Vasi Tayini Vesayet Davası

Vasi Tayini (Vesayet Davası)

Vasi tayini, kendi hayatını sürdüremeyecek durumda olan ya da kendisi ve çevresi için zarar teşkil edebilecek olan kişilerin hak ve menfaatlerinin savunulmasını amaçlar. Bir kişiye vasi tayininde bulunulabilmesi için göz ardı edilmemesi gereken birçok önemli husus vardır.

Vasi Ne Demektir?

Vasi, vesayet altındaki bireylerin kişisel ve mali haklarını korumak üzere mahkeme tarafından atanmış olan kişi demektir. Vasi, vesayet altındaki kişi adına birçok işlemi yerine getirme yetkisine sahiptir.

Vasi Tayini Nedir?

Vasi tayini, hukuken kısıtlı bireyler adına yapılacak işlemleri yönetecek bir kişinin mahkeme tarafından görevlendirilmesidir. Vesayet mercii, vasilik görevini üstlenebilecek yetkinlikteki bir yetişkini vasi olarak atar.

Vesayet altına alınacak kişinin eşi veya yakın akrabaları arasından biri vasilik koşullarını karşılıyorsa bu kişiye vasilik görevi öncelikle verilir. Ayrıca, vesayet altına alınacak kişinin ve anne-babasının önerdiği kişiler de vasi olarak belirlenebilir.

Vasi Tayini için Vesayet Davası

Bir bireye vasi atanabilmesi için vesayet davasının açılması zorunludur. Vesayet davası, vesayet altına alınacak kişinin ikamet ettiği yerdeki sulh hukuk mahkemesinde görülür. Bu dava, karşı taraf gösterilmeden açılır. Davanın içeriğine dair ayrıntılar, yazının ilerleyen kısımlarında ele alınmıştır.

Vesayetin Gerekli Olduğu Durumlar

Velayet altında olmayan küçükler ve hukuken kısıtlanan bireyler için vesayet uygulaması gerekir. Bu nedenle vasi tayininin olduğu durumlar, küçük yaştaki bireyler ve hakkında kısıtlama kararı alınmış kişiler açısından belirlenmiştir.

Vesayetin gerekli olduğu durumlar, Türk Medeni Kanunu’nun 404 ve devamı maddelerinde açıklanmıştır. Aşağıda bu durumlar, farklı başlıklar altında detaylı bir şekilde açıklanmıştır.

Yaş Küçüklüğü Nedeniyle Vasi Tayini

TMK m. 404 uyarınca, velayet altında olmayan her küçüğün vesayet altına alınması gerekir. Ergin olmayan çocuklar, genellikle anne ve babalarının velayeti altındadır. Ancak aşağıda sıralanan durumlar, vesayetin gündeme gelmesine neden olabilir.

  • Evlilik dışı ilişkiden doğan ve annesi reşit olmayan küçük,
  • Çocuğun anne ve babasının eş zamanlı ölümü ya da velayeti üstlenen velinin vefatı,
  • Velayet hakkını birlikte kullanan anne ve babanın kaybolması ya da boşanma, ölüm, kaybolma nedeniyle velayeti üstlenen velinin kaybolması,
  • Anne ve babadan velayet hakkının alınması,
  • Anne ve baba hakkında kısıtlama kararının çıkması,
  • Evliliğin geçersiz sayılması, mutlak ya da kısmi butlanı sonucu velayetin anne ve babaya verilmemesi,
  • Boşanma kararı alınması ve küçüğün velayetinin anne veya babaya bırakılmasının hakim tarafından uygun bulunmaması,
  • Boşanma sonucu velayet hakkı verilen velinin ölmesi,
  • Boşanma sonrası velayet hakkı sahibi olan kişinin yeniden evlenmesi ve bu durumun küçüğün menfaatini etkilemesi sonucu velayetin kaldırılması,
  • Evlat edinilen çocuğun evlatlık ilişkisinin sonlandırılması,
  • Küçüğün koruma altına alınması halinde, vasi tayini yapılır.

Yaş küçüklüğü sebebiyle vasi atanırken küçük hakkında herhangi bir kısıtlama kararı alınmadan doğrudan vasi görevlendirilir. Ayrıca, vesayet gerektiren bir durumu fark eden nüfus memurları, idari merciler, noterler ve mahkemeler, bunu derhal ilgili vesayet makamına bildirerek vasi atanması için gerekli işlemleri başlatmalıdır.

