verilmektedir. Bu kararın verilmesi ile birlikte kişi, şüpheli sıfatını almamaktadır.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı(KYOK)
Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, Cumhuriyet savcısının, kamu davası açılmasına gerek olmadığına yönelik verdiği karardır.
CMK m.172/1 uyarınca, kovuşturmaya yer olmadığına kararı şu hallerde verilebilir;
- Yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi,
- Kovuşturma olanağının bulunmaması.
Sayılan durumlarda, Cumhuriyet savcısı, soruşturma işlemlerini sona erdirerek, söz konusu dosyayı kapatır.
İddianamenin Düzenlenmesi
İddianamenin düzenlenmesi, suç oluşturan olay ile ilgili toplanan delillerin, şüpheli hakkında yeteri kadar şüphe bulundurması halinde oluşturulan belgedir. İddianamenin düzenlenmesi ve kabulü kararı verilmesiyle, duruşma hazırlığı işlemleri başlar.
Eziyet Suçunun Savunması
Eziyet suçunun savunması, suç işlediği iddia edilen sanığın, söz konusu suçlamayla ilgili kendisini bizzat veya avukat yardımıyla savunmasıdır. Eziyet suçunun savunması aşağıda liste halinde belirtilen nedenlere dayanılarak yapılabilir:
- Fiillerin sistematik olmadığı,
- İnsan onuruna aykırı bir davranışın söz konusu olmadığı,
- Mağdurun acı çekmesine sebep olan herhangi bir davranışın bulunmadığı
- Aleyhe delillerin çürütülmesi,
- Usule aykırılıkların ileri sürülmesi,
- Hukuka aykırı delillerin tespiti ve karar esas adlandırılması,
- Suçun vasfının yanlış değerlendirildiği iddiası,
- Suçun unsurlarının yanlış değerlendirildiğini iddiası,
- Cezayı indiren veya tamamen kaldıran sebeplerinin ileri sürülmesi,
- Şahsi cezasızlık sebeplerinin ileri sürülmesi.
Eziyet suçu, ceza hukuku alanına giren ve somut olaya göre farklı şekillerde ortaya çıkan önemli bir suçtur. Savunma aşamasında, suç vasfının yanlış değerlendirilmesi ya da suçun unsurlarında hata yapılması gibi durumlar ortaya çıkabilir. Bu tür durumlarla karşılaşmamak adına, alanında uzman bir ceza avukatından yardım almak önemlidir.
Eziyet Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması
Eziyet suçunda ceza yargılaması aşaması, soruşturma aşaması tamamlandıktan sonra, savcının iddianamenin düzenlenmesiyle başlar. Kovuşturma aşaması olarak da adlandırılan bu süreç, savcı tarafından hazırlanan iddianamenin kabulünden, hüküm verilinceye kadar gerçekleşen işlemleri kapsamaktadır.
Duruşma Hazırlığı Evresi
Duruşmanın hazırlığı evresi, iddianamenin kabulünden sonra, kovuşturma aşamasına geçilmesidir. Ceza mahkemesi, duruşma hazırlığı için gerekli olan işlemleri yapar. Kovuşturma aşamasına geçilmesiyle birlikte şüpheli artık sanık durumuna geçecektir. Duruşma hazırlığı için yapılacak işlemler, tensip zaptı adı verilen bir tutanak ile tespit edilir.
İlgili mahkeme, bir duruşma günü belirler ve hazır bulunması gerekenler duruşmaya çağırılır. Sanık da mahkemece hazırlanan bir çağrı kâğıdı ile duruşmaya çağrılır.
Duruşma Evresi
Duruşma, duruşmaya katılması gerekenlerin salonda bulunup bulunmadıklarının tespiti ile başlar. Sanık ve müdafinin(avukatının), duruşmaya çağrılan tanıkların veya bilirkişilerin varlığı tespit edildikten sonra, hâkim, savcının düzenlediği iddianamenin kabulü kararını okur. Bu noktadan sonra tanıklar salondan dışarı alınır.
Duruşmada, ilk önce sanığın kişisel bilgileri alınır. Daha sonra iddianamede sanığa dayatılan suça neden olan fiiller ve bulunan deliller açıklanır. En son olarak ise sanığa yöneltilen suçlamanın hukuki nitelendirmesi yapılır.
