Nefret ve Ayrımcılık Suçu ve Cezası
Nefret ve ayrımcılık suçu; dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle bir kimseye karşı bir takım fiillerin yöneltilmesidir. Cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. Suçtan dolayı hakkında işlem başlatılan kimselerin savunma haklarını aktif şekilde kullanması için suçun soruşturma ve kovuşturma aşamalarının takibinin titizlikle yapılması gerekir.
İçindekiler
Nefret ve Ayrımcılık Suçu Nedir?
Nefret ve ayrımcılık suçu; dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılıklarından kaynaklanan nefret dolayısıyla bir kişiye karşı bir takım fiillerin yapılmasıdır. Nefret ve ayrımcılık suçu Türk Ceza Kanunu m.122 hükmünde düzenlenmektedir.
TCK 122:
“Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle;
a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini,
b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını,
c) Bir kişinin işe alınmasını,
d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını, engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Nefret ve Ayrımcılık Suçu Nasıl Oluşur?
Nefret ve ayrımcılık suçu suçu; dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılıklarından kaynaklanan nefret nedeniyle bir kişiye karşı kanunda sayılan fiillerin işlenmesi sonucu oluşur. Kanunda sayılan ve suçun oluşumuna sebep olan fiiller şunlardır:
- Kamuya arz edilmiş malların satın almasının, devralmasının ve kiralamasının engellenmesi,
- Kamu hizmetinden yararlanmasının engellenmesi,
- İşe alımın engellenmesi,
- Ekonomik faaliyetinin engellenmesi.
Bu fillerin, kişiler arasındaki yukarıda sayılmayan diğer bazı farklılıklar sebebiyle işlenmesi halinde nefret ve ayrımcılık suçu oluşmamaktadır. Aynı şekilde, dil, ırk, milliyet gibi yukarıda sayılan farklılıklardan kaynaklanan nefret sonucu kanunda yer alan 4 seçimlik hareket dışında bir fiil işlenmesi halinde de nefret ve ayrımcılık suçu meydana gelmemektedir.
Kamuya Arz Edilmiş Malın Satılmasının, Devrinin, Kiraya Verilmesinin Engellenmesi
Nefret ve ayrımcılık suçu suçu dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılıklarından kaynaklanan nefret nedeniyle bir kişiye kamuya arz edilmiş bir taşınır veya taşınmazın satılmasının, devrinin veya kiraya verilmesinin engellenmesi ile oluşur.
Örneğin Hristiyan bir kimsenin dini dolayısıyla belediyenin kiraladığı bir dükkanı kiralamasına engel olunması halinde nefret ve ayrımcılık suçu oluşacaktır.
Kişiler arasındaki farklılıklardan doğan nefret ve ayrımcılık sebebiyle, yukarıda sayılan fiiller dışında bir işlemin engellenmesi halinde ise bu suç oluşmamaktadır.
Örneğin, taşınmazlar üzerinde kurulabilen rehin ve ipotek haklarının, kişiler arasındaki milliyet farkından doğan nefret sebebiyle engellenmesi halinde, nefret ve ayrımcılık suçu oluşmamaktadır.
Kamuya Arz Edilmiş Hizmetten Yararlanılmasının Engellenmesi
Nefret ve ayrımcılık suçu suçu dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılıklarından kaynaklanan nefret nedeniyle bir kişinin kamuya arz edilmiş olan bir hizmetten yararlanmasının engellenmesi ile oluşur.
Örneğin bir kimsenin engelli olması dolayısıyla okula gitmesine engel olunması halinde nefret ve ayrımcılık suçu oluşacaktır.
İlgili Yargıtay kararında, tekerlekli sandalyeli bir kimse, bir belediye otobüsüne, otobüsün şoförü tarafından “Seninle mi uğraşacağız, git işine” denilerek alınmamıştır. TCK md. 122 uyarınca nefret ve ayrımcılık suçunun oluştuğuna karar verilmiştir. (Y 4 CD, E. 2011/17515, K. 2012/18398, 25.09.2012)
Suçun madde metninde kamuya mal edilmiş malın satılmasının, kiralanmasının, devredilmesinin engellenmesi ifade yer almaktadır. Bu kapsamda farklı milletten bir kimse, evi kiralık olan bir kişiye, evi kiralamak istediğini söyler; ev sahibi ise, bu kişinin milliyetinden kaynaklanan nefretle, evi ona kiralamayacağını söylerse söz konusu mal, kamuya arz edilmiş olmadığı için suç oluşmaz.
