Rüşvet Suçu ve Cezası
Rüşvet suçu, Türk Ceza Kanununda Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Bu suç türünün ceza kanunlarında yer almasının amacı, toplumun kamu kurumlarına ve kamu görevlilerine olan güvenini korumaktır. Suça ilişkin fiilleri işleyen kişiler 12 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Bu itibarla, soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin titizlikle takip edilmesi önem taşımaktadır.
İçindekiler
Rüşvet Suçu Nedir?
Rüşvet suçu; bir kişinin, kendi yararına veya başkasının yararına olacak şekilde, görevini yerine getirmesi veya getirmemesi beklenen bir kamu görevlisine maddi bir yarar sağlamasıyla oluşan suç türüdür. Bu suç, Türk Ceza Kanunu’nun 252. maddesinde açıklanmıştır.
TCK 252:
“Bir işin yapılması veya yapılmaması için, doğrudan veya dolaylı yollarla, kamu görevlisine ya da onun göstereceği başka bir kişiye çıkar sağlayan kişi, dört yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Rüşvet Suçu Nasıl Oluşur?
Rüşvet suçu, kamu görevlisine, görevi dolayısıyla yapması ya da yapmaması gereken bir iş için haksız yarar sağlanmasıyla oluşur.
Rüşvet suçu, koşullu olarak işlenemez. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 04/05/1987 tarihli kararında, rüşvet suçunun esasının işin yapılması veya yapılmaması olduğu, koşullu rüşvet anlaşmasının yapılamayacağı, çünkü koşul gerçekleşmediğinde rüşvet anlaşmasının gereği yerine getirilemeyeceği belirtilmiştir.
Rüşvet, yalnızca kamu görevlisine, görevinden ötürü yapmakla yükümlü olduğu işlerde gerçekleşir. Kamu görevlisinin görev alanı dışındaki işlemler için para verilmesi, rüşvet değil görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur.
Kamu görevlisi, devlet tarafından seçme, atama ya da kura yoluyla kamu kurumlarına atanan kişilere denir. Hakimler, savcılar, avukatlar, belediye başkanları, valiler, milletvekilleri, polisler, muhtarlar, bekçiler, askerler, doktorlar, öğretmenler bu tanıma girer.
Yargıtay, Bandırma ilçesine bağlı köy yollarının bakımı için görevlendirilen sanıkların, muhtarlarla yaptıkları rüşvet pazarlığı sebebiyle mahkum edilmeleri gerektiğini belirtmiştir. (Yargıtay 5. CD., 2020/5037 E., 2021/1781 K.)
Yargıtay, bir muhtarın, ihale komisyonu başkanı olarak yaptığı ihalede rüşvet alması sebebiyle mahkumiyet kararı verilmiştir. (Yargıtay 5. CD., 2017/1308 E., 2021/1792 K.)
Kamu görevlisinin rüşvet alması, görevinin sona ermesiyle önemsiz hale gelmez. Önemli olan, suçun işlendiği sırada kamu görevlisinin görevini yapabilecek yetkinlikte olmasıdır.
TCK m. 252/8 hükmüne göre rüşvet suçu, kamu görevlileri dışındaki şu kişilere karşı da işlenebilir:
- Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,
- Kamu kurum veya kuruluşlarının iştirakiyle kurulan şirketler,
- Kamu yararına çalışan dernekler,
- Kooperatifler,
- Halka açık anonim şirketler.
Rüşvet, yabancı ülkelerde veya uluslararası platformlarda kamu görevi üstlenen kişilere karşı da işlenebilir. Yurt dışında faaliyet gösteren kişiler, TCK m. 252/9 hükmü çerçevesinde sınırlı olarak rüşvet suçu işleyebilir.
TCK 252/9:
“Bu madde hükümleri;
a) Yabancı bir devlette seçilmiş veya atanmış olan kamu görevlilerine,
b) Uluslararası veya uluslarüstü mahkemelerde ya da yabancı devlet mahkemelerinde görev yapan hakimlere, jüri üyelerine veya diğer görevlilere,
c) Uluslararası veya uluslarüstü parlamento üyelerine,
d) Kamu kurumu ya da kamu işletmeleri de dahil olmak üzere, yabancı bir ülke için kamusal bir faaliyet yürüten kişilere,
e) Bir hukuki uyuşmazlığın çözümü amacıyla başvurulan tahkim usulü çerçevesinde görevlendirilen vatandaş veya yabancı hakemlere,
f) Uluslararası bir anlaşmaya dayalı olarak kurulan uluslararası veya uluslarüstüörgütlerin görevlilerine veya temsilcilerine,
görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması ya da uluslararası ticari işlemler nedeniyle bir işin veya haksız bir yararın elde edilmesi yahut muhafazası amacıyla; doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, menfaat temin, teklif veya vaat edilmesi ya da bunlar tarafından talep veya kabul edilmesi halinde de uygulanır.”