Vasi Tayini Gerekli Olduğu Durumlar

Akıl Hastalığı veya Akıl Zayıflığı Nedeniyle Vasi Tayini

Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı gibi durumlar nedeniyle günlük yaşamını idame ettiremeyen, korunma ve sürekli bakım ihtiyacı duyan veya başkalarının güvenliğini risk altına atabilecek her yetişkin, Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesine göre kısıtlama altına alınabilir.

Görevlerini ifa ederken böyle bir durumun var olduğunu öğrenen idari makamlar, noterler veya mahkemeler, ilgili durumu derhal vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür.

Bir bireyin akıl hastalığı nedeniyle kısıtlanması için bu sağlık sorununun kalıcı nitelikte olması ve bir resmi sağlık kurulu raporu ile doğrulanması gerekir. Böyle bir kısıtlama sonrasında, söz konusu kişilere, akıl hastalığı veya zihinsel engellilik nedeniyle bir vasi atanır. Bu vasi, vesayet altındaki kişinin tüm hukuki işlemlerinde onu temsil etme yetkisine sahiptir.

Akıl hastalığı ve zihinsel engellilik örnekleri arasında şizofreni, zeka geriliği, Alzheimer ve diğer psikotik bozukluklar sayılabilir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2017/8047, K. 2018/1039, T. 22.01.2018)

Bir kişinin kısıtlanması için tek bir doktor raporunun esas alınması yeterli değildir. Resmi bir sağlık kurulundan alınan rapor gereklidir ve bu raporun değerlendirilmesi sonucunda bir karar verilir. Yargıtayın kanaati de bu yöndedir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2017/1084, K. 2017/2817, T. 02.03.2017)

Eğer dava dosyasında birden fazla resmi sağlık kurulu raporu bulunuyorsa ve bu raporlar arasında tutarsızlıklar mevcutsa mahkeme tarafından bu çelişkiler giderilir. Bu süreçte, Adli Tıp Kurumunun ilgili İhtisas Dairesi, kişinin akıl hastalığı veya zihinsel engellilik durumunu değerlendirir.

Yargıtay, benzer durumlarda sağlık kurulu raporları arasındaki tutarsızlıkların giderilmesi için kısıtlı kişinin Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesi ve bu doğrultuda bir karar verilmesi gerektiğini vurgulamıştır. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2017/6763, K. 2017/13491, T. 23.10.2017)

Savurganlık, Alkol veya Uyuşturucu Madde Bağımlılığı, Kötü Yaşam Tarzı, Kötü Yönetim Nedeniyle Vasi Tayini

Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşam tarzı veya malvarlığının kötü yönetilmesi nedeniyle kendisini veya ailesini maddi sıkıntı veya yoksulluğa sürükleme riski taşıyan, bu yüzden sürekli koruma ve bakıma ihtiyaç duyan veya başkalarının güvenliğini tehlikeye atan her birey, TMK 406 hükmüne göre kısıtlama altına alınabilir. Bu durumda olan bireylere, mahkeme tarafından vasi atanır.

Savurganlık sebebiyle kısıtlama kararı alınabilmesi için ilgili kişinin harcamaları ve malvarlığının yönetimi konusunda kötü idare etme iddiası, uzmanlar tarafından değerlendirilir. Eğer savurganlık durumu tespit edilirse mahkeme tarafından kısıtlama kararı alınır ve bir vasi atanır. Yargıtay, savurganlık durumu olmadan kısıtlama kararının verilemeyeceğini vurgulamıştır. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2018/2324, K. 2018/18554, T. 13.11.2018)

Alkol bağımlılığı, sürekli ve aşırı miktarda alkol tüketme durumudur. Uyuşturucu bağımlılığı ise afyon, eroin, kokain gibi maddelere karşı gelişen bağımlılıktır. Alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı sebebiyle bir kişinin hem kendisinin hem de başkalarının sağlık ve güvenliğini riske atması, kısıtlama için yeterli bir sebeptir. Bu durumlar göz önünde bulundurularak ilgili kişi hakkında kısıtlama kararı alınır ve bir vasi atanır.