Bir Kimsenin İşe Alınmasının Engellenmesi
Nefret ve ayrımcılık suçu suçu dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılıklarından kaynaklanan nefretten dolayı bir kimsenin işe alınmasına engel olunması ile oluşur.
Örneğin Suriyeli bir kimsenin ırkından dolayı işe alınmasının engellenmesi halinde nefret ve ayrımcılık suçu oluşur.
Nefret ve ayrımcılık suçunun madde metninde bir kimsenin sayılan hallerde dolayı işe girmesinin engellenmesi ifadesi yer almaktadır. Bu kapsamda suç işe alım bakımından gerçekleşeceğinden sayılan nedenlerle işten çıkarma durumlarında suç oluşmayacaktır. Bu durumda iş kanunu md. 5 eşit davranma ilkesi ihlali söz konusu olmaktadır.
Bir Kimsenin Ekonomik Faaliyetinin Engellenmesi
Nefret ve ayrımcılık suçu suçu dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılıklarından kaynaklanan nefretten dolayı bir kimsenin olası ekonomik faaliyetlerine engel olunması ile oluşur.
Örneğin bir Afrikalı bir dükkan sahibinin farklı ırktan olması dolayısıyla dükkana müşteri gelmesini engelleyecek hareketler yapılması halinde nefret ve ayrımcılık suçu oluşur.
Nefret ve Ayrımcılık Suçu Cezası
Nefret ve ayrımcılık suçunun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. Cezanın hangi sınırdan verileceğinin tespiti hakimin takdirindedir.
Nefret ve Ayrımcılık Suçuna Teşebbüs, İştirak, İçtima
Teşebbüs, failin kasten işlenen bir suçta icra hareketlerine başlamış olmasına rağmen elde olmayan nedenlerle suçu tamamlayamamasıdır. Nefret ve ayrımcılık suçuna teşebbüs mümkündür.
Örneğin Hristiyan bir kimsenin dininden dolayı işe alınmaması için yazı yazılmış ancak bu yazı işe alacak kimselerin elinde ulaşmadıysa bu durumda nefret ve ayrımcılık suçuna teşebbüs hükümleri uyarınca ceza verilecektir.
İştirak, bir suçun birden fazla kişi tarafından ortak bir suç işleme kararı içerisinde işlenmesini ifade eder. İştirak, azmettirme, yardım etme, asli iştirak şekillerinde gerçekleşebilir. Nefret ve ayrımcılık suçunda da iştirak oluşabilir.
Örneğin birden fazla kişinin, siyasi görüşü farklı bir kimsenin kamuya ait bir parka girmesine engel olması durumunda suça iştirak söz konusu olacaktır. Bu durumda sanıklara, iştirake ilişkin hükümler uygulanarak ceza verilir.
İçtima, aynı fail tarafından tek hareketle birden fazla suçun işlenmesi veya aynı suçun birden fazla kişiye karşı işlenmesini ifade etmektedir. Nefret ve ayrımcılık suçunun da tek hareketle farklı bir suçla birlikte işlenmesi halinde sanığa en ağır cezayı içeren suç bakımından ceza verilir. Nefret ve ayrımcılık suçunun tek hareketle birden fazla kişiye karşı işlenmesi halinde de sanığın cezasında artırım uygulanır.
Örneğin ilgili Yargıtay kararında sanığın birden fazla mağdura karşı nefret ve ayrımcılık suçunu işlediği kabul edildiği olayda TCK 43/3 uyarınca içtima hükümlerinin uygulanmaması hukuka aykırı bulunmuştur. (Y 4. CD E.2021/11263 K.2023/19698 T.12.06.2023)
Zincirleme Suç, bir suçun aynı fail tarafından aynı mağdura karşı farklı zamanlarda tek bir suç işleme kararı altında birden fazla kez işlenmesidir. Nefret ve ayrımcılık suçunun bu şekilde işlenmesi halinde zincirleme suç hükümleri uygulanır ve faile verilecek cezada artırıma gidilir.
Nefret ve Ayrımcılık Suçunun Soruşturma Aşaması
Nefret ve ayrımcılık suçunun soruşturma aşaması, yetkili merciler tarafından suç şüphesinin öğrenilmesi ile iddianamenin kabulüne kadar geçen aşamayı ifade eder. Nefret ve ayrımcılık suçunun soruşturma aşamasında yapılacak işlemler şu şekildedir:
- Şikayet ve İhbar,
- Gözaltı,
- Delillerin Toplanması,
- İfade ve Sorgu,
- Uzlaşma,
- Adli kontrol,
- Tutukluluk.