Yargıtay, bir hakime rüşvet teklif edilmesi ancak bu teklifin kabul edilmemesi durumunda rüşvet suçu oluşturmadığına hükmetmiştir. (Yargıtay 5. CD., 2013/9757 E., 2015/12729 K.)
Rüşvet Suçu Cezası
Rüşvet suçu için öngörülen ceza 4 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasıdır. Hakim, suçun şiddeti, suçu işleme biçimi, kullanılan araç ve gereçler, meydana gelen zararın miktarı, suçun işlendiği yer ve zaman, failin niyeti ve suç konusunun önemi gibi faktörleri dikkate alarak kesin cezayı belirler.
Rüşvet Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Halleri
Rüşvet suçunun cezayı artıran nitelikli halleri mevcuttur. Bu durumlar, Türk Ceza Kanunu’nun 252. maddesinin 7. fıkrasında düzenlenmiştir.
TCK 252/7:
“Rüşveti alan ya da isteyen ya da bu konuda anlaşma yapan kişinin; yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.”
Failin; Yargı Görevi Yapan Hakem, Bilirkişi, Noter veya Yeminli Mali Müşavir Olması Durumu
Rüşvet suçu işleyen kişinin, kamu görevlisi olmanın ötesinde yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir gibi özel statülü kişiler arasında olması, cezanın artırılmasını gerektirir.
Bu kişilerin, görevleri gereği yüksek güven ve sorumluluk taşımaları nedeniyle, rüşvet suçuna karışmaları cezayı artırıcı bir faktördür.
Yargıtay, bir kooperatif yönetim kurulu başkanı ve üyelerinin, bilirkişi olarak görevlendirilen kişilere rüşvet vermek suretiyle istedikleri yönde rapor düzenlettikleri bir olayda, bu nitelikli halden ceza verilmesine hükmetmiştir. (Yargıtay 5. CD., 2018/5894 E., 2020/11911 K.)
Rüşvet Suçunun Cezayı Azaltan Nitelikli Halleri
Rüşvet suçunun işlenme şekli, meydana gelen sonuçları gibi sebepler sonucu verilecek cezanın azaltılmasını gerektiren halleri bulunmaktadır. Bunlar, TCK m. 252’nin 4. fıkrasında yer alır.
TCK 252/4:
“Kamu görevlisinin rüşvet talep etmesi ve bu talebin kabul edilmemesi ya da bir kişinin kamu görevlisine rüşvet teklif etmesi ve bu teklifin kabul edilmemesi hallerinde, faile verilecek ceza yarı oranında indirilir.”
Rüşvet Teklifinde Bulunulması Ancak Teklifin Kabul Edilmemesi
Kamu görevlisinin rüşvet teklif etmesi, ancak bu teklifin kabul edilmemesi durumunda, ya da bir vatandaşın kamu görevlisine rüşvet teklif etmesi ancak bu teklifin görevli tarafından reddedilmesi durumunda, faile verilecek ceza yarı oranında indirilir.
Yargıtay, bir evlendirme memurunun, kendisine başvuran bir kişiden rüşvet olarak cep telefonu ve telefon faturası ödemesini talep ettiği, ancak bu teklifin kabul edilmeyip yetkili makamlara bildirildiği bir olayda, bu nitelikli halden dolayı ceza verilmesine hükmetmiştir. (Yargıtay 5. CD., 2001/156 E., 2001/5656 K.)
Rüşvet Suçunda Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık, suç işleme sürecine girilmiş ancak suçun tamamlanmaması ve meydana gelen zararların önlenebilmesi için faalin kendi iradesiyle adımlar atması durumudur. Rüşvet suçunda etkin pişmanlık, TCK m. 254’te özel olarak düzenlenmiştir.
