Taksirle Öldürme Suçu ve Cezası
Taksirle öldürme suçu, Türk Ceza Kanununda Hayata Karşı Suçlar Bölümünde düzenlenen suç türlerinden biridir. Taksirle öldürme suçunda fail, kanundaki ölüm neticesini istememesine karşın dikkatsiz ve özensiz davranışlarıyla bu neticeye sebep olmaktadır. Bu eylemlerin kanunda suç olarak düzenlenmesi ile kişilerin yaşam hakkı korunma altına alınmıştır.
İçindekiler
Taksirle Öldürme Suçu Nedir?
Taksirle öldürme suçu, bir kişinin dikkatsiz ve özensiz davranışı sonucunda istemeyerek bir başkasının yaşam hakkına son vermesidir. Bu suç, TCK m. 85’te düzenlenmiştir.
TCK 85:
“Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’
Taksirle Öldürme Suçu Nasıl Oluşur?
Taksirle öldürme suçu, failin gerçekleştirdiği dikkatsiz ve özensiz eylemler neticesinde meydana gelebilecek neticeleri tahmin edememesi ve istememesine karşın, başka kimselerin yaşamına son vermesi halinde oluşur.
Gerçekleştirilen eylemler neticesinde, taksirle öldürme suçunun meydana gelebilmesi için somut olayda bazı unsurların bulunması gerekir. Bu unsurlar şunlardır:
- Failin dikkatsiz ve özensiz bir şekilde, yani taksirle bir eylem meydana getirmesi,
- Failin, gerçekleştirdiği bu eylemin sonucunu öngörememesi,
- Failin gerçekleştirdiği eylemin sonuçlarını istememesi,
- Bu eylemler sebebiyle bir veya birden fazla kişinin ölmesi,
- Failin gerçekleştirdiği eylemler ile meydana gelen ölüm arasında bağlantının bulunması.
Taksirli öldürme suçunun oluşabilmesi için failin, taksirli bir eyleminin bulunması gerekir. Taksirli eylem, failin, gerçekleştirdiği eylemlerinde yeterli dikkat ve özeni yerine getirmemesi nedeniyle ortaya çıkar.
Örneğin, evde hizmetçi olarak çalışan failin, çalışmak için gittiği evde temizlik yaparken camları açtığı ve banyoya bez almak için gittiği sırada, evde bulunan 3 yaşındaki çocuğun camdan düşmesi ve hayatını kaybetmesi olayında fail, gereken dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmeyerek çocuğun taksirle ölümüne neden olmuştur.
Öngörülebilirlik, makul seviyede bir insanın, hayatın olağan akışına uygun olarak, gerçekleştirilen eylemlerin sonuçlarını tahmin edebilmesidir. Taksirle öldürme suçunda fail, gerçekleştirdiği eylemlerin neticesini öngörmemeli ve bu eylemler sonucunda meydana gelen neticeyi istememelidir.
Örneğin, failin yürüyüş yapmak için yaylada gezindiği sırada, çalıların arkasından gelen hışırtı sesini ayıların yaptığını zannetmesi üzerine, yanındaki tabancayla çalıların arkasına doğru ateş ettiği ancak hışırtı sesini çıkaran ve ahududu toplayan işçiyi vurması sonucunda işçinin olay yerinde ölmesi halinde fail, neticeyi öngörememiş ve istememiştir.
Taksirle öldürme suçunun oluşabilmesi için gerçekleşmesi gereken son unsur ise, ölüm neticesinin failin eylemlerinden dolayı meydana gelmesidir. Mağdurun ölmesi, failin eylemleri nedeniyle gerçekleşmiyorsa bu durumda, ölüm neticesinden dolayı faile ceza verilemez.
Örneğin, failin direksiyon başında uyuyakalması ve ters şeride girmesi nedeniyle karşıdan gelen arabayla çarpışması ve diğer arabanın yaralı sürücüsünün ambulansla hastaneye giderken ambulansın şarampole yuvarlanması suretiyle hayatını kaybetmesi olayında, ölüm sonucu, failin eyleminden gerçekleşmediği için faile, bu olayda taksirle öldürme suçundan ceza verilemeyecektir.
Yargıtay, sanık ile ölen kişinin ailevi nedenlerden dolayı kavga ettiği, sanığın tartışma sonrasında mutfağa geçtiği, ölenin de ruhsatı sanığa ait olan tabancayı alarak intihar ettiği olayda, sanığın silahını masanın üstünde bırakması eylemi ile kişinin ölmesi arasında bağlantının bulunmamasından dolayı faile, taksirle öldürme suçundan ceza vermemiştir. (Yargıtay 1. CD., 2013/4880 E., 2014/6168 K.)
Taksirle Öldürme Suçu Cezası
Taksirle öldürme suçunun cezası, en az 2 yıl en fazla 6 yıldır.
Bu sınırlar dahilinde kalmak kaydıyla kaç yıl hapis cezası verileceği hususunu hakim, suçun işleniş biçimini, suçun sonucunda meydana gelen ölümleri, failin bu eylemlerin gerçekleşmesinden dolayı duyduğu üzüntüyü dikkate alarak takdir edecektir.
Taksirle Öldürme Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Haller ve Cezası
Taksirle öldürme suçunda, verilecek olan cezayı artıracak 3 adet nitelikli hal bulunmaktadır. Bu nitelikli haller TCK m. 22/3 ve TCK m. 85/2’de düzenlenmiştir.
TCK m. 22/3:
‘’Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.’’
TCK 85/2:
‘’Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’
Bilinçli Taksirle Öldürme
Bilinçli taksir, failin gerçekleştirdiği eylemlerin sonucunu önceden tahmin edebildiği ancak bu sonuçların meydana gelmesini istemediği durumlarda ortaya çıkar. Ölüm neticesinin, failin bilinçli taksirli eylemi sonucunda meydana gelmesinde faile verilecek olan ceza ⅓ ila ½ arasında artırılır.
Bilinçli taksirde genellikle fail, tecrübesine, uzmanlığına ve şansına güvenmektedir. Kendisine duyduğu bu güven nedeniyle, meydana gelme ihtimalinin herkes tarafından bilinebilir olduğu kötü sonucun, kendi eylemleri neticesinde gerçekleşmeyeceğine inanmaktadır.
