Uyuşturucu Kullanma Suçu ve Cezası

Uyuşturucu Kullanma Suçu ve Cezası

Uyuşturucu kullanma suçu Türk Ceza Kanunu’nda Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar kapsamında düzenlenen suçlardandır. Bu suç ile, uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi satın almak, bulundurmak yahut kabul etmek fiilleri cezalandırılmaktadır. Uyuşturucu kullanma suçu ile korunan hukuki yarar hem bireyin sağlığı hem de kamu sağlığıdır. Bu suçun faili herkes olabilir.

Uyuşturucu Kullanma Suçu Nedir?

Uyuşturucu kullanma suçu uyuşturucu madde kapsamında olan eroin, esrar, morfin, kokain, metamfetamin, afyon, bonzai gibi maddelerin kullanılması, satın alınması, kabul edilmesi ya da bu maddelerin bulundurulmasıdır. Uyuşturucu kullanma suçu Türk Ceza Kanunu madde 191’de düzenlenmektedir. 

TCK 191:

‘’Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’

Uyuşturucu Kullanma Suçu Nasıl Oluşur?

Uyuşturucu kullanma suçu; uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılması yahut bu maddelerin kullanmak için satın alınması, bulundurulması veya kabul edilmesi suretiyle oluşur.

Yasada sayılan bu seçimlik hareketlerden herhangi birinin meydana gelmesiyle uyuşturucu madde kullanma suçu oluşacaktır. 

Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanma

Uyuşturucu madde kullanma, suçu meydana getiren seçimlik hareketlerden biridir. Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılması söz konusu maddenin herhangi bir yöntemle vücuda girmesi demektir.

Örneğin, uyuşturucu maddenin yenmesi, içilmesi, yakılarak dumanının içe çekilmesi yahut şırınga ile vücuda enjekte edilmesi gibi hallerde uyuşturucu madde kullanımı suçu oluşur.

Ancak fail, maddenin uyuşturucu veya uyarıcı madde olduğunu bilmeden bunu kullanırsa veya uyuşturucu madde tedavi amacıyla kullanılırsa suç oluşmaz. 

Uyuşturucu maddenin kişisel kullanım sınırları dahilinde bulunması durumunda uyuşturucu madde kullanma suçu oluşacakken bu sınırın aşılması halinde uyuşturucu madde ticareti suçu gündeme gelebilir.

Kişisel kullanım miktarı; kokain ve eroin uyuşturucu maddeleri için 20 gr altı, sentetik haplar açısından 50 tane altı, kenevir bakımından 20 kök ve altı olarak belirlenmiştir. Ancak metamfetamin maddesi bakımından bir ölçü bulunmamakta olduğundan mahkeme her somut olay özelinde değerlendirmektedir. 

Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek, Bulundurmak

Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek ya da bulundurmak fiilleri de uyuşturucu madde kullanma suçunun oluşumuna teşkil eden diğer hareketlerdir. 

Kullanmak için uyuşturucu madde satın almak; bir para birimi ya da bir eşya ile değiştirme sonucu meydana gelir. Kullanmak için uyuşturucu madde kabul etmek; satın almadan farklı olarak herhangi bir bedel karşılığında olmadan gerçekleşir. 

Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma; failin maddeye kolayca ulaşabileceği şekilde hakimiyet alanında bulundurmasıdır. Bulundurma fiilinin illa ki failin üzerinde olması gerekmez.

Örneğin arabasında, evinde veya herhangi bir depoda bu maddeyi tutabilir. Bulundurulan yer bakımından ise failin bu yerlerin maliki yahut zilyedi olması gerekmemektedir. Suçun meydana gelmesi için bulundurmanın mutlaka kullanma amaçlı olması gerekir. 

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda, sanığın idrar tahlilinde tespit edilen esrar maddesi üzerine sanığa TCK m.191 uyarınca uyuşturucu madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçundan mahkumiyet yerine beraat verilmesi bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 8. CD. 2020/4914 E. 2020/17244 K.) 

DİKKAT: TCK m. 191 kapsamındaki uyuşturucu kullanmak suçunu aşağıdaki suç tipleri ile karıştırmamak gerekir. 

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu,
  • İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Yasak Eşya Sokmak,
  • Esrar Elde Etmek İçin Kenevir Ekimi Yapmak,
  • İzinsiz Haşhaş Ekimi Yapmak.

Uyuşturucu Kullanma Suçunun Cezası

Uyuşturucu kullanma suçunun cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır. 

Kanuni sınırlar çerçevesinde; failin kişisel özellikleri, fiilin meydana geliş şekli, ortaya çıkan zararın boyutu ve failin suç işlendikten sonraki tutumu da göz önünde bulundurularak hakim tarafından bir ceza tayin edilecektir. 

Uyuşturucu Kullanma Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Hali ve Cezası

Uyuşturucu kullanma suçunun cezayı artıran nitelikli hali, suçun işlendiği mekanın niteliği gereği verilen cezanın artırılmasına sebep olan haldir. Bu nitelikli hal, TCK m.191’in 10. fıkrasında düzenlenmektedir. 