Şikayet- İhbar
Nefret ve ayrımcılık suçu şikayete bağlı suçlar arasında değildir. Yani suçun soruşturulması Cumhuriyet Savcısı tarafından doğrudan yapılacaktır. Bu doğrultuda şikayet eden mağdur şikayetini geri çekmesi, soruşturmanın devam etmesine engel olmayacaktır.
Herhangi biri tarafından, suçun şüpheli veya nefret ve ayrımcılık suçu meydana getiren fiil ihbar edilebilmektedir. Kendiliğinden soruşturulabilir bir suç olduğundan dolayı soruşturmanın başlaması için mutlaka mağdurun şikayeti aranmaz. Bundan dolayı nefret ve ayrımcılık suçunda şikayet ve ihbar süreye bağlı değildir. Şikayet ve ihbar savcılığa, kolluğa veya jandarmaya yapılabilir.
Gözaltı
Gözaltı, yakalanan ve suç işlediği konusunda şüphe bulunan kimsenin soruşturmanın yürütülebilmesi için, savcılık kararıyla geçici olarak kolluk nezdinde tutulması işlemidir. Nefret ve ayrımcılık suçunda, suçun işlendiğine yönelik somut deliller ve gözaltının zorunluluk teşkil etmesi halinde gözaltı kararı alınması mümkündür.
Gözaltı süresi, yakalamadan itibaren en yakında bulunan hakimlik yahut mahkemeye götürülme süresi hariç en fazla 24 saattir. Yakalama yerine en yakında bulunan hakim yahut mahkemeye gönderilme süresi ise en fazla 12 saattir. 12 yaşından küçük çocuklar hakkında gözaltı kararı verilmesi mümkün değildir.
Gözaltı kararına karşı süresi içinde sulh ceza hakimliğine başvurularak itiraz etmek mümkündür. İtirazı yapmaya bizzat şüpheli veya bazı yakınları yetkilidir. İtiraz, yapılışından itibaren 24 saat içerisinde sulh ceza hakimliği tarafından karar verilir.
Delillerin Toplanması
Delillerin toplanması işlemi soruşturma aşamasında, Cumhuriyet Savcısı tarafından gerçekleştirilir. Kovuşturma aşamasına geçildiğinde ise delillerin toplanması, mahkeme tarafından gerçekleştirilir.
Nefret ve ayrımcılık suçunda olayın aydınlatılması için savcılık tarafından, şüphelinin lehine ve aleyhine olan deliller toplanır. Şüpheli veya sanık, soruşturmanın başlamasından hüküm verilmesine kadar her aşamada delil sunabilir.
Ancak, hukuka aykırı deliller mahkeme tarafından hükme esas alınmayacaktır. Bu nedenle, sanık lehine veya aleyhine olacak şekilde hukuka aykırı deliller kullanılamaz. Örneğin, ifade ve sorgu süreçlerinde, şüpheli korkutularak elde edinen bir bilgi hukuka aykırı delil niteliği taşır.
Delillerin toplama aşaması tamamlandığında, hakkında hüküm kurulan kişiye, görüş ve düşüncelerini bildirmesi için 7 gün süre tanınmaktadır. Bu süre içinde nefret ve ayrımcılık suçunun şüphelisi, görüş ve düşünce bildirme hakkına sahip olacaktır.
İfade ve Sorgu
İfade, şüphelinin kolluk kuvvetleri veya Cumhuriyet savcısı tarafından suç şüphesiyle ilgili olarak dinlenmesidir. Sorgu ise şüpheli veya sanığın hakim veya mahkeme tarafından suçla ilgili olarak dinlenmesidir.
Şüpheli, ifade veya sorgu için çağrı kağıdı ile davet edilir ve eğer kişi kendi rızasıyla gelmezse, zorla getirileceği bilgisi de çağrı kağıdına yazılır. Çağrıya rağmen gelinmediği durumda, şüpheli veya sanığın zorla getirilmesine karar verilebilir.
İfade ve sorgu işlemlerinde usul kurallarına uyulması gerekmektedir. İlk olarak şüpheli veya sanığın kimlik bilgileri alınmalıdır bu aşamada doğru bilgi verilmesi zorunludur. Sonrasında kendisine yüklenen suç anlatılmalı ve hakları hatırlatılmalıdır. Bu haklar müdafii isteme hakkı, suç konusu olaya ilişkin susma hakkı ve delillerin toplanmasını isteme hakkıdır.
