Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, Türk Ceza Kanunu’nda Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar başlığı altından düzenlenen bir suç tipidir. Bu suç kapsamında, en az iki kişi arasındaki haberleşmenin ihlali halinde 3 yıla kadar hapis cezası söz konusu olabilmektedir. Haberleşme özgürlüğü, anayasal bir hak olarak düzenlenmiştir.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nedir?

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, kişiler arasında bir haberleşme aracıyla gerçekleşen görüşmelerin dinlenmesi ya da ifşa edilmesidir. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, Türk Ceza Kanunu132. maddede düzenlenir.

TCK 132:

“Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.’’

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nasıl Oluşur?

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin dinlenmesi ya da ifşa edilmesi veya kendisiyle yapılan haberleşmenin karşı tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa edilmesi suretiyle oluşur.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, kanunda sayılan aşağıdaki hareketlerden birinin meydan gelmesiyle oluşur. Bunlar:

  • Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek,
  • Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini ihlal etmek,
  • Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmadan hukuka aykırı olarak ifşa etmek.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun meydan gelmesi için mutlaka bir haberleşme aracının kullanılması gerekir. Yüz yüze gerçekleştirilen görüşmelerin dinlenmesi ya da hukuka aykırı olarak kayıt altına alınması halinde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu oluşmaz.

Kişiler Arasındaki Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Etmek

Suçun oluşumu açısından kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek, haberleşmenin tarafı olmayan başka bir kişi tarafından görüşmeye müdahale edilmesidir. Suçun bu kapsamada oluşumu açısından en az iki kişi arasındaki görüşmenin üçüncü bir kişi tarafından öğrenilmesi yeterli olup, başka bir fiile gerek yoktur.

Haberleşme, aleni olmayan bir durumdur. Günümüzde çok sık karşılaştığımız sosyal medya üzerindeki sohbet odalarındaki konuşmaları düşündüğümüzde, burada herkese açık, aleni bir ortam olduğundan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu meydana gelmeyecektir.

Örneğin; iki kişi arasındaki telefon konuşmasının dinlenmesi, mailin okunması, başkasına ait olan mektubun okunması haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturur.

Ceza Genel Kurulu’nun vermiş olduğu bir kararda, aralarında boşanma davası devam ederken kadının, kocasının şifresini bildiği facebook hesabına girerek kocası ve annesinin konuşmalarını okuması halinde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu oluşmuştur. (Ceza Genel Kurulu, 2016/868 E. 2020/442 K.)

Kişiler Arasındaki Haberleşme İçeriklerini Hukuka Aykırı İhlal Etmek

Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini ihlal etmek suçun oluşumu açısından diğer bir harekettir. Kişiler arasındaki görüşmenin üçüncü bir kişiye açıklanması ya da yayılması haberleşme içeriklerinin ihlalidir. Suçun oluşumu açısından içeriğin tamamının ihlal edilmesine gerek olmayıp bir kısmının ihlal edilmesi de yeterlidir.

Suçun oluşması bakımından önemli olan nokta, haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı bir şekilde ihlal edilmesidir. İhlal, hukuka aykırı olarak gerçekleşmezse suçun unsuru oluşmadığından haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu meydana gelmez.

Örneğin; iki kişi arasındaki sosyal medya konuşmalarının savcılığa bildirilmesi halinde suç meydana gelmezken, bu konuşmalar haber kanallarına verilirse suç meydana gelecektir.

Kendisiyle Yapılan Haberleşmelerin İçeriğini Diğer Tarafın Rızası Olmadan Hukuka Aykırı Olarak İfşa Etmek

Haberleşme içeriğinin karşı tarafın rızası olmaksızın ifşa edilmesi de üçüncü fıkrada suç olarak düzenlenmiştir. İki kişi arasındaki telefon konuşması, mektuplaşma ya da sosyal medya üzerindeki konuşmaların diğer kişinin izni olmadan diğer kişilerin öğrenmesi durumunda haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu meydana gelecektir.

Örneğin; bir kişiye arkadaşından gelmiş olan e-postanın, gönderen kişinin rızası dışında üçüncü kişilerle paylaşılması halinde bu suç tipi meydana gelir. Suçun oluşumu açısından haberleşme içeriğinin hukuka aykırı şekilde ve alenen ifşa edilmesi gerekmektedir. Hukuka aykırılık ve aleniyet söz konusu olmazsa haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu oluşmayacaktır.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Cezası

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, ikinci fıkra kapsamında, haberleşme içeriklerinin ifşası şeklinde gerçekleşirse ceza, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, üçüncü fıkra kapsamında, kendisiyle yapılan haberleşme içeriklerini karşı tarafın rızası olmadan paylaşılması şeklinde gerçekleşirse ceza, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. İfşanı basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi halinde de aynı cezaya hükmolunur.