TCK 254:
“(1) Rüşvet alan kişinin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce, rüşvet konusu şeyi soruşturmaya yetkili makamlara teslim etmesi halinde, hakkında rüşvet suçundan dolayı ceza verilmez. Rüşvet alma konusunda başkasıyla anlaşan kamu görevlisinin durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce durumu yetkili makamlara bildirmesi halinde de hakkında bu suçtan dolayı ceza verilmez.
(2) Rüşvet veren veya bu konuda kamu görevlisiyle anlaşmaya varan kişinin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce, pişmanlık duyarak durumdan yetkili makamları haberdar etmesi halinde, hakkında rüşvet suçundan dolayı ceza verilmez.
(3) Rüşvet suçuna iştirak eden diğer kişilerin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce, pişmanlık duyarak durumdan yetkili makamları haberdar etmesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı ceza verilmez.
(4) Bu madde hükümleri, yabancı kamu görevlilerine rüşvet veren kişilere uygulanmaz.”
Yargıtay, şirket yetkililerinin, trafik kontrolü sırasında rüşvet vermek suretiyle idari para cezasından kaçınmaya çalıştıkları ancak sonradan durumu ihbar ettikleri bir olayda, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına karar vermiştir. (Yargıtay 5. CD., 2014/10065 E., 2018/198 K.)
Rüşvet Suçuna Teşebbüs, İştirak, İçtima
Teşebbüs, suç işlemek amacıyla eyleme geçilmesi ancak dış koşulların elverişsizliği sebebiyle suçun tamamlanamaması durumudur. Rüşvet suçuna teşebbüs, teklifin yapılması fakat kabul edilmemesiyle mümkündür.
Yargıtay, bir davanın rüşvet teklifini kabul etmeyip yetkililere bildiren polisler üzerine kurulu olduğunu belirtmiştir. Burada, suçun belirlenebilmesi için teklifi kabul ettiği izlenimi yaratılıp, daha sonra rüşvetin alınması ve ardından soruşturmanın başlatılması süreci izlenmiştir. Anlaşma olmaksızın rüşvet teklifinin teşebbüs aşamasında kaldığına karar verilmiştir. (Yargıtay 5. CD., 2008/6172 E., 2012/3000 K.)
Ayrıca Yargıtay, bir diğer olayda, petrol hırsızlığı yapmak isteyen bir sanığın, karakol komutanına rüşvet teklif ettiğini ve komutanın bu teklifi kabul etmemesine rağmen, suçüstü yapabilmek adına kabul etmiş gibi davrandığını ve bunun sonucunda sanığın yakalandığını belirtmiştir. Bu durumda rüşvet teklifinin kabul edilmediği ve suçun teşebbüs aşamasında kaldığına hükmedilmiştir. (Yargıtay 5. CD., 2016/4789 E., 2017/5293 K.)
Rüşvet teklifinde bulunulması ve bu teklifin karşı tarafça kabul edilmesi durumunda, rüşvet suçu teşebbüs aşamasını aşarak tamamlanmış olur ve bu durum cezalandırılabilir.
İştirak, birden fazla kişinin birlikte hareket etme iradesiyle suç işlemesi durumudur. Rüşvet suçuna iştirak, kamu görevlisinin azmettirilmesi, yönlendirilmesi, suç için gerekli araçların sağlanması ve suç işlendikten sonra kaçışa yardımcı olunması şekillerinde gerçekleşebilir.
Türk Ceza Kanunu’nun 252/5-6 maddeleri, rüşvet suçunda iştirake dair özel hükümler içermektedir. Bu hükümler, rüşvet teklifini ileten veya rüşvet anlaşmasını sağlayan kişilerin de suça ortak olarak değerlendirilmesini öngörür. Bu kişilerin kamu görevlisi olma zorunluluğu yoktur.
Dolaylı yollarla rüşvet ilişkisinden menfaat sağlayan kişiler de suç ortağı olarak kabul edilir. Menfaat sağlayanlar arasında tüzel kişilikler de bulunuyorsa, bu kişiliklerin yetkilileri cezai sorumluluk taşır.
İçtima, bir suçun birden fazla kişiye veya aynı kişiye karşı birden fazla kez işlenmesi durumudur.
Rüşvet suçunda bir kişinin aynı kamu görevlisine birden fazla rüşvet teklifi yapması ya da bir kamu görevlisinin birden fazla kişiden rüşvet alması halinde, birden fazla suç işlendiği için cezalarda artırım yapılır. Rüşvet suçunun işleniş sırasında başka suçların da işlenmiş olması durumunda, fail her iki suçtan da ayrı ayrı cezalandırılır.