İfade ve sorgu işlemleri tutanağa bağlanır bu tutanakta ifade veya sorgunun yapıldığı tarih, ifadesi alınan ve sorgusu alınan kişinin kimlik bilgileri, ifade ve sorgu usullerinin takip edilip edilmediği, şüpheli veya sanığın avukatı mevcutsa avukat tarafından tutanağın okunduğu ve imzalarının alındığı bilgisi yer almalıdır.
İfade ve sorgu süreçleri, hukuka uygun bir şekilde yürütülmelidir. Yasak usullerin varlığı durumunda, şüpheli veya sanığın beyanları hükme esas alınmaz. Örneğin:
- Şüpheli veya sanığın beyanları kişinin özgür iradesine dayanmalıdır,
- İfade verilmesi için kanuna aykırı bir şey vadedilmemiş olmalıdır,
- Kötü davranma, işkence tehdit ve benzeri şekillerde zorla ifade alınmamış olmalıdır.
İfade alınması işlemi, şüphelinin soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini içerir. Bu aşamada, şüphelinin hukuki haklarını yeterince bilmemesi veya doğru bir iletişim kuramaması gibi nedenler, davanın seyrini etkileyebilir. Bu nedenle, sürecin başından itibaren uzman bir ceza avukatı rehberliğinde yürütülmesi tavsiye edilmektedir.
Uzlaşma
Uzlaşma bir suçun faili ve mağdurunun tarafsız bir uzlaştırmacı nezdinde, suç konusu olaya ilişkin belli edimler karşılığında anlaşarak dosyayı kapatmasıdır.
Nefret ve ayrımcılık suçu uzlaşma kapsamında kalan bir suç değildir. Bu nedenle uzlaşma ile şüpheli ve katılan/mağdurun anlaşması mümkün bulunmamaktadır.
Adli Kontrol
Adli kontrol, tutuklama nedenlerinin var olduğu kabul edilen bir kişi için tutuklama tedbirinin ölçüsüz olduğu durumlarda uygulanan bir güvenlik tedbiridir. Bu tedbirle, kişi tutuklanmak yerine bir veya birkaç yükümlülük öngörülerek denetim altına alınır.
Söz konusu suç bakımından adli kontrol tedbirinin yeterli görüldüğü durumlarda tutuklama kararı verilmesi mümkün değildir ancak adli kontrol yükümlülüklerine uyulmadığı takdirde derhal tutuklama kararı verilebilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109. maddesinde, 12 farklı adli kontrol tedbiri sıralanmıştır. Yurt dışına çıkış yasağı, konutunu terk etme yasağı ve karakola giderek imza atma tedbiri, bu tedbirler arasında en yaygın olanlardır.
Nefret ve ayrımcılık suçuyla ilgili olarak, soruşturma aşamasında sulh ceza hakimliği ve kovuşturma aşamasında mahkeme, adli kontrol tedbirlerini uygulayabilir.
Adli kontrol kararına karşı, kararın yüz yüze alınması durumunda 7 gün içinde itiraz edilebilir. Eğer adli kontrol kararı, kişinin yokluğunda alınmışsa, kararın tebliğinden itibaren yine 7 gün içerisinde itiraz edilebilir. İtiraz tutuklu, tutuklunun eşi, avukatı, yasak temsilcisi tarafından yapılabilir.
Tutukluluk
Tutukluluk, şüpheli veya sanığın soruşturma aşamasında sulh ceza hakimliği, kovuşturma aşamasında ise mahkeme kararıyla kesin hüküm verilene kadar cezaevinde tutulma durumunu ifade eder.
Nefret ve ayrımcılık suçunda, suçun şüpheli veya sanık tarafından işlendiğine dair kuvvetli şüpheler bulunması halinde, adli kontrol tedbiri yetersiz kalıyorsa tutuklama kararı alınabilir.
Nefret ve ayrımcılık suçu, asliye ceza mahkemesinin görev alanına dahildir. Tutukluluk süresi genellikle en fazla 1 yıldır. Ancak, nefret ve ayrımcılık suçuyla ilgili soruşturma evresinde tutukluluk süresi en fazla 6 aydır. Zorunlu hallerde bu süre en fazla 6 ay uzatılabilir.