Örneğin, bir sirk gösterisi esnasında gösterici, izleyicilerden birinin kafasına elma koyar ve elmayı bıçakla vurmaya çalışırken attığı bıçak yanlışlıkla izleyicinin alnına denk gelir ve izleyici hayatını kaybederse bu durumda fail, öngörebildiği bir neticeyi istemeyerek gerçekleştirdiği için bilinçli taksirle öldürme suçundan sorumlu olur ve hakkında hükmolunacak ceza miktarı artırılır.
Zorunlu olmasına rağmen kamyonetinin lastiklerini kış lastiği ile değiştirmeyen ve zincir takmayan sanığın, kamyonetinin virajlı ve buzlu yolda kayması nedeniyle 1 kişinin ölümüne sebebiyet verdiği durumda Yargıtay, sanığın öldürme suçunu bilinçli taksirle işlediğine karar vermiş ve cezasında artırıma gitmiştir. (Yargıtay 12. CD., 2019/9401 E., 2021/722 K.)
Birden Fazla Kişinin Ölümüne Neden Olma
Taksirle öldürme suçunun bu nitelikli halinde, failin dikkatsiz ve özensiz davranışları sonucunda birden fazla kişinin yaşamı son bulmaktadır. Birden fazla kişinin taksirle ölümüne neden olunması halinde verilecek olan ceza 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır.
Bu nitelikli halde fail, tek bir hareketle birden fazla ölüme sebep olur. Örneğin, uykusuz olmasına karşın 16 saat yol giden otobüs şoförü, bir anlık dalgınlık nedeniyle otobüs şarampole yuvarlanmasına neden olur ve otobüs içindeki 25 yolcunun tamamı ölürse bu durumda otobüs şoförüne, taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçundan artırılarak ceza verilir.
Yargıtay, sanığın sahibi olduğu işletmede kaçak rakı sattığı, bu rakıları satın alan ve içen kişilerin ise metanol zehirlenmesi sonucu hayatını kaybettiği olayda işletme sahibinin, birden fazla kişinin taksirle ölümüne sebebiyet verme suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir. (Yargıtay 1. CD., 2019/2324 E., 2019/4360 K.)
Bir veya Birden Fazla Kişinin Ölümü İle Birlikte Bir veya Birden Fazla Kişinin Yaralanmasına Neden Olma
Taksirle öldürme suçunun bu nitelikli halinde ise, failin dikkatsiz ve özensiz davranışları sonucu ölüm meydana geldiği gibi başka kimselerin de yaralanması söz konusudur. Bu halde, fail tek hareketi ile hem ölüm hem de yaralama neticelerini gerçekleştirmiştir.
Örneğin, bir işletmeci, sahip olduğu restoranında yeteri kadar yangın söndürme cihazını mutfaklarda bulundurmamış, var olan yangın söndürme tüplerinin boş olduğunu fark etmemiş, yangın söndürme topu da taktırmamıştır. Bu mutfakta meydana gelen bir yangında çalışanlarından 4 kişinin ölmesi ve 15 kişinin yaralanması halinde fail, bu nitelikli halden sorumlu olacaktır.
Yargıtay önüne gelen bir dosyada, sanığın kamyoneti ile Malatya’dan Nevşehir istikametine seyri sırasında, karşı yol bölümüne geçerek karşı yönden gelen sürücünün yönetimindeki otobüse çarpma suretiyle 2 kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olduğu durumda sanık kamyonet sürücüsünü, asli kusurlu bulmuş ve bu nitelikli halden mahkumiyet kararı vermiştir. (Yargıtay 12. CD., 2014/3497 E., 2014/25962 K.)
Yargıtay başka bir olayda ise, 75 promil alkollü olan sanığın, 1 kişinin ölümü ve 3 kişinin kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanması hususunda sanığa taksirle öldürme suçunun nitelikli halinden ceza vermiştir. (Yargıtay 12. CD., 2011/24489 E., 2012/18756 K.)
Taksirle Öldürme Suçunun Cezayı Azaltan Nitelikli Haller ve Cezası
Taksirle öldürme suçunun cezayı azaltan 1 adet nitelikli hali bulunmaktadır. Bu hal, TCK m. 22/6’da düzenlenmiştir.
TCK 22/6:
‘’Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.’’
Failin, Kişisel ve Ailevi Durumu Bakımından Ceza Verilmesini Gereksiz Kılacak Derecede Mağdur Olması
Suçlunun kişisel ve ailevi durumu açısından ceza verilmesini gereksiz kılacak derecede mağduriyet yaşaması cezayı azaltan nitelikli haldir. Bu durumda verilecek ceza hakim takdiriyle 1/2-1/6 oranında indirilir.
Bu cezasızlık veya indirim halinin uygulanabilmesi için somut olayda belli şartların gerçekleşmiş olması gerekir. Buna göre:
- Ölüme neden olan eylem taksirle gerçekleştirilmeli,
- Bu eylem sonucunda meydana gelen zarar, failin kişisel ve ailevi olarak mağduriyetine yol açmalı,
- Bu mağduriyet, maddi veya manevi açıdan fail hakkında ceza verilmesini gereksiz kılacak büyüklükte olmalı.
Kanunun gerekçesinden ailevi olarak mağduriyet kelimesinden aynı aile soy ağacı altında bulunan yahut çocukluğundan beri aynı evde büyümüş akrabalar anlaşılmaktadır. Bazı Yargıtay kararlarında aynı ailede olmamalarına karşın, failin birlikte yaşadığı kişilerin yahut yakın arkadaşlarının ölümü de nitelikli hal sayılmıştır.
Yargıtay, taksirle öldürme suçu sonucu ölen yeğenin, amcası olan sanığın evinde büyüdüğü, çoğu zaman sanığın evinde kaldığı, iki ailenin evlerinin aynı bahçe içerisinde yan yana olduğu hususlarını göz önünde bulundurarak sanık amcanın, yeğenini taksirle öldürmesi halini cezasızlık sebebi olarak görmüş ve sanık amca hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı vermiştir. (Yargıtay 12. CD., 2011/21939 E., 2012/6701 K.)
