Kişisel Verilen Kaydedilmesi Suçu ve Cezası

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu ve Cezası

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu Türk Ceza Kanunu’nda Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenir. Bu başlık altında yer alan suç tipleri ile sağlanmak istenen orak koruma kişilerin toplumsal hayat içerisindeki mahremiyet alanıdır.

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu Nedir?

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, bir başkasına ait olan kişisel bilgilerin hukuka uygun olmayan şekilde kaydedilmesidir. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu Türk Ceza Kanunu’nda m. 135’te düzenlenmektedir.

TCK m.135:

“Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.”

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu Nasıl Oluşur?

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, bir kişiye ait olan her türlü verinin ve bilginin hukuka aykırı şekilde kaydedilmesi suretiyle oluşur.

Kişisel veri; kişinin telefon numarası, TC kimlik numarası, adı-soyadı, parmak izi, sürücü belgesi bilgileri, eğitim bilgileri, e-mail adresi, kan grubu, medeni hali vb. olabilmektedir.

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun oluşumu açısından sadece kaydedilmesi yeterli olmayıp bunun hukuka aykırı şekilde olması gerekmektedir. Hukuka aykırı bir şekilde kaydetmeye örnek olarak kişinin rızasının olmadığı durumlar söz konusu olabilir.

Örneğin, günlük hayatta bankalarla telefon görüşmesi yaparken konuşmaların kayıt altına alındığı söylenerek bilgi verilmektedir. Eğer bu bilgilendirme yapılmadan konuşmalar kayıt altına alınırsa kişisel verilerin kaydedilmesi suçu meydana gelecektir.

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, herhangi bir hukuka aykırılığın olmadığı durumlarda örneğin kişinin rızasının olduğu hallerde oluşmayacaktır.

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun meydana gelmesi bakımından bir diğer önemli nokta kaydetme işleminin yapılmasıdır. Kaydetme işlemi, kişisel verinin kullanılması ve gerekli hallerde başkası tarafından kullanılması açısından hazır bulundurulmasıdır. Kaydetme işlemi bilgisayar üzerinde dijital bir alanda olabileceği gibi bir kâğıda yazma suretiyle de olabilir.

Yargıtayın kabul ettiği görüşe göre suçun oluşabilmesi için gerekli olan kişisel bilgilerin bir yere yazılması, bir yerde saklanması ya da depolanması gerekmektedir.

Yargıtay vermiş olduğu bir kararında bir özel hayat görüntüsünün veya sesinin de kişisel veri olduğuna ancak somut olayda sanığın mağdurla birlikteyken onun bilgisi dışında çıplak fotoğraflarını çekip, ilişkileri sona erdikten sonra ise bu fotoğrafları yayınlayacağına dair mağdura mesaj atması üzerine, bu durumun TCK m.135 kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu değil, TCK m.134/1-2 özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli halinin oluştuğuna hükmetmiştir. (Yargıtay 12. CD. 2019/14037 E. 2022/223 K.)

Görüldüğü üzere Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenen suçlar benzer nitelikleri gösterebilmektedir. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu ile özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu birbirine karıştırmamak gerekmektedir. 

Yargıtay tarafından da kişiye ait özel hayat görüntüsü, sesi kişisel veri kabul edilmekteyken bu verilerin ifşası özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturacaktır. 

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunun Cezası

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır.

Yapılacak olan ceza yargılaması sonucunda verilecek olan ceza hâkimin takdirinde olacaktır. Hakim bu kararı verirken suçun işleniş şekli, olayın özellikleri ve suç sonucu meydana gelen zararı da dikkate alarak belirleme yapacaktır.

 Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Hâlleri ve Cezaları

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun cezayı artıran nitelikli hâlleri, verilecek cezanın artmasına sebep olan özel durumlardır. Suçun cezayı artıran nitelikli hali TCK m. 135/2’de ve m.137 hükmünde düzenlenmiştir.