TCK m.191/10: 

“Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.’’ 

Suçun, İnsanların Toplu Olarak Bulunduğu Yerlerde İşlenmesi

Suçun temel halinin oluşması için gerekli olan fiillerin belirli yerlerde işlenmesi halinde uyuşturucu kullanma suçunun nitelikli hali söz konusu olacaktır.

Tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaç dahilinde toplu olarak yaşanan binalar; okul, yurt, hastane, kışla ibadethane gibi veya umumi yahut umuma açık yerlerde uyuşturucu kullanma suçu işlenirse verilecek olan cezada yarı oranında artırım yapılacaktır. 

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda umuma açık yer herkesin girebileceği yer olarak belirtilmiştir. Buna göre yollar, caddeler, sokaklar, park ve gezi yerleri, sahil, kumsal, halk plajı, otel, tiyatro, sinema, bar, pavyon, gazino, kahvehane, market, bakkal, kasap dükkanı, berber dükkanı, lokanta gibi yerler umumi yerler olarak nitelendirilmiştir. (Yargıtay 10. CD. 2019/398 E. 2019/1349 K.)

Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise bir kararında, özel araçların umumi veya umuma açık yer kapsamında olmadığını belirten yönde bir karar vermiştir. (Yargıtay CGK. 2020/327 E. 2021/145 K.) 

Uyuşturucu kullanma suçunun nitelikli halinin meydana gelmesi için suçun işlendiği esnada suçun meydana geldiği bina veya tesisin eğitim, tıp, askeri ya da toplumsal amaçla hizmet veriyor olması gerekmektedir. Aksi halde cezayı artıran nitelikli hal oluşmayacaktır. Ayrıca suçun işlendiği yerin TCK m.191/10’da belirtilen yerlerden biri olduğunun fail tarafından biliniyor olması gerekmektedir.

Cezayı artıran nitelikli halin oluşması için kanunda belirtilen 200 metrelik mesafenin nasıl tespit edileceği hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Bu sınır, kanunda belirtilen yerler ve eğer varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen yerden başlayacaktır. Bu 200 metrenin tespitinin şüpheye yer vermeyecek şekilde olması oldukça önemlidir. 

Yargıtay, kolluk tutanakları ile yapılan mesafe tespitinin tahmini bir değer olarak ifade edilmesi ya da mesafenin tanık beyanına dayandırılması veya Google Haritalar vasıtasıyla kuş uçuşu belirtilmesini kabul etmemiştir. Mesafe tespitinde tereddüt bulunması durumunda keşif yapılarak belirlenmesi gerektiğini vurgulamıştır. (Yargıtay 10. CD. 2020/15852 E. 2022/10638 K.)

Binaların birbirine yapışık veya iç içe olması halinde ise mesafe tespiti açısından Yargıtay 200 metrelik mesafenin mutad ulaşıma göre belirlenmesini ifade etmiştir. (Yargıtay 20. CD. 2016/1421 E. 2016/5065 K.) 

Uyuşturucu Kullanma Suçunda Etkin Pişmanlık

Uyuşturucu kullanma suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulama alanı bulur. Etkin pişmanlık, suç meydana geldikten sonra failin pişmanlık göstererek ortaya çıkan neticenin etkilerini kaldırmaya çalışmasıdır. Bu durumda, faile karşı cezaya hükmolunmaması veya cezada indirim yapılması söz konusu olur.

Uyuşturucu kullanma suçu açısından TCK m.192 2 ve 4. fıkralar dahilinde cezaya hükmolunmaz iken 3. fıkra söz konusu olduğu zaman cezada indirim yapılacaktır. 

2. fıkraya göre, kullanmak amacıyla uyuşturucu madde satın alan, kabul eden ya da bulunduran kişi, bu maddeyi kimden ve nereden temin ettiğini resmi makamların haberi olmadan önce kendi gidip haber vererek suçluların yakalanmalarına yardımcı olursa cezaya hükmolunmaz.

2. fıkranın uygulama alanı bulabilmesi için önemli olan diğer bir nokta ise failin bizzat giderek pişmanlığını göstermesidir. Aksi takdirde etkin pişmanlık hükümleri uygulanmayacaktır. Burada ayrıca failin tek başına gidip yetkili mercileri haberdar etmesi etkin pişmanlık hükümleri açısından yeterli olmayıp sunulan bilgilerin suçluların yakalanmasını ya da uyuşturucu maddelerin ele geçirilmesini kolaylaştırıcı nitelikte olması gerekir. 

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda, sanık hakkında uyuşturucu madde kullanmak suçundan dolayı soruşturma başlatılmamış olmasına rağmen sanığın hastaneye giderek uyuşturucu kullandığını söylemesi ve hakkında soruşturma yapılmasını sağlamasından dolayı TCK m.192/2 kapsamında etkin pişmanlık hükümleri çerçevesinde cezaya hükmedilmemiştir. (Yargıtay 10. CD. 2020/16161 E. 2022/10461 K.) 