Alkol tüketimi, tek başına kısıtlama kararı için yeterli bir neden olarak görülmez. Kişinin alkol tüketiminin bağımlılık düzeyine ulaşmış olması gerekir. Yargıtay, bu yönde önemli kararlar almıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2011/6298, K. 2011/6977, T. 25.04.2011)

Kötü yaşam tarzı, toplumsal norm ve ahlaki değerlerle bağdaşmayan bir yaşam sürme şeklinde tanımlanır. Bu tür bir yaşam tarzının suç teşkil etmesi zorunlu değildir. Bir davranışın bu kapsamda değerlendirilip değerlendirilmediğine ise mahkeme karar verir.

Kumar veya bahis bağımlısı bir kişinin, kendisini veya ailesini maddi darlık veya yoksulluğa sürüklemesi durumunda, kötü yaşam tarzı sebebiyle bu kişi hakkında kısıtlama kararı verilebilir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2006/16029, K. 2007/9503, T. 06.06.2007)

Kötü yönetim, kişinin malvarlığını yönetirken gereken dikkat ve özeni göstermemesi ve bu yüzden kendisini ve ailesini maddi zorluk veya yoksulluğa düşürmesi durumudur. Kötü yönetim, savurganlıkla karıştırılmamalıdır; zira savurganlık aktif bir israfken, kötü yönetim daha çok pasif bir ihmalkarlık durumudur.

Özgürlüğü Bağlayıcı Ceza Sebebiyle Vasi Tayini

Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü kısıtlayıcı bir cezaya çarptırılan kişiler, kısıtlama altına alınır. Bu kapsamda vasi atanması, mahkumun hapis cezasını çekmeye başlamasıyla eş zamanlı olarak başlar ve yalnızca hapis süresince devam eder. 

Cezanın infazının başlamasını takiben, cezayı infaz eden yetkili makam, hükümlünün ceza sürecinin başladığını, hükümlü adına vasi atanması için ilgili vesayet makamına yani sulh hukuk mahkemesine hızlı bir şekilde bildirir. Bu bildirimle birlikte, sulh hukuk mahkemesi hükümlüye bir vasi atar. Hükümlünün kısıtlılık hali, hapis cezasının sona ermesiyle kendiliğinden kalkar.

DİKKAT: Özgürlüğü bağlayıcı ceza nedeniyle kısıtlamanın ve dolayısıyla vasi atamanın temelini oluşturan Türk Medeni Kanunu’nun 407. maddesi, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Ancak bu iptal kararı, 23 Mart 2024 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.

Vasi Tayini İsteğe Bağlı

İsteğe Bağlı Vasi Tayini

Herhangi bir sebeple; özellikle yaşlılık, engellilik, deneyimsizlik veya ağır hastalık nedeniyle işlerini uygun bir şekilde yönetemediğini kanıtlayan her yetişkin, kendisinin kısıtlanmasını talep edebilir. Bu tür bir kısıtlama kararının alınabilmesi için ilgili kişinin talebinin bulunması şarttır.

Kısıtlanmayı kendi isteğiyle talep eden kişiler, mahkeme tarafından doğrudan dinlenmedikçe kısıtlanamaz. Yargıtay, kısıtlanmak isteyen kişinin mahkeme tarafından dinlenmesinin zorunluluğu üzerinde durmuş ve bu yönde birçok karar vermiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2017/3030, K. 2018/2528 T. 20.02.2018)

Vasi atanmasını talep eden birey; yaşlılık, engellilik, ağır hastalık veya deneyimsizlik gibi vasi atanmasını gerektiren durumları sulh hukuk mahkemesinde kanıtlamalı ve bu doğrultuda vasi atanmasını istemelidir. Mahkeme, kişiyi dinleyip talebe olumlu yaklaşırsa vasi atama işlemi gerçekleştirilir. Eğer ilerleyen zamanlarda bu durumun iptali talep edilirse bu talep yine sulh hukuk mahkemesine yapılmalıdır.

Görüldüğü üzere, vasi tayinine gerekçe olabilecek birçok farklı durum mevcuttur. Bunlardan her biri için sürecin farklı işlemesi muhtemeldir. Vasi tayininin gerekliliği de mahkeme sürecinde doğru hukuki zeminde ileri sürülmelidir. Aksi takdirde, istenen neticeye erişilemeyebilir. Bu noktada, uzman avukata danışarak adım atmakta fayda vardır.