Yargıtay bir başka kararında ise, fail ile mağdur arasındaki yakın ilişkiyi de dikkate alarak failin, kendi büyüttüğü üvey kızını taksirle öldürmesi halini, failin ceza verilmeyecek derecede mağduriyetine yol açtığı gerekçesiyle fail hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı vermiştir. (Yargıtay 9.CD., 2006/5431 E., 2006/7415 K.)
Fail ile ölen kişi arasındaki akrabalık ilişkisi her durumda cezasızlık yahut indirim sebebi değildir. Burada failin, ortaya çıkan netice sebebiyle ceza verilmesini gereksiz kılacak derecede bir mağduriyete uğraması gerekir.
Yargıtay, yeğen, baldız, kuzen gibi kişilerin ölümünde failin akrabası olmasına rağmen failin, ceza verilmemesi yahut cezanın indirilmesi gereken bir mağduriyete uğramayacağına karar vermiştir. Örneğin, Yargıtay 2007 yılında vermiş olduğu bir kararda da sanığın eniştesini taksirle öldürmesi halini bu cezasızlık veya indirim hali kapsamında değerlendirmemiştir.
Ancak Yargıtay bir olayda, somut olayın özelliklerini de dikkate alarak sanığın neden olduğu eylemlerin sonucunda taksirle öldürme suçunu kayınvalidesine karşı işlemesi halini, cezayı azaltan nitelikli hal kapsamında değerlendirmiş ve ceza verilmesine yer olmadığı kararı vermiştir. (Yargıtay 12. CD., 2013/6693 E., 2014/1002 K.)
Taksirle Öldürme Suçunda Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık, bir suçun işlenmesinden sonra failin, suçun sonuçlarından dolayı pişmanlık duyması ve bu sonuçları ortadan kaldırması yahut suç sonucunda meydana gelen zararı azaltmaya çalışması halidir. Eğer fail, neticeyi önler veya meydana gelen zararı azaltırsa, faile verilecek olan ceza indirilebilir.
Kanunda, hangi suçlar bakımından etkin pişmanlık hükümleri uygulanacağı sıralanmıştır. Bu suçlar arasında taksirle öldürme suçu bulunmadığından bu suç bakımından failin etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması mümkün değildir.
Taksirle Öldürme Suçuna Teşebbüs, İştirak, İçtima
Teşebbüs, failin suçu işlemek için, suça elverişli hareketlerine başlaması ancak suçu, elinde olmayan nedenlerle tamamlayamamasıdır. Teşebbüs yalnızca kasıtlı işlenen suçlarda meydana gelir. Bu nedenle taksirle öldürme suçuna teşebbüs mümkün değildir.
İştirak, suçun işlenmesine ortak olunması, failin suça azmettirilmesi, faile suç işlemesinde yardım edilmesidir. Taksirli suçlar bakımından iştirak hükümleri uygulanmaz. Bu nedenle taksirle öldürme suçuna iştirak mümkün değildir.
İçtima, failin meydana getirdiği tek bir eylem ile birden fazla suçun oluşumuna sebebiyet vermesidir. Taksirle öldürme suçunda fail, birden fazla suçun oluşumuna sebebiyet verirse bu durumda faile, en ağır cezaya sahip olan suçtan dolayı hüküm verilir.
Yargıtay, sanığın alkollü biçimde kullandığı aracın karşı yönden gelen araçla çarpıştığı ve bu eylem neticesinde sanığın araç içindeki nişanlısının öldüğü olayda; “taksirle öldürme” ve “trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçundan ayrı ayrı dava açılan sanık hakkında, içtima hükümleri çerçevesinde, taksirle öldürme suçundan mahkumiyet kararı vermiş, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ceza vermemiştir. (Yargıtay 12. CD., 2014/16832 E., 2015/16218 K.)
Taksirle Öldürme Suçunun Soruşturma Aşaması
Taksirle öldürme suçunun soruşturma aşaması, suç şüphesinin yetkili makamlar olan kolluk kuvvetleri veya savcılık makamı tarafından öğrenilmesi ile başlayıp savcının suç konusu olay ile ilgili hazırlamış olduğu iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ile sona eren bir süreçtir.
Soruşturma aşamasında yapılacak işlemler şunlardır:
- Şikayet-İhbar,
- Gözaltı,
- Delillerin Toplanması,
- İfade ve Sorgu,
- Uzlaşma,
- Adli kontrol,
- Tutukluluk.
Şikayet – İhbar
Şikayet, mağdur veya suçtan zarar görenin, haksızlığa uğradığını düşündüğü eylemleri kolluk kuvvetleri veya savcılık makamına bildirmesidir. İhbar ise, meydana gelen suç ile herhangi bir ilgisi bulunmayan kişinin, başka kimsenin uğramış olduğu haksızlığı kolluk kuvvetleri veya savcılık makamına duyurmasıdır.
Şikayet ve ihbar, yetkili makamlara yazılı dilekçe yahut sözlü beyanda bulunmak suretiyle yapılır.
Taksirle öldürme suçu, şikayete bağlı bir suç değildir. Bu nedenle, mağdur yahut suçtan zarar görenin şikayeti olmasa dahi, herhangi bir kimse aracılığıyla suç şüphesini öğrenen savcı, kendiliğinden soruşturma aşamasını başlatır.
Gözaltı
Gözaltı, ilgili suçu işlediği iddia edilen kişi hakkında soruşturma işlemlerine başlanılmasının ardından, soruşturma işlemlerini hızlandırabilmek ve en kısa sürede sonuçlandırabilmek adına, kişinin, savcı kararıyla kolluk kuvvetleri tarafından belli bir süreliğine özgürlüğünün kısıtlanmasıdır.
Taksirle öldürme suçunda şüphelinin gözaltına alınması mümkündür. Gözaltı süresi, şüphelinin yakalanmasından itibaren 24 saati geçemez. Bu süreye, şüphelinin en yakın hakimin yanına gönderilmesi için geçen süre dahil değildir.