3. fıkrada, cezada indirim yapılmasını öngören bir düzenleme mevcuttur. Bu fıkraya göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu ile uyuşturucu kullanma suçlarının ortaya çıkmasına yahut fail ya da diğer ortakların yakalanmasına yardım eden kişi hakkında verilecek cezada dörtte birden yarısına kadar indirime gidilir. 

Suça konu olayda, sanığın evinde yapılan aramada kullanma sınırı içerisinde (6 gr) uyuşturucu madde (esrar) ele geçirilmiştir. Ardından sanık tarlasında yetiştirdiği uyuşturucu maddeyi, diğer sanığa para ile sattığını beyan etmiştir. Yargıtay, sanığın kendi işlediği uyuşturucu madde ticareti suçunu ortaya çıkaran beyanı dolayısıyla TCK m. 192/3 maddesinin uygulanması gerektiğini vurgulamıştır. (Yargıtay 10. CD., E. 2006/15487, K. 2007/2335, T. 27.02. 2007)

4. fıkraya göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında soruşturma başlamadan önce yetkili mercilere ya da sağlık kuruluşlarına başvurarak tedavi görmek isterse bu kişi hakkında cezaya hükmolunmaz. 

Etkin pişmanlık hükmünün bu kapsamda meydana gelmesi için failin uyuşturucu madde kullanması şarttır. Kullanmak için satın alan, bulunduran ya da kabul eden kişi hakkında bu hüküm uygulama alanı bulmaz.

Uyuşturucu Kullanma Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, failin suç işlemeye yönelik hareketlerine başlaması ancak failin iradesi dışında gerçekleşen olaylar nedeniyle suçu tamamlanmaması, suçun yarım kalmasıdır. Uyuşturucu kullanma suçu seçimlik hareketli bir suç olmakla birlikte bu hareketlerden en az birinin yapılmasıyla suç tamamlanmış olacaktır. 

Örneğin kişi uyuşturucu maddeyi kullanmasa dahi bulundurma eylemini gerçekleştiriyorsa suç tamamlanır. Teşebbüs hükümleri bu suç tipi açısından pek uygulama alanı bulmamakla, ancak icra hareketleri bölünebiliyorsa teşebbüsten söz edilebilir. 

İştirak, bir suçun meydana gelmesine ortak olunması suçun birden fazla kişi ile işlenmesidir. İştirak kendi arasında faillik ve şeriklik olarak ayrılmaktadır. Suçun kanuni tanımındaki fiili gerçekleştiren kişi fail iken suça azmettiren ya da yardım eden şerik olarak nitelendirilir. 

Örneğin, bir kişi uyuşturucu krizinde olan arkadaşına uyuşturucu madde bulup getirmiş yahut para vermiş olabilir. Bu durumda, ticari bir amaç bulunmadığından yardım etmeden söz edilebilir. Aklında hiç uyuşturucu kullanma düşüncesi olmayan kişiyi herhangi bir şekilde ikna ederek buna sebep olma durumunda ise azmettirme gündeme gelecektir.

İçtima, uyuşturucu kullanma suçunu meydana getiren fiillerin başka bir suçun oluşumuna da sebebiyet vermesi durumudur. İçtima hükümleri söz konusu olduğunda işlenen her fiil için ayrı ayrı cezalandırma yapılmayacak, ya ceza artırılacak ya da aralarında en fazla cezayı gerektiren suçtan ceza verilecektir. 

Örneğin, fail uyuşturucu kullanma suçunu işleme kararı kapsamında farklı satıcıdan aynı zamanda yahut farklı zamanda aynı tür maddeleri kullanmak için satın alma fiilini gerçekleştirirse içtima hükümleri kapsamında zincirleme suç meydana gelecektir. Zincirleme suç kapsamında verilecek olan cezalar dörtte birden dörtte üçe kadar artırılır.

Uyuşturucu Kullanma Suçu ve Cezası

Uyuşturucu Kullanma Suçunun Soruşturma Aşaması

Uyuşturucu kullanma suçunun soruşturma aşaması, yetkili makamların suçtan haberdar olması ile başlayıp savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesine kadarki süreçtir. Soruşturma sürecinde yapılması gereken usul işlemler şunlardır:

  • Şikâyet-İhbar,
  • Gözaltı,
  • Delillerin toplanması,
  • İfade ve Sorgu,
  • Uzlaşma,
  • Adli Kontrol,
  • Tutukluluk. 

Şikâyet-İhbar

Şikayet; kişilerin maruz kaldığı haksız eylemleri, savcılık makamı veya kolluk merkezlerine sunulan yazılı dilekçe veya sözlü beyan yolu ile haber vermesidir. İhbar ise, haksız eylemler ile herhangi bir ilgisi bulunmayan duyarlı vatandaşların meydana gelen haksız eylemleri yetkili makamlara bildirmesidir.