Çocuklara hakkında alınan tutuklama kararında süreler daha kısıtlıdır. Suçun şüphelisi 12 yaşından küçük çocuksa tutuklama kararı alınamaz ancak çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmedilebilir.
Şüpheli 15 yaşını doldurmamış bir çocuk olduğu durumda, üst sınırı 5 yılı aşmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. Suçun üst sınırı 5 yılı aştığı durumlarda, bu süreler yarı oranında uygulanır. Şüphelinin 18 yaşını doldurmamış bir çocuk olduğu durumda, bu durumda süreler dörtte üçü oranında uygulanacaktır.
Nefret ve ayrımcılık suçunun nitelikli halinde tutuklama kararı verilebilmesi, kuvvetli suç şüphesinin yanı sıra aşağıdaki şartlardan birinin varlığına bağlıdır:
- Şüpheli veya sanığın kaçma şüphesi,
- Suça dair delillerin zarar görme ihtimali,
- Sanığın ya da şüphelinin tanık, mağdur ya da diğer kişilere baskı yapma şüphesi.
Şüpheli veya sanık, tutukluluk kararına itiraz etme hakkına sahiptir. İtiraz dilekçesi, kararın yüze karşı okunmasından veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde, kararı veren makama sunulur. İtiraz tutuklu, tutuklunun eşi, avukatı, yasak temsilcisi tarafından yapılabilir.
Nefret ve Ayrımcılık Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar
Nefret ve ayrımcılık suçunda suçunda soruşturma sonucu verilebilecek karar şu şekildedir:
- Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK),
- Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK),
- İddianamenin düzenlenmesi.
Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)
Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar veya şikayetin mahiyeti gereği fiilin suç oluşturmadığının ya da ihbar veya şikayetin soyut ve genel olduğunun açıkça anlaşılması durumunda Cumhuriyet savcısı tarafından verilen bir karardır.
Örneğin “Televizyonda nefret ve ayrımcılık suçu işleniyor.” şeklinde bir ihbar soyut ve genel nitelikte kalacaktır.
Nefret ve ayrımcılık suçuna ilişkin olarak da, ihbar veya şikayetin bu özellikleri taşıması halinde soruşturmaya yer olmadığı kararı verilebilir. Bu kararın alınması durumunda soruşturma başlamaz ve kişiye şüpheli sıfatı verilmez.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK), Cumhuriyet savcısı tarafından kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delilin elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması durumlarında, soruşturma aşamasının sonunda verilen karardır.
Nefret ve ayrımcılık suçunda, Cumhuriyet savcısı soruşturma aşamasının sonunda yeterli delil ve şüphenin olmadığına kanaat getirirse, KYOK verilecektir. KYOK verildiğinde, ilgili kişi hakkında kamu davası açılmayacak ve ilgili kişiye sanık sıfatı verilmeyecektir.
Bu karara karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı olduğu Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edilebilir.
İddianamenin Düzenlenmesi
Soruşturma aşamasının tamamlanmasının ardından, toplanan delillerin değerlendirilmesi sonucunda yeterli şüphenin varlığına kanaat getirilmesi durumunda Cumhuriyet Savcısı tarafından iddianame düzenlenir. Düzenlenen iddianamenin görevli ve yetkili mahkeme tarafından kabul edilmesiyle soruşturma aşaması sona erer ve kovuşturma (mahkeme) aşaması başlar.
Nefret ve Ayrımcılık Suçunun Savunması
Nefret ve ayrımcılık suçunun savunması, yargılamanın her aşamasında savunma yapılarak delillerin sunulması ile gerçekleşir. Bu kapsamda, nefret ve ayrımcılık suçunun savunması için öne sürülebilecek hususlara örnekler şu şekildedir:
- Nefret ve ayrımcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı,
- Nefret ve ayrımcılık oluşturduğu iddia edilen fiillerin nefret saiki ile yapılmadığı,
- Kastın mevcut olmadığı,
- Delillerin ispat gücünün olmadığı
- Zamanaşımı mevcut olduğu
- Usul kurallarına uygun yargılama yapılmadığı,
- Hukuka aykırı delillerin tespiti ve hükme esas aldırılmaması,
- Suçun yanlış tespit edildiği savunması,
- Cezayı indiren veya tamamen kaldıran sebeplerinin ileri sürülmesi,
- Etkin pişmanlık hükümlerinin varlığı,
- Şahsi cezasızlık sebeplerinin ileri sürülmesi,
- Dosyaya özel diğer savunmalar.
