Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçu ve Cezası
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu Türk Ceza Kanunu’nda Topluma Karşı Suçlar kısmında düzenlenen bir suç tipidir. Genel bir tehlike altında olan ve zarar görme ihtimali olan belirsiz sayıdaki kişi bu suçun mağduru olabilir. Bu suç tipinde 3 yıla kadar hapis cezası söz konusu olabilir.
İçindekiler
Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçu Nedir?
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu; kişilerin malvarlığı, hayatı ve sağlığı açısından tehlike oluşturacak eylemler sonucu kişiler üzerinde korku, kaygı veya panik yaratılmasıdır. Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu TCK madde 170’de düzenlenmektedir.
TCK 170:
‘’(1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda;
a) Yangın çıkaran,
b) Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan,
c) Silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan, kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.“
Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçu Nasıl Oluşur?
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu kişilerin hayatını, sağlığını veya malvarlığını tehlikeye sokacak şekilde kanunda belirtilen seçimlik hareketlerden birinin meydana gelmesi ile oluşur.
Kanunda belirtilen seçimlik hareketler şunlardır:
- Yangın çıkarma,
- Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olma,
- Silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanma.
Yangın Çıkarma
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulmasını suçuna sebebiyet veren durumlardan ilki; kişilerin hayatı, sağlığı yahut malvarlığı bakımından tehlike oluşturacak yahut kişilerde korku, panik, endişe yaratacak şekilde yangın çıkarmaktır.
Yangın sonucu ortaya çıkan ateşin kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı üzerinde tehlike yaratacak büyüklükte olması gerekmektedir. Ayrıca yangın sonucu kişiler üzerinde korku, panik veya kaygı oluşmalıdır.
Yangın her türlü araçla çıkarılabilir, suçun oluşumu için yangının nasıl ortaya çıktığının bir önemi yoktur. Yangın çıkarma ihmali hareketle veya icrai hareketle meydana gelebilmektedir.
Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda sanığın evde olmayan mağdurun evine camı kırarak girmesi ve perdeyi yakarak yangın çıkarması sonucunda genel güvenliği kasten tehlikeye suçunun yangın çıkarmak suretiyle meydana geldiği ancak içtima hükümleri bakımından mala zarar verme suçundan cezaya hükmedilmiştir. (Yargıtay 8. CD. 2014/10504 E. 2014/20492 K.)
Yargıtayın vermiş olduğu diğer bir kararda; sanık, kız arkadaşına sinirlenmesi üzerine kız arkadaşına ait giysileri odanın ortasında ateşe verdikten sonra ateşin büyümesini engellemek üzere ateşe battaniye atarak söndürmeye çalışmıştır. Sonrasında, itfaiye gelerek ateşi söndürmüştür. Yargıtay burada ateşin belirli bir yoğunluğa ulaşmadığı ve ateşin yaygınlaşma göstermediği gerekçesiyle suçun meydan gelmediğine karar vermiştir. (Yargıtay 9. CD. 2008/19072 E. 2008/14496 K.)
Bina Çökmesine, Toprak Kaymasına, Çığ Düşmesine, Sel veya Taşkına Neden Olma
Kanunda belirtilen bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olma eylemlerinin kişilerin hayatı, sağlığı ya da malvarlığı açısından tehlike oluşturması amacıyla ve kişilerde korkuya, endişeye neden olunması halinde bu suç tipi meydana gelecektir.
Bina çökmesi dışında sayılan hareketler doğal afet niteliğindeki olaylardır. Burada kişinin bu doğal afet niteliğindeki durumlara sebebiyet vermesi aranır. Ortada bir neden sonuç ilişkisi olduğu takdirde suçun oluşumundan söz edilecektir. Belirtilen seçimlik hareketler amacına uygun olarak gerçekleşmediği takdirde suç meydana gelmez.
Yargıtay; inşaattan çıkan hafriyat ve toprağın bir kısmının dere kaynağının geçiş menfezine dökülmesi, daha sonra yağan yağmur sonucunda dere yatağının taşması üzerine menfezin kapanması nedeniyle sel baskınına ve taşkına neden olması olayında, sel veya taşkına neden olarak genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu oluşturup oluşturmadığının tartışılması gerektiğini ifade etmiştir. (Yargıtay 4.CD, E:2012/11804, K:2014/36813, T:22.12.2014)
Silahla Ateş Etme veya Patlayıcı Madde Kullanma
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunun oluşum şekillerinden bir diğeri; silahla ateş etme veya patlayıcı madde kullanmaktır.
Suç tipinin meydana gelmesi bakımından silahla ateş etme fiilinin gerçekleşmesi silahın ateş etmeye elverişli olmasına bağlıdır. Ateşli silah çeşitleri; tabanca, yivli ve yivsiz tüfek ya da makineli tüfekler olabilmektedir.