TCK 135/2:

“Kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

TCK 137:

“Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların;

a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,

b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır”

Nitelikli hale ilişkin düzenlemelerin daha iyi anlaşılabilmesi için kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun cezayı artıran hâlleri aşağıda başlıklar hâlinde ayrıntılı olarak açıklanmıştır. 

Kaydedilen Kişisel Verinin Özel Nitelikte Olması

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu kapsamında kaydedilen kişisel verilerin, özel nitelikte olması halinde verilecek ceza yarı oranında artırılmaktadır. Kanunda sayılan özel nitelikli kişisel veriler şunlardır:

  • Siyasal görüşe ilişkin bilgiler
  • Felsefi görüşe ilişkin bilgiler,
  • Dini görüş,
  • Irk
  • Cinsel hayata ilişkin bilgiler,
  • Sağlık durumuna ilişkin bilgiler,
  • Sendikal ilişkilerdir.

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu sayılan bu özel nitelikler kapsamında işlendiği takdirde faile verilecek olan ceza yarı oranında artırılacaktır. 

Kamu Görevlisi Tarafından ve Görevinin Verdiği Yetki Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu bir kamu görevlisi tarafından ve görevin sağladığı yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenirse verilecek ceza yarı oranında artırılmaktadır.

Örneğin bir bankaya gittiğimizde annemizin evlenmeden önceki soyadı dahil, kimlik bilgilerimiz, ev adresimiz ve telefon bilgileri sıklıkla paylaşılmaktadır. Paylaşılan bu bilgilerin kişilerin rızası dışında başka bir firma yahut başka bir kişiyle paylaşılması halinde bu nitelikli hal oluşacaktır.

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda, zabıta komiser yardımcısı olarak çalışan sanığın aynı yerde çalışan bir başka zabıta memuru ile arasındaki davada, sanık tarafından zabıta memurunun özlük dosyasından disiplin suçlarına ait belgenin alınması açısından, suçun kamu görevlisi tarafından ve görevin sağladığı yetkinin kötüye kullanılmasıyla nitelikli hali oluşmuştur. (Yargıtay 12. CD. 2013/8389 E. 2014/62 K.) 

Belli Bir Meslek ve Sanatın Sağladığı Kolaylıktan Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu belli bir meslek ve sanat ile uğraşmanın getirdiği kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenirse verilecek ceza yarı oranında artırılmaktadır.

Teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte çok sık kullandığımız yemek siparişi verme veya online alışveriş yapma sitelerine kayıt aşamasında birçok kişisel verimizi (ad-soyad, ev adresi, telefon numarası gibi) paylaşırız. Böyle durumlarda tüm bilgilerimize erişimi olan kuryelerin mesleklerinden ötürü sağlanan kolaylıktan faydalanarak kişiye özel olarak mesaj atması, kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun nitelikli halini oluşturacaktır. 

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunda Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, bir suçun elde olmayan nedenlerle tamamlanamaması halidir. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu açısından icra hareketlerinin bölünebilmesi durumunda teşebbüs söz konusu olur. Suçun teşebbüs aşamasında kalması hâlinde cezada belli oranda indirim yapılmaktadır.

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçuna teşebbüs mümkündür ancak uygulamada bu duruma oldukça az rastlanmaktadır.

Yargıtay vermiş olduğu bir kararda sanıkların iki farklı ATM’ye kopyalama düzeneği kurması ancak herhangi bir verinin kopyalanamaması üzerine burada teşebbüsün olmadığına hükmetmiştir. (Yargıtay 12. CD. 2017/6201 E. 2018/3219 K.)

İştirak, bir kişi tarafından işlenebilen bir suçun birden fazla kişi tarafından iş birliği halinde işlenmesidir. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun işlenmesinde rol alan herkes, suçun işlenişindeki katkısı ve bu katkının önemine göre ayrı ayrı cezalandırılmaktadır.

Örneğin, kişisel verilerin kaydedilmesi huşunda birini azmettiren veya ona yardım eden kişiler de cezalandırılmaktadır.