Şüpheli veya sanığın savunma hakkını aktif bir şekilde kullanması önem arz etmektedir. Savunma hakkı çerçevesinde yapılacak olan savunma, hukuki bir şekilde sunulmalıdır.
Bu kapsamda, her bireyin özgün durumuna uygun bir savunma stratejisi benimsenmesi gerekir. Sanık tarafından ortaya konulan argümanların etkin, aktif ve hukuki bir biçimde sunulması gerekmektedir. Bu nedenle, sürecin etkin bir şekilde yönetilmesi ve savunma hakkının aktif bir şekilde kullanılabilmesi için uzman bir ceza avukatından yardım almak faydalı olacaktır.
Nefret ve Ayrımcılık Suçunda Zamanaşımı
Nefret ve ayrımcılık suçunda zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıldır. Nefret ve ayrımcılık suçu ceza zamanaşımı süresi ise mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıldır.
Suça ilişkin dava zamanaşımı süresinin geçmesi halinde, suç konusu fillere dayanılarak soruşturma yürütülmesi ve dava açılması mümkün değildir. Ceza zamanaşımı süresinin geçmesi halinde ise mahkeme kesinleşen cezanın infazı mümkün olmamaktadır.
Nefret ve Ayrımcılık Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması
Nefret ve ayrımcılık suçunda ceza yargılaması aşaması, savcılık tarafından iddianamenin hazırlanması ve iddianamenin mahkeme tarafından kabulüyle başlar. İddianame mahkeme tarafından kabul edildiğinde soruşturma aşaması biter ve kovuşturma aşamasına geçilir.
Nefret ve ayrımcılık suçunda ceza yargılaması, yani kovuşturma aşaması şu evrelerden oluşur:
- Duruşma hazırlığı evresi,
- Duruşma evresi.
- Delillerin tartışılması ve karar evresi
Duruşma Hazırlığı Evresi
İddianamenin ilgili ceza mahkemesi tarafından kabul edilmesiyle beraber kovuşturma aşamasına geçilir ve mahkeme duruşma hazırlığı işlemlerine başlar. Soruşturma evresinin sonlanmasıyla, şüpheli durumundaki kişi kovuşturma evresine geçildiğinden dolayı artık sanık konumuna geçer. Duruşma hazırlığı sürecinde gerçekleştirilecek işlemler, tensip zaptı adı verilen bir tutanak ile belirlenir.
İlgili mahkeme duruşma gününü belirler ve duruşmada hazır bulunması gerekenleri çağırır. Sanık daha sonra duruşmaya çağrı kağıdı ile çağrılır.
Duruşma Evresi
Duruşma evresi, sanık, müdafii ve duruşmaya çağrılan tanıkların veya bilirkişilerin hazır olup olmadığının kontrol edilmesiyle başlar. Mahkeme hakimi tarafından, iddianamenin kabulü kararını okunur ve tanıklar salondan çıkarılır.
Duruşmada öncelikle sanığın kişisel bilgileri alınır. Daha sonra iddianame veya onun yerine geçen belgede, sanık hakkındaki suçlamaların temel dayanağını oluşturan eylemler ve deliller okunur. Ardından, sanık için suçlamaların hukuki temellendirmeleri açıklanır.
Son olarak, sanık hazır olduğunda sorgu aşamasına geçilir. Sanık sıfatıyla mahkemede bulunan kişinin sorgusu tamamlandıktan sonra, delillerin tartışılması evresine geçilir.
Delillerin Tartışılması ve Karar Evresi
Delillerin tartışılması aşamasında, her bir delil ayrı ayrı incelenir. Daha sonra, tüm deliller bir araya getirilerek değerlendirilir. Bu aşamada, iddia makamı olan savcılık ve davalı olan sanık delillerle ilgili beyanlarını sunar. Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinden sonra, mahkeme karar verme aşamasına geçer ve sanık hakkındaki hükmünü verir. Mahkeme, kararını açıklamadan önce, sanığa son söz hakkı tanır.
Nefret ve Ayrımcılık Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar
Nefret ve ayrımcılık suçunda mahkemenin verebileceği kararlar şu şekildedir.
- Beraat kararı
- Mahkumiyet kararı
- Ceza verilmesine yer olmadığı kararı
- Güvenlik tedbiri kararı,
- Davanın reddi kararı
- Davanın düşmesi kararıdır.
