Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçu ve Cezası
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu, uygulamada yedieminlik görevini suistimal olarak da bilinen suç türüdür. Türk Ceza Kanunu’nda Adliyeye Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenen bu suç tipi ile devletin kurumlarına olan güven koruma altına alınmaya çalışılmıştır. Bu suç; rehinli, hacizli veya el konulmuş mallarda söz konusu olabilir.
İçindekiler
Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçu Nedir?
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu, bir kişiye resmi olarak muhafaza edilmek suretiyle teslim edilmiş olan hacizli, rehinli ya da herhangi bir nedenle el konulmuş olan mal üzerinde tasarrufta bulunulmasıdır. Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu Türk Ceza Kanunu madde 289’da düzenlenmektedir.
TCK 289:
‘’ (1) Muhafaza edilmek üzere kendisine resmen teslim olunan rehinli veya hacizli veya herhangi bir nedenle elkonulmuş olan mal üzerinde teslim amacı dışında tasarrufta bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçu Nasıl Oluşur?
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu; rehinli, hacizli veya herhangi bir nedenle elkonulmuş olan malı teslim almış olan kişinin bu malı teslim amacı dışında kullanması sonucu oluşur.
Kişinin malı satması, mala zarar vermesi, malı kaybetmesi, malı bozması, mala zarar vermesi ya da malın tesliminden kaçınması, suçu oluşturan hallere örnek olarak verilebilir.
Yedieminin, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak malın kaybolmasına yahut bozulmasına sebep olması halinde de mevzubahis suçun oluşumu söz konusu olmaktadır. Aynı şekilde,
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu herkes tarafından işlenebilen bir suç tipi değildir. Suçun oluşumu kendisine resmi olarak yediemin olmaya yetkili kişi tarafından işlenmesi gerekmektedir.
Teslim Amacı Dışında Tasarrufta Bulunma
Yediemine teslim edilen hacizli, rehinli ya da el konulmuş olan malın teslim edilme amacının dışında kullanılması sonucunda bu suç tipi meydana gelecektir. Yediemin kendisine teslim edilen malı amacına uygun şekilde korumakla yükümlüdür.
Örneğin yediemine teslim edilmiş olan hacizli bir buzdolabının yedieminde olduğu süre boyunca bozulması, satılması, kaybedilmesi, başkasına verilmesi yahut istenildiğinde geri verilmemesi halinde muhafaza görevini kötüye kullanma suçu meydana gelir.
Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda, yediemine yasaya uygun şekilde resmen teslim gerçekleşmediğinden muhafaza görevini kötüye kullanma suçu da oluşmadığına hükmedilmiştir. (Yargıtay 17. CD. 2020/4171 E. 2020/5163 K.)
Dikkat ve Özen Yükümlülüğüne Aykırı Davranılması Sonucu Malın Kaybolmasına ya da Bozulmasına Sebep Olma
Muhafaza edilmesi amacıyla yediemine teslim edilmiş olan rehinli, hacizli veya herhangi bir nedenle el konulmuş olan mal hakkında dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılması sonucunda malın kaybolması ya da bozulmasıyla muhafaza görevini kötüye kullanma suçu meydana gelmektedir.
Bu fiiller sonucu ortaya çıkan suçu işleyen kişi, adli para cezası ile cezalandırılmaktadır.
Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda, haczedilen malın niteliği de dikkate alınarak icra müdürlüğüne haber verilmeyerek malın kaybolmasına sebep olan sanığın, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ederek muhafaza görevini kötüye kullanma suçunu işlediğine hükmedilmiştir. (Yargıtay 9. CD. 2020/7302 E. 2021/638 K.)
El Konulan Eşyanın Amacı Dışında Kullanılması
Herhangi bir suça ilişkin olarak başlatılan soruşturma ve kovuşturma aşamalarında el konulan eşyanın muhafaza amacı dışında kullanılması halinde de muhafaza görevini kötüye kullanma suçu meydana gelmektedir. El konulan, suça ilişkin eşyanın kullanılması halinde kişiye verilecek ceza, bir yıla kadar hapis cezasıdır.