İçtima, kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu oluşturan fiilin aynı zamanda farklı suç türlerini de kapsayan nitelikte olması halidir. Bu halde kişi, ortaya çıkan suçlar arasında en ağır cezayı gerektiren suçtan yargılanır. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunda içtima hükümleri uygulanabilir.

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun birden çok aynı suç işlemi kararı altında aynı kişiye karşı farklı zamanlarda işlenmesi halinde zincirleme suç hükümleri uygulama alanı bulur. Bu durumda kişiye ağırlaştırılmış tek bir ceza verilecektir.

Örneğin, fail kişisel verilerin kaydedilmesi suçu kapsamında farklı zamanlarda aynı kişinin kişisel verilerini kaydederse zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır.

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu ve Cezası

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunun Soruşturma Aşaması

Soruşturma aşaması, suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen zamanı ifade etmektedir. Soruşturma aşaması şu şekildedir:

  • Şikayet-İhbar,
  • Gözaltı,
  • Delillerin toplanması,
  • İfade ve Sorgu,
  • Uzlaşma,
  • Adli Kontrol,
  • Tutuklululuktur. 

Şikâyet-İhbar

Bazı suçların soruşturulmaya başlanması için, suçun mağduru tarafından adli makamlara şikayette bulunulmuş olması koşulu aranır. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu şikayete tabi olan suçlardan değildir. Herhangi bir kişi tarafından gerekli makamlara (Savcı, polis, jandarma vb.) ihbarda bulunulması yeterlidir. 

Gözaltı

Gözaltı, cumhuriyet savcısı tarafından soruşturmanın tamamlanması amacıyla 24 saati geçmemek üzere şüphelinin kolluk nezaretinde tutulduğu bir koruma tedbiridir. Bu süre bireysel suçlarda uzatılamaz.

Birden çok kişiyle işlenen toplu suçlarda ise bu süre belirli şartlar altında uzatılabilmektedir. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu bakımından şüphelinin suçu işlediğine dair somut delillerin varlığı halinde ve soruşturulması bakımından zorunlu olması nedeniyle gözaltı kararı verilebilir.

Gözaltı kararına karşı, gözaltına alınan kişi yahut yakınları itiraz edebilir. İtirazı şüphelinin kendisi, avukatı, eşi, yaş küçüğü olması halinde kanuni temsilcisi yapabilir. İtiraz, Sulh Ceza Hakimliğine sunulan dilekçe ile yapılmaktadır.

12 yaşından küçükler hakkında gözaltı kararı verilememektedir.

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması aşamasında, suça ilişkin bütün deliller toplanarak kişisel verilerin kaydedilmesi suçu açısından maddi gerçeğe ulaşmak amaçlanır. Bu aşamada savcı kişisel verilerin kaydedilmesi suçu ile ilgili hem lehe hem aleyhe delilleri toplayarak suçun şüpheli tarafından işlenip işlenmediğini ortaya çıkarmakla yükümlüdür.

Bu aşamada en önemli husus delillerin kanuna uygun şekilde elde edilmesidir. Zira hukuka aykırı deliller yargılamanın hiçbir aşamasında ispat aracı olarak kullanılamayacaktır.

Hukuka aykırı delil olarak usulüne, kanuni kurallara uygun olarak yapılmamış olan ev aramasında ele geçirilen teknolojik aletler verilebilir. Hukuka aykırı şekilde elde edilmiş delil kullanılarak yapılan yargılama sonucunda verilecek karar da hukuka aykırı olacaktır.

İfade ve Sorgu

İfade aşamasında şüpheli kişi soruşturma konusu suç ile ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından veya kolluk görevlileri (emniyet birimleri, jandarma vb.) tarafından dinlenmektedir. Sorgu ise yargılama aşamasında hâkim veya savcı tarafından şüphelinin dinlenmesini ifade eder.

Bu aşamada önce şüpheliye bir davetiye gönderilir ve ifadesinin alınması için polis merkezine veya savcılığa çağrılır. İfadeye çağırılan şüpheli gelmezse emniyet personeli aracılığıyla zorla getirilmesine karar verilir.