Uyuşturucu kullanma suçu mağdurun şikayetine tabi olan suçlardan değildir. Bu suça ilişkin herhangi bir şikayet olmasa da yetkili makamlar, gerçekleştirilen haksız eylemleri öğrendiği andan itibaren soruşturma sürecini başlatmakla yükümlüdür.

Soruşturma aşamasına başlanması için şikayetçi olan mağdurun şikayetinden vazgeçmesi halinde dahi soruşturma kapanmayacak, görülmeye devam edilecektir

Gözaltı

Gözaltı, şüphelinin kendisine isnat edilen suçu işlediğine dair somut delillerin elde edilmesi durumunda, soruşturmanın en kısa sürede tamamlanması amacıyla savcının talimatıyla şüphelinin kısa süreliğine nezarethanede tutulmasıdır.

Uyuşturucu kullanma suçunda gözaltı süresi, 24 saati geçemez. Ancak bu suçun toplu olarak yani 3 kişiden fazla kişiyle işlenmesi halinde bu süre 3 gün daha uzatılabilir. Ancak toplu işlenen suç bakımından dahi gözaltı süresi 4 günü geçemez. 

Şüpheli hakkında çıkartılan gözaltı kararının haksız olduğunu düşünen kişiler bu karara karşı Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edilebilir. İtiraz ancak şüpheli, şüphelinin eşi, avukatı, kanuni temsilcisi, ebeveynleri, çocukları, torunları gibi kan hısımları tarafından yapılabilir. 

DİKKAT: Hiçbir şekilde 12 yaşından küçük çocuklar ile 15 yaşından küçük sağır ve dilsiz çocuklar hakkında gözaltı kararı çıkartılamaz. 

Delillerin Toplanması

Delil, su. konusu olayın aydınlatılması için toplanan bulgulardır. Hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında delil toplanması mümkündür. Şüphelinin hem lehine hem de aleyhine olan delillerin toplanması gerekmektedir. Şüpheli, yargılamanın her aşamasında kendi aleyhine olan delillerin de toplanmasını isteyebilir. 

Uyuşturucu kullanma suçuna ilişkin olarak kullanılabilecek deliller; parmak izi incelemeleri, tanık beyanları, kan ve idrar tahlili, fail üzerinde ele geçirilmiş hassas terazi, kamera ya da ses kayıtları olabilir. 

Toplanan delillerin suç konusu olaya ilişkin, akla uygun, somut ve hukuka uygun olması gerekir. Hukuka aykırı deliller yahut hukuka uygun olan ancak hukuka aykırı biçimde toplanan deliller mahkeme tarafından hükme esas alınmaz. 

Örneğin, uyuşturucu kullanma suçuna ilişkin şüpheli sıfatı altında olan bir kimsenin izni olmaması üzerine şüpheliden yatağa bağlamak suretiyle kan alınması halinde elde edilen bu kan tahlili raporu, hukuka aykırı elde edildiği için hükme esas alınmaz.

İfade ve Sorgu 

İfade ve sorgu şüphelinin kendisine isnat edilen eylemlere ilişkin beyanlarının dinlenilmesi aşamasıdır. İfade sürecinde şüpheli, kolluk kuvvetleri veya savcılık makamı tarafından dinlenirken sorgu sürecinde şüpheli, mahkeme tarafından dinlenir.

Uyuşturucu kullanma suçu bakımından ifadesi alınacak ya da sorgusu yapılacak olan kişiye öncelikle bir çağrı kağıdı gönderilir. Bu çağrı kağıdında şüphelinin ifade vermek için gelmesi gereken yer, saat ve tarih yazılır. Çağrı kağıdı eline ulaşmasına rağmen ifade vermeye gelmeyen şüpheli hakkında zorla getirme kararı çıkartılır. 

İfade vermek için gelen kişinin önce kimliği tespit edilir, hangi suç isnadı ile karşı karşıya olduğu açıklanır. Bu süreçte şüphelinin sahip olduğu haklar kendisine öğretilir. Şüpheli bu aşamada yakınlarına haber verme, ifade vermeme, avukat talep etme, savunma yapma, delil toplanmasını isteme gibi haklara sahiptir. 

İfade süreci görevlinin sorular sorması, şüphelinin bu sorulara cevaplar vermesi ile devam eder. Şüpheli, bu aşamada sorulan sorulara kendi hür iradesi ile cevap vermelidir. Şüphelinin iradesini etkileyecek beyanda bulunmak yahut ifade vermek istemeyen şüpheliyi ifade vermeye zorlamak yasak usul kapsamına girmektedir. Bu şekilde alınan ifadeler geçersizdir.