Beraat
Beraat kararı, mahkeme tarafından sanığın suçsuz olduğunun kesin olarak anlaşılması halinde verilecek olan karardır. Nefret ve ayrımcılık suçunda beraat kararı şu hallerde verilebilir:
- Kişinin eyleminin kanunda suç olarak tanımlanmaması,
- Kişinin eyleminin kendisi tarafından işlenmediğinin sabit olması,
- Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
- Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
- Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması, hallerinde beraat hükmü verilir.
Nefret ve ayrımcılık suçunda sayılan durumların varlığı halinde sanık hakkında beraat kararı verilecek ve cezaya hükmedilmeyecektir.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı (CYOK), sanık tarafından işlenen fiilin suç teşkil ettiği kanısına varılmasına rağmen bazı hukuki sebeplerle mahkumiyet kararı verilmesi gerektirmeyen hallerin mevcut olması halinde verilen karardır.
Aşağıdaki yer alan durumlardan birinin varlığı halinde CMK 223/3. kapsamında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilebilir:
- Yüklenen suçla ilişkilendirilen yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik durumu veya geçici nedenlerin bulunması,
- Yüklenen suçun hukuka aykırı olmasına rağmen bağlayıcı emrin yerine getirilmesi, zorunluluk veya cebir veya tehdit etkisi altında işlenmesi,
- Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması,
- Kusurluluğu ortadan kaldıran bir hataya düşülmesi.
CMK madde 223/4 hükmüne göre, cezasızlık sebeplerinden herhangi birinin mevcut olması durumunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi mümkündür. Şu hallerde cezasızlık sebebinin var olduğu kabul edilecektir:
- Etkin pişmanlık,
- Şahsi cezasızlık sebebinin mevcudiyeti,
- Karşılıklı hakaret,
- İşlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı.
Nefret ve ayrımcılık suçunda, yukarıda sayılan durumların mevcut olması halinde ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilir.
Mahkumiyet
Mahkumiyet kararı; mahkemenin, sanık tarafından nefret ve ayrımcılık suçunun işlendiğinin kesin olduğuna kanaat getirmesi halinde verdiği karardır. Sanığın suçu işlediğinin sabit olması halinde sanığa hapis cezası cezası verilecektir. Mahkumiyet kararında suç yerine veya suçun yanında güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi de mümkündür.
İyi hal indirimi, hakim tarafından takdir yetkisi dahilinde sanığın sicili, sosyal ilişkileri, özel hayatı ve yargılama sonrası pişmanlık gösteren davranışlarının bulunup bulunmadığı, incelenmesi dahilinde verilir. Bu durumda cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin olduğuna karar verilmesi halinde iyi hal indirimi uygulanabilecektir.
Tekerrür, sanık tarafından önceden aynı suçtan dolayı hüküm giyildiği durumda, kanunda belirlenen süre içerisinde suçun tekrar işlenmesi halini ifade etmektedir. Bu halde sanık daha ağır bir ceza alacaktır.
Adli Para Cezasına Çevirme
Adli para cezasına çevirme, kasten işlenen suçlar bakımından 1 yıl ve altındaki hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesine ilişkin mahkeme kararıdır.
Adli para cezasına çevirme için aranan şartlar şunlardır:
- Kasten işlenen suçlarda hükmedilen hapis cezası 1 yıl ve altında olmalıdır. Taksirle işlenen suçlar bakımından ceza sınırı yoktur.
- Hükmolunan ceza 30 gün ve altındaysa zorunlu olarak para cezasına çevrilir.
- Hapis cezasının para cezasına çevrilmesi için suçlunun kişiliği, ekonomik durumu, davranışları ve suçun işlenmesindeki özellikler hakimde bu yönde takdir oluşturmalıdır.
- Suçta tekerrür söz konusu olmamalıdır.
Adli para cezasının hesaplaması sanığın ekonomik ve sosyal durumu göz önüne alınarak bir güne denk gelen 10-100 lira arasındaki bedelin belirlenmesi ve bu bedelin hapis cezasına gelen gelen gün sayısı ile çarpılması ile yapılır. Hakimin takdirine göre bu bedelin 1 sene içinde tek seferde ödenmesine veya 2 senede taksitle ödenmesine karar verilebilir.
Nefret ve ayrımcılık suçunda şartların varlığı ve hakimin takdiri halinde hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda verilen hapis cezasının 2 yıl veya daha az olması ve sanığın kabul etmesi halinde, verilebilen karardır. Bu kararla birlikte, sanık 5 yıl süreyle denetim altında kalır.
