Özel Belgede Sahtecilik Suçu ve Cezası

Özel Belgede Sahtecilik Suçu ve Cezası

Özel belgede sahtecilik suçu Türk Ceza Kanununda Kamu Güvenine Karşı Suçlar bölümünde düzenlenen suç türlerinden biridir. Bu eylemin suç olarak ceza kanununda yer alması ile, kişiler arasında yapılan hukuki işlemlerin ve belgelerin güvenliği korunmaya çalışılmıştır. Özel belgede sahtecilik suçunu işleyen kişilerin 3 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalmaları söz konusudur.

Özel Belgede Sahtecilik Suçu Nedir?

Özel belgede sahtecilik suçu, günlük hayatta kişiler arasında hukuki işlem meydana getiren belgelerin, sahte olarak düzenlenerek kullanılması ve karşı tarafın yanıltılması ile ortaya çıkan bir suçtur. Bu suç, TCK m. 207 hükmünde düzenlenmiştir. 

TCK 207: 

“Bir özel belgeyi sahte olarak düzenleyen veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren ve kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’

Bir sahte özel belgeyi bu özelliğini bilerek kullanan kişi de yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.’’

Özel Belgede Sahtecilik Suçu Nasıl Oluşur?

Özel belgede sahtecilik suçu 3 farklı hareket ile oluşur. Bu suçu işlemeye elverişli hareketler; özel belgeyi sahte olarak düzenlemek, gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek ve kullanmak, sahte özel belgeyi sahte olduğu bilindiği halde kullanmaktır. 

Özel belge, kişiler arasındaki hukuki işlemlerin sonuçlarını doğurmaya yönelik düzenlenen evraklardır. Özel belgelerin yazılı olması, hukuki bir eylemin icrasına yönelik içeriğinin olması, belgenin düzenleyeninin bilinir yahut belirlenebilir olması gerekmektedir.

Özel belgeye örnek olarak, fatura, dilekçe, rapor, reçete, özel kişiler arasında yapılan kira, satış gibi sözleşmeler, mektuplar, fotokopiler, el yazılı vasiyetnameler, biletler, adi senetler verilebilir. 

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 2003 yılında vermiş olduğu bir kararında onaysız olarak sunulan dekont fotokopilerinin belge niteliğine sahip olmadıkları bu nedenle hukuki sonuç doğuramayacaklarını kabul etmiş ve bu belgelerin 3. kişileri aldatıcı niteliği bulunmadığına karar vererek olayda özel belgede sahtecilik suçu oluşmamıştır şeklinde karara varmıştır. 

Özel Belgeyi Sahte Olarak Düzenlemek ve Kullanmak

Özel belgeyi sahte olarak düzenlemek ve kullanmak bu suçun en yaygın işleniş biçimidir. Özel belgeyi düzenlemek, daha öncesinde var olmayan bir belgeye, sonuç meydana getirmesi istenen hükümleri yazmaktır. Kullanmak ise, bu özel belgeyi topluma yahut belirli kişilere sunmak suretiyle istenilen sonucun meydana getirilmesini sağlamaktır.

Sahte diploma düzenlemek suretiyle iş sahibi olmak, sahte tahliye taahhüdü düzenleyerek kiracının evden çıkmasını sağlamak, sahte bir senet hazırlamak suretiyle başka kimselerden alacak talep etmek, özel belgede sahtecilik suçunu oluşturmaktadır.

Örneğin, özel bir şirkette müdür olarak çalışan Ali isimli bir kişinin, şehir dışına çıktığında yol ve yemek masraflarını karşılayan şirkete sahte fatura düzenleyerek ve masrafları olduğundan fazla göstererek şirketin ödediği paranın fazla olan kısmını kendi banka hesabına aktarması halinde, özel belgede sahtecilik suçu oluşacaktır.

Yargıtay vermiş olduğu bir kararında, sanığın, arkadaşının kimlik kartına kendi vesikalık fotoğrafını yapıştırması suretiyle mağazalardan indirimli alışveriş yapması ve satın alma aşamasında, arkadaşının telefonun numarasını yazarak taahhütname imzalaması halini özel belgede sahtecilik suçu olarak değerlendirmiştir. (Yargıtay 11. CD., 2019/8537 E., 2021/9949 K.)

Bu suçun oluşabilmesi için, eylemlerin bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Sadece düzenlemek eylemi bu suçun oluşumu için yeterli değildir. Düzenlenen özel belgenin kullanılması da gerekir. Aksi halde bu suç, teşebbüs aşamasında dahi kalmamış sayılacaktır çünkü suçun oluşması için gereken kurucu unsurlardan biri yok demektir.

Yargıtay, mağdurun, boşanmaya ilişkin haklarından feragat ettiğine yönelik belgenin, sanık tarafından sahte olarak hazırlandığı fakat bu belgenin dosyada yahut yargılama aşamasında sunulmadığı olay hakkında, belge kullanılmadığı için, özel belgede sahtecilik suçunun oluşmadığı yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 11. CD, 2017/15090 E., 2019/2425 K.)