Yargıtayın da kabul ettiği görüşe göre bu suç tipinin silahla ateş etme kapsamında meydana gelebilmesi için ateşlenebilen bir silah işlevine uygun ve sonuç doğurmaya elverişli olmalıdır. (Yargıtay 8. CD. 2008/17309 E. 2010/9001 K.)
Patlayıcı madde kullanmak suretiyle de bu suç tipi meydana gelebilir. El bombaları, balistik füzeler, roketler, torpidolar veya elektronik patlayıcılar patlayıcı maddelere örnek verilebilir.
Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda molotof kokteyli de patlayıcı madde olarak kabul edilmiştir. (Yargıtay 9. CD. 2006/468 E. 2006/2152 K.)
Yargıtayın vermiş olduğu başka bir kararda ise sanığın mağdurun evi önüne patlayıcı madde atarak patlatması sonucunda mağdurda korku, endişe veya panik meydana gelmesi aynı zamanda bu patlayıcının kişinin hayatı, sağlığı ve malvarlığı üzerinde tehlike oluşturduğu anlaşıldığından bu suç tipi meydana gelmiştir. (Yargıtay 8. CD. 2007/722 E. 2008/9237 K.)
Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçunun Cezası
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunun cezası 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.
Kanunda belirtilen fiillerden birinin meydana gelmesi sonucunda genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu bakımından verilebilecek cezanın üst sınırı 3 yıl hapis cezası olacaktır. Cezanın tayini suçun meydana geliş şekli, failin özellikleri ve somut olayın koşullarına göre hakimin takdirinde olacaktır.
Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçunun Cezayı Azaltan Nitelikli Halleri ve Cezaları
Genel güvenliği tehlikeye sokma suçunu meydana getiren fiillerden yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine sebebiyet verilmesi halinde cezayı azaltan durum meydana gelir.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunun cezayı azaltan nitelikli halleri TCK m.170/2 ve m.171’de düzenlenmiştir.
TCK 170/2:
‘’(2) Yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.’’
TCK 171:
‘’(1) Taksirle;
a) Yangına,
b) Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına,
Neden olan kişi, fiilin başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olması halinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’
Yangın, Bina Çökmesi, Toprak Kayması, Çığ Düşmesi, Sel veya Taşkın Tehlikesine Neden Olma
Yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın olma tehlikesine sebep olma durumunda verilecek olan ceza temel cezaya göre bir miktar daha az olup 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır.
Bu fıkra kapsamında bizzat sayılan eylemlere neden olma değil böyle bir eylemin oluşması bakımından bir tehlikenin meydana gelmesi aranmaktadır.
Örneğin herhangi bir yakma eylemi sonucunda yangın boyutuna ulaşmadan söndürmenin olduğu durumda burada yangın tehlikesi meydana gelir ve cezayı azaltan nitelikli hal söz konusu olur.
Yargıtay bir kararında, sanığın evinin girişinde bulunan odun talaşını benzin dökerek yakması, fakat yangının binaya ve yakılan nesneler dışındaki eşyalara herhangi bir zarar ve ziyana neden olmadan olay yerine gelen polis memurları tarafından söndürüldüğü olayda, sanığın TCK 170/2’de düzenlenen yangın tehlikesine neden olma suçundan ceza alması gerektiğini belirtmiştir. (Yargıtay 8.CD, E:2017/24893, K:2020/10523, T:26.02.2020)
Genel Güvenliğin Taksirle Tehlikeye Sokulması
Genel güvenliği tehlikeye sokma suçunun taksirle işlenmesi hali de bir diğer cezayı azaltan nitelikli haldir. Bu durumda da verilecek olan ceza 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır.
Bir suçun taksirle işlenmesi failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak neticeyi öngörememesidir. Bu durum suçun temel haline göre daha az cezayı gerektirmektedir.
Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda, börek salonunda çalışan sanığın tülü ocağın altını yakarak açık unutması ardından salonu terk etmesi ve salonda yangın çıkması üzerine somut olay özelinde genel güvenliği tehlikeye sokma suçunun taksirle işlendiğine hükmedilmiştir. (Yargıtay 9. CD. 2006/6438 E. 2006/2687 K.)