Yargıtay konuya ilişkin bir kararda, tekel memuru olan sanığın başka bir soruşturma kapsamında muhafaza edilmesi için kendisine teslim edilen kaçak çayın, ilgili kurumun istemine rağmen teslim etmemesini ve bu malları başkasına vermesini TCK 289/4 suçunu oluşturduğunu ifade etmiştir. (Yargıtay 16.CD, E:2015/5671, K:2015/4849, T:09.12.2015)
Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçunun Cezası
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunun cezası 3 aydan 2 yıla kadar hapis ve 3000 güne kadar adlî para cezasıdır. Suç meydana geldiği takdirde hapis ve adli para cezasına birlikte hükmedilecektir.
Suç konusu malın özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak kaybolması ya da bozulmasına neden olma halinde verilecek ceza adli para cezasıdır.
Bir suça ilişkin soruşturma veya kovuşturma kapsamında el konulan eşyayı amacı dışında kullanan kimseye verilecek ceza ise 1 yıla kadar hapis cezasıdır.
Verilecek olan cezanın miktarını hâkim somut olayın koşullarına ve failin durumuna göre tayin edecektir. Ceza en alt sınırdan olabileceği gibi en üst sınır olan 2 yıl da olabilecektir. Fıkralarda belirtilen suçun farklı oluşum hallerine göre verilecek olan ceza da değişmektedir.
Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçunda Cezayı Azaltan Nitelikli Hali ve Cezası
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunun cezayı azaltan nitelikli hali; muhafaza görevi suçunu malın sahibinin işlemesi durumudur. Bu durumda verilecek olan cezada belli oranda indirim yapılmaktadır. Bu husus, Türk Ceza Kanunu m.289 hükmünde açıklanmaktadır.
TCK 289/1:
“…Kişinin bu malın sahibi olması halinde, verilecek ceza yarı oranında indirilir.”
Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçunu Malın Sahibinin İşlemesi
Yedieminliği suistimal suçunun suç konusu malın sahibi tarafından işlenmesi durumunda verilecek olan ceza yarı oranında indirilir.
Örneğin muhafaza edilecek malların kendisine ait olan kişi bu mallar üzerinde teslim amacı dışında tasarrufta bulunursa suç meydana gelecek ancak cezada indirim yapılacaktır.
Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda kendisine ait olan, muhafaza edilmek üzere sanığa teslim edilen mallar üzerinde tasarrufta bulunulduğuna hükmedilmiş ve cezada indirim yapılmıştır. (Yargıtay 9. CD. 2013/18265 E. 2014/2340 K.)
Yargıtayın vermiş olduğu diğer bir kararda muhafaza görevini kötüye kullanma suçuna konu olan motorun sahibinin sanık olduğu anlaşıldığından TCK m.289/1 son cümleye göre indirim yapılmalıdır. (Yargıtay 17. CD. 2020/3871 E. 2020/5946 K.)
Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçunda Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık, bir suçun tamamlanmasının ardından failin pişmanlık göstererek meydana gelen olumsuz neticeleri ortadan kaldırmaya yönelik çaba sarf etmesidir. Etkin pişmanlık söz konusu olduğunda cezada bir miktar indirim yapılmaktadır.
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması TCK m.289/2 uyarınca mümkündür.
TCK 289/2:
‘’Birinci fıkrada tanımlanan suçun konusunu oluşturan eşyayı kovuşturma başlamadan önce geri veren veya bunun mümkün olmaması halinde bedelini ödeyen kişi hakkında verilecek cezaların beşte dördü indirilir.’’
Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda sanık hakkında muhafaza görevini yerine getirme suçunun sabit olması ancak suç konusu eşyanın kovuşturma başlamadan önce geri verilmesi veya bedelinin ödenmesi söz konusu olduğundan cezada indirim yapılacağına hükmedilmiştir. (Yargıtay 9. CD. 2013/5494 E. 2013/12861 K.)
Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçunda Zamanaşımı
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu süre suçun işlendiği andan itibaren başlamaya başlar. Ceza zamanaşımı süresi ise 10 yıldır. Ceza zamanaşımı süresi hükmün kesinleştiği anda işlemeye başlar.
Ceza zamanaşımın geçmesi halinde olayla ilgili dava açılamaz, ceza zamanaşımı süresinin geçmesi durumunda ise cezanın infazına başlanamaz.
Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima
Teşebbüs, failin suç işlemek üzere harekete geçmesi ancak suçun failin iradesi dışında gerçekleşen sebeplerle tamamlanamamasıdır. Suçun oluşumu için gerekli olan icra hareketlerine başlanmış olup bu hareketler tamamlanmazsa verilecek olan cezada indirim yapılacaktır. Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda suçu oluşturan icra hareketleri bölünebildiği takdirde teşebbüsten söz etmek mümkün olacaktır.
İştirak, muhafaza görevini kötüye kullanma suçunu meydan getirme suçunun birden fazla kişi ile işbirliği içinde suç işleme kararı altında işlenmesidir. Suçun meydana gelmesindeki her kişi katkısına göre fail gibi cezalandırılmaktadır.
İştirak hükümleri çerçevesinde suça yardım eden veya suça azmettiren söz konusu olabilmektedir. Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu açısından somut olayın özelliklerine göre iştirak hükümleri uygulama alanı bulabilir.
Örneğin, yediemine emanet edilen bir aracın kullanılması için faile yardım eden, imkan sunan, teşvik eden yahut azmettiren kişiler de suçun işlenmesindeki etkileri oranında ayrı ayrı cezalandırılacaktır.
İçtima, suçu meydana getiren fiilin bir başka suçun oluşumuna sebebiyet vermesidir. Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu içtima hükümleri çerçevesinde, muhafaza amacı dışında kullanılan bir eşya üzerinde birden çok haciz kararı verilmiş ise faile ayrı ayrı ceza verilmeyip ağırlaştırılmış tek bir ceza verilir.
Emanet edilen eşyanın amacı dışında kullanılması kapsamında birden fazla fiilin işlenmesi halinde ise fail hakkında tek cezaya hükmedilmektedir.
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu bakımından Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda, aynı sanıkla ilgili yedieminlik görevine uymama hakkında birden çok kez kamu davası açılması durumunda zincirleme suç hükümleri söz konusu olacağına hükmedilmiştir. (Yargıtay 4. CD. 2002/17814 E. 2003/1759 K.)
Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçunun Soruşturma Aşaması
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunun soruşturma aşaması, suç işlendiğine dair şüphenin savcı ya da kolluk ekipleri tarafından öğrenilmesinden başlar ve mahkemeye sunulan iddianamenin kabul edilmesiyle son bulur.
Soruşturma aşamasında karşılaşılacak işlemler aşağıdaki gibidir:
- Şikâyet-İhbar,
- Gözaltı,
- Delillerin toplanması,
- İfade ve Sorgu,
- Uzlaşma,
- Adli Kontrol,
- Tutukluluk.
Şikâyet-İhbar
Kanunda yer alan bazı suçlarda, suçun soruşturulmaya başlanması için mağdur tarafından şikâyette bulunulmuş olma zorunluğu bulunurken bazı suçlar için herhangi bir kişinin ihbarda bulunması yeterli olur. Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunun soruşturulmaya başlanması için mağdurun şikâyeti aranmaz.
Savcılığa ya da kolluğa yapılacak bir ihbarla soruşturma evresi başlar. Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu şikâyete tabi olmadığından ihbar suretiyle savcının haberdar olması halinde soruşturma başlar. İhbar için bir süre koşulu yoktur.
Gözaltı
Gözaltı, şüphelinin suç işlediği konusunda somut delillerin olması halinde yakalaması yapılan kişinin savcının talimatıyla kolluk nezaretinde tutulmasıdır.
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda gözaltı süresi yakalama zamanından itibaren en fazla 24 saat olabilir. Gözaltına alınan kişinin en yakın mahkemeye gönderilmesi için geçen süre de bu 24 saatten bağımsız olarak en fazla 12 saattir. Suçun birden fazla kişi tarafından toplu işlenmesi halinde ise gözaltı süresi 3 gün daha uzatılabilmektedir.
Belirtilen bu sürelere uyulmaması halinde veya gözaltı kararının hukuka aykırı olması durumunda itiraz edilebilir. İtiraz sulh ceza hakimliğine yapılmalıdır. Bu itirazı şüpheli kişi yapabileceği gibi, şüphelinin eşi, avukatı, ikinci dereceden akrabaları veya yasal temsilcisi yapabilir.