Gerçek Bir Özel Belgeyi Değiştirmek ve Kullanmak

Gerçek bir özel belgenin değiştirilerek kullanılması suçunun işlenebilmesi için öncelikle gerçek bir özel belgenin var olması gerekmektedir. Fail tarafından, usulüne uygun olarak düzenlenmiş bu gerçek özel belgenin bilgilerinden bazılarının silinmesi, değiştirilmesi yahut bu belgeye önceden, belgede var olmayan yeni bilgilerin eklenmesi halinde, bu suç oluşacaktır. 

Örneğin, Ali ile Ahmet’in yapmış olduğu bir sözleşmeye göre Ali, Ahmet’e 30.000 TL ücret ödeyecektir. Ancak Ahmet, belgede yer alan 30.000 TL ücreti, 80.000 TL yapmış ve Ali’nin borcunun 80.000 TL olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumda Ahmet, hazırlanan özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek suretiyle özel belgede sahtecilik suçu işlemiş olur.

Bu silme yahut değiştirme eylemlerinin, başkalarını aldatacak şekilde olması şarttır. Basit düzeyde kalan değişiklikler yani, makul bir bireyin ilk bakışta anlayabileceği değişiklikler, bu suçun oluşumu için elverişli değildir. 

Örneğin, kiracının, önceden yapmış olduğu bir kira sözleşmesinde yer alan kendi ismini karalayarak arkadaşının ismini yazması ve bu sözleşmeye dayanarak kiraya verenin kendisinden kira ücreti alamayacağını söylemesi halinde bu eylem, kişileri aldatıcı niteliğe sahip olmadığından burada, özel belgede sahtecilik suçu oluşmayacaktır.

Sahte Özel Belgeyi, Sahte Olduğu Bilinmesine Rağmen Kullanmak

Başkası tarafından hazırlanmış olan belgenin sahte olduğunu bilmesine rağmen gerçekmiş gibi kullanan kişiler de, özel belgede sahtecilik suçu işlemiş olurlar. Bu eylemin suç oluşturabilmesi için sahte belgeyi düzenlemeye gerek yoktur, kullanmak yeterlidir.

Örneğin, Almanya’ya gitmek isteyen ancak 2 senedir Schengen vizesi alamayan kişinin, arkadaşının vasıtasıyla ulaştığı ve sahte pasaport hazırlayan bir kişiden Schengen vizesini de içinde barındıran sahte bir Yeşil Pasaport alması ve bu pasaportu kullanarak Almanya’ya gitmesi halinde bu kişi de, özel belgede sahtecilik suçunu işlemiş olur.

Özel Belgede Sahtecilik Suçu Cezası

Özel belgede sahtecilik suçunun cezası, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.

Bu sınırlar içerisinde kaç yıl hapis cezası verileceğini hakim, suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesi ile meydana gelen zararın miktarını, failin suçu işlerken güttüğü amaç ve yargılama devam ederken takındığı tavırları göz önünde bulundurarak takdir eder. 

Özel Belgede Sahtecilik Suçunun Cezayı Azaltan Nitelikli Haller ve Cezası

Özel belgede sahtecilik suçunun cezayı azaltan nitelikli hali, özel ve sahte belgenin, hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı için kullanılması halidir. Bu hal, TCK m. 211’de düzenlenmiştir.

TCK 211:

‘’Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.’’

Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağın İspatı veya Gerçek Durumun Belgelenmesi Amacıyla Belgede Sahtecilik Yapılması

Hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek durumun belgelenmesi amacıyla özel belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, faile verilecek olan ceza yarı oranında azaltılacak yani faile, alt sınırı 6 ay, üst sınırı 1.5 yıl olan bir hapis cezası verilebilecektir. 

Örneğin, Kumaş fabrikasında işe giren A ile patronu, A işe girerken her ay sonunda 10.000 TL maaş ve üretilen kumaşlardan 6 metre alacağı hususunda anlaşmışlardır. İlk ayın sonunda sadece maaşı olan 10.000 TL’nin yattığını fakat 6 metre kumaşın verilmediğini gören A, sahte bir şekilde, 6 metre kumaşın şirket tarafından kendisine her ay düzenli olarak verileceği taahhüdünü içeren bir sözleşme yapmıştır.

Bu durumda A’ya özel belgede sahtecilik suçundan ceza verilecektir ancak bu ceza hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatının belgelenmesi amacıyla olduğu için, A’nın cezası yarı oranında azaltılacaktır. 

Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, failin, suça ilişkin eylemlerini tamamlamasının ardından pişmanlık duyması nedeniyle, suçun işlenmesi ile meydana gelen sonuçları kaldırmaya çalışmasıdır.

Kanunda hangi suçlar bakımından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanacağı sıralanmıştır. Bu suçlar arasında özel belgede sahtecilik suçu için etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaz. 

Özel Belgede Sahtecilik Suçuna Teşebbüs, İştirak, İçtima

Teşebbüs, failin suç işlemek maksadıyla hareketlerine başlaması, ancak elinde olmayan nedenlerden dolayı suçu tamamlayamamasıdır. Özel belgede sahtecilik suçunda teşebbüs, somut olayın özelliklerine göre değişkenlik göstermekle beraber çoğunlukla uygulanamamaktadır.