Bu süre içerisinde sanığın tekrar suç işlememesi halinde, hakkında verilen ceza kaldırılarak düşme kararı verilir. HAGB kararı alınabilmesi için belirli şartlar aranmaktadır. Bunlar şu şekilde sayılmıştır:
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesidir.
Nefret ve ayrımcılık suçunda da bu şartların varlığı halinde HAGB kararı verilebilir. HAGB kararı verildiği durumda sanık 5 yıl boyunca denetimli serbestlikten yararlanacak ve hapse girmeyecektir.
Cezanın Ertelenmesi
Mahkemenin hükmettiği ceza, 2 yıl veya daha az hapis cezasını içeriyorsa, sanık lehine hapis cezasının ertelenmesi kararı alınabilir. Cezası ertelenen sanık, 1 yıldan az ve 3 yıldan fazla olmamak üzere denetim altına alınır. 18 yaş altındaki çocuklar ve 65 yaşını geçmiş kişiler için ise 3 yıl ve altındaki hapis cezalarında erteleme kararı alınabilir.
Hapis cezasının ertelenmesi için aranan şartlar şu şekildedir:
- Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
- Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşmasıdır.
Ertelenmiş ceza süresi boyunca kişi, herhangi bir suç işlemez ve kendisine verilen denetim yükümlülüklerine uyarsa, hapis cezasının infaz edildiği kabul edilir. Ertelenme sonrasında, ilgili kişi hakkında verilen mahkumiyet kararı adli sicil kaydına işlenir
Nefret ve ayrımcılık suçunda da şartların varlığı halinde hapis cezasının ertelenmesine karar verilebilir.
Davanın Düşmesi
Davanın düşmesi, usuli eksiklikler sebebiyle davanın esastan karara bağlanmamasıdır. Nefret ve ayrımcılık suçunda da davanın düşmesi şu hallerde mümkündür:
- Şikayetten vazgeçme,
- Uzlaşma,
- Af,
- Dava zamanaşımı,
- Sanığın veya hükümlünün ölümü,
- Soruşturma/kovuşturma şartının gerçekleşmemesi, hallerinde davanın düşmesine karar verilir.
Örneğin ilgili Yargıtay kararında 8 yıllık dava zamanaşımı geçtiğinden dolayı nefret ve ayrımcılık suçunda davanın düşmesine karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir. (4. CD. E.2020/11666 K.2021/8221 T.09.03.2021)
İstinaf ve Yargıtay Süreci
İlk derece mahkemesi tarafından verilen kararlara itiraz etmek isteyen taraflar istinaf ve temyiz kanun yoluna başvuru hakkına sahiptir.
İstinaf kanun yoluna başvuru süresi, ilk derece mahkemesi tarafından verilen hükmün açıklanmasından itibaren 7 gündür. İstinaf yoluna başvurulmasıyla Bölge Adliye Mahkemesi verilen kararı tekrar incelemektedir. İstinafa süresi içerisinde başvurulmadığı takdirde hüküm kesinleşecektir.
İstinaf mahkemesi tarafından verilen karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmak mümkündür. Temyiz incelemesi Yargıtay tarafından yapılmaktadır. İstinaf mahkemesi kararının açıklanmasından itibaren 15 gün içinde, kararı veren mahkemeye sunulan dilekçe yahut zabıt katibine sunulan sözlü beyan ile temyiz başvurusu yapılmaktadır.
Nefret ve ayrımcılık suçu hakkında verilen kararlarda temyiz kanun yoluna başvuru her durumda mümkün olmamaktadır. Bu noktada, istinaf mahkemesinin bozma kararları, ilk derece mahkemesi tarafından verilen hapis cezasını artırmayan kararları vb. kararlar temyiz edilememektedir. Temyiz edilemeyen diğer tüm kararlar, Ceza Muhakemeleri Kanunu 286/2 hükmünde yer almaktadır.
Sonuç
Nefret ve ayrımcılık suçu bir kişiye belirli özelliklerinden doğan nefret saiki ile bazı fiillerin yapılması ile oluşan suçtur. Suçta kastın ve yapılan fiilin suç oluşturup oluşturmadığının tespiti verilecek ceza bakımından önem arz etmektedir. Suça ilişkin savunmaların da somut olaya özgü ve hukuki bir şekilde sunulması gerekir. Dolayısıyla, hukuki durumların tespitinde, delillerin toplanmasında ve sürelerin takibinde uzman bir ceza hukuku avukatına danışmak faydalı olacaktır.