Kanuni düzenlemeye göre, suçun oluşum şekline göre verilecek cezanın alt ve üst sınırı değişmektedir. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun hangi fıkra kapsamında meydana geldiğini hâkim belirleyecek, cezayı ona göre tayin edecektir.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Hâlleri ve Cezaları

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun cezayı artıran nitelikli hali; haberleşmenin gizliliğinin ihlalinin kayda alınması, kamu görevlisinin görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanılması ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan faydalanılması suretiyle işlenmesidir. Bu haller; Türk Ceza Kanunu m.132 ve 137 hükümlerinde açıklanmaktadır.

TCK 132/1:

‘’…gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.’’

TCK 137:

‘’Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların;

a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,

b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.’’

Gizlilik İhlalinin Haberleşme İçeriklerinin Kaydı Suretiyle Gerçekleşmesi

Haberleşme içeriklerinin gizliliğinin ihlali, kayıt alına alınarak meydana gelirse cezayı artıran nitelikli hal oluşur. Bu halde, suçluya verilecek ceza 1 kat artırılmaktadır.

Bir kişinin en az iki kişi arasındaki bir haberleşmeyi herhangi bir kayıt alma cihazı ile kayda alması nitelikli halin oluşması açısından yeterlidir. Bu kaydın ayrıca başkaları ile paylaşılmasına ya da kaydın yayılmasına gerek yoktur.

Bu nitelikli halin oluşmasına örnek olarak; iki kişinin telefon konuşmasını gizlice kayıt altına almak, kişinin whatsapp konuşmalarının fotoğrafının çekilmesi ya da bir mektupta yazanların kayıt altına alınması hatta mektuptakilerin başka bir kâğıda yazılması verilebilir.

Günlük hayatta çok sık karşı karşıya gelinen bankalar ya da müşteri hizmetleri ile konuşurken bu kurumların konuşmaları kayıt altına alması halinde bu nitelikli hal oluşmaz. Çünkü konuşmanın başında kayıt altına alınacağı bildirilir, eğer bildirilmezse nitelikli hal meydana gelir.

Suçun Kamu Görevlisi Tarafından Görevinin Verdiği Yetkinin Kötüye Kullanılmasıyla İşlenmesi

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun kamu görevlisi tarafından görevinin verdiği yetkinin kötüye kullanılması ile işlenmesi diğer nitelikli haldir. Suçun meydana geldiği anda kişinin kamu görevini ifa ediyor olması ve görevinin verdiği yetki ile bu suçu işliyor olması gerekir.

Örneğin, cezaevindeki telefonları dinleme yetkisi olan bir memur yetkisini kötüye kullanarak hukuka aykırı şekilde konuşmaları kayda alırsa haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun nitelikli hali oluşacaktır.

Suçun Belli Bir Meslek veya Sanatın Sağladığı Kolaylıktan Yararlanılarak İşlenmesi

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun bir meslek ya da sanatın sağladığı kolaylıktan faydalanarak işlenmesi nitelikli hallerdendir. Bu halde, suçluya verilecek ceza yarı oranda artırılmaktadır.

Örneğin bir ofiste çalışan güvenlik görevlisi, orada çalışan birine gelen tebligatı teslim alıp okursa bu nitelikli hal söz konusudur.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, bir suçun işlenmeye başlanması ancak herhangi bir sebeple tamamlanmamasıdır. Suçun teşebbüs halinde kalması durumunda verilecek olan cezada bir miktar indirim yapılacaktır. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda suça ilişkin hareket bölünebilirse teşebbüs söz konusu olabilir.

Örneğin bir kişi telefondaki mesajları okumak amacıyla telefon şifresini girer ancak tam o sırada mesajları okuyamadan telefonun sahibi gelirse suç teşebbüs aşamasında kalır.

İştirak, kanunda suç olarak tanımlanan fiilin tek bir kişi tarafından değil birden çok kişi tarafından işlenmesi durumudur. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu açısından suça yardım eden ve azmettiren de fail gibi cezalandırılır.

Örneğin, haberleşmenin tarafı olan kişi, karşı tarafın ifadelerini kayıt altına alırken üçüncü bir kişiden yardım alıyorsa, üçüncü kişi de suçun işlenmesine katkı gösterdiği oranda cezalandırılacaktır.