Özel belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için, özel belgenin hazırlanması ve kullanılması şarttır. Özel belgenin sadece hazırlanması yani kullanılmaması halinde bu suç oluşmayacağı gibi bu suça teşebbüs de oluşmayacaktır.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 2007 yılında vermiş olduğu bir kararda, özel belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için, belgenin hazırlanmasını yeterli görmemiş, bu belgenin hukuki sonuç doğuracak şekilde kullanılması gerektiğini de karara bağlamıştır. 

Örneğin, X şirketinde müdür olarak çalışan Ahmet, patronunun ona bağırmasından sonra, sinirle odasına giderek, çalıştığı şirketin Y şirketi ile yaptığı 1.000.000 TL değerindeki anlaşmanın aynısını bilgisayarından çıkartmış, anlaşma bedelini 10.000.000 TL olarak değiştirmiş ve çekmecesine koymuştur. 2 saat sonra, patronu ona bir gömlek hediye ederek özür dilemiştir. Patronunun bu hareketi karşısında siniri geçen Ahmet, değiştirdiği bu belgeyi kullanmaktan vazgeçmiş ve yırtıp atmıştır. İşte bu durumda Ahmet, özel belgede sahtecilik suçuna teşebbüs etmiş olmayacaktır. 

İştirak, suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesidir. Suça iştirak faillik, azmettirme yahut yardım etme şeklinde ortaya çıkabilir. Azmettirme, suç işleme düşüncesi olmayan bir kişinin başka bir kişi tarafından suç işlemeye yönlendirilmesidir.

Örneğin; Merve, arkadaşı Fatma’nın çok borcu olduğunu bilmektedir. Bir gün Fatma’ya bir kimlik kartını uzatarak ‘’Bak, bu kimlik kartını ben hazırladım. Bu kart ile valiliğe git ve yardım için başvur. Her ay düzenli para gelmiş olur.’’ demek suretiyle kartı ona vermesi ve Fatma’nın bu kart ile valilikteki yardıma başvurup her ay düzenli yardım alması durumunda Merve azmettiren, Fatma da fail olarak özel belgede sahtecilik suçundan ceza alacaklardır.

İçtima, failin birden fazla sahte belgeyi farklı kişilere karşı kullanması yahut özel belgede sahtecilik suçu işlerken aynı zamanda başka bir suçun işlenmesine yol açması halinde mümkün olur. TCK m. 212’ye göre özel belge başka bir suçun işlenmesi sırasında kullanılırsa faile hem özel belgede sahtecilik suçundan hem de işlenen suçtan dolayı ayrı ayrı ceza verilir.

Örneğin, işe giriş için gereken diplomayı sahte bir şekilde hazırlayıp Microsoft’a yazılım mühendisi olarak giren Kazım’ın, bu vasfını kullanarak yazılım mühendisliği öğrencilerine eğitim paketi hazırladığını ve öğrencilerin, bu paketi 100 TL karşılığında alabileceklerini söylemesi üzerine öğrencilerden toplam 25.000 TL alması fakat ortada hazırlanmış bir eğitim paketinin olmaması durumunda Kazım, hem özel belgede sahtecilik hem de dolandırıcılık suçundan ayrı ayrı ceza alacaktır.

Özel Belgede Sahtecilik Suçu ve Cezası

Özel Belgede Sahtecilik Suçunun Soruşturma Aşaması

Soruşturma aşaması, suç şüphesinin kolluk kuvvetleri veya savcılık makamı tarafından öğrenilmesi ile başlayan ve savcı tarafından hazırlanan iddianamenin, mahkeme tarafından kabul edilmesi ile sona eren bir süreçtir. 

Özel belgede sahtecilik suçunun soruşturma aşamasında yapılması gereken işlemler şunlardır:

  • Şikayet-İhbar,
  • Gözaltı,
  • Delillerin Toplanması,
  • İfade ve Sorgu,
  • Uzlaşma,
  • Adli kontrol,
  • Tutukluluk.

Şikayet – İhbar

Şikayet, suç mağduru veya suçtan zarar gören kişilerin, suça ilişkin olayı yetkili makam olan kolluk kuvvetleri veya savcılık makamına bildirmesidir. İhbar ise, suç konusu olay ile ilgili herhangi bir ilgisi bulunmayan kişinin, suça ilişkin olay hakkında kolluk kuvvetleri veya savcılık makamını bilgilendirmesidir.

Özel belgede sahtecilik suçu, şikayete bağlı bir suç değildir. Yani, suçun mağduru yahut suçtan zarar gören kişi, bu eylemler ile ilgili şikayette bulunmasa dahi, suçun oluşumuna elverişli eylemler, yetkili makamlar tarafından kendiliğinden dikkate alınır ve soruşturma aşaması başlatılır.

Gözaltı

Gözaltı, suça ilişkin eylemleri gerçekleştirdiği iddia edilen kişinin, soruşturma işlemlerinin yapılması ve kısa sürede tamamlanabilmesi maksadıyla, savcı kararı ile kolluk tarafından, bir süreliğine alıkonulmasıdır. Özel belgede sahtecilik suçundan dolayı gözaltı kararı verilebilmesi mümkündür. 