İfade ve sorgu süreci sonunda ortaya çıkan tutanak görevli, şüpheli ve şüphelinin avukatı tarafından imzalanır. Şüpheli kişi tutanağı imzalamadan önce yazılan hususların doğru olup olmadığını muhakkak teyit etmeli, eksik yahut yanlış beyanlar görürse tutanağı imzalamamalıdır. 

İfade ve sorgu süreci genellikle suça ilişkin yeterli hukuki bilgiye sahip olmama, sahip olunan hakları bilmeme yahut ilk defa kolluk veya savcılık gibi makamların önüne çıkma nedeniyle endişeye kapılma gibi nedenlerle oldukça zorludur. Bu süreçte hak kaybına uğramamak ve ileride aleyhe kullanılacak durumlara sebebiyet vermemek için sürecin ceza avukatı ile takip edilmesi önemlidir. 

Uzlaşma

Uzlaşma; suç konusu olayın taraflarının alanında uzman bir görevli başkanlığında bir araya getirilerek söz konusu olaya ilişkin anlaşma sağlanmasını ve zararın en kısa sürede ve en etkili yöntemle giderilmesini amaçlayan bir kurumdur. 

Uzlaşma hükümleri, genellikle şikayete tabi olan suçlar bakımından uygulama imkanı bulur. Uyuşturucu kullanma suçu, şikayete tabi bir suç olmadığı için bu suç bakımından uzlaşma hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. 

Adli Kontrol

Adli kontrol, şüphelinin tutuklanmasına sebebiyet verebilecek nitelikte delillerin elde edilmesine karşılık şüphelinin özgürlüğünün kısıtlanmaması için tutuklama kararının alternatifi olarak verilen bir karardır. Adli kontrol kararı ile, şüphelinin özgürlüğü en hafif düzeyde kısıtlanır.

Uyuşturucu kullanma suçuna ilişkin uygulanabilecek adli kontrol tedbirlerine örnek olarak; ev hapsi, belirlenen yerlerden uzak durmak, hastaneye yatmak suretiyle tedavi görmek, belirlenen aralıklarla karakola giderek imza atmak gösterilebilir. 

Uyuşturucu kullanma suçunda şüpheli hakkında hükmolunan adli kontrol kararları en fazla 2 yıl boyunca uygulanabilir. Ancak hakim, gerekli gördüğü hallerde bu sürenin 1 yıl daha uzatılmasına karar verebilir.

Şüpheli, şüphelinin eşi ve avukatı, verilen adli kontrol kararına haksız bir gerekçeye dayandığı iddiasıyla itirazda bulunabilir. İtiraz, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde, kararı veren sulh ceza hakimliğine hitaben yazılacak bir dilekçe yahut zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. 

Tutukluluk

Tutukluluk kararı, şüphelinin kendisine isnat edilen suçu işlediğine dair kuvvetli şüphede delillerin elde edilmesi durumunda verilen ve şüphelinin özgürlüğünü kısıtlayan bir karardır. Hakkında tutuklama kararı verilen şüpheli, cezaevinde tutulmak suretiyle kontrol altına alınır.

Uyuşturucu kullanma suçundan dolayı şüpheli hakkında tutuklama kararı verilebilmesi mümkündür. Bu karar, somut olayda şu hallerden biri veya birkaçının bulunması halinde verilebilir:

  • Şüphelinin kaçma girişiminde bulunması,
  • Şüphelinin suça ilişkin delilleri yok etme, karartma ihtimalinin olması,
  • Şüphelinin suçun mağduruna, suçtan zarar görene yahut katılana baskı kurma ihtimalinin olması.

Uyuşturucu kullanma suçundan dolayı şüpheli hakkında verilebilecek tutuklama kararının süresi en fazla 1 yıl olabilir. Ancak hakim, gerekli gördüğü hallerde bu sürenin 6 ay daha uzatılmasına karar verebilir.

Şüpheli hakkında verilen tutuklama kararının haklı bir gerekçeye dayanmadığını düşünen şüpheli, şüphelinin eşi, avukatı, ebeveynleri, çocukları, torunları bu karara karşı itiraz edebilir. İtiraz, kararın verildiği günün ertesi gününden başlamak üzere 7 gün içinde, kararı veren makama yazılı dilekçe vermek veya sözlü beyanda bulunmak suretiyle yapılır.

Uyuşturucu Kullanma Suçunda Soruşturma Sonucunda Verilebilecek Kararlar

Uyuşturucu kullanma suçuna ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda savcı, dosyaya ilişkin 4 farklı karar verebilir. Bu kararlar şunlardır: 

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı,
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı,
  • Kamu davasının ertelenmesi kararı,
  • İddianamenin düzenlenmesine ilişkin karar.

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar ve şikâyete konu eylemin herhangi bir işlem yapılmadan dahi suç unsurunu taşımadığı yahut ihbar ve şikayetin soyut ve genel nitelikte olduğu durumlarda verilen bir karardır. 

Savcı, dosya hakkında soruşturmaya yer olmadığı kararı verdiği takdirde dosya hiç açılmamış sayılır, söz konusu eylemleri gerçekleştirdiği iddia edilen kişi de şüpheli sıfatını kazanmaz.