Örneğin, rüşvet alan bir kamu görevlisi, bu rüşvet karşılığında resmi belgeleri bilerek yanlış düzenlemişse, bu durumda hem rüşvet hem de resmi belgede sahtecilik suçlarından ceza alır.
Rüşvet Suçunun Soruşturma Aşaması
Rüşvet suçunun soruşturma aşaması, suç şüphesinin yetkili makamlar olan kolluk kuvvetleri veya savcılık makamı tarafından öğrenilmesi ile başlar ve savcının iddianameyi hazırlayıncaya kadar devam eder.
Rüşvet suçunun soruşturma aşamasında yerine getirilmesi gereken temel işlemler şunlardır:
- Şikayet – İhbar,
- Gözaltı,
- Delil Toplama,
- İfade Alma ve Sorgu,
- Adli Kontrol,
- Tutuklama.
Şikayet – İhbar
Şikayet, suçtan doğrudan zarar gören kişilerin, bu zarara yol açan haksız eylemleri yetkili makamlara bildirmesi işlemidir. İhbar ise, suçla doğrudan ilgisi olmayan bir kişinin, bir suç eylemini yetkili makamlara bildirmesi durumudur.
Rüşvet suçu, şikayet gerektirmeyen suçlar arasındadır. Dolayısıyla, herhangi bir kişinin yapacağı ihbarla yetkili makamlar suçtan haberdar olur ve soruşturma süreci başlatılır. Suçun şikayete tabi olmaması, şikayetin çekilmesi durumunda dahi yargı sürecinin devam edeceği anlamına gelir.
Türk Ceza Kanunu’nun 252. maddesinin 10. fıkrasına göre, rüşvet suçunun yurt dışında bir yabancı tarafından işlenmiş olması durumunda, suçluların Türkiye’de bulundukları anda, yetkili makamlar tarafından soruşturma ve kovuşturma işlemleri kendiliğinden yapılır.
Gözaltı
Gözaltı, şüphelinin kısa süreliğine polis nezaretinde tutulmasına ilişkin güvenlik tedbiridir. ve soruşturmanın sağlıklı yürütülebilmesi için gerekli olan prosedürlerin hızla tamamlanmasını amaçlar.
Rüşvet suçu bağlamında, şüpheliye en fazla 24 saat süreyle gözaltı kararı verilebilir. Ancak suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi gibi durumlarda bu süre üç güne kadar uzatılabilir.
Şüpheli ve şüphelinin ailesi, gözaltı kararına itiraz edebilir. Bu itiraz, ilgili Sulh Ceza Hakimliği’ne dilekçe yoluyla veya sözlü olarak yapılabilir. Gözaltı süresi içerisinde şüphelinin haklı bir gerekçe olmaksızın serbest bırakılmaması halinde, şüpheli bu durumdan dolayı uğradığı maddi ve manevi zararları da tazminat davası açarak talep edilebilir.
Delillerin Toplanması
Delil toplama, suçun aydınlatılması ve maddi gerçeğe ulaşılması amacıyla yapılır. Suçla ilgili şikayet veya ihbar yetkili makamlara ulaştığında, savcılık delil toplama sürecine başlar.
Rüşvet suçuna ilişkin toplanabilecek deliller arasında banka hesap dökümleri, kamera kayıtları, ses kayıtları, mesajlaşma dökümleri, bilgisayar sistemlerinden alınan veriler ve teknolojik aletlerin incelenmesi bulunabilir.
Hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında delil toplanabilir. Ancak, toplanan delillerin hukuka uygun, somut ve mantıklı olması esastır. Örneğin, işkence yöntemiyle elde edilen deliller hukuka uygun kabul edilmez ve hüküm oluşturmada kullanılamaz.
İfade ve Sorgu
İfade alma ve sorgu, şüphelinin, soruşturma konusu olay hakkındaki beyanlarının yetkili makamlar tarafından alınması sürecidir. İfade, genellikle polis veya savcılık tarafından alınırken, sorgu hakim veya mahkeme tarafından yapılır.
İfade alma süreci, şüpheliye gönderilen bir çağrı kağıdı ile başlar. Bu çağrı kağıdında ifade verme tarihi ve yeri belirtilir. Şüpheli, çağrı kağıdını aldığı halde ifade vermeye gelmezse, zorla getirilme kararı çıkarılabilir.