Gözaltı süresi, yakalama anından itibaren 24 saatten fazla olamaz. Birden fazla kişi ile yahut örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda gözaltı süresi, her defasında 1 günü geçmemek üzere 3 gün süreyle uzatılabilir. 

Savcının gözaltı kararına karşı itiraz edilebilir. İtiraz, Sulh Ceza Hakimliğine belirli kişiler tarafından yapılabilir. Bu kişiler suç şüphelisi, şüphelinin eşi, avukatı, kanuni temsilcisi, annesi, babası, çocuğu, torunu, dedesi gibi kan hısımlarıdır.

Gözaltı süresinin dolması halinde serbest bırakılan kişi hakkında, dosyaya yeni bir delil eklenmedikçe aynı nedene dayanılarak tekrar gözaltı kararı verilemez. Aynı şekilde, 12 yaşından küçük çocuklarla 15 yaşından küçük sağır ve dilsizlerin gözaltına alınması yasaktır.

Delillerin Toplanması

Suç şüphesinin öğrenilmesi ile beraber savcı, suç konusu olaya ilişkin delil toplamaya başlar. Deliller hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında toplanır ve yargılama sürecinde bu deliller birleştirilerek değerlendirilir. Özel belgede sahtecilik suçunun da hem soruşturma hem kovuşturma aşamasında delillerin toplanması mümkündür. 

Delillerin toplanması aşamasında en önemli husus, şüphelinin hem lehine hem de aleyhine olan delillerin toplanılması gerektiğidir. Şüphelinin sadece lehine veya sadece aleyhine olan delillerin toplanması sağlıklı bir yargılama sürecinin önündeki en büyük engeldir.

Hem şüpheli hem de mağdur her aşamada, delillerin toplanmasını isteyebilir. Ancak toplanan bu deliller, hukuka uygun bir biçimde toplanmadığı sürece ispat aracı olarak kullanılamaz ve yargılama sonunda verilen hükme etki edemez. 

İfade ve Sorgu

İfade, şüphelinin kolluk kuvvetleri veya savcı tarafından; sorgu ise sanığın mahkeme veya hakim tarafından dinlenilmesidir.

İfade işlemine öncelikle şüpheliye bir çağrı kağıdı yollamakla başlanır. Çağrı kağıdında şüphelinin, hangi suç isnadı nedeniyle çağrıldığı ve gelmezse hakkında zorla getirme kararı çıkartılacağı açıkça belirtilir. Şüpheli, bu kağıdı almasına rağmen belirlenen gün ve saatte gelmezse hakkında zorla getirme kararı çıkartılır ve şüpheliye para cezası verilir.

İfade vermek için gelen şüphelinin öncelikle kimlik bilgileri doğrulanır, şüpheliye öğrenim durumu ve ekonomik durumu hakkında sorular sorulur ve hangi suç isnadı nedeniyle çağırıldığı aktarılır. 

Bu işlemler sonrasında şüpheliye bu süreçte sahip olduğu haklar öğretilir. Şüpheli bu süreçte; savunma yapma, müdafiden yararlanma, yakınlarına haber verme, delil toplanmasını isteme ve ifade vermeme yani susma hakkına sahiptir.

İfade sürecinde, görevli soruları sorar ve şüpheli de, olayla ilgili bildiklerini söyleyerek soruları cevaplar. Şüphelinin ifadesini özgür irade beyanıyla vermesi gerekir. İfade sırasında ortamda bulunan kolluk personeli, savcı, savcılık personeli hatta şüphelinin avukatı dahi şüphelinin irade beyanını etkileyecek söz ve davranışlarda bulunamaz. 

Örneğin, şüphelinin tehdit edilmesi, şüphelinin yorulması, ifade vermesi için işkence yapılması, ifade veya sorgunun çok uzun süre devam etmesi, şüpheli veya sanık hakkında cebir kullanılması gibi durumlar, yasak usul kapsamındadır ve bu şekilde elde edilen bulgular delil olarak kullanılamaz.

Sürecin sonunda ifade alan görevli ve şüpheli tarafından tutanak imzalanır. Şüpheli, tutanağı imzalamadan önce dikkatli bir şekilde incelemelidir. Verdiği cevapların yanlış yazılması yahut hiç yazılmaması halinde tutanak imzalanmamalı ve bu durum da tutanağa ayrıca geçirilmelidir.

İfade/sorgu süreçleri, şüpheli/sanık bakımından yorucu bir süreçtir ve yoğun dikkat gerektiren işlemler içerir. Bu nedenle, bu süreçlerin alanında uzman ceza avukatı ile takip edilmesi önemlidir. 

Uzlaşma

Uzlaşma, suç şüphelisi ile suçun mağduru veya suçtan zarar gören kişinin suç konusu olay ile ilgili yetkili ve görevli bir uzlaştırmacı başkanlığında bir araya gelmesi ve ortak bir noktada buluşmaya çalışmasıdır.

Uzlaşma, yalnızca şikayete tabi suçlar bakımından mümkündür. Özel belgede sahtecilik suçu, şikayete bağlı bir suç olmadığından bu suç bakımından uzlaşma hükümleri uygulanamaz. 