Vasi Tayini için Gerekli Belgeler

Vasi tayini için gerekli olan belgeler, vasi tayininin hangi nedenle yapıldığına göre değişir. Bu belgelerden bazılarını mahkemeler ilgili kurumlardan talep eder. Bazılarını ise bizzat başvurucu sağlar. Aşağıda, çeşitli ihtimallere göre gerekli belgeler listelenmiştir.

Yaş Küçüklüğü Durumunda: Küçüğün Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartı örneği gereklidir. Eğer anne-baba vefat etmişse vefatı belgeleyen vukuatlı nüfus kayıt örneği, anne-baba kısıtlanmışsa veya velayet hakları elinden alınmışsa bu durumu gösteren mahkeme kararı örneği gerekir.

Akıl Hastalığı veya Akıl Zayıflığı Durumunda: Akıl hastalığını veya akıl zayıflığını kanıtlayan resmi sağlık kurulu raporu, dilekçeye eklenmelidir. Mahkeme, dilekçede bu raporun olmaması durumunda raporun temini için ilgili kurumlarla iletişime geçer.

Savurganlık, Alkol veya Uyuşturucu Bağımlılığı, Kötü Yaşam Tarzı veya Kötü Yönetim Durumunda: Bu durumları kanıtlayacak belgeler (Harcamalara ilişkin faturalar, satış sözleşmeleri, taşınmaz devrini gösteren belgeler, bağımlılık durumunu gösteren tıbbi raporlar vb.) dilekçeye eklenmelidir. Dava sürecinde ek olarak bilirkişi incelemeleri de yapılabilir.

Özgürlüğü Bağlayıcı Ceza Nedeniyle: Bu durumda cezayı infaz eden makam, hükümlünün cezayı çekmeye başladığını doğrudan yetkili vesayet makamına bildirir. Bu nedenle başvurucunun herhangi bir belge sunmasına gerek kalmaz. Ancak bu kısıtlama hali, 23 Mart 2024 tarihinden itibaren Anayasa Mahkemesinin kararıyla iptal edilmiş olacaktır.

İsteğe Bağlı Vasi Tayininde: Yaşlılık, engellilik, deneyimsizlik veya ağır hastalık durumunu ispatlayacak belgeler (Sağlık kurulu raporu, fiziksel engelli raporu vb.) dilekçeye eklenmelidir.

Vasi Tayini Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Vasi tayini davasında yetkili ve görevli mahkeme, küçüğün veya kısıtlanmak istenen kişinin yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesidir. Vesayet işlemlerini denetleyecek denetim makamı ise kişinin yerleşim yerindeki asliye hukuk mahkemesidir. Vasi tayini davaları, hasımsız olarak açılır ve adli tatil dönemlerinde de görülebilir.

Vasi Tayini Davası Ne Kadar Sürer?

Vasi tayini davası, genellikle 6 ay ila 1 yıl arasında sürer.

Fakat bu süre; mahkemenin iş yoğunluğuna, sağlık kurulu raporlarının hazırlanma süresine ve duruşma tarihlerinin belirlenmesine göre değişiklik gösterebilir. Her bir davanın özgün koşulları, sonuçlanma süresini etkileyebilir.

Vasi Tayini Davası İstinaf ve Yargıtay Süreci

Vasi tayini davasında, sulh hukuk mahkemesinin vermiş olduğu karara karşı istinaf yoluna gidilebilir. Başvuru süresi, mahkeme kararının tebliğinden itibaren 2 haftadır. Dosyayı inceleyecek olan karar mercii ise bölge adliye mahkemesidir. İstinaf incelemesi sonucunda verilen karar kesindir ve bu karara karşı temyiz mercii olan Yargıtay’a gidilemez.

Vasi Olabilecek Kişiler

Vasi olarak atanabilmek için bazı temel şartlar bulunur. Bu şartlar arasında, başvurucunun ergin olması, kısıtlı olmaması ve vasilik görevini yerine getirecek yeterlilikte olması yer alır. Mahkeme, vasi olarak atanacak kişiyi belirlerken öncelikle başvurucunun eşini veya yakın akrabalarını değerlendirir. Ancak başvurucunun ya da anne-babasının talep ettiği kişiler de vasi olarak atanabilir.