İfade ve sorgu süreçlerinde şüphelinin hakları, sürecin başında yetkili tarafından açıklanır. Şüpheli, avukat edinme, yakınlarına haber verme, savunma yapma, delil toplanmasını talep etme ve ifade vermeme hakkına sahiptir.
İfade ve sorgu, şüphelinin sorulara mantıklı yanıtlar verdiği ve bu yanıtların tutanakla kaydedildiği bir süreçtir. İfade ve sorgu sırasında elde edilen bilgiler, şüphelinin özgür iradesiyle verilmiş olmalıdır. Şüpheli, ifadesini vermek istemediği takdirde, bu durum zorla değiştirilemez ve hukuka aykırı yöntemlerle ifade alınması geçersizdir.
Örneğin, şüpheliye gece geç saatlerde “Suçu kabul et, işimizi kolaylaştır” şeklinde baskı yapılması ve menfaat vaat edilmesi, ifadenin hukuka aykırı olmasına neden olur. Bu tür durumlarda alınan ifadeler, yargı sürecinde geçerli kabul edilmez.
İfade sürecinde alınan ifade ve cevaplar, tutanağa yazılır ve işlem sonunda şüpheli, avukatı ve görevli tarafından imzalanır. Şüphelinin, tutanaktaki bilgilerin doğruluğunu kontrol etmesi ve herhangi bir yanlışlık varsa ifadeyi imzalamaması önemlidir.
Adli Kontrol
Adli kontrol, şüphelinin tutuklanmasına gerek olmadan belli başlı kısıtlamalarla serbest bırakılması işlemidir. Bu, şüphelinin tutuklanmasının yaratacağı olumsuzlukları önlemek amacıyla uygulanır.
Rüşvet suçundan dolayı şüpheli hakkında adli kontrol tedbirleri şu şekilde uygulanabilir:
- Yurt dışı yasağı,
- Elektronik izleme,
- Ev hapsi,
- Belirli aralıklarla karakolda imza,
- Teminat,
- Silah taşımama,
- Belirli yerlere yaklaşmama,
- Düzenli olarak eğitim programlarına katılma.
Rüşvet suçuna ilişkin adli kontrol süresi, en fazla 3 yıl olarak uygulanabilir. Ancak, hakim bu sürenin 3 yıl daha uzatılmasına karar verebilir.
Adli kontrol kararına itiraz edilebilir. Şüpheli, şüphelinin avukatı veya yakınları, adli kontrol kararını öğrendikleri andan itibaren 7 gün içinde kararı veren makama sunulan itiraz dilekçesi ile yapılabilmektedir.
Tutukluluk
Tutukluluk, şüphelinin özgürlüğünün kısıtlanarak cezaevinde tutulması işlemidir. Bu, yalnızca şüphelinin suçun işlendiğine dair güçlü delillerin bulunduğu ve adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı durumlarda uygulanır. Tutukluluk bir ceza değil, muhakeme süreçlerinin güvenle yürütülmesi için uygulanan bir tedbirdir.
Rüşvet suçundan dolayı şüphelinin tutuklanması için gereken durumlar şunlardır:
- Kaçma şüphesi,
- Delilleri yok etme riski,
- Tanıklara baskı yapma ihtimali.
Örneğin, rüşvet suçundan dolayı şüphelinin ifadeye çağrıldığı halde işe gitmemesi, evini boşaltması gibi durumlar kaçma şüphesi oluşturur ve şüphelinin tutuklanmasına karar verilebilir.
Rüşvet suçundan dolayı verilen tutukluluk süresi en fazla 2 yıldır. Ancak, zorunluluk halinde hakim bu süreyi 3 yıl daha uzatabilir.
Tutukluluk kararına ve süresine itiraz mümkündür. Şüpheli veya şüphelinin yakınları, tutuklama kararını öğrendikleri andan itibaren 7 gün içinde Asliye Ceza Mahkemesine itiraz edebilirler.
Rüşvet Suçunda Soruşturma Sonucunda Alınabilecek Kararlar
Rüşvet suçuna ilişkin soruşturma sonucunda savcı tarafından alınabilecek üç temel karar vardır:
- Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı,
- Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı,
- İddianame Hazırlanması.
Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı
Bu karar, yapılan ön inceleme sonucunda suç unsurlarının oluşmadığına veya ihbarın somut bir delile dayanmadığına karar verildiğinde savcı tarafından verilir. Soruşturmaya yer olmadığı kararı alındığında, dosya soruşturma aşamasında kapatılır.