Başka bir kararda ise Yargıtay; sanığın tarlası içindeki sazlıkları gerekli güvenlik önlemleri almadan ateşle yakması ile ateşten sıçrayan kıvılcımların rüzgarın etkisiyle sıçrayıp su deposunun çatısının yandığı olayda, sanığın eyleminin genel güvenliği taksirle tehlikeye sokma suçunu oluşturduğunu ifade etmiştir. (Yargıtay 8.CD, E:2019/19969, K:2021/1206, T:28.01.2021)
Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima
Teşebbüs, suç işleme kastıyla suçu oluşturan fiil için hareket geçilmesi ancak failin elinde olmayan sebeplerle suçun meydana gelmemesi durumudur. Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu bakımından teşebbüs hükümleri uygulanabilir. Bu halde verilecek olan cezada 3/4 oranına kadar indirim söz konusu olur.
Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda, sanığın elinde bulunan molotof kokteylini yakmaya çalıştığı esnada görevliler tarafından yakalanması üzerine suçun teşebbüs aşamasında kaldığına hükmedilmiştir. (Yargıtay 9. CD. 2010/4768 E. 2010/8415 K.)
İştirak, bir suça diğer kişilerin de katılması, ortak olmasıdır. İştirak hükümleri çerçevesinde suça yardım eden veya suça azmettiren kişiler, suçun işlenmesine etkileri oranında cezalandırılırlar olabilir.
Örneğin, failin yangın çıkarması için ona malzeme sağlayan, yangın çıkarması konusunda faili harekete geçirecek desteklerde bulunan yahut suçun işlenmesine yardım eden kişiler de cezalandırılmaktadır.
İçtima, failin bir suça ilişkin yaptığı fiili ile kanunda yazılı olan başka suçlara da sebebiyet vermesidir. Bu durumda iki farklı suç oluştuğu için iki farklı ceza verilmesi gerekirken içtima hükümleri kapsamında en ağır cezayı gerektiren suçtan yargılama yapılır.
Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda mağdurun aracının açık olan camından maytap atılarak yangına sebebiyet verilmiş olan somut olayda mala zarar verme ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan ayrı ayrı ceza verilmeyip ağırlaştırılmış tek bir cezaya hükmedilmiştir. (Yargıtay 8. CD 2010/3320 E. 2012/12317 K.)
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçuna sebebiyet veren fillerin birden fazla kez peş peşe işlenmesi halinde, zincirleme suç hükümleri uygulanır ve faile verilecek cezada artırıma gidilir.
Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçunun Soruşturma Aşaması
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunun soruşturma aşaması, yetkili makamlar tarafından suç şüphesinin öğrenilmesi ile başlayan ve olaya ilişkin iddianame hazırlanarak kamu davası açılmasına kadar devam eden süreçtir.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunun soruşturma aşamasında yerine getirilmesi gereken işlemler şu şekildedir:
- Şikâyet-İhbar,
- Gözaltı,
- Delillerin toplanması,
- İfade ve Sorgu,
- Adli Kontrol,
- Tutukluluk.
Şikâyet-İhbar
Şikayet, mağdur veya suçtan zarar görenin suç şüphesi içeren fiil hakkında yetkili mercilere yazılı veya sözlü olarak başvuruda bulunmasıdır. İhbar ise, gerçekleştirilen suç konusu eylemler ile herhangi bir ilişkisi olmayan kişinin yetkili makamları suçtan haberdar etmesidir.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu şikayete bağlı suçlar arasında değildir. Bu nedenle yetkili makamlara herhangi bir şikayet veya ihbar gelmemesi halinde dahi savcı, suç şüphesini öğrendiği andan itibaren soruşturma sürecini başlatmakla yükümlüdür.
Gözaltı
Gözaltı, ihbar veya şikayet konusu suçu işlediğine dair şüphe altında olan kimsenin savcının talimatıyla kolluk kuvvetleri tarafından belirli bir süre nezarethanede alıkonulmasıdır.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunun soruşturma aşamasında şüpheli hakkında gözaltı kararı verilebilir. Şüpheli, en fazla 24 saat gözaltında tutulabilir. Ancak bu suçun toplu olarak işlenmesi halinde bu süre 3 gün daha uzatılabilir.
DİKKAT: Her ne olursa olsun 12 yaşından küçükler ve 15 yaşından küçük sağır ve dilsizler gözaltına alınamaz.
Şüpheli hakkında gözaltı kararı verilmesine karşı şüpheli, şüphelinin eşi, avukatı, anne ve babası, çocukları ve torunları gibi yakın akrabaları bu gözaltı kararına karşı itirazda bulunabilir. İtiraz, gözalltı kararı veren savcının görev yaptığı yerdeki Sulh Ceza Hakimliğine gerçekleştirilir.
Delillerin Toplanması
Delil, ihbar veya şikayet konusu eylemlere ilişkin gerçeğin ortaya çıkartılması, şüphelinin suçunun yahut suçsuzluğunun ortaya konulması amacıyla toplanan somut olaya ilişkin her türlü delildir.