Vasi Olamayacak Kişiler

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 418. maddesine göre vasi olamayacak kişiler şunlardır:

  • Kısıtlılar,
  • Kamu hizmetinden yasaklı olanlar veya haysiyetsiz bir yaşam sürenler,
  • Vasi atanacak kişiyle menfaat çatışmasında olanlar veya bu kişiyle aralarında düşmanlık bulunanlar,
  • İlgili vesayet dairesinin hakimleri vasi olamaz.

Eğer vasi olarak atanacak bir kişide vasiliğe engel bir durum sonradan ortaya çıkarsa o kişi vasi görevinden alınır. Bu kişilerin vasi olarak atanmış olmaları durumunda, ilgili herkes vasinin atanmasından haberdar olduktan sonra 10 gün içinde bu atamaya itiraz edebilir.

Sulh hukuk mahkemesi, itirazı kabul ederse yeni bir vasi atar; kabul etmezse durumu denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesine bildirir. Konu hakkında nihai kararı asliye hukuk mahkemesi verir.

Vasinin İzin Almadan Yapabileceği İşler

Vasinin izin almadan yapabileceği işler, özel olarak düzenlenmemiştir. Vesayet makamından veya hem vesayet hem denetim makamından izin alarak yapması gereken işler dışındaki tüm iş ve eylemler, izin almadan yapılabilir.

Vasi Tayini Vasinin İzin Alması Gereken İşler

Vasinin İzin Alması Gereken İşler

Vasi tarafından gerçekleştirilecek belirli iş ve işlemler için sulh hukuk mahkemesi olarak bilinen vesayet makamının veya buna ek olarak asliye hukuk mahkemesi olarak bilinen denetim makamının izni gereklidir. Bu izinler, vesayet altındaki kişinin menfaatlerini korumayı amaçlar. İşlemler ve izin gerektiren durumlar, aşağıda detaylandırılmıştır.

Vesayet Makamının İznini Gerektiren İşlemler

Vesayet makamının onayını gerektiren işlemler şunlardır:

  • Taşınmaz İşlemleri: Vesayet altındaki kişi adına taşınmaz alımı, satımı, rehin işlemleri veya diğer ayni hakların tesis edilmesi,
  • Olağanüstü Taşınır ve Hak İşlemleri: Olağan yönetim ve ihtiyaçlar dışındaki taşınır alım-satımı, devri veya rehni,
  • Yapı İşleri: Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,
  • Finansal İşlemler: Vesayet altındaki kişinin malvarlığından ödünç verilmesi veya alınması, borç ödemeden aciz beyanı,
  • Kambiyo Taahhütleri: Kısıtlı adına kambiyo taahhüdü,
  • Uzun Süreli Kiralama: 3 yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kira sözleşmeleri veya 1 yıl ve üzeri ürün kiraları,
  • Meslek veya Sanat Uygulamaları: Vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması,
  • Hukuki İşlemler: Dava açma, sulh, tahkim ve konkordato işlemleri,
  • Sözleşmeler: Mal rejimi, mirasın paylaştırılması veya miras payının devri, çıraklık gibi sözleşmeler,
  • Sigorta İşlemleri: Vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması,
  • Eğitim, Bakım veya Sağlık Kurumlarına Yerleştirme: Vesayet altındaki kişinin ilgili kurumlara yerleştirilmesi,
  • Yerleşim Yeri Değişikliği: Vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi.

Vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesinden alınacak iznin, asıl sözleşmenin tâbi olduğu resmi şekle bağlı olarak verilmesi gerekmez. Fakat mahkemenin verdiği karar, asıl sözleşmeye eklenmelidir. Mahkeme izin vermeyecek olursa bu karara karşı tebliğden itibaren 10 gün içinde denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesine itirazda bulunma imkanı mevcuttur. 

Hem Vesayet Hem Denetim Makamının İznini Gerektiren İşlemler

Hem vesayet hem de denetim makamının izni gerektiren durumlar, TMK 463 hükmünce aşağıda listelenmiştir.

  • Evlât Edinme İşlemleri: Kısıtlı kişinin evlat edinmesi veya evlat edinilmesi,
  • Vatandaşlık İşlemleri: Vatandaşlığa girme veya çıkma,
  • İşletme İşlemleri: Bir işletmenin devralınması, tasfiye edilmesi, kişisel sorumluluğu gerektirecek ortaklığa girilmesi veya önemli sermaye ile şirkete ortak olunması,
  • Finansal Anlaşmalar: Ömür boyu aylık bağlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmeleri,
  • Miras İşlemleri: Mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi,
  • Ergin Kılma İşlemleri: Vasi atanan küçüğün ergin kılınması,
  • Vasi ile Vesayet Altındaki Kişi Arasındaki Sözleşmeler: Her türlü sözleşme.