Bu karara karşı itiraz edilebilir. İtiraz, kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde yapılabilecek şekilde ilgili sulh ceza hakimliğine sunulur.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı
Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, yapılan soruşturma sonucunda şüphelinin suçunu işlediğine dair yeterli delil bulunamadığında verilir. Bu kararla birlikte soruşturma dosyası kapatılır ve şüpheli sanık statüsüne geçmez.
Bu karara da itiraz edilebilir. Taraflar, kararın kendilerine tebliğ edilmesinden itibaren 15 gün içinde kararı veren sulh ceza hakimliğine itirazda bulunabilirler.
İddianame Hazırlanması
İddianame, savcının soruşturma sonucunda suç unsurlarının varlığına ve yeterli delil toplandığına karar vermesi durumunda hazırladığı resmi belgedir. İddianame, şüphelinin suçlamaları ve delilleri, mağdurun ifadeleri, savcının hukuki değerlendirmesi gibi bilgileri içerir.
İddianame, mahkemeye sunulur ve mahkeme tarafından kabul edilirse kovuşturma süreci başlar.
Rüşvet Suçunun Savunması
Rüşvet suçunda savunma, şüphelinin karşılaştığı suçlamalara karşı kendini savunma hakkını kullanmasıdır. Savunma, Anayasa tarafından güvence altına alınan temel bir haktır ve herhangi bir durumda kısıtlanamaz veya ortadan kaldırılamaz.
Rüşvet suçundan dolayı yapılacak savunmalar, somut olayın özelliklerine göre değişkenlik gösterebilir. İşte bazı savunma örnekleri:
- Şüphelinin kamu görevlisi olmadığı durumlar,
- Etkin pişmanlık yasasından faydalanılması,
- Avukat talebinin reddedilmesi veya göz ardı edilmesi,
- Gözaltına alınma koşullarının oluşmamış olması,
- Maddi menfaatin şüpheli için değil, kamu yararı için alındığı,
- Suçun hafifletici sebepleri göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi.
Etkili bir savunma için, suça konu olaya ve dosya içeriğine vakıf, deneyimli bir ceza avukatıyla çalışmak faydalı olacaktır.
Rüşvet Suçunda Ceza Yargılaması Süreci
Ceza yargılaması süreci, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesiyle başlar ve sanığın yargılanmasını içerir. Bu süreçte, ilk olarak mahkeme, duruşma gününü belirler ve bu tarih taraflara tebliğ edilir.
Duruşmada, tarafların kimlik tespiti yapılır ve savcı tarafından hazırlanan iddianame okunur. İlk söz hakkı genellikle sanığa verilir.
Sanığın savunmasının ardından mağdurun ifadeleri, avukatların talepleri ve beyanları alınır. Duruma göre, tanık dinlemesi, bilirkişi raporu talebi, keşif yapılması veya ek delil toplanması gibi işlemler gerçekleştirilebilir.
Yargılama sürecinde elde edilen bilgiler ve yapılan işlemler doğrultusunda hakim, sanık hakkında bir karar verir. Bu karar, taraflar tarafından temyiz edilebilir. Rüşvet suçları genellikle Ağır Ceza Mahkemelerinde görülür.
Rüşvet Suçunda Zamanaşımı
Rüşvet suçları için dava zamanaşımı süresi suçun işlendiği tarihten itibaren 15 yıldır. Bu süre dolduğunda, suç nedeniyle yeni bir soruşturma başlatılamaz ve dava açılamaz.
Eğer dava zamanaşımı süresi dolmadan yargılama başlamışsa ve süre dolarsa, hakim davanın düşmesine karar verebilir.
Rüşvet suçları için ceza zamanaşımı süresi ise, hüküm kesinleştikten sonra başlar ve 20 yıldır. Bu süre sonunda, infaz edilmemiş cezalar yerine getirilemez ve devletin ceza uygulama hakkı sona erer.
Rüşvet Suçunda Mahkeme Kararları
Rüşvet suçlarından dolayı mahkeme tarafından verilebilecek kararlar şunlardır:
- Beraat,
- Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı,
- Mahkumiyet
- Davanın Düşmesi.