İçtima, failin birden çok suç işlemesine karşın faile tek bir ceza verilmesi durumudur. Normal şartlar altında ceza hukukunda kaç suç varsa o kadar ceza vardır kuralı geçerli iken içtima bu kuralın istisnasıdır. Kişi, oluşan suçlar arasında en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılır.

Örneğin, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu ile birlikte özel hayatın gizliliğini ihlal suçu da meydana gelirse bu durumda sadece haberleşmenin gizliliğinin ihlal suçundan cezaya hükmedilir.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Soruşturma Aşaması

Soruşturma aşaması, savcının suç işlendiğini öğrenmesi ile başlayıp, savcının mahkemeye sunduğu iddianamenin kabul edilmesiyle sonlanan evredir. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun soruşturma aşamaları şunlardır:

  • Şikâyet-İhbar,
  • Gözaltı,
  • Delillerin toplanması,
  • İfade ve Sorgu,
  • Uzlaşma, 
  • Adli Kontrol,
  • Tutukluluk.

 Şikâyet-İhbar

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu şikâyete bağlı suçlardan olduğundan suçun soruşturulmaya başlanması mağdurun ilgili savcılıklara yahut kolluk birimlerine şikâyeti ile başlar. Suç işlendiği şüphesi ile ilgili herkes ihbarda bulunabilirken, şikâyet hakkı sadece suçtan zarar gören içindir. Şikâyette bulunmak için faili bilmeye gerek yoktur, fail bilinmese de şikâyette bulunulabilir.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu bakımından mağdur olan kişi, olayın olduğu ya da failin öğrenildiği günden itibaren 6 ay içinde şikâyette bulunabilir. Şikâyetten vazgeçildiği takdirde soruşturma aşaması sona erer. Şikâyetten kovuşturma evresinde vazgeçilirse dava düşer.

Gözaltı

Gözaltı, şüpheli olan kişinin savcının talimatıyla bir süre alıkonulmasıdır. Gözaltı kararının verilebilmesi için; suçun işlendiğine dair somut delillerin olması ve gözaltı tedbirinin uygulanmasının zorunlu olması gerekir.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu açısından yukarıdaki koşulların varlığı halinde gözaltı kararı verilebilir. Bu suç açısından fail, en fazla 24 saat gözaltında tutulabilir. Gözaltı süresine en fazla 12 saat sevk edilme süresi eklenebilir. Bunun dışında sürenin uzatılabilmesi mümkün değildir.

Gözaltına alınan kişi, yukarıdaki sürenin sonunda Sulh Ceza Hâkimi karşısına çıkar. Sulh Ceza Hâkimi, gözaltının sona ermesine karar verebilir, kişinin tutuklanmasına ya da adli kontrol uygulanmasına karar verebilir.

Gözaltı kararına ya da sürenin uzatılmasına ilişkin fail, eşi, avukatı, birinci ya da ikinci dereceden kan hısımları itirazda bulunabilir. İtiraz, savcılığın yargı çevresi içinde bulunduğu sulh ceza hakimliğine yapılır.

Hiçbir surette gözaltına alınamayacak olanlar; 12 yaşından küçükler ve 15 yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizlerdir.

Delillerin Toplanması

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda maddi gerçeğe ulaşmak için hem lehe hem de aleyhe deliller toplanmaktadır. Delillerin toplanması, soruşturma ve kovuşturma aşamasında hem şüpheli hem de avukatı tarafından talep edilebilir.

Dikkat edilmesi gereken önemli husus delillerin hukuka uygun elde edilmesi gerektiğidir. Hukuka aykırı elde edilen hiçbir delil ispat aracı olarak kullanılamamaktadır ve bu delillere dayanılarak ceza verilmesi söz konusu olamayacaktır.

Şüpheli kişinin ifadesi esnasında avukat bulundurma zorunluluğu olmasına rağmen avukat olmazsa ya da ifade sırasında yasak usullerin kullanılması halinde alınan ifade delil niteliğinde kullanılamaz.

İfade ve Sorgu

Şüpheli kişinin soruşturma evresinde savcı ya da kolluk tarafından dinlenmesi ifade alımı iken şüpheli ya da sanığın kovuşturma evresinde hâkim tarafından dinlenmesi ise sorgu işlemidir.