Bu işlemler için gerekli izinlerin alınması, vesayet altındaki kişinin hukuki ve mali güvenliğinin korunması açısından önemlidir. İzin alınmadan yapılan işlemler geçersiz sayılabilir ve vasiye hukuki sorumluluklar doğurabilir.

Vesayetin ve Vasilik Görevinin Sona Ermesi

Vesayetin ve vasilik görevinin sona ermesi, belirli koşullar altında gerçekleşir. Aşağıda, vesayetin ve vasilik görevinin sona erme halleri izah edilmiştir.

Vesayetin Sona Ermesi

Küçüklerin üzerindeki vesayet, bireyin reşit olmasıyla kendiliğinden sona erer. 

Akıl sağlığı ile ilgili sorunlar nedeniyle uygulanan vesayet, sağlık durumunun düzeldiğini gösteren bir resmi sağlık raporu üzerine mahkeme kararıyla kaldırılabilir. 

Savurganlık, alkol ya da uyuşturucu bağımlılığı gibi nedenlerle uygulanan vesayet, ilgili sorunlara dair şikayetlerin en az 1 yıl boyunca yapılmaması ve şahsın talebi üzerine yine mahkeme kararı ile sonlandırılabilir. 

Hükümlülük durumundaki vesayet, cezaevindeki sürenin bitimiyle kendiliğinden kalkar, ancak 23 Mart 2024’ten itibaren hükümlülere yönelik kısıtlılık uygulamasının kaldırılacağı unutulmamalıdır. 

Kendi isteğiyle kısıtlanmış kişiler, artık kısıtlamanın gerekli olmadığını belirtip yeni durumu ispat ederek mahkemeden bu vesayetin kaldırılmasını isteyebilirler.

Diğer kısıtlılar için vesayet altına alınma sebepleri ortadan kalktığında, ilgili kişiler mahkemeden vesayetin kaldırılmasını talep edebilir.

DİKKAT: Vesayetin kaldırılması, ilgili kişilerin veya bizzat kısıtlının talebi üzerine mahkeme kararıyla sağlanabilir. Kısıtlılık kararı verilirken ilan edilmişse bunun ortadan kaldırıldığı da ilan edilmelidir.

Vasilik Görevinin Sona Ermesi

Vasilik görevi; 

  • Vasinin ehliyetini kaybetmesi, hukuken kısıtlanması veya ölmesi,
  • Yasal olarak belirlenen 2 yıllık sürenin mahkeme tarafından uzatılmaması, 
  • Vasinin kasıtlı olarak suç işleyip mahkum olması,
  • Vasilik görevine engel bir durumun ortaya çıkması,
  • Vasilikten çekinmeyi haklı kılacak bir durumun ortaya çıkması,
  • Vasinin görevini iyi yürütememesi yahut kötüye kullanması nedeniyle görevden alınması gibi hallerde sona erer.

Görevi sona eren vasi, yeni vasi atanana kadar zorunluluk arz eden işlemleri yerine getirmekle yükümlüdür.

Vasilik Görevinden Alınma

Vasi; görevini ihmal etmesi, yetkilerini kötüye kullanması, güveni sarsıcı hareketlerde bulunması veya mali zorluk içine düşmesi halinde sulh hukuk mahkemesi tarafından görevinden alınabilir. Kısıtlının çıkarlarının zarar görmesi halinde, vasi kusuru olmasa bile görevden alınabilir.

Vasinin görevden alınması için vesayet altındaki kişi veya ilgili herhangi bir kişi mahkemeye başvurabilir. Sulh hukuk mahkemesi, şikayetleri öğrendiğinde gerekirse vasiyi uyarabilir veya görevden alarak yeni vasi tayininde bulunabilir.

Vasinin görevden alınması ve yeni vasi tayini talebiyle ilgili, sulh hukuk mahkemesinin kararına karşı tebliğden itibaren 10 gün içinde denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesine başvurulabilir. Asliye hukuk mahkemesinin vereceği karar ise kesindir.