Örneğin, ortaokul önünde yeğenini bekleyen kişiyi şeker yerken gören bir kimsenin bekleyen kişi hakkında uyuşturucu kullanma suçundan şikayetçi olması halinde savcı, bu olay hakkında soruşturmaya yer olmadığı kararı verecektir. 

Verilen soruşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın şikayetçi veya ihbarcıya tebliğ edildiği günden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı veya sözlü olarak yapılır.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Uyuşturucu kullanma suçunun soruşturma aşamasının sonunda suça ilişkin yeterli delil elde edilememesi durumunda savcı, olaya ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verebilir. Bu karara halk arasında ‘Takipsizlik Kararı’ denilir. 

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen dosya, soruşturma aşamasının tamamlanması sonucunda kapatılır. Bu dosyaya ilişkin duruşma görülmez, şüpheli sanık sıfatını kazanmaz. 

Dosya hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararının yanlış olduğunu ve dosyanın araştırılmasına devam edilmesi gerektiğini düşünen taraflar bu karara karşı itiraz edebilir. İtiraz, kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı veya sözlü beyanda bulunmak suretiyle yapılır.

Ayrıca uyuşturucu kullanma suçunda erteleme süresi içerisinde şüpheli kişi 4. fıkradaki yükümlülüklere uyar ve yasakları ihlal etmezse hakkında KYOK kararı verilecektir.

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi, dava açmak için yeterli suç şüphesi bulunmasına rağmen failin kişilik özellikleri ve isnat edilen suçun ehemmiyeti de göze alınarak bazı koşulların varlığı dahilinde kamu davası açılmasının 5 yıl süre ile ertelenmesidir. 

Uyuşturucu kullanma suçu bakımından kamu davasının ertelenmesi kararı verilebilir. Uygulamada bu karara KADEK kararı da denir. Cumhuriyet savcısı, bu karar verilirse şüpheli kişiyi erteleme süresi boyunca verilen yükümlülüklere uymazsa meydana gelebilecek sonuçlar hakkında uyarır.

5 yıllık erteleme süresi içinde en az 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanacaktır. Bu denetimli serbestlik süresi Cumhuriyet savcısı tarafından veya denetimli serbestlik müdürlüğünün teklifiyle 6’şar aylık süre ile en fazla 2 yıl uzatılabilecektir.

Denetimli serbestlik tedbiri uygulanan kişi gerekli görüldüğü takdirde tedaviye tabi tutulabilecektir. Ayrıca bu süre boyunca savcı, şüphelinin uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığını tespit etmek amacıyla yılda en az 2 kez ilgili kuruma sevk edilmesine karar verir.  

Eğer şüpheli kişi erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen sorumluluklara aykırı davranır ya da tedavinin gereklerine uymazsa, tekrar kullanmak niyetiyle uyuşturucu madde alır, kabul eder ya da bulundurursa, uyuşturucu madde kullanırsa hakkında kamu davası açılacaktır.

İddianamenin Düzenlenmesi

Uyuşturucu kullanma suçuna ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda suçun şüpheli kişi tarafından işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşılması durumunda savcı, iddianame düzenler ve kamu davası açar. Savcı, hazırladığı iddianameyi mahkemeye sunar. Mahkemenin bu iddianameyi kabul etmesi ile soruşturma aşaması sona erer, kovuşturma aşamasına geçilir.

Uyuşturucu Kullanma Suçunun Savunması

Savunma hakkı, kişilere kendisine isnat edilen suça karşı savunma imkanı veren bir haktır. Uyuşturucu kullanma suçu açısından ileri sürülebilecek savunmalara örnek olarak şunlar gösterilebilir:

  • Uyuşturucu madde kullanılmadığı iddiası,
  • Uyuşturucu maddenin kendisine ait olmadığı iddiası,
  • Suçun unsurlarının oluşmadığı iddiası,
  • Failin 12 yaşından küçük olduğu iddiası,
  • Cezayı artıran nitelikli halin oluşmadığı iddiası,
  • Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmadığı iddiası,
  • Sanığın erteleme süresi içinde yükümlülüklere uyduğu iddiası,
  • Sanığın uyuşturucu maddeyi bir defaya mahsus kullandığı,
  • Kişinin savunma hakkını kullanamadığı iddiası,
  • Aleyhe ve lehe delillerin birlikte toplanmadığı iddiası.

Savunma hakkının etkin bir biçimde kullanılması şüpheli kişi hakkında hükmedilecek olan cezanın azaltılması yahut hiç cezaya hükmedilmemesini sağlar. Bu süreçte yaşanabilecek olumsuz durumların en aza indirilmesi bakımından alanında uzman bir ceza avukatından hukuki destek alınması mühimdir. 