Kişi öncelikle ifade ya da sorgu işlemine davetiye ile çağrılır. Bu davetiyede gelmediği takdirde zorla getirileceği bildirilir. Şüphelinin kimlik tespiti ile başlayan ifade alımı, neden orada olduğunun, hangi suçun ona isnat edilmesinin anlatılması ile devam eder. Kişinin konuşmama hakkı ya da müdafi talep etme hakkı olduğu söylenir.

Şüphelinin ifade alımı esnasında söyleyecekleri onun hür iradesine dayanmalı, zor uygulanmamalıdır. Örneğin kişiyi ifade vermeye zorlayarak işkence edilmemeli, yorma yapılmamalı ya da ilaç verilmemelidir. Bu gibi eylemler hukuka aykırılık teşkil edecektir.

İfade alımı sonunda şüpheliye imzalatılacak olan tutanak mutlaka kontrol edilmeli. Yanlış, eksik ya da fazla beyan içermesi halinde imzalanmamalıdır. Tutanağın imzalanmama sebebi de ayrıca tutanağa eklenmelidir.

İfade ve sorgu süreçlerinde sunulan beyan yargılama açısından oldukça önemlidir. Bu önemi dolayısıyla, süreçlerin uzman bir ceza avukatı beraberliğinde yürütülmesi fayda sağlamaktadır.

Uzlaşma

Uzlaşma; suçtan ötürü mağdur olan taraf ile failin uzlaştırmacı eşliğinde anlaştırılmaya sağlanmasıdır. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu şikâyete bağlı olduğundan uzlaşmaya da tabidir.

Uzlaşma hükümlerinin uygulanması halinde, uzlaştırmacı tarafından suçluya ve mağdura bir teklif gönderilir. Sunulan teklife 3 gün içinde cevap verilmesi beklenmektedir. Aksi halde uzlaştırma teklifi reddedilmiş sayılır. Uzlaşmanın sağlanmaması halinde, uzlaşma dosyası kapanır ve tekrar uzlaştırma yoluna başvurulamaz.

Uzlaşma soruşturma aşamasında sağlanırsa kovuşturma aşamasına geçilmez. Uzlaşma kovuşturma aşamasında sağlanır ise davanın düşmesi söz konusu olur. Uzlaşma sağlanmadığı takdirde sürece devam edilir. Bu süre en çok 30 gün olmakla birlikte, bazı durumlarda 40 gün daha uzatılabilmektedir.

Adli Kontrol

Tutuklama tedbirinin alternatifi olan adli kontrol kararı ile şüpheliye 2 yıl süreyle birtakım yükümlülükler getirilir. Adli kontrol kararının verilebilmesi için; kuvvetli suç şüphesi, somut deliller ve tutuklama nedeni bulunmalıdır.

Bu nedenlerin bulunması halinde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu bakımından adli kontrol kararı verilebilir. Adli kontrol kararında şüpheli ya da sanığa verilebilecek yükümlülükler; yurt dışına çıkış yasağı getirilmesi, hâkim tarafından belirlenen şekilde imza yükümlülüğü ya da belli bir eğitime devam etmek olabilir.

Adli kontrol kararına karşı itiraz, kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde kararı veren mahkemenin bağlı olduğu asliye ceza mahkemesine yapılır.

Tutukluluk

Tutukluluk, kişilerin özgürlüğünü kısıtlayan ve belirli şartlar altında cezaevinde tutulmasına hizmet eden geçici nitelikte bir koruma tedbiridir. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu açısından şüphelinin kaçma veya delilleri karartma ihtimali varsa ve bunlar somut delillerle ortaya konuluyorsa tutukluluk kararı verilebilir.

Tutukluluk kararı en fazla 1 yıllık verilmektedir. Bu süre zorunlu hallerde 6 ay daha uzatılabilmektedir.

Soruşturmanın devamlılığı açısından, şüpheli hakkında verilen adli kontrol tedbirlerinin yeterli olması halinde tutuklama kararı verilememektedir.

Hakkında tutuklama kararı verilen kişi bu karara karşı, kararı veren makama itiraz edebilir. İtiraz, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde yapılır. İtiraz, şüpheli kişi, eşi, avukatı, yasal temsilcisi ya da ikinci dereceden akrabaları tarafından yapılabilir.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Soruşturma Sonucunda Verilebilecek Kararlar

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda soruşturma aşamasında verilebilecek kararlar aşağıdaki gibidir.

  •  Soruşturmaya yer olmadığı kararı,
  •  Kovuşturmaya yer olmadığı kararı,
  •  İddianamenin düzenlenmesine ilişkin karar.