Delillerin toplanması evresinde somut olaya ve taraflara dair hem lehe hem aleyhe tüm delillerin savcı tarafından toplanması ve saklanması gerekmektedir. Yargılamanın her aşamasında delil toplanmasını şüpheli/sanık veya avukatı da talep edebilir.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan dolayı tanık beyanı, güvenlik kamerası görüntüleri, ses kayıtları veya olay yeri inceleme tutanakları delil olarak kullanılabilir.
Toplanan delillerin hukuka uygun olması ve hukuka uygun biçimde toplanması gerekmektedir. Hukuka aykırı şekilde elde edilmiş olan hiçbir delil hükme esas edecek biçimde kullanılamaz.
Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu bakımından sanığın mağduru yaralama kastıyla ateş etmesinden önce ya da sonra kişiler üzerinde korku, endişe veya panik yaratma kararıyla ateş ettiğine dair yeterli delil bulunmaması üzerine mahkumiyetine hükmedilmemiştir. (Yargıtay 8. CD. 2015/15443 E. 2016/5525 K.)
İfade ve Sorgu
İfade ve sorgu, suç şüphesi altında bulunan kişilerin suça konu olaya ilişkin beyanlarının alınmasıdır. İfade, kolluk kuvvetleri veya savcı tarafından gerçekleştirilirken, sorgu sulh ceza hakimi ve mahkeme tarafından yürütülmektedir.
Öncelikle şüpheli kişiye bir davetiye yollanır ve şüpheli ifadeye çağrılır. Bu davetiyede şüphelinin ifade vermek için hazır bulunması gereken yer, zaman ve ifade vermek için gelmezse hakkında zorla getirme kararı çıkarılacağı yazılır.
Şüphelinin kimlik tespiti ile başlayan ifade alımı, neden orada olduğunun, hangi suçun ona isnat edilmesinin anlatılması ile devam eder. Ardından ifade almakla görevlendirilen kişi, şüpheliye bu aşamada sahip olduğu hakları öğretir.
Şüpheli ifade sürecinde şu haklara sahiptir: y3akınlarına derhal haber verme, delil toplanmasını isteme, avukat talebinde bulunma, ifade vermeme (susma).
İfade süreci soru cevap şeklinde ilerler. Şüpheli kendisine sorulan somut olaya ilişkin sorulara özgür iradesi ile cevap verir, istediği zaman susma hakkını kullanarak sorulara cevap vermeyebilir.
Susma hakkını kullanmak isteyen kişiye işkence yapmak, ilaç vermek, tehdit etmek gibi usuller kullanılarak ifade vermeye zorlamak hukuka aykırıdır. Bu şekilde alınan ifade geçersizdir, hükme esas teşkil etmez.
İfade sürecinin sonunda soru ve cevapların yazılı olduğu tutanak görevli, şüpheli ve avukatı tarafından imzalanır. İfade tutanağında dile getirmediği beyanların yer aldığını veya beyanlarının yanlış yazıldığını gören şüpheli, tutanağı imzalamama hakkına sahiptir.
İfade ve sorgu süreci, hukuki bilgi birikimi gerektiren, psikolojik olarak yıpratıcı işlemler içeren süreçlerdir. Bu süreçlerde hak kaybına uğramamak ve en etkili savunmayı yapabilmek adına sürecin alanında uzman bir ceza avukatı ile takip edilmesi önemlidir.
Adli Kontrol
Adli kontrol kararı, tutuklama nedenlerinin bulunduğu ancak şüphelinin tutuklanmasının aşırı ve orantısız olacağı hallerde uygulanabilecek bir koruma tedbiridir. Adli kontrol tedbirleri, şüpheli hakkında uygulanabilecek en hafif yaptırımdır.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunda adli kontrol kararının verilebilmesi için kuvvetli suç şüphesi, somut deliller ve tutuklama nedeni bulunmalıdır.
Adli kontrol kararı verilmesi halinde, kişi bazı yükümlülüklere uymak koşuluyla serbest bırakılır. Bu kapsamda; kişinin yurt dışına çıkması, araç kullanması ve silah bulundurması yasaklanabilir, belirli aralıklarla imza atma yükümlülüğü öngörülebilir. Yükümlülüklere uyulmaması halinde kişi hakkında tutuklama kararı verilebilecektir.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan dolayı adli kontrol tedbirleri en fazla 2 yıllığına uygulanabilir. Ancak hakim gerekli gördüğü hallerde bu sürenin 1 yıl daha uzatılmasına karar verebilir.
Verilen adli kontrol kararına karşı kararın taraflara gönderilmesinden itibaren 7 gün içinde itiraz etmek mümkündür. Şüpheli, şüphelinin eşi ve avukatı bu itirazı gerçekleştirebilir. İtiraz, adli kontrol kararı veren Sulh Ceza Hakimliğine yapılır.