Şüphelinin 12 yaşından küçük olması ya da 15 yaşından küçük sağır veya dilsiz olması halinde muhafaza görevini kötüye kullanma suçu açısından gözaltı kararı verilemez.
Delillerin Toplanması
Suça ilişkin maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla soruşturma evresinde her türlü delil (hem lehe hem aleyhe) savcı tarafından toplanmalıdır. Şüpheli ya da şüphelinin avukatı da yargılamanın her aşamasında delil toplanmasını talep edebilir.
Delillerin toplanması aşamasındaki en önemli durum delillerin hukuka uygun olarak elde edilmesidir. Hukuka uygun olarak elde edilmeyen deliller ispat aracı olarak kullanılamaz ve bu delillere dayanılarak ceza verilemez.
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda olaya ilişkin tanık beyanları veya kamera görüntüleri delil olarak mahkemeye sunulabilir. Tanıklara karşı zor kullanmak suretiyle alınan ifadeler ise hukuka aykırı delil olarak kabul edilecek ve yargılamada kullanılamayacaktır.
İfade ve Sorgu
İfade ve sorgu aşaması, soruşturma aşamasının en önemli evresidir. Bu aşamada suç işlediği konusunda şüphe bulunan kişi savcı, kolluk ya da hakim tarafından dinlenir.
İfade ve sorgu süreci, şüpheli kişiye gönderilen bir davetiye ile başlar. Gönderilen davetiyede kişinin ifade alımı için belirtilen yerde, belirtilen gün ve saatte bulunması gerektiği açıkça bildirilir. Kişi davetiyeye rağmen ifade alımına gelmezse hakkında zorla getirtme kararı çıkarılacağı da bu davetiyede belirtilir.
İfade alımına gelen kişinin öncelikle kimliği saptanır ve hangi suç isnadı ile orada olduğu açıklanır. Ayrıca bu noktada şüphelinin ailesine haber verebileceği, avukat talep edebileceği ve delil toplanmasını isteyebileceği gibi hakları olduğu anlatılır.
İfade alımı esnasında kişi sorulan sorulara özgür iradesi ile cevap vermeli, herhangi bir baskı ve zor kullanma olmamalıdır. Şüpheliye ilaç verme, yorma ya da işkence etme suretiyle özgür iradesini sakatlayacak herhangi bir harekette bulunulması hukuka aykırıdır. Sayılan bu haller kanunda yasak usuller olarak belirtilmiştir.
İfade ve sorgu süreçlerinin sonucunda şüpheliye bir tutanak imzalatılmaktadır. Tutanakta yer alan bilgilerin eksik yahut yanlış olması halinde tutanak imzalanmamalı ve imzalanmama nedeni de ayrıca tutanakta belirtilmelidir.
İfade ve sorgu süreçlerinde verilen ifadeler yargılamada ve ceza tayinine esas alınan önemli delillerdendir. Bu itibarla, mevzubahis süreçlerin, alanında uzman bir ceza avukatı danışmanlığında takip edilmesi oldukça önemlidir.
Uzlaşma
Uzlaşma, tarafların uzlaştırmacı eşliğinde ortak bir noktada anlaştırılmasıdır. Bazı suçlar uzlaştırma kapsamında iken bazı suçlar kapsam dışıdır. Şikâyete tabi olan suçlar uzlaştırmaya da tabidir.
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunun soruşturulması şikâyete bağlı olmadığından uzlaştırmaya tabi değildir.
Adli Kontrol
Adli kontrol; soruşturma aşamasında yapılan incelemeler sonunda tutuklama nedenlerinin ortaya çıkması halinde, şüphelinin özgürlüğünü kısıtlamamak amacıyla şüpheli hakkında başkaca tedbirler uygulanmasıdır. Adli kontrol kararı ile şüpheliye belirli yükümlülükler getirilerek bu yükümlülüklere uyması beklenir.
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu bakımından adli kontrol hükümleri uygulanabilir. Adli kontrol yükümlülükleri aşağıdaki gibi olabilir.