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun soruşturma aşamasında şüphelilerin ifadesi alınmaktadır. Bu sırada şüphelinin kimliği saptanarak kendisine isnat edilen suç anlatılır. Şüpheliye avukat seçme hakkının, susma hakkının, yakınlarına haber verme hakkının ve suçla ilgili delillerin toplanmasını isteme hakkı olduğu anlatılır.

Bu aşamalardaki en önemli husus, şüpheliye herhangi bir kötü muamele yapılmaması gerektiğidir. İfade alımı esnasında kesinlikle yapılmaması gerekenler şüpheliye işkencede bulunma, şüpheliyi yorma ya da şüpheliye ilaç verme olabilir. Bu hallerden biri söz konusu olduğunda yapılan işlemler hukuka aykırılık teşkil eder. Verilen ifade yargılamada kullanılmaz ve tazminat hakkı doğar.

İfade alımı ve sorgunun sonrasında, ifadesi alınan kişiye bir tutanak imzalatılmaktadır. Şüpheli kişi tutanakta yazanların doğruluğunu kontrol etmelidir. Daha sonrasında bir mağduriyetin olmaması açısından imzalanacak olan tutanağın kontrolü büyük önem arz etmektedir. 

İfade ve sorgu aşamaları ile bu aşamalarda verilen beyanlar yargılama sürecini, verilecek cezayı etkileyen en önemli etmenlerdendir. Bu aşamalarda alanında uzman bir ceza avukatından hukuki yardım almak oldukça önemlidir.

Uzlaşma

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu uzlaşmaya tabi değildir.

Uzlaşma halinde fail ile suç sebebiyle zarar gören taraf, failin bir edimi karşılığında, bağımsız bir kişi tarafından anlaştırılır.

Soruşturma aşamasında uzlaşıldığı takdirde fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir (KYOK). Uzlaşılamaz ise kamu davası açılır. Kovuşturma aşamasında uzlaşılması hâlinde fail hakkında düşme kararı verilir. Uzlaşılmazsa yargılamaya devam edilir.

Adli Kontrol

Adli kontrol, şüpheli kişinin cezaevine gönderilmesi yerine birtakım şartlar altında denetime tabii tutulmasıdır. Adli kontrol kararı, tutuklama sebeplerinin varlığı hâlinde uygulanan daha hafif düzeyli bir koruma tedbiri olduğu için kişinin seyahat özgürlüğünün engellenmesinin meydana getireceği durumlara en aza indirmeyi hedefler. 

Sanık ya da şüphelinin belli bir mesleğe devamı ya da eğitimine devam etmesine karar vermek, yurt dışı çıkış yasağı uygulamak, imza uygulaması bazı adli kontrol tedbirlerindendir.

Adli kontrol tedbiri, tutuklama nedenlerinin varlığı hâlinde, tutuklama yerine uygulanmaktadır. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçuna ilişkin tutuklama sebeplerinin varlığı hâlinde adli kontrol kararı verilebilmesi mümkündür.

Adli kontrol kararına karşı itiraz yolu açıktır. Kararın verilmesinden itibaren 7 gün içinde kararı veren hâkimliğin yargı çevresi içerisinde bulunan Asliye Ceza Mahkemesine itiraz edilebilmektedir.

İtiraz edilmesi üzerine hakim, adli kontrol kararının kaldırılmasına, yükümlülüklerin, değiştirilmesine ya da sanığın bazı yükümlülüklerden muaf tutulmasına karar verilebilecektir.

Tutukluluk

Tutuklama tedbiri, kuvvetli suç şüphesi, kaçma şüphesi ve delilleri karartma şüphesi bulunan şüphelilerin cezaevinde tutulmasını ön gören bir koruma tedbiridir. Adli kontrol kararı verilmesinin yeterli olduğu durumlarda, tutuklama tedbiri kararı verilmez.