Tutukluluk
Tutukluluk, şüphelinin suçu işlediği yönünde kuvvetli şüphede deliller elde edilmesi halinde şüphelinin tutukevi denilen yerde tedbiren tutulmasıdır. Kanunda belirtilen tutuklama sebepleri şunlardır:
- Kişinin, kendisine isnat edilen suçu işlediği ihtimalinin yüksek olması,
- Kişinin, kaçma, saklanma, delilleri karartma, tanık mağdur gibi kimseler üzerinde baskı yapacağına ilişkin somut bulguların olması.
Yukarıda belirtilen koşulların varlığı halinde genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunun şüphelisi hakkında da tutuklama kararı verilebilir.
TCK m. 100/4 hükmü gereğince cezası 2 yılın altında olan suçlar bakımından şüpheli hakkında tutuklama kararı verilemez. Bu nedenle kasten yangın, bina çökmesi, toprak kayması, sel tehlikesine neden olan ve taksirle genel güvenliği tehlikeye sokan kişi hakkında tutuklama kararı verilemez.
Genel güvenliğin tehlikeye sokulması suçunda tutukluluk süresi en çok 1 senedir. Ancak hakim, gerekli gördüğü durumlarda gerekçe göstermek kaydıyla bu sürenin 6 ay daha uzatılmasına karar verebilir.
Şüpheli hakkında verilen tutuklama kararının aşırı ve orantısız olduğunu düşünen şüpheli, şüphelinin eşi, avukatı ve yasal temsilcileri bu karara karşı itirazda bulunabilir. Tutukluluk kararına karşı itiraz, şüphelinin tutuklanmasına itibaren 7 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine yapılır.
Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçunda Soruşturma Sonucunda Verilebilecek Kararlar
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçuna ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda savcı tarafından dosyanın gidişatı verilebilecek 3 farklı karar bulunmaktadır:
- Soruşturmaya yer olmadığı kararı,
- Kovuşturmaya yer olmadığı kararı,
- Kamu davasının açılmasının ertelenmesi,
- İddianamenin düzenlenmesine ilişkin karar.
Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)
Soruşturmaya yer olmadığı kararı, yetkili makamlara yapılan şikayet veya ihbar konusu eylemlerin suç oluşturmadığının açıkça anlaşılması veya şikayet veya ihbarın genel ve soyut nitelikte olması halinde verilen bir karardır.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu bakımından yetkili makamlara gelen şikayet veya ihbarın araştırılmaya değer görülmemesi durumunda soruşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
Soruşturmaya yer olmadığı kararı, taraflara gönderilir. Bu kararın gönderildiği tarihten itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulunulabilir.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)
Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, yürütülen soruşturma sonucunda şüpheli hakkında yargılamanın devam etmesine sebep olabilecek yeterlilikte delil elde edilememesi durumunda verilen bir karardır.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunda, suçun işlendiğine dair yeterli kanıt yoksa veya kişi hakkında bu suça ilişkin daha önce açılmış bir dava ya da verilmiş bir karar varsa dosya hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
Verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararı taraflara gönderilir. Bu kararın teslim alınmasından itibaren 15 gün içinde, kararı veren savcının bağlı olduğu Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulunulabilir.
Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi
Kamu davasının açılmasının ertelenmesi, yürütülen soruşturma konusu suçun 3 yıl veya daha az hapis cezası gerektiren bir suç olması durumunda savcı tarafından verilen ve dava açılmasının 5 yıl süreyle ertelenmesini sağlayan karardır.
Dosya hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilmesi için şu şartların bulunması gerekir:
- Şüphelinin daha öncesinde başkaca bir suçtan dolayı kesinleşmiş mahkumiyetinin bulunmaması,
- Meydana gelen suç nedeniyle ortaya çıkan zararın giderilmesi,
- Şüphelinin başkaca bir suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşması,
- Erteleme kararının şüpheli bakımından yararlı olacağı düşüncesi.
DİKKAT: Genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması suçundan dolayı kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.
5 yıllık erteleme süresi boyunca şüphelinin kasıtlı olarak herhangi bir suç işlememesi durumunda şüpheli hakkında kamu davası açılmaz ve kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilerek dosya kapatılır.
Verilen erteleme kararı taraflara tebliğ edilir. Bu karara karşı, kararın öğrenildiği tarihten itibaren 15 gün içinde kararı veren cumhuriyet savcısının bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulunulabilir.
İddianamenin Düzenlenmesi
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu açısından toplanan deliller, şüpheli hakkında dava açılabilmesi için yeterli bir şüphe oluşturuyorsa savcı, olaya ilişkin bir iddianame düzenler. İddianamenin hukuka uygun düzenlenmiş olması durumunda mahkemece iddianamenin kabulüne karar verilir ve kamu davası açılmış sayılır.
İddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ile soruşturma aşaması sona erer, kovuşturma yani duruşmalar aşamasına geçilir. Soruşturma aşamasında şüpheli olarak anılan kişi, kovuşturma aşamasında sanık olarak anılır.
Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçunun Savunması
Genel güvenliğin tehlikeye sokulması suçunun savunması, yargılama sonucunda şüpheli hakkında en az ceza verilmesine yardımcı olan en etkili mekanizmadır. Savunma hakkı, Anayasal bir hak olup herkes tarafından sınırsız olarak kullanılabilir.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçuna yönelik olarak ileri sürülebilecek savunmalar şu şekildedir:
- Suçun kasten işlenmediği,
- Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından herhangi bir tehlike oluşmadığı,
- Kanundaki seçimlik hareketlerden birinin meydana gelmediği,
- Daha az cezayı gerektiren nitelikli halin varlığı,
- Delillerin ispat bakımından yetersiz olduğu,
- Delillerin hukuka aykırı olarak elde edildiği,
- Yetersiz delil nedeniyle şüpheden sanığın yararlanacağı,
- Sadece aleyhe delillerin toplandığı,
- Suç teşebbüs aşamasında kaldığı için cezada indirim yapılması gerektiği,
- Şüpheli/sanığın 18 yaşından küçük olduğu.
Yukarıda örnek verilen savunmalar genel olarak ileri sürülebilecek iddialardır. Her somut olaya göre savunma şekli ve niteliği değişiklik gösterecektir. Etkili bir savunma için, failin özellikleri, suçun işleniş şekli ve dosyanın içeriği dikkatle incelenmeli ve iddialar hukuki çerçevede ileri sürülmelidir. Bu nedenle uzman ceza avukatından destek almakta yarar vardır.
Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunda ceza yargılaması aşaması, mahkemece iddianamenin kabulü ile başlayıp yine mahkemece bir karara varılması ile sona eren aşamadır. Ceza yargılaması aşamasına uygulamada kovuşturma adı da verilir. Bu aşamada şüpheli, sanık olarak adlandırılır.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan dolayı uygulanabilecek 3 farklı yargılama usulü vardır. Bunlar seri yargılama usulü, basit yargılama usulü ve genel yargılama usulüdür.
Seri muhakeme usulünde savcı, şüpheliye seri muhakeme teklifinde bulunur. Şüphelinin bu teklifi kabul etmesi halinde şüpheli hakkında tayin edilecek ceza, savcı tarafından tespit edilir.
Seri muhakeme usulünü kabul eden şüpheliye verilecek olan cezada yarı oranında indirim yapılır. Seri muhakeme usulüne dair kayıtlar, şüphelinin adli sicil kaydına işler.
Seri muhakeme usulünün uygulanması sonucunda verilecek olan cezaya karşı 7 gün içinde itiraz edilmesi mümkündür.
Seri muhakeme usulünün şüpheli tarafından kabul edilmemesi durumunda basit yargılama usulü yahut genel yargılama usulü ile yargılamaya devam edilir.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunun yangın, bina çökmesi, toprak kayması, sel tehlikesine neden olması ve taksirle genel güvenliği tehlikeye sokulması durumunda mahkeme öncelikle basit yargılama usulünü uygulamalıdır.
Basit yargılama usulünde mahkeme, savcı tarafından hazırlanan iddianameyi dosyanın taraflarına tebliğ eder ve 15 gün içinde yazılı savunmalarını iletmelerini ister. Bu süre sonunda mahkeme, duruşma yapmadan dosya üzerinden hüküm verir.
Yargılamada basit yargılama usulünün tercih edilmesi halinde kararın tebliğ edildiği günden itibaren 7 gün içinde mahkemeye sunulan dilekçe ile karar itiraz hakkı bulunmaktadır.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunun yargılamasının genel hükümlere göre yapılmasına karar verilmesi durumunda hakim, bir duruşma günü belirler ve bu gün, taraflara tebliğ edilir.
Duruşmada hazır bulunan taraflara öncelikle iddianame okunur, sonrasında beyanları, savunmaları ve şikayetleri dinlenir. Taraf ve tanık beyanlarını yeterli bulmayan hakim dilerse olay yerinde keşif yapılmasına, bilirkişinin olaya ilişkin rapor hazırlanmasına, yeni delil toplanmasına karar verebilir.
Tüm bu işlemlerin ardından hazırlanan bilgi ve belgeler doğrultusunda hakim, dosya ve şüpheli hakkında kesin bir karar verir. Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunda görevli mahkeme, suçun işlendiği yerdeki Asliye Ceza Mahkemesidir.
Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçunda Zamanaşımı
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunda dava zamanaşımı süresi suçun işlendiği andan itibaren 8 yıl; ceza zamanaşımı süresi ise mahkeme tarafından verilen kararın kesinleştiği andan itibaren 10 yıldır.
Dava zamanaşımı süresinin dolması ile, meydana gelen haksız eylemler nedeniyle sanık hakkında dava açılamaz, sanık duruşmaya çağrılamaz, hakkında yargılama yapılamaz ve hüküm verilemez.
Ceza zamanaşımı süresinin dolması ile mahkeme tarafından sanık hakkında verilen ceza infaz edilemez, Devlet sanığı cezalandıramaz.
Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunda mahkemenin verebileceği 7 farklı karar bulunmaktadır Bu kararlar şunlardır:
- Beraat,
- Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK),
- Mahkûmiyet,
- Adli para cezasına çevirme,
- HAGB,
- Cezanın Ertelenmesi,
- Davanın Düşmesi.
Beraat
Beraat, yürütülen soruşturma ve yapılan yargılama sonucunda sanığın suçsuzluğunun tespit edilmesi halinde verilen bir karardır. Hakkında beraat kararı verilen kişi, herhangi bir hapis veya adli para cezası almayacağı gibi hakkında güvenlik tedbirine de hükmedilemez.
Yargılamaya konu olan fiil Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak tanımlanmamış ise, sanığın suçla ilgili kast ya da taksiri bulunmazsa ya da hukuka aykırılık nedenlerinin varlığı halinde beraat kararı verilebilir.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
Yargılamaya konu davranışın suç oluşturduğu mahkeme tarafından kabul edilmekle birlikte failin içinde bulunduğu özel durum nedeni ile ceza verilmemesi gerekiyorsa, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilecek haller şunlardır:
- Failin 12 yaşından küçük olması,
- Failin akıl hastalığının bulunması,
- Failin sağır veya dilsiz olması,
- Şahsi cezasızlık sebeplerinin olması,
- Suça konu fiilin cebir veya tehdit altındayken işlenmesi,
- Hataya düşülmesi,
- Zorunluluk halinin bulunması.
Mahkûmiyet
Mahkumiyet, sanığın kendisine isnat edilen suçu işlediğinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi durumda verilen bir karardır. Hakkında mahkumiyet kararı verilen sanık, yargılama konusu suçtan dolayı suçlu bulunur ve hakkında cezaya hükmedilir.
Hakkında mahkumiyet kararı verilen sanık hakkında hapis cezası ya da adli para cezasına hükmedilir. Ancak hakim gerekli gördüğü hallerde sanık hakkında güvenlik tedbiri uygulanmasına da karar verebilir.
Sanık hakkında verilecek cezada ‘İyi Hal İndirimi’ uygulanması mümkündür. İyi hal indirimi, sanığın geçmiş yaşamı, eğitim ve iş hayatı, sanığın gerçekleştirmiş olduğu suç nedeniyle pişmanlık duyması gibi sebeplere bağlı olarak yapılabilir.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan dolayı uygulanacak iyi hal indirimi, ceza miktarının ⅙’sı kadardır.
Mahkumiyet kararının kesinleşmesinin ardından 3 sene içerisinde kasten başkaca bir suç işlenmesi halinde sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanır ve hükmedilen cezanın miktarında artırıma gidilir.
Adli Para Cezasına Çevirme
Adli para cezasına çevirme, sanık hakkında hükmedilen 1 yıl veya daha az hapis cezasının adli para cezası olarak infaz edilmesi yönündeki karardır. Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan dolayı verilen hapis cezasının adli para cezası olarak infaz edilebilmesi için sanığın başkaca bir kasten suç işlemeyeceği yönünde mahkemece kanat oluşması gerekmektedir.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunun cezası 1 yıl altında olursa verilecek olan hapis cezası adli para cezasına hâkimin takdirine bağlı olarak çevrilebilir. Aksi takdirde verilen ceza adli para cezasına çevrilemez.
Adli para cezasına çevirme için öncelikle failin eylemlerinin gün olarak karşılığı tespit edilir. Bu gün karşılığı 5 ila 730 gün arasında değişir. Belirlenen gün sayısı failin ekonomik durumuna göre 20 ila 100 TL arası bir ücret ile çarpılır. Bu hesap neticesinde fail hakkında verilecek adli para cezasının miktarı tespit edilmiş olunur.