- Yurt dışına çıkış yasağı,
- Hâkimin belirlediği yerlere düzenli olarak giderek imza atmak,
- Hakimin belirleyeceği mesleki uğraş ve eğitimde devamlılık,
- Bazı taşıtları gerektiğinde kullanmamak,
- Konutu terk etmemek,
- Meydana gelen zarara karşı bir güvence vermek
- Silah bulundurmamak.
Sayılan bu tedbirlerin uygulanma süresi en fazla 2 yıl olabilir. Bu sürenin uzatılması, gerekçe göstermek suretiyle 1 yıllığına olabilir.
Adli kontrol tedbirine karşı, şüpheli/sanık, avukatı, eşi veya yasal temsilcisi itiraz hakkına sahiptir. İtiraz, kararın taraflarca öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde kararı veren mahkemenin bağlı olduğu Asliye Ceza Mahkemesine yapılır.
Tutukluluk
Tutukluluk soruşturma aşaması sonucunda verilebilecek olan özgürlüğü en fazla kısıtlayan, şüphelinin cezaevinde tutulmasına neden olan bir koruma tedbiridir. Şüphelinin cezaevinde tutulması ile kaçması ve delilleri karartması engellenmek istenmektedir.
Kanunda belirtilen hapis cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmadığından, muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda tutukluluk tedbirinin uygulanması mümkün değildir.
Tutuklama kararına karşı itiraz hakkı bulunmaktadır. İtiraz, kararın verilmesinden itibaren 7 gün içinde kararı veren merciye sunulan dilekçe ile yapılır. Karara karşı itirazı yapabilecek kişiler; şüphelinin kendisi, eşi, avukatı, yasal temsilcisi ya da birinci veya ikinci derece akrabalarıdır.
Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçunda Soruşturma Sonucunda Verilebilecek Kararlar
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda soruşturma sonucunda savcı tarafından verilebilecek kararlar aşağıdaki gibidir:
- Soruşturmaya yer olmadığı kararı
- Kovuşturmaya yer olmadığı kararı,
- İddianamenin düzenlenmesine ilişkin karar.
Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)
Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar ya da şikâyet ile savcıya ulaşan suç şüphesinin soruşturulmasına dair suç yönünün bulunmadığı takdirde verilmesine ilişkin karardır. Savcılığa ulaşan bilgi genel ve soyut nitelikteyse SYOK kararı verilecektir.
SYOK kararının verilmesi halinde soruşturma hiç başlamamış sayılır ve dosya kapanır. Bu karar karara karşı itiraz edilebilir. İtiraz, kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)
Soruşturma aşamasının sonunda savcı, dava açılmasını uygun görmez ya da suçla ilgili yeterli delile ulaşamaz ise kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verebilir. Uygulamada bu karara KYOK da denir. Bu durumda dosya soruşturma aşamasından sonra kapanır.
KYOK kararına karşı itiraz mümkündür. İtiraz kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır.
KYOK kararından sonra, şüpheli ya da sanık hakkında tekrar soruşturma başlatılacaksa yeni delillerin ortaya konması gerekir.
İddianamenin Düzenlenmesi
İddianamenin düzenlenmesi, soruşturma sonucunda savcının suçun işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşması üzerine gerekli belgeleri hazırlayarak bunu yetkili ve görevli mahkemeye sunmasıdır. İddianamenin kabul edilmesiyle birlikte kamu davası açılır ve yargılama aşamasına geçilir.
Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçunun Savunması
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda ceza yargılaması aşamasında hak kaybının en aza indirilmesi için bazı savunmalar yapılmaktadır. Bu aşamada aşağıdaki gibi savunmalar yapılabilmektedir.
- Muhafaza edilmek üzere resmen teslimin gerçekleşmediği,
- Malın teslim edildiği kişinin yediemin sıfatının bulunmadığı,
- Teslim amacı dışında kullanmanın olmadığı iddiası,
- Suç konusu eşyanın kovuşturma öncesinde geri verilmesi,
- Eşyanın bedelinin ödendiği iddiası,
- Sanık hakkında sadece aleyhe delillerin toplanıp lehe delillerin toplanmadığı iddiası,
- Failin sağır ve dilsiz olduğu iddiası,
- Failin yaşının küçük olması,
- Hukuka uygunluk sebeplerinin varlığı.