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar ve şikâyet konusunu oluşturan fiilin hiçbir araştıramaya gerek olmadan suç olmadığının anlaşılması veya çok genel ve soyut olması halinde verilmektedir. Bu durumda haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun soruşturma aşaması hiç başlamamış sayılır, dosya kapanır. İlgili kişi de şüpheli olarak adlandırılmaz.

Soruşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz edilebilir. Kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun soruşturma aşamasının sonunda savcı dava açılmasını uygun görmez veya suçla ilgili yeterli delil bulamazsa yahut etkin pişmanlık hükümlerine ilişkin bir durum söz konusuysa kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verebilir. Bu karara KYOK da denir. Bu durumda dosya soruşturma aşamasından sonra kapanır ve yargılamaya devam edilmez.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz edilebilir. İtiraz, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır.

İddianamenin Düzenlenmesi

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun soruşturmasının sonucunda savcı, suçun işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşırsa iddianame düzenler. Devamında, düzenlediği iddianameyi görevli ve yetkili mahkemeye sunar. İddianamenin kabul edilmesi hâlinde kamu davası açılır ve yargılama aşamasına geçilir.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Savunması

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda somut olayın özelliklerine ve mevcut şartlara göre bazı savunmalar yapılabilmektedir. Bu savunmalara örnek olarak şu hususlar verilebilir:

  • Suçun oluşumu açısından gerekli olan haberleşme aracının olmadığı,
  • Haberleşmenin aleni yapıldığı,
  • Suça ilişkin nitelikli halin koşullarının oluşmadığı,
  • Lehe delillerin çürütüldüğü iddiası,
  • İfşa eyleminin bulunmadığı,
  • Sanığa ilişkin sadece aleyhe delillerin toplandığı iddiası,
  • Failin akıl hastalığının olduğu,
  • Suçun teşebbüs halinde kaldığı,
  • Usule aykırılıkların var olduğu,
  • Delillerin ispat bakımından yetersiz olduğu,
  • Yetersiz delil nedeniyle sanığın şüpheden yararlanacağı.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçuna ilişkin savunmalar somut olayın şartlarına göre farklılıklar göstermektedir. Bu sebeple sağlıklı bir savunma yapılabilmesi ve sürecin takibi için uzman bir ceza avukatından yardım alınmasında fayda vardır

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Haberleşmeni gizliliğini ihlal suçunun ceza yargılaması aşaması, dava sürecini ifade eder. Ceza yargılaması aşaması, savcı tarafından hazırlanan iddianamenin mahkemece kabul edilerek davanın açılmasıyla başlar ve mahkeme tarafından sanık/sanıklar hakkında bir karar verilmesiyle son bulur. Bu aşamaya uygulamada kovuşturma da denmektedir.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda yargılama aşamasında sanık savunma hakkını kullanabilir ve suçla ilgili lehine olan delillerin toplanmasını isteyebilir. Tüm bu süreçte; deliller toplanır, görgü tanıkları dinlenir ve duruşmalar yapılır. Sonucunda ise, hâkim tüm süreci değerlendirerek bir karar verir.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Zamanaşımı

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda dava zamanaşımı 8 yıl; ceza zamanaşımı kararın kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıldır.

Dava zamanaşımına ilişkin 8 yıllık süre, suçun işlendiği tarihte başlar. Bu süreden sonra dava açılamaz ve ceza verilemez. Ceza zamanaşımına ilişkin 10 yıllık süre ise, cezaya ilişkin mahkeme kararının verildiği gün başlar. Bu süreden sonra cezanın infazı istenemez.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda mahkemenin verebileceği kararlar aşağıdaki gibidir.

  • Beraat,
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK),
  • Mahkûmiyet,
  • Adli para cezasına çevirme,
  • HAGB,
  •  Cezanın Ertelenmesi,
  • Davanın Düşmesi,

Beraat

Beraat, mahkeme tarafından yapılan yargılamanın sonunda sanığın aklanarak suçsuz olduğunun anlaşılmasıdır. Beraat kararı, suçun sanık tarafından işlenmemesi, delil yetersizliği, suçun unsurlarının oluşmamış olması gibi sebeplerle verilebilir. Sayılan bu hallerin olması durumunda haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu bakımından sanığa beraat hükmü verilebilir.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın fiilleri suç teşkil etmesine rağmen bazı sebepler ile cezaya hükmedilmemesidir. Bu karar ancak belirli hallerde verilebilir. Bu haller kanunda sayılmıştır.

Örneğin haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu işlemiş birinin yaşının küçük olması, kusur yüklenememesi, sağır ve dilsiz olması ya da akıl hastası olması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı, hâkim tarafından verilebilir.