Şüphelinin gözaltına alınmasının haksız olması halinde verilen bu gözaltı kararına karşı şüpheli, şüphelinin eşi, avukatı, kanuni temsilcisi, annesi, babası, torunu, büyükannesi, büyükbabası gibi kan hısımları itirazda bulunabilir. Gözaltı kararına karşı itiraz sulh ceza hakimliğine yapılır.
CMK m. 141 hükmü gereğince, gözaltı süresi 24 saati geçmesine rağmen hala hakim karşısına çıkarılmayan şüpheli, tazminat davası açmak suretiyle maddi ve manevi her türlü zararını Devletten isteyebilir.
Bu tazminat davası, takipsizlik kararı veya beraat kararı verilmesinin ardından 3 ay, kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıldır. Bu davada yetkili mahkeme, davacının yerleşim yerinde bulunan ağır ceza mahkemesidir.
Bu suçu işleyen kişilerin, 12 yaşından küçük çocuklar ve 15 yaşından küçük sağır ve dilsizler olması halinde, gözaltı kararı verilememektedir.
Delillerin Toplanması
Delil, suç şüphesi ile ilgili detayların aydınlatılması için toplanan bulgulardır. Hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında delil toplanır. Savcı, soruşturma evresinde delil toplamaya, suç şüphesini öğrendikten sonra derhal başlar.
Taksirle öldürme suçunda delil toplanması gereklidir. Bu suç ile ilgili toplanacak delillere örnek olarak; işyeri kamera görüntüleri, şüpheliye ait alkol testi sonuçları, mobese kamera kayıtları, şüphelinin tabancasından çıkan mermi kovanları örnek olarak verilebilir.
Bu aşamada, şüphelinin hem lehine hem de aleyhine olan deliller toplanmalıdır. Şüpheli, sadece aleyhine delil toplandığı ve lehine olan delillerin gözardı edildiğini düşünüyorsa her aşamada lehine delillerin de toplanmasını talep edebilir.
Suç konusu olay ile ilgisi olduğu düşünülen bulguların toplanması sırasında hukuka uygun davranılmalıdır. Hukuka aykırı davranışlarla elde edilen deliller, yargılama sonucunda mahkeme tarafından verilecek hükümde dikkate alınmaz.
Örneğin, şüpheli A, mağdur B kişisinin taksirle ölümüne neden olmuştur. Olay yeri etrafında herhangi bir işyeri kamerası bulunmamaktadır. Olaya dair tek kamera görüntüsü, A’nın araç kamerasıdır. Bu durumda mağdur B’nin kardeşi C, A’nın arabasını çalarak araç kamerasını alıp bunu, delil olarak sunmak isterse bu delil hukuka aykırı bir biçimde temin edildiği için hükme etki etmeyecektir.
İfade ve Sorgu
İfade ve sorgu, suç konusu olaya ilişkin, suç şüphelisinin açıklamalarının yetkili makamlar tarafından dinlenmesidir. İfadede, şüpheli kolluk kuvvetleri veya savcılık makamı tarafından dinlenirken, sorguda şüpheli mahkeme veya hakim tarafından dinlenir.
İfade aşamasında suç şüphesinin öğrenilmesinin ardından suç şüphelisine bir çağrı kağıdı gönderilir ve bu çağrı kağıdında, şüphelinin ifade vermesi için hazır bulunması gereken yer ve saat bildirilir. Bildirilen yer ve saatte hazır bulunmayan şüpheli hakkında zorla getirme kararı çıkartılır.
İfade vermek için hazır bulunan şüphelinin öncelikle kimlik bilgileri doğrulanır. Sonrasında eğitim ve mali durumuna ilişkin sorular sorulur. İfade sürecine geçmeden önce görevli memur yahut savcı tarafından, şüphelinin hangi suç isnadı nedeniyle çağrıldığı konusunda bilgi verilir ve bu aşamada şüpheliye sahip olduğu haklar öğretilir.
Suç şüphelisi bu aşamada, delil toplanmasını isteme, avukattan yararlanma, yakınlarına haber verme, savunma yapma ve ifade vermeme yani susma hakkına sahiptir. Şüphelinin avukatı yani müdafisi olmadan alınan ifadesi, mahkeme huzurunda şüpheli tarafından doğrulanmadığı sürece hükme esas alınmaz.
Susma hakkını kullanan şüpheli, kötü davranma, işkence yapma, ilaç verme cebir veya tehditte bulunma şeklinde yasak usuller ile ifade vermeye zorlanamaz. Şüpheliye ifade vermesi konusunda kanuna aykırı bir menfaat vaat edilemez. Bu şekilde elde edilen bilgiler, delil vasfını kazanamaz ve hüküm kurulurken dikkate alınamaz.
Örneğin, taksirle öldürme suçundan dolayı ifade vermek istemeyen şüpheliye, ifade alan görevli tarafından ‘’Sen şimdi ifade verirsen ben de ölüme neden olan kaza anının kamera kayıtlarını silerim.’’ denmesi, şüpheliye kanuna aykırı menfaat vaat edildiği anlamına gelir.
İfade vermek isteyen şüphelinin sunduğu beyanlar özgür iradesine dayanmalıdır. İfade sırasında hazır bulunan hiç kimse, şüphelinin irade beyanını etkileyecek söz ve davranışlarda bulunamaz.
İfade sonunda oluşturulan tutanak, görevli ve şüpheli tarafından imzalanır. Şüpheli, tutanağı imzalamadan önce mutlaka okumalıdır. Eğer şüpheli, kendi beyanlarının eksik yazıldığını yahut ifade etmediği beyanların tutanakta yer aldığını fark ederse bu durumda tutanağı imzalamamalı ve imzalamama nedeni tutanakta açıkça belirtilmelidir.
İfade ve sorgu süreci, dikkat gerektiren usuli işlemler barındıran ve şüpheliyi yıpratabilen süreçlerdir. Şüphelinin bu aşamada sağlıklı irade beyanlarında bulunması oldukça güçtür. Bu nedenle sürecin, isnat edilen suçu tüm yönleriyle bilen bir ceza avukatı aracılığıyla yürütülmesi faydalı olacaktır.