Ancak, CMK m. 253 hükümleri uyarınca, özel belgede sahtecilik suçunu, suça sürüklenen çocuğun işlemesi ve mağdurun şirket, vakıf, dernek gibi bir kuruluş olması durumunda uzlaşma hükümleri uygulanabilecektir. 

Böyle bir durumda öncelikle dosya, uzlaştırma bürosuna gönderilir. Belirlenen bir uzlaştırmacı, taraflara uzlaşma teklifinde bulunur. Taraflar bu teklife karşı, 3 gün içinde uzlaşmaya yönelik kararlarını bildirmezse teklifi reddetmiş kabul edilirler. 

Uzlaşma sonunda taraflar anlaşırsa kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir ve suç ile ilgili başka bir işlem yapılamaz. Tarafların anlaşması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz. Eğer taraflar anlaşamazsa tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez ve kovuşturma aşamasına geçilir.

Adli Kontrol

Suç şüphesi ile ilgili yürütülen soruşturma aşamasında, tutuklama sebeplerinin varlığı halinde şüphelinin, özgürlüğünü kısıtlayan tutuklama kararı yerine birtakım tedbirler ile kontrol altında tutulmasına adli kontrol denilmektedir. 

Özel belgede sahtecilik suçunda da adli kontrol kararı verilebilir. Bu suç ile ilgili uygulanabilecek adli kontrol kararlarına örnek olarak; belirlenmiş yerlere örneğin bankalara gitmeme, düzenli olarak emniyete gidip imza atma, mesleki eğitimlere katılma verilebilir.

Adli kontrol kararı, şüphelinin ve delillerin korunması için yeterli ise tutuklama yapılamaz. Ancak, verilen adli kontrol şartını bilerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında derhal tutuklama kararı verilebilir. 

Adli kontrol süresi en çok 2 yıl olarak belirlenebilir. Zorunlu hallerde gerekçe göstermek suretiyle 1 yıl daha uzatılabilir. 

Adli kontrol kararına karşı itiraz mümkündür. İtiraz; şüpheli/sanık, eşi, avukatı ve yasal temsilcisi tarafından kararın öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde, adli kontrol kararı veren makama karşı yapılır. 

Tutukluluk

Tutukluluk, soruşturma aşamasında işlemler devam ederken eylemlerin suç oluşturduğu ve  bu suçun, şüpheli tarafından işlendiğinin kuvvetle muhtemel olduğu durumlarda şüphelinin, hakim kararıyla, hüküm verilene kadar özgürlüğünden alıkonulmasıdır. Özel belgede sahtecilik suçundan dolayı kuvvetli şüphe altında olan şüpheli de tutuklanabilir. 

Tutuklama kararı, şüphelinin kaçma ihtimalinin bulunduğu, delilleri yok etme veya değiştirme eylemlerini yapabileceği konusunda bir tehlike oluştuğu veya mağdurun üzerinde baskı kurma girişiminde bulunduğu hallerde verilebilir. 

Özel belgede sahtecilik suçunda yukarıda belirtilen durumlardan biri veya birkaçının bulunması halinde tutuklama kararı verilebilir. Tutukluluk süresi, soruşturma aşamasında 6 ayı, yargılama sürecinde ise 1 yılı geçemez. Ancak gerekli görüldüğü takdirde en fazla 6 ay daha uzatılabilir. 

Tutukluluk kararına karşı itiraz mümkündür. İtiraz, kararın verildiği günün ertesi gününden itibaren 7 gün içinde tutuklama kararı veren merciye yapılır. Tutuklama kararına karşı itirazda bulunabilecek kişiler; tutuklanan şüpheli, şüphelinin avukatı, eşi, yasal temsilcisi, annesi ve babasıdır. 

Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Özel belgede sahtecilik suçunda soruşturma aşaması tamamlandıktan sonra mahkemenin suç konusu olay ile ilgili verebileceği 3 farklı karar bulunmaktadır. Bu kararlar şunlardır:

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK)
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK)
  • İddianamenin düzenlenmesi

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, yetkili makamlar olan kolluk kuvvetleri veya savcılığa gelen ihbarın suç oluşturmadığının açık bir şekilde anlaşıldığı veya gelen ihbarın soyut ve genel nitelikte olduğu halde verilen bir karardır. Bu karar ile ihbar konusu olay ile ilgili soruşturmaya dahi başlanmaz.

Örneğin, mağdur A, çok panik bir insandır. Mahallede oynayan çocuklar, A’nın bu özelliğini bildiği için ona şaka yapmak amacıyla mağdur A’nın komşusu B’ye, 10.000 TL borçlu olduğunun yazılı olduğu bir A4 kağıdı bırakmışlardır. Bu kağıdı gören A, telaşa kapılarak benim adıma sahte belge düzenlemişler benim böyle bir borcum yok şeklinde bir şikayet ile savcılığa gitmiştir. Bu kağıdın belge olmadığı açıkça anlaşıldığından savcı, bu şikayet ile ilgili soruşturmaya yer olmadığı kararı verecektir.