Sayılan şartların varlığı halinde, kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu işleyen kişiler hakkında tutuklama kararı verilebilecektir. Bu suç türü açısından alınan tutuklama tedbirinin süresi en fazla 1 yıl olabilmektedir. Yargılamaya ilişkin, kişinin tutukluluğunu gerektiren zorunlu durumlarda bu süre 6 ay daha uzatılabilir.

Şartlar oluşmadan verilen yahut verilebilecek süreden uzun süre verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz yolu açıktır. İtiraz başvurusu, suçlu, eşi, annesi, babası yahut diğer birinci ve ikinci derece akrabaları tarafından, kararın verildiği tarihten itibaren 7 gün içinde yapılabilir. İtiraz başvurusunun yapılabileceği adli makam, kararı veren sulh ceza hakimliğinin bağlı olduğu asliye ceza mahkemeleridir.

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunda Soruşturma Sonucunda Verilebilecek Kararlar

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunda soruşturma sonucunda verilebilecek kararlar aşağıdaki gibidir:

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı,
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, 
  • İddianamenin düzenlenmesine ilişkin karar.

 Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar ve şikâyet konusu fiilin açıkça suç oluşturmadığınınbir araştırma yapılmaksızın anlaşılması veya savcılığa yapılan ihbar ve şikâyetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda savcı tarafından verilir. Bu halde soruşturma hiç başlamamış sayılır ve dosya kapanır. İlgili kişi şüpheli olarak nitelenmez.

Bu karara karşı itiraz edilebilir. İtiraz, kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır. 

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Soruşturma aşamasının sonunda savcı dava açılmasını uygun görmez ya da suçla ilgili yeterli delil bulunmaz yahut etkin pişmanlık hükümlerine ilişkin bir durum söz konusu olursa kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verebilir. Bu karara KYOK da denir. Bu durumda dosya soruşturma aşamasından sonra kapanır.

KYOK kararına karşı itiraz edilebilir. Karara karşı itiraz kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır. 

İddianamenin Düzenlenmesi

Soruşturma aşamasının sonucunda savcı, suçun işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşırsa iddianame düzenler ve düzenlediği iddianameyi görevli ve yetkili mahkemeye sunar. iddianamenin kabul edilmesiyle kamu davası açılır ve yargılama aşamasına geçilir. 

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunun Savunması

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun savunması, mevcut olaya göre şekillenebilecek olup aşağıda bazı savunmalara örnek verilmiştir.

  • Kaydedilen verinin kişisel veri niteliğinde olmadığı,
  • Kişisel verinin kanuna uygun şekilde elde edildiği,
  • Kişisel verinin elde edilmesinde ilgili kişinin rızasının bulunduğu,
  • Kaydedilen kişisel verilerin herkese açık olduğu,
  • Masumiyet karinesinin ihlâl edildiği iddiası,
  • Kuvvetli suç şüphesi oluşturan yeterli delil bulunmadığı,
  • Failin akıl hastalığının olduğu,
  • Sanık hakkında ortaya konulan aleyhe delillerin hukuka aykırı elde edildiği,
  • Lehe delillerin toplanmadığı. 

Kişisel verilen kaydedilmesi suçuna ilişkin soruşturma ve kovuşturma aşamalarında, somut olayın özelliklerini yansıtır savunmaların yapılması oldukça önemlidir. Bu noktada, alanında uzman bir ceza avukatından danışmanlık almak oldukça önemlidir.

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunun Ceza Yargılaması Aşaması

Ceza yargılaması aşaması uygulamada kovuşturma evresi olarak da bilinen aşamadır. Soruşturma aşamasında elde edilen tüm deliller ışığında savcı dava açılması gerektiğini düşündüğü takdirde iddianame düzenleyerek mahkemeye sunar ve mahkemenin kabulü ile ceza yargılaması aşaması başlamış olur.