Uzlaşma
Uzlaşma, suç şüphelisi ve suçtan zarar gören kişilerin, uzlaştırma bürosu tarafından görevlendirilmiş bir uzlaştırmacı aracılığıyla bir araya getirilmesi ve şüpheli tarafından gerçekleştirilen faaliyetler karşısında, suçtan zarar gören kişinin mağduriyetinin azalması konusunda anlaşmaya varılmasıdır.
Taksirle öldürme suçu, şikayete tabi bir suç olmadığından bu suç bakımından uzlaşma yoluna gidilemez.
Adli Kontrol
Adli kontrol, yürütülen soruşturma sonucunda, gerçekleştirilen eylemlere ilişkin tutuklama nedenlerinin ortaya çıkması halinde, şüphelinin tutuklanmaması ve başka birtakım tedbirler alınması suretiyle kısıtlanmasıdır.
Adli kontrol, tutuklamanın alternatifidir. Tutuklama, verilebilecek en ağır tedbirdir ve kişilerin özgürlüğünü kısıtlar. Adli kontrol kararında ise kişi, belirli yükümlülüklere tabi tutularak özgür bırakılmış olunur.
Taksirle öldürme suçunda adli kontrol kararı verilebilir. Bu tedbirlere örnek olarak, şüphelinin sürücü belgesine el konulması, şüphelinin yurt dışına çıkmasının yasaklanması, şüpheliye elektronik kelepçe takılması, şüphelinin silah bulundurmasının yasaklanması verilebilir.
Adli kontrol tedbirlerinin şüphelinin kısıtlanması bakımından yeterli olması ve bu yükümlülüklere failin de uyması halinde şüpheli hakkında tutuklama kararı verilemez. Ancak, verilen adli kontrol şartını isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında derhal tutuklama kararı verilebilir.
Taksirle öldürme suçundan dolayı verilecek olan adli kontrol tedbirinin süresi, suç sonunda meydana gelen neticelere göre değişiklik göstermektedir. Buna göre:
- Taksirle bir kişinin ölümüne neden olan kişi hakkında verilebilecek adli kontrol tedbirinin süresi en fazla 2 yıldır ve bu süre 1 yıl daha uzatılabilir.
- Taksirle birden fazla insanın ölümüne yahut birden fazla kişinin ölümü ile bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olan kişi hakkında verilebilecek adli kontrol tedbirinin süresi en fazla 3 yıldır ve bu süre 3 yıl daha uzatılabilir.
Adli kontrol kararına karşı itiraz mümkündür. İtiraz; şüpheli/sanık, eşi, avukatı ve yasal temsilcisi tarafından kararın öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde asliye ceza mahkemesine dilekçe vermek suretiyle yapılır.
Tutukluluk
Tutukluluk, yürütülen soruşturma sonucunda, isnat edilen suç ile ilgili şüphelinin, suçu işlediği yönünde yeterli ve ciddi deliller elde edilmesi halinde, hakim kararı ile şüphelinin özgürlüğünün kısıtlanmasıdır.
Tutuklama kararı, sanığın kaçma şüphesinin bulunduğu hallerde, sanığın suça ilişkin delilleri gizlemeye yahut yok etmeye çalışması halinde veya sanığın suçtan zarar gören kişilere baskı kurma girişiminde olması halinde verilen bir karardır. Taksirle öldürme suçunda da tutuklama kararı verilebilir.
Örneğin, karşıdan karşıya geçmekte olan A kişisine çarpan ve onun ölümüne neden olan B kişisi, ifadesi alınmak için çağrı kağıdının kendisine ulaşmasından sonra, yurtdışına kaçma eylemi nedeniyle bulunduğu havalimanında yakalanırsa B kişisi hakkında tutuklama kararı verilir ve kişi, soruşturma işlemleri tamamlanana kadar tutulabilir.
Taksirle öldürme suçundan dolayı verilecek tutuklamanın süresi suç sonunda meydana gelen neticelere göre değişiklik göstermektedir. Buna göre:
- Taksirle bir kişinin ölümüne neden olan kişi hakkında verilebilecek tutuklamanın süresi en fazla 1 yıldır ve bu süre 6 ay daha uzatılabilir.
- Taksirle birden fazla insanın ölümüne yahut birden fazla kişinin ölümü ile bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olan kişi hakkında verilebilecek tutuklamanın süresi en fazla 2 yıldır ve bu süre 3 yıl daha uzatılabilir.
Tutukluluk kararına karşı itiraz mümkündür. İtiraz, kararın verildiği günün ertesi gününden itibaren 7 gün içinde asliye ceza mahkemesine yazılı dilekçe vermek yahut sözlü beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutuklama kararına karşı tutuklanan şüpheli, şüphelinin avukatı, eşi, yasal temsilcisi, annesi ve babası itirazda bulunabilir.
Taksirle Öldürme Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar
Taksirle öldürme suçunda yapılan soruşturma sonucunda elde edilen deliller ve şüphelinin ifadesi göz önünde bulundurularak 3 farklı karar verilebilir. Bu kararlar:
- Soruşturmaya yer olmadığı kararı,
- Kovuşturmaya yer olmadığı kararı,
- İddianamenin düzenlenmesi.
Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı
Soruşturmaya yer olmadığı kararı, yetkili makamlara gelen şikayet veya ihbarın, suç oluşumuna sebebiyet vermediğinin açıkça anlaşılması yahut bu ihbar veya şikayetin, genel ve soyut nitelikte olması halinde verilen bir karardır.
Örneğin, A isimli kişi, arabasıyla Max isimli köpeğe çarpmış ve ölmesine neden olmuştur. Max’in 15 yıllık sahibi olan B kişisi, Max’in kendi evladı gibi olduğu gerekçesiyle A kişisi hakkında taksirle öldürme suçu nedeniyle şikayetçi olmuştur. Bu şikayet karşılığında savcı, taksirle öldürme suçundan dolayı soruşturmaya yer olmadığı kararı verecektir çünkü bu suçun konusu insan yaşamıdır.
Verilen soruşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz mümkündür. İtiraz, kararın taraflara tebliğ edildiği günden itibaren 15 gün içinde, kararı veren savcılığın bağlı bulunduğu sulh ceza hakimliğine, dilekçe ile yapılmalıdır.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı
Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, yapılan soruşturma sonucunda kamu davası açmaya yetecek düzeyde ve şüphede delillere ulaşılamadığı durumlarda verilen bir karardır.
Verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Hakimliğine yapılabilir.
İddianamenin Düzenlenmesi
İddianamenin düzenlenmesi, yürütülen soruşturma sonucunda, haksız fiillerin gerçekleştiği, bu fiillerin suç oluşumuna sebebiyet verdiği ve bu fiilleri, şüpheli kişinin gerçekleştirdiği hususunda yeterli delillerin elde edilmesi durumunda verilen bir karardır. Bu durumda savcı, olaya ilişkin bir iddianame düzenler ve kamu davası açar.
İddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesiyle soruşturma aşaması sona erer ve duruşmalar aşaması olan kovuşturma aşamasına geçilir.
İddianamede, suç şüphelisinin ve suçtan zarar görenin bilgileri, bu kişilerin varsa avukatlarının bilgileri, suç isnadı, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman, olaya ilişkin yapılan incelemeler ve toplanan deliller yer alır.
Taksirle Öldürme Suçunun Savunması
Savunma, şüpheliye, isnat edilen suç ile ilgili kendisini koruma ve işlediği iddia edilen haksız eylemleri def etme imkanı veren bir mekanizmadır. Savunma hakkı, Anayasa’da düzenlenmiştir ve adil yargılanma hakkının sonucudur. Bu nedenle savunma hakkı, hiç kimse tarafından kaldırılamaz ve kısıtlanamaz.
Taksirle öldürme suçunun savunmasında ileri sürülebilecek savunmalardan bazıları şunlardır:
- Şüphelinin, ilgili olayda taksirinin bulunmadığı,
- Mağdurun ölümünün, şüphelinin taksirli eylemi nedeniyle gerçekleşmediği (örneğin, araba çarpan mağdurun hastanede yanlış ilaç verilmesi sonucu öldüğü),
- İlgili olayda mağdurun da kusurunun bulunduğu,
- Olaya ilişkin delillerin, şüpheliye zor kullanmak suretiyle elde edildiği,
- Suçun oluşumuna neden olan eylemlerin failin elinde olmayan nedenlerden dolayı gerçekleştiği,
- Sadece şüphelinin aleyhine delillerin toplandığı, lehe delillerin dikkate alınmadığı,
- Şüphelinin silahından çıkan kurşun kovanının yerde bulunduğu,
- Mağdurun karnından çıkarılan ve ölümüne sebebiyet veren kurşunun şüphelinin silahındaki mermiler ile uyuşmadığı,
- Şüphelinin, dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun davranmasına rağmen eylemlerin gerçekleşmesine engel olamadığı,
Failin taksirine mağdurun kusurunun sebep olması halinde verilecek olan cezada indirime gidilebilir.
Örneğin, belirlenen hız sınırına uyarak yolculuk eden sürücünün önüne, (yaya için kırmızı ışık yanmasına rağmen) küçük bir çocuğun koşarak atlaması ve failin, kısa mesafe olması nedeniyle duramaması sonucu çocuğun ölümüne neden olması halinde, mağdur çocuğun da kusuru bulunduğundan, hakim takdiriyle failin cezasında indirime gidilebilir.
Taksirle öldürme suçunun savunması, somut olayın özelliklerine, zararın büyüklüğüne, failin pişmanlığına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Bu nedenle, savunmanın yapılmasında suçun tüm özelliklerine ve suça ilişkin olayın tüm detaylarına hakim bir ceza avukatından yardım alınması önemlidir.
Taksirle Öldürme Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması
Ceza yargılaması bir diğer adıyla kovuşturma aşaması, yürütülen soruşturma sonucunda yapılan işlemlere ilişkin savcı tarafından hazırlanan iddianamenin, kanuni şartları taşıması üzerine kabulüne karar verilmesi ile başlar ve mahkeme tarafından kesin hüküm verilmesi ile sona erer.
Taksirle öldürme suçunun kovuşturma aşaması genel hükümlere göre yapılır. Mahkeme, iddianameyi kabul etmesinin ardından olaya ilişkin duruşma günü ve saati belirler ve tarafları çağrı kağıdı göndermek suretiyle duruşmaya davet eder. Tutuklu olan sanık için, sanığın bulunduğu cezaevine yazı yazılır ve sanık hazır bulundurulur.
Duruşma aşamasında öncelikle sanığın bilgileri doğrulanır, sanık hakkında ekonomik ve eğitim durumuna ilişkin sorular sorulur. Olaya ilişkin hazırlanan iddianamedeki suç isnadı hakkında sanığa bilgi verilir.
Duruşma sırasında suçtan zarar görenin şikayeti, sanığın savunması ve varsa tarafların avukatlarının açıklamaları dinlenir. Taraflar, tanık göstermişlerse duruşmaya çağrılan veya zorla getirilen tanıkların beyanları da dinlenir.
Hakim, yargılama sürecinin gidişatına göre yeni delil toplanmasına, başka kurumlardan belge talep edilmesine, aydınlatılması gereken hususlar hakkında bilirkişi raporunun düzenlenmesine ve keşif yapılmasına karar verebilir.
Örneğin, bir kişinin rastgele havaya ateş açması sonucunda başka bir kimsenin hayatını kaybettiği bir olayda, olay yerinde hakim tarafından keşif yapılabilir ve hakim, mağdurun ölümüne neden olan silah ve kurşun ile ilgili balistik raporu alınmasını isteyebilir.
Hakim, yaptığı keşiflere, kurumlardan istenen balistik raporlarına, adli tıp raporlarına ve bilirkişi raporlarına dayanarak ve duruşma esnasında yapılan savunmaları göz önünde bulundurarak sanık hakkında kesin hüküm verir.
Taksirle bir insanın ölümüne neden olunması halinde yetkili ve görevli mahkeme taksirli hareketin yapıldığı yer Asliye Ceza Mahkemesidir.
Taksirle birden fazla insanın ölümüne yahut bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olunması halinde yetkili ve görevli mahkeme taksirli hareketin yapıldığı yer Ağır Ceza Mahkemesidir.