Soruşturmaya yer olmadığı kararına karşı, itiraz edilebilir. İtiraz, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine yapılır.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, savcı tarafından suç konusu olay ile ilgili yapılan incelemeler sonucunda, kovuşturma aşamasına yani yargılama aşamasına geçecek nitelikte veya miktarda delil elde edilememesi durumunda verilen karardır. Bu kararın verilmesi ile suç konusu olay ile ilgili işlemler soruşturma aşamasında son bulur.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı, itiraz edilebilir. İtiraz, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine yapılır.

İddianamenin Düzenlenmesi

Yürütülen soruşturma sonucunda, şüphelinin gerçekleştirdiği eylemlerin isnat edilen suç bakımından elverişli olduğu ve suçun, şüpheli tarafından işlendiği hususunda yeterli delil elde edildiği düşünülüyorsa savcı tarafından, olaya ilişkin bir iddianame hazırlanır ve kamu davası açılır. İddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ile soruşturma aşaması biter ve kovuşturma aşamasına geçilir.

İddianamede suç şüphelisi ve mağdurun bilgileri, suç isnadı, suçun işlendiği yer, tarih, zaman ve olay ile ilgili yapılan işlemler yer alır. 

Özel Belgede Sahtecilik Suçunun Savunması

Özel belgede sahtecilik suçunun savunması, cezayı azaltabilecek yahut ceza verilmemesine olanak sağlayacak en etkili araçtır. Savunma hakkı, adil yargılanma hakkının bir sonucudur. Herkes, savunma hakkına sahiptir, bu hak kaldırılamaz veya kısıtlanamaz. 

Özel belgede sahtecilik suçuna ilişkin yapılabilecek özel savunmalardan birkaçı şu şekildedir:

  • Sahte belgenin yalnızca düzenlendiği, herhangi bir kişiye karşı kullanılmadığı,
  • Şüphelinin belgeyi başkasından temin ettiği ve sahte olduğunu bilmediği,
  • Şüphelinin suçu işlerken kullandığı kağıdın belge niteliğine sahip olmadığı,
  • İsnat edilen suça ilişkin olayın yargılaması esnasında yapılan usul işlemlerinin aykırı olduğu,
  • Şüpheli hakkında yalnızca aleyhe delillerin toplandığı, şüphelinin lehine olan delillerin göz önünde toplanmadığı veya göz önünde bulundurulmadığı,
  • Suçun unsurlarının yahut vasfının yanlış değerlendirildiği,
  • Somut olayda şüphelinin kusurunu kaldıran ya da cezasında indirim yapılmasını gerektiren durumların varlığı.

Şüphelinin kusurunu kaldıran ya da cezasında indirim yapılmasını gerektiren durumlara örnek olarak şüphelinin; akıl hastası olması, yaşının küçük olması, sağır ve dilsiz olması, suçu cebir ve tehdit altında işlenmesi verilebilir.

Özel belgede sahtecilik suçunun savunmasının etkin ve kanuni bir şekilde yapılabilmesi için, suça ait unsurların tüm yönleriyle bilinmesi, cezasızlık veya indirim sebeplerinin olaya ilişkin olarak değerlendirilerek ileri sürülmesi gerekir. Bu nedenle, özellikle savunma aşamasında, alanında uzman bir ceza avukatından yardım almak yararlı olacaktır.

Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Soruşturma sonunda savcı tarafından hazırlanan iddianamenin mahkeme tarafından incelenip kabul edilmesinden başlayarak, mahkemenin kesin hüküm vermesine kadar devam eden sürece ceza yargılaması yani kovuşturma denilir. 

Özel belgede sahtecilik suçunun kovuşturmasında duruşma yapılır. Bu duruşma esnasında sanığın bilgileri doğrulanır, sanık isnat edilen suç hakkında bilgilendirilir. Daha sonrasında sanığa, olayı anlatması ve savunmasını yapması için söz verilir. Varsa sanığın ve mağdurun tanıkları dinlenir. 

Mahkeme, olay ile ilgili şüpheli gördüğü ve araştırılmasını gerekli gördüğü bulgular hakkında keşif kararı verebilir. Hakimin bilgisinin yetmeyeceği ve uzman görüşünün alınması gereken konular varsa bu konularda da alanında uzman bir bilirkişiden olaya dair rapor hazırlanması istenir.

Hakim, bütün bu araştırma sürecinden sonra sanık hakkında kesin bir hüküm verir ve yargılama sona erer. Ancak bu kararın yanlış veya eksik olduğunu düşünen taraf, istinaf veya temyiz yoluna başvurabilir.

Özel belgede sahtecilik suçunda görevli ve yetkili mahkeme, suçun işlendiği yer asliye ceza mahkemesidir. 

Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Zamanaşımı

Özel belgede sahtecilik suçunda dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği andan itibaren 8 yıl; ceza zamanaşımı süresi ise hükmün kesinleştiği andan itibaren 10 yıldır. Hüküm, süresi içinde istinaf yoluna başvurmamak ya da istinaf kararına karşı temyiz yoluna gidildikten sonra Yargıtay’ın verdiği kararla birlikte kesinleşir.

Dava zamanaşımı süresi dolduktan sonra suç konusu olay ile ilgili artık dava açılamaz eğer dava açılırsa da mahkeme bu davanın düşmesine karar verir ve verilen cezalar tüm neticeleri ile birlikte ortadan kalkar. Dava zamanaşımı süresinin dolmasından dolayı davanın düşmesine karar verilse dahi failin eylemi, suç olma özelliğini kaybetmez.