Tüm bunlardan sonra, sanık olayla ilgili açıklama yapmaya hazır olduğunda, sorgu aşamasına geçilir. Sanığın sorgusu bittiğinde artık delillerin tartışılması evresine geçiş yapılır.
Delillerin Tartışılması ve Karar Evresi
Delillerin tartışılması aşamasında, soruşturma aşamasında toplanan deliller öncelikle ayrı ayrı, daha sonra bir arada tartışılır. Delillerin tartışılması aşaması bittikten sonra karar evresine geçilir. Karar evresinde, mahkeme tarafından hüküm verilir. Mahkeme hükmünü açıklamadan önce, son sözü mahkemede bulunan sanığa verir.
Eziyet suçu ceza yargılaması aşamasında, yetkili ve görevli mahkeme, suçun işlendiği yer asliye ceza mahkemeleridir. Bu açıdan söz konusu evreler burada görülür.
Eziyet Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar
Eziyet suçunda mahkemenin verebileceği kararlar şunlardır:
- Beraat,
- Ceza verilmesine yer olmadığı kararı (CYOK),
- Mahkûmiyet,
- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması,
- Cezanın ertelenmesi,
- Davanın düşmesi.
Beraat
Beraat, sanığın, söz konusu suç ile ilgili yapılan yargılama sonunda, suçsuz bulunmasıdır. Beraat kararı verilen kişi hakkında cezaya hükmolunmaz. Eziyet suçunda beraat kararı verilebilecek haller şöyledir:
- Kişinin eyleminin kendisi tarafından işlenmediğinin sabit olması,
- Kişinin eyleminin kanunda suç olarak tanımlanmaması
- Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
- Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
- Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması.
Sanık ve olay hakkında mahkemece yapılan değerlendirilmeler sonucundan bu hallerden biri bulunursa, dosyaya beraat kararı verilir.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, soruşturma sonucu suç oluşturan bir fiilinin olmasına karşın, bazı sebeplerden ötürü sanığa, ceza verilmemesidir. Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, failin kusurunun bulunmaması ve cezasızlık halleri sebebiyle olmak üzere iki halde verilebilir.
Fiili suç teşkil etmesine karşın, failin kusurunun bulunmaması nedeniyle CYOK kararı verilebilecek haller şunlardır:
- Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya sağır ve dilsizlik hali ya da geçici sebeplerin bulunması,
- Suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi suretiyle veya zorunluluk hali ya da cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi,
- Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması,
- Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi.
Aynı şekilde, CMK m.223/4 hükmü uyarınca, cezasızlık halleri sebebiyle CYOK verilebilecek haller şunlardır:
- Etkin pişmanlık,
- Şahsî cezasızlık sebebinin varlığı,
- Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret,
- İşlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı.
Eziyet suçu açısından da, sayılan hallerden biri veya birkaç bulunuyorsa, hakimin takdiriyle birlikte ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilir.
Mahkumiyet
Mahkumiyet kararı, sanığın suçu işlediğinin ispatlandığı durumda verilen karardır. Sanık, bu karar sonucu, kanunda düzenlenen oranda hapis cezası veya adli para cezasına mahkum edilir.
İyi hal indirimi, hâkimin, sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri gibi birtakım durumları inceleyip, değerlendirilmesi sonucunda verilebilecek bir ceza indirim türüdür. İyi hal indirimi, hakimin takdir ettiği ceza miktarı üzerinden, cezaya tüm artırım ve indirimler uygulandıktan sonra 1/6 oranında uygulanır.
Tekerrür, kişi hakkında bir suçtan cezaya hükmedildiği durumlarda, 3 yıl içinde tekrardan bir suç işlemesidir. Tekerrür halinde, verilecek son cezada artırıma gidilecektir.
Örneğin, işlediği bir suçtan dolayı 4 ay hapis cezası alan bir kişinin, cezanın infaz tarihinden itibaren 3 yıl içerisinde tekrardan bir suç işleyip, bu suçtan dolayı da 5 yıl cezaya mahkûm edilmiş olması tekerrür hükümlerini gerektirir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında, 2 yıl ve daha az hapis cezası hükmedilen durumlarda, hüküm verildiği andan itibaren 5 yıl içerisinde yeni bir suç işlememesi kaydıyla eski hükmü kaldıran karardır.