Verilen adli para cezası, taksitlere bölünmüş halde ya da tek seferde nakit olarak ödenebilir. Tek seferde ödenecekse 1 yıl içinde; taksitle ödenecekse en fazla 2 yıl içerisinde ödeme yapılmalıdır. Ödenmeyen adli para cezası, tekrar hapis cezasına çevrilebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanık hakkında hükmolunacak hapis cezasının açıklanmasının 5 yıllığına ertelenmesidir. Bu kararın verilmesi ile sanık, hüküm açıklanan kadar suçsuz olarak kabul edilir.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için şu şartların varlığı gereklidir:
- Sanık hakkında 2 yıldan az hapis cezasına hükmedilmiş olması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
- Sanığın eylemleri neticesinde mağdura verdiği zararı gidermesi,
- Sanığın HAGB teklifini kabul etmesi,
- Hâkimde tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaat olması gerekmektedir.
Hakkında HAGB kararı verilen sanık 5 yıl boyunca denetime tabi tutulur. Bu süre içerisinde kendisine verilen görev ve sorumlulukları yerine getirerek kasten suç işlemeyen kişinin cezası açıklanmaz. Ancak yükümlülüklere uymayan veya başka suç işleyen kişinin cezası açıklanır ve infaz edilir.
Sanık hakkında hükmolunan HAGB kararına karşı itiraz yolu açıktır. İtiraz, 7 gün içinde kararı veren mahkemenin bağlı olduğu ağır ceza mahkemesine sunulan dilekçe ile yahut zabıt katibine bulunulan beyan ile yapılır.
Cezanın Ertelenmesi
Cezanın ertelenmesi, sanık hakkında verilen cezanın infazının belirli şartlara bağlı olarak bir süreliğine ertelenmesine ilişkin karardır.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan dolayı sanık hakkında verilen cezanın ertelenebilmesi için şu şartların varlığı gerekmektedir:
- Verilen hapis cezasının 2 yıldan daha az süreli olması,
- Sanığın başka bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezası almamış olması,
- Hâkimde sanığın başka bir suç işlemeyeceği yönünde bir kanaat oluşması.
Cezası ertelenen sanık 1 yıl ila 3 yıl arasında bir denetim süresine tabi tutulur. Bu denetim süresi içinde kendisine verilen ödev ve yükümlülükleri yerine getiren sanığın cezası infaz edilmiş sayılır. Ancak ödev ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen veya kasten suç işleyen kişinin cezası derhal infaz edilmeye başlanır.
DİKKAT: Erteleme sonucunda verilen mahkûmiyet kararı, kişinin adli sicil kaydında görünür.
Davanın Düşmesi
Davanın düşmesi, yargılamaya devam olunmasının hukuken anlam ifade etmeyeceği durumlarda verilen özel bir karardır.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan dolayı davanın düşmesi kararı verilebilmesi için şu durumlardan birinin mevcut olması gerekir:
- Suçun genel af ilan kapsamına dahil edilmesi,
- 8 yıllık dava zamanaşımı süresinin dolması,
- Sanığın yargılamaya konu fiili nedeniyle zaten açılmış bir dava veya daha önceden verilmiş bir kararın bulunması,
- Sanığın ölmesi.
Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci
İsitnaf ve temyiz süreci, yerel mahkemeler tarafından verilen kararın hatalı olduğunu düşünen kişiler tarafından başvurulan ve söz konusu kararın yeniden gözden geçirilmesine olanak tanıyan kanun yollarıdır.
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunda istinaf kanun yoluna başvurmak mümkündür.
İstinaf başvurusu, kararı veren Asliye Ceza Mahkemesine verilecek dilekçe ile yapılır. İstinaf başvurusu, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. Bu sürenin geçmesinin ardından taraflar, istinafa başvuru hakkı kaybeder ve karar kesinleşir. İstinaf incelemesi Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilir.
Bölge Adliye Mahkemesinin bozma kararları dışındaki kararlarına karşı, hükmün açıklanmasından itibaren 15 gün içerisinde temyiz kanun yoluna başvurulabilir. Temyiz başvurusu, kararı veren Asliye Ceza Mahkemesine yazılı dilekçe vermek suretiyle yapılır.
5 yıl ve daha az süreli hapis cezaları ile adli para cezalarına karşı istinaf başvurusunun reddine karşı kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurulamaz. Temyiz başvurusu yapılamayacak diğer tüm haller, Ceza Muhakemeleri Kanunu 286/2 hükmünde açıklanmaktadır.
Sonuç
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu, meydana geliş fiilleri bakımından çeşitlilik göstermektedir. Bu suçun taksirle işlenmesi halinde daha az cezaya hükmedilmesi söz konusu olabilir. Suça ilişkin etkin bir savunmanın yapılması, soruşturma ve kovuşturma aşamalarına dair teknik detayların takibi ve en önemlisi sürelerin kaçırılmaması adına alanında uzman bir ceza avukatından yardım alınması önemlidir.