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçuna ilişkin örnek savunmalara yukarıda yer verilmiştir. Bu savunmalar her olay bazında farklı olacaktır. Suçla ilgili etkili bir savunmadan yararlanmak için ceza avukatından destek alınması oldukça önemlidir.
Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda ceza yargılaması aşaması, savcı tarafından hazırlanan iddianamenin mahkemece kabul edilerek davanın açılmasıyla başlayan ve sanık hakkında bir hüküm verilmesiyle sona eren evredir. Bu evreye, uygulamada, kovuşturma evresi de denir.
Mahkeme, muhafaza görevini kötüye kullanma suçu yargılama aşamasında, iki farklı yargılama usulünün uygulanmasına karar verebilir. Bu usuller; basit yargılama usulü ve genel hükümlere göre yargılamadır.
Mahkeme tarafından basit yargılama usulünün tercih edilmesi halinde, mahkeme savcılık tarafından hazırlanan iddianameyi taraflara iletir. Taraflar iddianamenin tebliğinden itibaren 15 gün içinde savunmalarını yazılı şekilde mahkemeye iletir. Dava duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden yürütülür, tüm deliller dosya üzerinden incelenip bir karar verilir.
Yargılamada basit yargılama usulünün tercih edilmesi halinde kararın taraflara tebliğ edildiği günden itibaren 7 gün içinde mahkemeye sunulan dilekçe ile karar itiraz hakkı bulunmaktadır. İtiraz incelemesinin sonucunda verilen karar hakkında istinaf kanun yoluna başvurulabilir.
Mahkeme tarafından genel yargılama usulünün tercih edilmesi halinde, duruşmalar yapılır, sanık ve mağdurun savunmaları duruşmalarda dinlenir, hakim dilerse keşfe gidebilir vb. tüm deliller duruşmalarda incelenir. Yapılan duruşmaların ardından konu hakkında bir karara varılır.
Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda mahkemenin verebileceği kararlar aşağıdaki şekilde olabilir:
- Beraat,
- Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK),
- Mahkûmiyet,
- Adli para cezasına çevirme,
- HAGB,
- Cezanın Ertelenmesi,
- Davanın Düşmesi.
Beraat
Beraat, yapılan ceza yargılaması sonucunda failin aklanarak mahkeme tarafından suçsuz olduğuna hükmedilmesidir. Suça ilişkin fiilin kanunda suç olarak tanımlanmadığı, failin kast veya taksirinin olmadığının anlaşılması, hukuka uygunluk nedeninin bulunması ve suçu failin işlemediğinin kesin olması üzerine beraat kararı verilecektir.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
Sanığın suça dair fiilleri suç oluşturmasına rağmen bazı nedenlerle ceza verilememesi üzerine ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilecektir. Buna CYOK kararı da denir.
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu açısından kişinin yaşının küçük olması, akıl hastalığının bulunması, bu suçun bir tehdit altında işlenmesi veya şahsi cezasızlık sebebi gibi nedenlerle ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilir. Ceza verilmesine yer olmadığı kararı kişinin adli sicil kaydında görünmez.
Mahkûmiyet
Mahkûmiyet kararı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanığın suçunun sabit olduğunun kesinleşmesidir. Bu halde kişi suçlu olarak nitelendirilir. Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu bakımından sanık tarafından işlendiğinin sabit olması halinde ve ceza verilmemesi için herhangi bir sebep yoksa mahkûmiyet kararı verilecektir.
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda 2 yıla kadar mahkûmiyet gündeme gelebilecektir.
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda sanık üç yıl içerisinde tekrar aynı suçu işler ise tekerrür hükümleri uygulanacak ve cezada artırım olabilecektir. Bunun aksine, sanığın yargılama aşaması süresince ortaya koyduğu sanık hakkında iyi hal koşulları oluşursa hâkimin takdirine bağlı olarak cezada 1/6 oranında iyi hal indirimi yapılabilir.
Adli Para Cezasına Çevirme
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu açısından verilen hapis cezası 1 yılın altında olursa adli para cezasına çevrilebilmesi kararı verilebilir. Hapis cezasının adli para cezasına çevrilip çevrilemeyeceği hâkimin takdirindedir. Ancak hükmedilen hapis cezası 30 gün veya daha az süreli ise hâkim hapis cezasını para cezasına çevirmek zorundadır.