Ceza zamanaşımı süresi dolduktan sonra suç konusu olay ile ilgili dava açılabilir, ceza verilebilir ancak verilen ceza infaz edilemez.

Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Özel belgede sahtecilik suçunun yargılaması sonunda mahkemenin verebileceği birden fazla farklı karar bulunmaktadır. Bu kararlar şunlardır:

  • Beraat,
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
  • Mahkumiyet,
  • Adli Para Cezasına Çevirme,
  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB),
  • Cezanın Ertelenmesi,
  • Davanın Düşmesi

Beraat

Beraat, sanığın yargılamasına konu olan eylemlerin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, eylemlerin suç oluşturmasına karşılık sanık tarafından gerçekleştirildiğinin tespit edilememesi, sanığın ilgili eylemleri gerçekleştirirken suç işleme kastının bulunmaması gibi durumlarda verilebilecek ve sanığın suçsuzluğunu ortaya koyan karardır. 

Beraat kararı ile sanığa hapis cezası verilemeyeceği açıklanmış olunur. Özel belgede sahtecilik suçunda da şartların varlığı halinde beraat kararı verilebilir. 

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın suç teşkil eden eylemlerinin belirli nedenlerden dolayı cezalandırılmamasıdır. Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, failin, suçun işlenmesine elverişli hareketleri gerçekleştirirken kusurunun bulunmadığı veya failin cezasızlık hallerinden birine sahip olduğu hallerde verilebilir.

Faile ilişkin cezasızlık sebeplerine, failin yaşının küçük olması, akıl hastası olması, failin amirin emri nedeniyle bu suçu gerçekleştirmesi, failin zorunluluk halinde olması, cebir ve tehdit altında bu suçu işlemesi gibi haller örnek olarak verilebilir.

Örneğin, Grafoloji uzmanı yani imza uzmanı Ahmet’in kaçırılması ve kaçırıldığı kişiler tarafından silah zoruyla, ünlü kişilerin imzalarını taklit ederek sahte belge düzenlemesi halinde Ahmet, bu suçu cebir ve tehdit altında işlediği için Ahmet hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilecektir. 

Mahkumiyet

Yapılan soruşturma ve kovuşturma aşamalarında toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları ve savunmalar sonucunda sanığın, suç konusu olayı işlemeye elverişli eylemlerinin bulunduğuna dair kesin şüphe varsa bu durumda sanık hakkında mahkumiyet kararı verilir. Mahkumiyet kararı ile ilgili suçtan dolayı sanık, suçlu bulunmuş sayılır. 

Özel belgede sahtecilik suçundan dolayı mahkumiyet kararı verilebilir. Ayrıca gerekli gördüğü takdirde güvenlik tedbirine de hükmedilebilir.

Örneğin, özel belgede sahtecilik suçundan dolayı hapis cezası alan bir kişi hakkında, bu cezanın yanı sıra, vakıf, dernek, şirket gibi tüzel kişilerin yöneticisi veya denetçisi olmaktan yoksun bırakılmasına dair güvenlik tedbiri kararı da verilebilir. 

Bu suçtan dolayı mahkumiyet kararı verilen sanık, mahkumiyet kararı kesinleştikten sonra  3 yıl içinde bir başka suç işlerse sanık hakkında, tekerrür hükümleri uygulanır ve mahkumiyet süresi arttırılır.

Hakim, verilen hapis cezası miktarının ⅙ kadarını belli kriterleri göz önünde bulundurarak indirebilir. Bu duruma iyi hal indirimi denilir. Hakim, iyi hal indiriminde bulunmak zorunda değildir, cezanın indirilmesi, tamamen hakimin takdirindedir. 

İyi hal indirimi uygularken hakim, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, eğitim ve iş hayatı, suçu işlemesinden dolayı duyduğu pişmanlık, verilen cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkisi, mağdurun zararının giderilmesi gibi kriterleri göz önünde bulundurur.

Adli Para Cezasına Çevirme

Sanığa verilen hapis cezasının 1 yıl veya daha az süreli olması halinde bu hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir. Özel belgede sahtecilik suçundan dolayı verilen 1 yıl veya daha kısa süreli cezalar adli para cezasına çevrilebilir ancak 1 yıldan fazla olup 3 yıla kadar verilen hapis cezaları adli para cezasına çevrilemez. 

Verilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi hakimin takdirindedir. Hakim; sanığın geçmişine, sosyal yaşantısına, eğitim ve iş hayatına, aile ilişkilerine bakarak hapis cezasını adli para cezasına çevirebilir. Ancak çevirmek gibi bir zorunluluğu yoktur. 

Adli para cezasının hesaplanmasına öncelikle hakimin, verilen hapis cezasının gün olarak karşılığı bulunarak başlanır. Adli para cezası verilecek gün sayısı 5 gün ila 730 gün arasıdır. Bu gün aralığında belirlenen gün sayısı, failin ekonomik durumu göz önüne alınarak en az 20 en fazla 100 TL arası bir ücret ile çarpılır ve adli para cezasının miktarı belirlenmiş olunur. 