Vasi Tayini Vasinin Görev ve Sorumlulukları

Vasinin Görev ve Sorumlulukları

Vasi, öncelikli olarak koruması altındaki kişilerin mali çıkarlarını korumak ve onları temsil etmekle yükümlüdür. Bu görevleri yerine getirebilmek için Türk Medeni Kanunu’nda belirlenen yetki ve sorumluluklarla donatılmıştır.

Vasinin temel görev ve sorumlulukları şunlardır:

  • Yönetilecek malvarlığına ilişkin defter tutmak,
  • Kıymetli evrak, değerli eşya, önemli belge gibi değer sahibi eşyaları saklamak,
  • Vesayet altında bulunan kişinin menfaati gereği taşınırları satmak,
  • Vesayet altındaki kişi ve malvarlığı yönetimi için gerekli olmayan paraları yatırmak, güven vermeyen yatırımları dönüştürmek,
  • Vesayet altındaki kişinin ticari işletmelerini işletmek ya da tasfiye için vesayet makamının talimatlarını yerine getirmek,
  • Vesayet makamının talimatları uyarınca taşınmaz malların satışını sağlamak,
  • Vesayet altındaki kişinin eğitimini, bakımını ve gözetimini sağlamak,
  • Vesayet altındaki kişiyi hukuken temsil etmek,
  • Vesayet altındaki kişinin malvarlığının yönetilmesini sağlamak gibi görev ve yetkileri bulunur.

Vasinin Atanma Süreci ve Süresi

Kural olarak bir vasi, 2 yıllık periyotlarla atanır. Vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesi, bu süreyi ikişer yıl uzatma yetkisine sahiptir. Dört yılın sonunda, vasi isterse görevden çekilme hakkını kullanabilir.

Vasinin Ücret Talep Etme Hakkı

Vasi, görevi boyunca maddi bir karşılık talep edebilir. Bu ücret, vesayet altında bulunan kişinin mali kaynaklarından karşılanır. Eğer bu mümkün değilse ücret devlet hazinesinden ödenir.

Noter Aracılığıyla Vasi Tayini

Vasi tayininin noter vasıtasıyla sağlanması mümkün değildir. Bu görevlendirme, yalnızca mahkeme kararıyla gerçekleşebilir. Bu nedenle, sulh hukuk mahkemesi haricinde herhangi bir kurumun vasi tayininde bulunması söz konusu değildir.

Vasinin Değiştirilmesi

Vesayet altındaki birey ya da ilgili herhangi bir kişi, vasinin değiştirilmesini talep edebilir. Ayrıca, herhangi bir talep olmasa dahi meşru bir sebep varsa sulh hukuk mahkemesi vasiyi değiştirebilir.

Vasinin değiştirilmesi talebiyle ilgili sulh hukuk mahkemesinin vereceği karara karşı, tebliğinden itibaren 10 gün içinde denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesine başvurulabilir. Asliye hukuk mahkemesinin vereceği karar ise kesindir.

Vasi Adayı Mahkemeye Gitmezse Ne Olur?

Vasi adayı mahkemeye gitmezse mahkeme başka bir adayı vasi olarak atar. Mahkemeye katılmayan aday, vesayet altındaki kişiyle ilgili sorumluluklarını yerine getirmemiş sayılabilir ve bu durum zarara yol açarsa adayın zarardan sorumlu tutulması gündeme gelebilir.

Vasi Tayini Talebi için Dilekçe

Vasi tayini talebinde bulunulması için gerekli prosedürlere uygun bir dilekçe hazırlanmalıdır. Bu dilekçede, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen zorunlu bilgilerin yanı sıra, vasi atanmasını gerektiren durumu gösteren tüm deliller de sunulmalıdır.

Dilekçe hazırlarken dikkat edilmesi gereken veya dilekçede yer alması gereken hususlar, dilekçe örnekleriyle birlikte “vasi tayini dilekçe örneği” yazımızda yer almaktadır.

Sonuç

Vasi tayini işlemi, detaylı ve teknik bilgi gerektiren karmaşık bir süreçtir. Bu süreçte hem vasi atanması hem de vasinin görevlerini yerine getirmesi sırasında ortaya çıkabilecek hukuki sorunların üstesinden gelebilmek için, alanında uzman bir avukatın desteği büyük önem taşır.

Telefonla Sor