Adli para cezasında bir gün karşılığı en az 20 TL en fazla 100 TL olabilmektedir. Kesin tutar, hâkimin takdirine bağlı olup sanığın ekonomik durumu göz önünde bulundurularak yapılan değerlendirme sonucu belirlenir.
Belirlenen bu miktar hapis cezasına karşılık gelen gün ile çarpılarak sonuç elde edilir. Elde edilen miktar 1 yıl içinde tek seferde nakit olarak ya da totalde 2 yıl içinde taksitli şekilde ödenebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararının belirli şartlar çerçevesinde açıklanmamasıdır. Uygulamada HAGB kararı da denilmektedir.
HAGB kararı verilebilmesi için; sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmaması, verilen cezanın 2 yıl veya daha az süreli olması, hâkim tarafından sanığın tutum ve davranışlarından yeniden suç işlemeyeceğine dair kanaate varılması gerekir. Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu bakımından bu şartların varlığında HAGB kararı verilebilir.
HAGB kararı verilmesi halinde kişi 5 yıl süreyle denetim altında olur. Kişinin 5 yıllık denetim süresi içinde kasten bir suç işlememesi gerekmektedir. Aksi taktirde HAGB kararı ortadan kalkar ve hüküm açıklanır. HAGB kararı adli sicil kaydında gözükmez.
Cezanın Ertelenmesi
Cezanın ertelenmesi, sanığın işlemiş olduğu suçun cezasının cezaevinde değil de belli şartlarla dışarıda infaz edilmesine imkan tanıyan bir düzenlemedir.
Cezanın ertelenmesi durumunun söz konusu olabilmesi için:
- Hükmedilen hapis cezası 2 yıl veya daha az süreli olmalı,
- Hâkimde sanığın yeniden suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşması,
- Sanık daha önce kasten işlediği bir suçtan dolayı üç aydan fazla mahkûmiyet almamış olmalıdır.
Hapis cezasının ertelenmesi durumunda, hâkim tarafından bir denetim süresi belirlenir. Bu süre, 1 yıldan az, 3 yıldan çok olamaz. Erteleme süresi içinde kişi, herhangi bir suç işlemez ve kendisine getirilen denetimlere uyarsa, hapis cezası infaz edilmiş sayılır. Kişi bu süreçte kasten bir suç işlerse cezanın infazına cezaevinde devam edilir. Erteleme sonucunda verilen mahkûmiyet kararı, kişinin adli sicil kaydına işlenir.
Belirtilen şartların bulunması halinde muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda cezanın ertelenmesi söz konusu olabilir.
Davanın Düşmesi
Davanın düşmesi, bazı nedenler sonucunda davanın esası ile ilgili karar verilememesi yani kovuşturma aşamasının sonlandırılmasıdır. Davanın düşmesine neden olabilecek hâller kanunda belirtilmiştir. Bu haller; genel af, sanığın ölümü ve dava zamanaşımı gibi haller olabilir.
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda sayılan bu durumlar söz konusu olduğunda davanın düşmesi gündeme gelir.
Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda yerel mahkemenin hükmettiği karara karşı, kararın yeniden incelenmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmak mümkündür.
İstinaf kanun yoluna kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içinde başvurulmalıdır. Bu tarihten sonra yapılacak olan başvuru kabul edilmeyecektir. Başvuru kararı veren mahkemeye bir dilekçe vermek veya zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Başvurunun ardından Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yeni bir inceleme yapılarak karar verilir.
Kanuna göre temyiz kanun yoluna bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışındaki kararları hakkında başvurulabilir. Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu açısından temyiz kanun yoluna gidilemez. Çünkü bölge adliye mahkemesinin 5 yıl veya daha az süreli ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı temyiz mümkün değildir.
Sonuç
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu herkes tarafından işlenebilen bir suç olmayıp kanuni düzenlemeye göre yediemin sıfatına sahip kişilerce işlenebilecektir. Suçun oluşumunun iyi tespit edilmesi, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı veya cezayı azaltan nitelikli hallerin tespiti oldukça önemlidir. Bu suç tipi ile karşı karşıya kalan birinin hak kaybı yaşamamak adına alanında uzman bir ceza avukatından destek almasında fayda vardır.