Taksirle Öldürme Suçunda Zamanaşımı
Taksirle öldürme suçunda dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği andan yani mağdurun öldüğü andan itibaren 15 yıldır, ceza zamanaşımı ise, hükmün kesinleştiği andan itibaren 20 yıldır.
Hüküm, süresi içinde istinaf yoluna başvurmamak yahut istinaf yoluna gidilen karara karşı Yargıtay tarafından karar verilmesi ile kesinleşir.
Dava zamanaşımı süresinin dolması ile, ilgili olay hakkında kamu davası açılamaz, eğer açılmışsa bu dava düşer ve verilen cezalar bütün neticeleriyle ortadan kalkar. Ceza zamanaşımı süresinin dolması ile, ilgili olay hakkında kamu davası açılabilir ancak, bu dava sonucunda verilen hapis cezası infaz edilemez.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi bir kararında 08.09.2004 tarihinde işlenmiş bir suçtan dolayı 19.09.2019 tarihinde dava açılması halinde 15 yıllık dava zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle, açılan davanın düşmesine karar vermiştir. (Yargıtay 12. CD., 2020/1228 E., 2020/7250 K.)
Taksirle Öldürme Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar
Taksirle öldürme suçunun yargılama aşaması sonucunda, elde edilen delillere ve olayı niteliklerine göre mahkemenin verebileceği birden fazla farklı karar bulunmaktadır. Bu kararlar şunlardır:
- Beraat
- Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
- Mahkumiyet
- Adli Para Cezasına Çevirme
- Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
- Cezanın Ertelenmesi
- Davanın Düşmesi
Beraat
Beraat, yürütülen soruşturma ve yapılan kovuşturma aşamasında elde edilen deliller ile alınan savunmalar doğrultusunda, sanığın isnat edilen suçu işlemediği ve söz konusu dosya bakımından suçsuz olduğu hususunda verilen karardır.
Taksirle öldürme suçunda beraat kararı, yargılaması yapılan eylemlerin suç oluşturmadığı, suçun sanık tarafından işlendiği konusunda kesin ve yeterli delil elde edilemediği, failin ilgili eylemler nedeniyle taksirinin veya kusurunun bulunmadığı hallerde verilebilir.
Yargıtay, özel bir hastanede görev yapan sanık doktorun, mağduru, şehir dışında olduğundan Devlet Hastanesine yönlendirdiği, burada yapılan kontrollerde önceden öngörülmesi mümkün bulunmayan gebelik zehirlenmesi tanısı üzerine sezaryenle hemen doğuma alındığı, çocuğun 1 ay sonra hastanede ölmesi şeklinde gerçekleşen olayda; sanık doktorun kusuru bulunmadığı gerekçesiyle doktor hakkında beraat kararı vermiştir. (Yargıtay 12. CD., 2013/15243 E., 2014/6641 K.)
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda, sanığın eylemlerinin isnat edilen suç bakımından elverişli olduğunun tespit edilmesi ancak sanığa, sahip olduğu birtakım özel nedenlerden dolayı ceza verilememesidir.
Taksirle öldürme suçunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilmesi için, sanığın akıl hastası olması, yaşının küçük olması, sağır ve dilsiz olması, sanığın bu eylemi gerçekleştirmesinde zorunluluk halinin bulunması gibi özel haller bulunmalıdır.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, ölen kişinin annesi olan aynı zamanda da davada sanık olarak bulunan kişi hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı vermiştir. (Yargıtay 12. CD., 2012/1363 E., 2012/20662 K.)
Mahkumiyet
Yapılan yargılama sonucunda elde edilen deliller, yapılan savunmalar ve işlemler doğrultusunda sanığın gerçekleştirdiği eylemlerin isnat edilen suçu oluşturmaya elverişli olması halinde verilen karardır.
Taksirle öldürme suçunun mahkumiyet kararında hakim, kanunda öngörülen sınırlar içinde kalmak kaydıyla bir hapis cezası belirler. Bunun yanı sıra güvenlik tedbirlerine de hükmedebilir.
Örneğin, ameliyat yaparken yaptığı yanlış uygulama sonucunda hastasının ölümüne taksirle neden olan doktor hakkında 4 yıl 5 ay hapis cezası veren mahkeme, somut olayın özelliklerine bakarak doktorun, doktorluk mesleğinden bir süreliğine men edilmesine de karar verebilir.
Taksirle öldürme suçundan dolayı mahkumiyeti kesinleşen sanık, 5 yıl içinde başka bir taksirli suç işlerse sanık hakkında, tekerrür hükümleri uygulanır ve mahkumiyet süresi arttırılır.
Hakim, iyi hal indirimi kapsamında hükmolunan hapis cezası miktarının ⅙ kadarını bazı durumları göz önünde bulundurarak indirebilir. Hakim, iyi hal indiriminde bulunmak zorunda değildir, cezanın indirilmesi, tamamen hakimin takdirindedir.
İyi hal indirimi uygularken hakim, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, eğitim ve iş hayatı, suçu işlemesinden dolayı duyduğu pişmanlık, verilen cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkisi gibi kriterleri göz önünde bulundurur.
Adli Para Cezasına Çevirme
Adli para cezasına çevirme, yargılama sonunda sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının belirli şartların sağlanması halinde, hakimin takdiriyle adli para cezası şeklinde infaz edilmesidir.
Adli para cezası kural olarak 1 yıl veya daha az süreli hapis cezalarında uygulanır. Ancak TCK m. 50/4 hükmü gereğince taksirle öldürme suçunda bilinçli taksirden dolayı verilen hapis cezası hariç diğer tüm hapis cezaları adli para cezasına çevrilebilir.
Adli para cezasının hesaplanmasında hakim, sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının gün olarak karşılığını tespit eder. Adli para cezası verilecek gün sayısı, 5 gün ila 730 gün arasıdır. Bu aralıkta belirlenen gün sayısı, failin ekonomik durumu göz önüne alınarak en az 20 en fazla 100 TL arası bir ücret ile çarpılır ve böylelikle adli para cezasının miktarı belirlenmiş olunur.