Beraat
Beraat kararı, yürütülen soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin sonunda, şüphelinin üzerine atılı suçları işlemediği veya işlediği eylemlerin suç teşkil etmediği durumlarda verilir. Beraatle sonuçlanan durumlarda, şüpheli suçlamalardan tamamen temize çıkarılır ve suçsuz olduğu kabul edilir.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, soruşturma ve kovuşturma aşamaları sonucunda, sanığın suç oluşturan eylemleri işlediği belirlense de, birtakım özel koşullar nedeniyle sanığın cezalandırılmamasına karar verilen hukuki bir yoldur. Bu karar için bazı şartlar gereklidir:
- Sanığın zorunluluk hali altında hareket etmesi,
- Sanığın geçici olarak irade kontrolünü kaybetmiş olması,
- Sanığın algılama yeteneğinin dış etkenlerle kaybolmuş olması,
- Sanığın amirinin zorlayıcı emirleri altında hareket etmiş olması,
- Sanığın cebir veya tehdit altında eylemleri gerçekleştirmesi,
- Sanığın etkin pişmanlık göstermesi.
Mahkumiyet
Mahkumiyet kararı, soruşturma ve kovuşturma işlemleri neticesinde, sanığın suç oluşturan eylemleri kesin ve net delillerle kanıtlanması durumunda verilir.
Rüşvet gibi suçlar için mahkumiyetle sonuçlanan durumlar, sanığın yasal sınırlar çerçevesinde hapis cezasına çarptırılmasını gerektirir. Ayrıca, mahkeme gerekli gördüğü durumlarda sanığa güvenlik tedbirleri de uygulayabilir.
Örneğin, rüşvet suçundan mahkum olan bir sanığın kamu görevlerine atanma haklarının kısıtlanması gibi.
Rüşvet suçu nedeniyle mahkum olan bir sanık, kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıl içinde kasıtlı olarak başka bir suç işlerse, bu durumda tekrar suç işlemiş sayılır ve mahkumiyet süresi artırılabilir.
Diğer bir yandan mahkeme, sanığın sosyal durumu, eğitim ve iş hayatı, suçlarından duyduğu pişmanlık gibi faktörleri göz önünde bulundurarak iyi hal indirimi yapabilir. Rüşvet suçunda iyi hal indirimi, hükmedilen cezanın en fazla altıda biri oranında uygulanabilir.
Davanın Düşmesi
Davanın düşmesi, yargılama sürecinde artık hukuken bir anlam ifade etmeyecek durumlarda verilen bir karardır. Rüşvet suçu bağlamında, sanığın ölümü, dava zamanaşımına uğraması veya genel af gibi durumlar davanın düşürülmesine neden olabilir. Bu kararlar, sürecin devamının hukuken veya pratik olarak bir değer taşımadığı zamanlarda uygulanır.
Rüşvet Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci
İstinaf ve temyiz yolları, yerel mahkemelerin verdiği kararların yanlış, hatalı veya eksik bulunması durumunda, Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay nezdinde yeniden incelenmesini sağlayan hukuki süreçlerdir.
Rüşvet suçu nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir kararın yanlış bulunması halinde, hüküm taraflara tebliğ edildikten sonra 7 gün içinde istinaf başvurusu yapılabilir.
İstinaf başvurusu, kararın verildiği Ağır Ceza Mahkemesine, ilgili Bölge Adliye Mahkemesine yönlendirilmek üzere dilekçe verilerek ya da sözlü beyanla yapılır.
Bölge Adliye Mahkemesinin kararı da yanlış veya eksik bulunursa, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay’a temyiz başvurusu yapılabilir.
Temyiz süreci, Yargıtay tarafından değerlendirilir ve dosya hakkında kesin bir karar verilir. Yargıtay’ın kararına karşı herhangi bir üst mercii bulunmaz. İstinaf ve temyiz süreçlerine sanık, sanığın eşi, yasal temsilcisi, avukatı, mağdur veya mağdurun avukatı gibi ilgili taraflar başvurabilir.
Sonuç
Rüşvet suçu, ciddi yaptırımlar içeren ve uzun süreli hapis cezalarıyla sonuçlanabilen bir suç türüdür. Ancak, sürecin doğru yönetilmesi ve etkili bir savunma stratejisi ile sanık hakkında cezai yaptırım uygulanmadan sürecin sonlandırılması mümkün olabilir. Bu nedenle, hukuki süreçlerin ve savunmanın, deneyimli bir ceza avukatı eşliğinde yürütülmesi büyük önem taşır.