Mahkûmiyet

Mahkûmiyet kararı, mahkeme tarafından yapılan yargılamanın sonunda sanığın suçlu olduğuna hükmedilmesidir. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu bakımından suçun sanık tarafından işlendiği sabit olursa ve ceza verilmemesi için herhangi bir sebep yoksa mahkûmiyet kararı verilir.

Suçta tekerrür halinin varlığında, verilecek cezada artırıma gidilmektedir. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda tekerrür süresi 3 yıldır. Suçlunun bu süre zarfı boyunca herhangi bir suç işleyip işlememesi göz önüne alınarak bir değerlendirme yapılır. Aynı şekilde, sanığın tutum ve davranışları gibi hususlar dikkate alınarak, verilen cezada 1/6 oranında iyi hal indirimine gidilmesi de mümkündür.

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezasına çevirme, sanığa verilen cezanın 1 yıl ve daha az süreli olması halinde verilebilen bir hükümdür. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu işlemiş biri için verilecek olan ceza en altı sınır olan 1 yıldan olduğu takdirde adli para cezasına çevirme mümkün olabilir.

Hapis cezasının gün olarak karşılığı bulunarak en az 20 TL en fazla ise 100 TL olacak şekilde bir miktar ile çarpılır. Paranın miktarı failin ekonomik durumuna göre hâkim tarafından belirlenir.

Verilen adli para cezası, taksitlere bölünmüş halde ya da tek seferde nakit olarak ödenebilir.

         Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)

Uygulamada HAGB olarak da bilinen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kapsamında sanık hakkında verilen ceza beş yıllığına ertelenebilir. Sanık bu beş yıllık süre içinde başka bir suç işlemez ve belirlenen yükümlülüklere uyarsa ceza hiç verilmemiş sayılır.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için; 2 yıldan az hapis cezasına hükmedilmiş olması, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması ve hâkimde tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaat olması gerekmektedir.

Bu kararın verilmesine karşı itiraz yolu açıktır. İtiraz, 7 gün içinde kararı veren mahkemenin bağlı olduğu ağır ceza mahkemesine sunulan dilekçe ile yahut zabıt katibine bulunulan beyan ile yapılır.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, sanık hakkında verilen cezanın cezaevi dışında geçirilmesine imkân tanıyan bir tedbirdir. Hapis cezasının ertelenmesi durumunda, bir denetim süresi belirlenir. Bu süre, 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olamaz.

Cezanın ertelenmesinin söz konusu olabilmesi için; verilen hapis cezasının 2 yıldan daha az süreli olması, sanığın bu olaydan önce 3 aydan fazla hapis cezası almamış olması ve hâkime başka bir suç işlemeyeceği yönünde bir kanaat oluşturması gerekmektedir. Bu şartların varlığında haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda cezanın ertelenmesi söz konusu olabilir.

Erteleme süresi içinde kişi, herhangi bir suç işlemez ve kendisine verilen denetim yükümlülüklerine uyar ise, hapis cezası infaz edilmiş sayılır. Erteleme sonucunda verilen mahkûmiyet kararı, kişinin adli sicil kaydına işlenir.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, bazı nedenler sonucunda davanın esası hakkında karar verilememesi yani kovuşturma aşamasının sona ermesidir. Davanın düşmesine neden olabilecek hâller kanunda düzenlenmiştir. Bu haller; genel af, sanığın ölümü ve dava zamanaşımı gibi hallerdir. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu bakımından bu hallerin var olması halinde davanın düşmesi gündeme gelebilir.

Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesinin kararını yanlış bulan taraf, bir üst mahkemeden istinaf incelemesi talep edebilir.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda, yargılama sonucunda verilen karar karşı 7 gün içinde kararı veren mahkemeye bir dilekçe sunularak veya mahkemenin zabıt katibine sözlü beyanda bulunularak istinaf başvurusu yapılabilmektedir. Bu süre kaçırılması halinde tarafların istinafa başvurma imkânı ortadan kalkar.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu açısından her durumda temyiz başvurusu mümkün değildir. İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı temyiz kanun yoluna gidilememektedir.

Sonuç

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu niteliği gereği bazı suçlar ile karıştırılabilmektedir. Suçun niteliğinin iyi belirlenmesi, suça ilişkin soruşturma ve kovuşturma aşamasının takibi, savunmanın önemi açısından alanında uzman ceza avukatından destek almakta yarar vardır.

Telefonla Sor