Ceza yargılaması sürecinde, şüpheli ya da şüphelilerin hâkim veya savcı tarafından dinlenmesi gündeme gelecektir. Duruşmalar bu aşamada yapılmaktadır. Tanık dinlenmesi, hâkimin olay yerinde keşfe çıkması, bilirkişi raporlarının toplanması ve diğer tüm delillerin değerlendirilmesi bu aşamada gündeme gelmektedir. Bu aşamanın sonunda ise, hâkim tüm süreci değerlendirerek bir karar verir. 

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunda Zamanaşımı

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunda dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl; ceza zamanaşımı kararın kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıldır.

Dava zamanaşımı süresinin geçmesi halinde aynı fiile ilişkin dava açılması mümkün değildir. Ceza zamanaşımına ilişkin 10 yıllık süreden sonra ise mahkeme tarafından verilen cezanın infazı mümkün olmamaktadır. 

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunda mahkemenin verebileceği kararlar şunlardır:

  • Beraat
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
  • Mahkumiyet
  • Adli para cezasına çevirme
  • HAGB
  • Cezanın Ertelenmesi
  • Davanın Düşmesi

Beraat

Beraat, mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda, sanığın suçsuz olduğuna karar verilmesidir. Beraat kararı, kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun sanık tarafından işlenmemesi, delil yetersizliği ya da suçun unsurlarının oluşmamış olması gibi sebeplerle verilebilir.

Örneğin; kişisel verilerin kaydedilmesi suçu açısından yapılan yargılama sonucunda, suç konusu kişisel verinin, ilgili kişinin rızası dahilinde kaydedildiği anlaşılırsa hukuka aykırılık unsuru oluşmadığından, sanık hakkında beraat kararı verilecektir. 

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın fiilleri ile suç oluşmasına rağmen bazı nedenler ile ceza verilmemesidir. Bu karar kanundaki belirli hallerde verilebilir.

Örneğin kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu işlemiş birinin yaşının küçük olması, kusur yüklenememesi, sağır ve dilsiz olması ya da akıl hastası olması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilir.

Derhâl beraat kararı verilebilecek hâllerde, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemeyecektir.

Mahkûmiyet

Mahkûmiyet kararı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanığın suçlu olduğuna hükmedilmesidir. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu bakımından sanık tarafından işlendiği sonucuna ulaşılırsa ve ceza verilmemesi için herhangi bir sebep yoksa mahkûmiyet kararı verilir. Mahkumiyet kararının yanında güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi de mümkündür.

Aynı suçun ikinci kez işlenmesi durumunda tekerrür söz konusu olacaktır. Tekerrür halinde ise mahkûmiyet süresi artar. Suçlunun hal ve tavırlarında iyi halin söz konusu olması halinde, hakimin takdirine göre mahkûmiyet süresi azalabilmektedir.

Adli Para Cezasına Çevirme 

Adli para cezasına çevirme, bazı olgular gözetilerek hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesidir.  

Hapis cezasının, adli para cezasına çevrilebilmesi için; suçun kasten işlenmesi ve verilen cezanın 1 yılın altında olması gerekir. Taksirle işlenen suçlarda ise yıl sınırı bulunmaz. Dolayısıyla taksirle işlenen tüm suçlarda adli para cezasına çevirme kararı verilebilmektedir.

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunda 1 yılın altında ceza verilmesi halinde, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkün olabilecektir.

Hapis cezasının adli para cezasına çevrilip çevrilmeyeceği hâkimin takdirindedir. Ancak hükmedilen hapis cezası 30 gün veya daha az süreli ise hâkim hapis cezasını mutlaka para cezasına çevirecektir. 

Hakim, belirlenen mahkumiyet süresinin her bir günü için ödenecek şekilde bir tutar belirlemektedir. Bu tutar, suçlunun ekonomik gücüne göre değişmekle birlikte, 20 Lira ile 100 Lira arasında olmaktadır. Ceza, yine hakimin takdirine göre, cezanın verildiği tarihten itibaren 1 yıl içinde tek seferde yahut 2 yılı geçmeyecek şekilde taksitlerle ödenebilir.