Uyuşturucu Kullanma Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Uyuşturucu kullanma suçunda ceza yargılaması aşaması savcı tarafından hazırlanan iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilip yine mahkeme tarafından kesin karar verilmesine kadar geçen süreci ifade etmektedir. Ceza yargılaması aşaması kovuşturma aşaması olarak da bilinmektedir. 

Bu aşamada şüpheli, sanık sıfatını alır. Yetkili asliye ceza mahkemesi tarafından olaya ilişkin belirlenen duruşma günü ve saati, taraflara tebliğ edilir. Duruşma günü salonda hazır bulunan tarafların öncelikle kimlik bilgileri doğrulanır. Ardından hazırlanan iddianame hakim tarafından okunur.

Duruşmada ilk söz sanığa verilir. Sanığın olaya ilişkin beyanları dinlendikten sonra mağdurun beyanları ve tarafların avukatlarının hukuki açıklamaları dinlenir. Yargılamanın gidişatına göre hakim, olay hakkında yeni deliller toplanmasına, keşif yapılmasına, bilirkişi raporu düzenlenmesine karar verebilir. 

Kovuşturma aşamasında mahkemeye düşen görev, tüm süreci bütün olarak tarafsız biçimde  değerlendirmektir. Hâkim, bu süreçte toplanan deliller ve dinlenilen beyanları da dikkate alarak sürecin sonunda sanığın suçlu olup olmadığına ilişkin bir kesin hüküm verir. 

Uyuşturucu Kullanma Suçunda Zamanaşımı

Uyuşturucu kullanma suçu açısından dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği günden itibaren 8 yıl; ceza zamanaşımı süresi ise hükmün kesinleştiği günden itibaren 10 yıldır.

Dava zamanaşımı süresinin dolmasıyla mağdur, işlenmiş olan suç hakkında dava açma hakkını kaybeder. Dava zamanaşımı süresinin yargılama süreci devam ederken dolması halinde hakim, davanın düşmesine karar verir.

Ceza zamanaşımı süresinin dolmasıyla birlikte, mahkeme tarafından sanık hakkında hükmettiği cezanın infazı ortadan kalkar, devlet sanığı cezalandırma hakkını kaybeder. 

Uyuşturucu Kullanma Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Uyuşturucu kullanma suçundan dolayı yürütülen soruşturma ve yapılan kovuşturma sonucunda mahkemenin verebileceği 7 farklı karar bulunmaktadır. Bu kararlar şunlardır:

  • Beraat,
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK),
  • Mahkûmiyet,
  • HAGB,
  • Cezanın Ertelenmesi,
  • Davanın Düşmesi

Beraat

Beraat kararı, yapılan yargılamanın sonunda sanığın kendisine isnat edilen suçu işlemediğine ilişkin verilen bir karardır. Bu kararın verilmesi ile sanık, aklanmış olur ve suçsuzluğu mahkeme kararı ile ispatlanır.

Uyuşturucu kullanma suçundan dolayı beraat kararı, suçun sanık tarafından işlenmemesi, delil yetersizliği, suçun unsurlarının oluşmamış olması gibi sebeplerle verilebilir.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK) 

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın meydana getirdiği eylemlerinin suç oluşturmasına karşılık sanığın sahip olduğu birtakım özel nedenler sebebiyle hakkında cezaya hükmolunmamasına ilişkin bir karardır. Bu kararın verilmesi ile sanık, suçlu bulunur ancak hakkında verilen ceza, infaz edilmez.

Uyuşturucu kullanma suçu bakımından ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilecek haller şunlardır:

  • Failin 12 yaşından küçük olması,
  • Failin akıl hastalığının bulunması,
  • Failin sağır veya dilsiz olması,
  • Şahsi cezasızlık sebeplerinin olması,
  • Suça konu fiilin cebir veya tehdit altındayken işlenmesi,
  • Hataya düşülmesi,
  • Zorunluluk halinin bulunması.

Mahkûmiyet

Mahkûmiyet kararı, yürütülen soruşturma ve yapılan yargılama sonucunda sanığın, dosya konusu suçu işlediğinin kesin delillerle ortaya konulması halinde verilen bir karardır. Hakkında mahkumiyet kararı verilen sanık, yargılama konusu suç bakımından suçlu bulunur.

Uyuşturucu kullanma suçundan dolayı sanık, 2 ila 5 yıl arası hapis cezasına mahkum edilebilir. Ancak hakim, gerekli gördüğü hallerde sanık hakkında özel güvenlik tedbirleri uygulanmasına da karar verebilir. 

Örneğin, uyuşturucu kullanma suçundan 2 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan sanık hakkında hakim, bu kişinin kamu kurumlarında memur olarak görev yapmasının engellenmesine de karar verebilir.

Hakim, sanığın geçmiş yaşantısını, iş ve eğitim durumunu, sosyal ilişkilerini, sanık hakkında verilecek cezasının olası etkilerini de göz önünde bulundurarak sanığın cezasında ⅙ oranında indirim yapılmasına karar verebilir. İyi Hal İndirimi olarak adlandırılan bu indirim, hakimin takdirinde olup uygulanması zorunlu değildir.