Hakim, hükmedilen adli para cezasının tek seferde yahut taksitler şeklinde ödenmesine karar verebilir. Cezanın tek seferde ödenmesi yönünde karar verildiyse ödemenin, 1 yıl içinde yapılması gerekir. Taksitli ödeme yapılması yönünde karar verildiyse 2 yıl içinde ödemenin tamamlanması gerekir.
DİKKAT: Adli para cezası, belirlenen sürelerde ödenmezse sanık hakkında hükmolunan para cezası, tekrardan hapis cezasına çevrilebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının açıklanmasının, belirli koşullara bağlı olarak 5 yıl süreyle ertelenmesidir. HAGB kararı ile, sanığa bir ceza verilir ancak bu ceza açıklanmaz.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması için, hükmolunan hapis cezasının 2 yıl veya daha az süreli olması, sanığın önceden kasıtlı suçtan dolayı bir cezaya mahkum edilmemiş olması, mahkeme tarafından sanık hakkında tekrardan suç işlemeyeceği konusunda kanaatin oluşması ve mahkemenin HAGB teklifini, sanığın kabul etmesi gerekir.
Taksirle öldürme suçundan dolayı HAGB kararı uygulanabilmesi için suçun işlenmesi nedeniyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın giderilmesi gerekmektedir.
Hakkında HAGB kararı verilen fail, 5 yıl boyunca denetime tabi tutulur. Fail, bu 5 yıllık denetim süresi içinde kasıtlı olarak bir suç işlemezse cezası infaz edilmiş sayılır. Eğer fail, bu 5 yıl içinde kasten bir suç işlerse bu durumda hakkında hükmolunan ceza açıklanır ve infazına başlanır.
Taksirle öldürme suçunda HAGB kararı verilmesine karşı, itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz, kararın verilmesinden itibaren 7 gün içinde kararı veren yetkili makama dilekçe sunmak yahut zabıt katibine sözlü beyanda bulunmak suretiyle gerçekleştirilmelidir.
Cezanın Ertelenmesi
Cezanın ertelenmesi, mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinin bazı şartlara bağlı olarak ertelenmesidir.
Sanık hakkında verilecek hapis cezasının ertelenebilmesi için sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının 2 yıl veya daha az süreli olması, sanık hakkında daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezasına hükmedilmemiş olması ve sanığın başka bir suç işlemeyeceği konusunda mahkemede güven oluşturması gerekmektedir.
Cezası ertelenen fail hakkında 1 yıldan az 3 yıldan fazla olmamak üzere bir denetim süresi belirlenir. Ancak belirlenen bu sürenin sınırı, sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının süresinden az olamaz.
Bu denetim süresi içinde faile mesleki eğitim programlarına katılması, meslek veya sanat sahibi olan failin başka bir kimsenin gözetimi altında ücret karşılığı çalıştırılması veya bir eğitim kurumunda öğrenimine devam etmesi gibi birtakım yükümlülükler verilir.
Fail, bu denetim süresi boyunca kasten bir suç işlemezse ve kendisine verilen yükümlülüklere uygun davranırsa cezası infaz edilmiş sayılır. Ancak fail, bu süre içerisinde kasten bir suç işler yahut hakimin uyarısına rağmen kendisine verilen yükümlülüklere uymama konusunda ısrar ederse bu durumda fail hakkında hükmolunan ceza, cezaevinde infaz edilmeye devam edilir.
Davanın Düşmesi
Davanın düşmesi, yargılaması yapılan suç bakımından sanığa ceza verilmesinin taraflar açısından anlam ifade etmeyeceği durumlarda verilen bir karardır.
Davanın düşmesi, sanığın ölmesi, davanın zamanaşımına uğraması, ilgili suçun genel af kapsamına alınması halinde mahkeme, davanın düşmesine karar verir. Davanın düşmesi kararı ile sanık hakkında ceza verilmeden yargılama aşaması sona erer.
DİKKAT: Ceza zamanaşımı süresinin dolması, suça ilişkin özel af çıkartılması, şüpheli veya hükümlünün ölmesi hallerinde davanın düşmesi kararı verilemez. Çünkü bu durumların hepsinde, mahkeme tarafından daha önceden verilmiş ve kesinleşmiş bir hüküm bulunmaktadır.
Taksirle Öldürme Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci
Taksirle öldürme suçunda asliye veya ağır ceza mahkemesinin kararına karşılık istinaf ve temyiz yoluna başvurmak mümkündür.
Yargılama sonunda mahkemenin verdiği kararı doğru bulmayan taraflar, istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf başvurusu, mahkeme hükmünün öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde, kararı veren mahkemeye dilekçe verilmesi yahut zabıt katibine beyanda bulunulması suretiyle yapılır.
Bu 7 günlük süre içerisinde taraflar isteyerek istinaf yoluna başvurmazsa yahut bu süreyi kaçırırlarsa bu durumda, mahkemenin vermiş olduğu hüküm, kesinleşmiş olur. İstinaf yoluna başvurmayan taraflar ilgili karar için temyiz yoluna da başvuramaz.
Olaya ilişkin istinaf mahkemesi tarafından verilen karar da doğru bulunmuyorsa bu durumda temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz başvurusu Yargıtay’a, hükmü veren İstinaf mahkemesi ceza dairesine dilekçe verilmesi suretiyle yapılır. Temyiz yoluna başvuru süresi, istinaf mahkemesi kararının tebliğinden itibaren 15 gündür. Yargıtay’ın bu aşamada verdiği karar, kesindir.
DİKKAT: Hapis cezasından çevrilen adli para cezalarına, davanın düşmesi, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine ilişkin kararlara ve 5 yıl veya daha az hapis cezası kararlarına karşı temyiz yoluna gidilemez.
Sonuç
Taksirle öldürme suçu, hapis cezası gerektiren ciddi bir suçtur. Bu suça sebebiyet veren eylemlerin sonucunda ağır neticelerin ortaya çıkması halinde verilecek olan hapis cezasının süresi artırılabileceği gibi bazı neticelerde faile ceza da verilmeyebilir. Bu nedenle, suçun yargılama aşamasında bir ceza avukatından yardım alınması, süreci en kısa sürede ve lehe sonuçlandırma bakımından önem arz etmektedir.