HAGB kararı verilebilmesi için şu şartlar gerekir:
- Hakkında HAGB kararı verilecek sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmaması,
- Suç nedeniyle mağdurun uğradığı zararın giderilmesi,
- Mahkemece sanığın tekrar suç işlemeyeceği kanaatine varılması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına onay vermesi,
- Hükmedilen cezanın 2 yıl veya daha altında olması.
Söz konusu şartlar oluştuğunda, sanık hakkında HAGB kararı verilir. HAGB, suçluya verilen ikinci bir hukuki şans gibidir. Hakkında bu karar verilen kişinin cezası askıya alınmış gibi olur. Yani, hakkında bir cezaya hükmedilse de bu ceza uygulanmaz.
Hakkında HAGB kararı verilen kişi, hüküm verilmesinden itibaren 5 yıl içerisinde kasten yeni bir suç işlemezse, hükmedilen cezası ortadan kalkar. Fakat, bahsedilen 5 senelik denetim süresi içerisinde tekrardan bir suç işlerse, şahıs hem ilk suçunun hem de yeni işlediği suçun cezalarına birden katlanır.
Eziyet suçu ile ilgili hükmedilen ceza 2 yıl ve daha altındaysa, bunun yanında bahsedilen diğer şartlar da karşılanıyorsa, suç ile ilgili HAGB verilebilir.
Cezanın Ertelenmesi
Cezanın ertelenmesi, mahkemenin hükmettiği cezanın, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı şekilde vazgeçilmesidir.
Sanığa verilen hapis cezanın ertelenebilmesi için şu şartların bulunması gerekmektedir:
- Sanığa hükmedilen ceza miktarı 2 yıl veya daha az hapis cezası olması,
- Sanığın daha önce kasten işlenmiş bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
- Sanığın tekrar suç işlemeyeceğine dair mahkemece bir kanaat oluşması,
- Cezanın ertelenebilmesi için mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekliliği,
Eziyet suçu kapsamında hükmedilen hapis cezasının, cezanın alt sınırına da denk gelen 2 yıl olduğu durumlarda ceza ertelenebilir.
Davanın Düşmesi
Davanın düşmesi, görülen dosyanın işlemden kaldırılmasıdır. Soruşturma veya kovuşturma için gereken şartların gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması veya TCK’da düzenlenen durumların bulunması halinde, davanın düşmesine karar verilir.
TCK’da düzenlenen davanın düşmesi durumları şunlardır:
- Sanığın ölümü,
- Af,
- Dava zamanaşımı,
- Şikâyetten vazgeçme,
- Ön ödeme.
DİKKAT: Eziyet suçu. şikâyete bağlı olmayan bir suçtur. Bu sebepten ötürü, şikâyetten vazgeçme, eziyet suçu nedeniyle açılan davada, davanın düşmesine sebep olmaz.
Eziyet Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci
İstinaf, ilk derece mahkemesinin nihai kararlarını hem olay yönünden hem de hukuki yönden inceler. İstinaf denetimini Bölge Adliye Mahkemesi yerine getirir. İlk derece mahkemesinin verdiği karara karşı, kararın tefhiminden (duruşmada yüze okunmasından) veya tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde Bölge Adliye mahkemesine istinaf başvurusunda bulunulmalıdır.
Temyiz, İstinaf mahkemesinin kararına karşı Yargıtay’a başvuru yapılabilmesini sağlayan kanun yoludur. Yargıtay’a başvurabilmek için temyiz süresi, istinaf mahkemesi kararının tefhimi veya tebliğinden itibaren 15 gündür. Bahsedilen kanun yolu süreleri kaçırılırsa, istinaf ve temyize başvuru hakkı düşer.
İlk mahkemenin kararında verilen ceza 5 yılın altındaysa, Bölge Adliye Mahkemesinin yani istinaf mahkemesinin verdiği esastan ret kararına karşı itiraz edilemeyecek, yani Yargıtay’a başvurulamayacaktır.
Sonuç
Eziyet suçu, herkes tarafından işlenebildiği için fazlasıyla karşılaşılan bir suçtur. Hakkında eziyet suçundan dava açılan kişinin, dava süresince hukuka ve usule uygun hareket etmesi, tüm süreci büyük bir titizlikle takip etmesi gerekir. Fazlasıyla detaylı ve hukuki bilgi gerektiren bu süreçte, yapılabilecek herhangi bir hata ile büyük hak kayıplarına uğramamak için davanın alanında uzman bir ceza avukatıyla takip edilmesinde fayda vardır.