Uyuşturucu kullanma suçundan dolayı mahkumiyeti kesinleşen sanık, kesinleşme tarihinden itibaren 3 sene içerisinde başka bir kasıtlı suç işlerse bu durumda faile verilecek olan ceza hakkında tekerrür hükümleri uygulanır ve cezanın miktarı arttırılır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanık hakkında verilen hükmün açıklanmaması, hükmolunan cezanın infazının 5 yıllığına ertelenmesidir. 

Uyuşturucu kullanma suçundan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için; 2 yıldan az hapis cezasına hükmedilmesi, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûmiyet almaması, sanığın HAGB teklifini kabul etmesi ve mahkemece sanığın tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaat olması gerekmektedir. 

Hakkında HAGB kararı verilen sanık, 5 yıl boyunca denetime tutulur ve bazı yükümlülükleri yerine getirmesi istenir. Bu süre zarfında yükümlülüklerini yerine getiren kişinin cezası infaz edilmiş kabul edilir. Ancak bu süre zarfında yükümlülüklerini yerine getirmeyen yahut kasıtlı olarak suç işleyen kişinin cezası açıklanır ve infazına başlanır.

Ayrıca uyuşturucu kullanma suçunda hükmün açıklanmasının ger bırakılması ile ilgili kanunda özel bir düzenleme bulunmaktadır. Hükme göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçu yahut uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçlarından yapılan kovuşturma aşamalarında, fiilin uyuşturucu kullanma suçunu oluşturduğunun anlaşılması halinde HAGB kararı verilmektedir.

Verilen HAGB kararının içeriğine, süresine veya uygulanmasına itiraz edilebilmesi mümkündür. İtiraz, kararın verildiği günün ertesinden başlayarak 7 gün içinde kararı veren yetkili makama yapılır.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, sanık hakkında verilen hapis cezasının infazının belirli şartların sağlanması halinde bir süreliğine ertelenmesidir. 

Uyuşturucu kullanma suçunda cezanın ertelenmesinin söz konusu olabilmesi için; verilen hapis cezasının 2 yıldan daha az süreli olması, sanığın 3 aydan fazla hapis cezası almamış olması ve mahkemede başka bir suç işlemeyeceği yönünde bir kanaat oluşturması gerekmektedir. 

Cezası ertelenen kişi, 1 yıl ila 3 yıl arası bir süre boyunca denetime tutulur. Bu denetim süresinde sanığın belirli eğitimlere katılması, kamu yararına işlerde çalışması yahut eğitim hayatına devam etmesi gibi sorumlulukları yerine getirmesi beklenir. 

Bu süre zarfında kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiren ve kasıtlı olarak suç işlemeyen kişinin aldığı hapis cezası infaz edilmiş sayılır. Ancak bu süre içinde kasıtlı olarak suç işleyen kişinin cezasındaki erteleme kararı kaldırılır ve cezanın infazına geçilir.Erteleme sonucunda verilen mahkûmiyet kararı, kişinin adli sicil kaydına işlenir.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, yargılama süreci devam ederken meydana gelen birtakım olaylar sebebiyle davanın esası hakkında karar verilememesi yani kovuşturma aşamasının hüküm verilmeden sona erdirilmesidir.

Uyuşturucu kullanma suçunda davanın düşmesine neden olabilecek hâller şunlardır: Suça ilişkin genel af çıkartılması, sanığın ölmesi, suçun dava zamanaşımına uğraması.

Uyuşturucu Kullanma Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Uyuşturucu kullanma suçunda yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın yanlış olduğunu düşünen taraf kararın yeniden gözden geçirilmesi için üst mahkeme olan Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtaya başvurabilir.

Uyuşturucu kullanma suçu açısından kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Başvuru kararı veren mahkemeye bir dilekçe verilerek yahut zabit katibine sözlü beyan ile yapılabilir.

Uyuşturucu kullanma suçu bakımından her koşulda temyiz kanun yoluna başvuru mümkün olmayacaktır. Temyiz kanun yoluna başvurulamayacak istinaf mahkemesi kararları, Ceza Muhakemeleri Kanunu m.286/2 hükmünde açıklanmaktadır.

Örneğin, uyuşturucu kullanma suçu bakımından ilk derece mahkemesinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı temyiz kanun yoluna başvurmak mümkün değildir.

Sonuç

Uyuşturucu kullanma suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulama alanı bulabilir ve bu sayede ceza tamamen ortadan kalkabileceği gibi cezada indirim de meydana gelebilir. Suçun meydana geliş biçimi, cezayı azaltan ya da artıran hallerin dikkate alınması cezanın belirlenmesi açısından oldukça önemlidir. Bu noktada uyuşturucu kullanma suçundan mağdur iseniz alanında uzman ceza avukatından destek almanız önerilir. 

Telefonla Sor