Hakim, belirlenen adli para cezasının tek seferde yahut taksitle ödenmesine hükmedebilir. Tek seferde ödemeye hükmedilmesi halinde, ödemenin 1 yıl içinde yapılması gerekir. Taksitli ödemede ise 2 yıl içinde ödemenin tamamlanması gerekir. Verilen sürelerde para cezasının ödenmemesi halinde ceza, hapis cezasına çevrilebilmektedir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında verilen cezanın belli koşullara bağlı olarak 5 yıl süre ile açıklanmasının ertelenmesidir. Bu halde, sanığa bir ceza verilir ancak sanığın bazı yükümlülüklere uyması koşuluna bağlı olarak bu ceza açıklanmaz.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması için gerekli olan şartlar şunlardır:

  • Sanığa 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası verilmiş olmalı,
  • Sanığın kasıtlı bir suçtan dolayı herhangi bir mahkumiyeti olmamalı,
  • Sanığın eylemleri nedeniyle meydana gelen zarar giderilmiş olmalı,
  • Mahkeme tarafından sanığın başka bir suç işlemeyeceği hususunda kanaat oluşmalı,
  • HAGB teklifini sanık kabul etmeli.

Bu şartların varlığı halinde özel belgede sahtecilik suçundan dolayı HAGB kararı verilebilir. Ancak bu karar yalnızca özel belgede sahtecilik suçundan dolayı 2 yıldan az süreli hapis cezasına hükmedilmesi durumunda olur. Özel belgede sahtecilik suçundan dolayı 2 yıl – 3 yıl arası verilen cezalar hakkında HAGB kararı verilemez.

Bu kararın verilmesine karşı itiraz yolu açıktır. İtiraz, 7 gün içinde kararı veren yetkili makama sunulan dilekçe ile yahut zabıt katibine bulunulan beyan ile yapılmalıdır.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda sanığa verilecek olan hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinin bazı şartlara bağlı olarak ertelenmesidir. Verilen hapis cezasının ertelenebilmesi için;

  • Sanığa verilen hapis cezasının 2 yıl veya daha az süreli olması,
  • Sanığın daha öncesinde kasıtlı bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis ceza almamış olması,
  • Sanığın başkaca suç işlemeyeceği hususunda mahkemeye karşı güvenceli bir tutum sergilemesi gerekir.

Bu şartlara bağlı olarak varsa, mağdurun veya suçtan zarar görenin zararının giderilmesi de mahkeme tarafından ayrıca bir şart olarak belirlenebilir.

Özel belgede sahtecilik suçundan dolayı verilecek hapis cezası da ertelenebilir. Ancak bu suça ilişkin erteleme bu suçtan dolayı verilen hükmün yalnızca 2 yıldan az olduğu hapis cezalarında uygulanacaktır. Özel belgede sahtecilik suçundan dolayı, 2 yıl – 3 yıl arası hapis cezası alan failin hapis cezası ertelenemez. 

Cezası ertelenen fail hakkında bir denetim süresi belirlenir. Bu süre 1 yıldan az 3 yıldan çok olamaz. Belirlenen süre içerisinde kişi kasıtlı bir suç işlemezse ve kendisine verilen denetim yükümlülüklerini uygularsa cezası infaz edilmiş sayılır. Aksi halde, cezanın infazına karar verilir.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi kararı, dava konusu olayın artık dava yapılmaya elverişli olmaması ve verilecek cezanın infaz edilemeyecek olmasından dolayı verilen bir karardır. Sanığın ölmesi, suçun genel affa uğraması, suç konusu eylemin dava zamanaşımına uğraması gibi nedenlerden dolayı davanın düşmesi kararı verilebilir.

Özel Belgede Sahtecilik Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Özel belgede sahtecilik suçunun yargılaması sonucunda mahkeme tarafından verilen hükmün yanlış yahut eksik olduğunu düşünen taraflar istinaf yoluna başvurabilir. Ancak bu suçtan dolayı verilen kararlara karşı istinaf yoluna gidilemez. Özel belgede sahtecilik suçunda hüküm, istinafta kesinleşir. 

İstinaf başvurusu, kararı veren mahkemeye sunulan dilekçe veya zabıt katibine yapılan sözlü beyan ile yapılır. Bu başvuru, kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gün içerisinde yapılmalıdır. Ancak, 7 gün içinde istinafa başvurulmazsa mahkemenin suça yönelik hükmü kesinleşir ve istinaf yoluna başvurma imkanı ortadan kalkar. 

Sonuç 

Özel belgede sahtecilik suçu, hapis cezası gerektiren bir suç türüdür. Bu suçun soruşturma, kovuşturma ve savunma aşamasında dikkat gerektiren, cezayı hafifletebilecek yahut ortadan kaldırabilecek nitelikte birçok usul işlemi bulunmaktadır. Bu işlemlerin, süresi içinde ve hukuka uygun şekilde yapılması, yargılama sürecini en kısa sürede lehe ulaştıracaktır. Bu nedenle bu işlemlerin ceza avukatı ile takip edilmesi yararlı olacaktır. 

Telefonla Sor