Adli para cezasının zamanında ödenmemesi halinde, verilen para cezası hapis cezasına çevrilebilmektedir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması; ilgili koşulların varlığı hâlinde, verilen cezanın açıklanmaması kararıdır. Uygulamada buna HAGB kararı da denilmektedir. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu bakımından HAGB kararı verilebilir. HAGB kararı adli sicil kaydında gözükmemektedir.

HAGB kararı verilebilmesi; verilen cezanın 2 yıl veya daha az süreli olması, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmaması, sanığın tutum ve davranışlarından yeniden suç işlemeyeceğine dair kanaatin oluşması halinde söz konusu olur.

HAGB kararı verilmesi durumunda kişi 5 yıl süre ile denetime tabi tutulur. Kişinin 5 yıllık denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlememesi gerekir. Aksi halde HAGB kararı ortadan kalkar ve hüküm açıklanır. HAGB kararı adli sicil kaydında gözükmez. 

HAGB kararına karşı itiraz mümkündür. İtiraz başvurusu, kararın verildiği günden itibaren 7 gün içinde, kararı veren mahkemenin bağlı bulunduğu ağır ceza mahkemelerine yapılmaktadır.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesine 2 yıl veya daha az hapis cezasına hükmedilen suçlarda, karar verilebilir. Bu durumda kişi için hükmedilen hapis cezasının uygulanması bir süreliğine ertelenir.

Hapis cezasının ertelenmesi durumunda, bir denetim süresi belirlenerek kişiye bazı yükümlülükler uygulanır. Verilen süre 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olamaz. Erteleme süresi içinde kişi, herhangi bir suç işlemez ve kendisine verilen denetim yükümlülüklerine uyar ise, hapis cezası infaz edilmiş olur. Yani kişi cezaevine girmeden, cezasını çekmiş sayılır. Erteleme sonucunda verilen mahkûmiyet kararı, kişinin adli sicil kaydına işlenir.

Davanın Düşmesi 

Davanın düşmesi, bazı durumlar neticesinde davanın esası hakkında karar verilememesi yani kovuşturma aşamasının sona ermesi halidir. 

Davanın düşmesine neden olabilecek belirli hâller kanunda sayılmıştır. Bu hâllere örnek olarak; sanığın ölümü, dava zamanaşımı, genel af vb. durumlar verilebilir.

 Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Yargılama sonunda verilen karara karşı, hükmün açıklanmasından itibaren 7 gün içinde istinafa başvurulabilir. İstinaf başvurusu, kararı veren mahkemeye sunulan bir dilekçeyle veya zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Eğer bu süre içerisinde istinafa başvurulmazsa karar kesinleşerek istinafa başvuru hakkı kaybedilir.

Kanun yollarından temyize başvuru, hükmün açıklanmasından itibaren 15 gün içinde hükmü veren mahkemeye dilekçe verilerek yapılır. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçuna ilişkin istinaf incelemesinin sonunda verilen bozma kararlarına karşı temyiz yoluna başvuru mümkün değildir.

İstinaf ve temyiz süreci, somut olayın niteliklerine göre ortalama 1-2 yıl sürmektedir. Bu süreler mahkemelerin iş yoğunluğu, usule dair işlemler ve somut olayın özelliklerine göre değişim gösterir. 

Yargılama aşaması sonunda, mahkeme tarafından verilen HAGB kararlarına karşı istinaf yolu kapalıdır. Bu karara karşı itiraz yoluna başvurmak gerekmektedir.

Sonuç

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu hem soruşturma hem de ceza yargılaması aşamasında uzmanlık gerektiren bir savunmayı gerektirir. Delillerin hukuka uygun olarak elde edilmesi, savunmanın etkin bir şekilde yapılması, kanun yolları aşamasında sürelerin titizlikle takibi ve mümkün olan en az cezaya hükmedilebilmesi mağdur açısından çok önemlidir. Tüm bu sürece ilişkin en ufak bir detayın atlanmaması için alanında uzman ceza avukatından yardım almakta fayda vardır.

Telefonla Sor