Yalan Tanıklık Suçu ve Cezası

Yalan Tanıklık Suçu ve Cezası

Yalan tanıklık suçu, suç şüphesi teşkil eden bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında gerçeğe aykırı beyanlarda bulunularak tanıklık yapılmasıyla oluşan suç türüdür. Yalan tanıklık suçundan dolayı hakkında işlem başlatılan kimselerin savunma haklarını aktif şekilde kullanması oldukça önemlidir.

İçindekiler

Yalan Tanıklık Suçu Nedir?

Yalan tanıklık suçu, soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde yalan beyanlarda bulunarak tanıklık yapılmasıdır. Yalan tanıklık suçu TCK 272/1’de düzenlenmektedir.

TCK 272:

“Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye, dört aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.”

Yalan Tanıklık Suçu Nasıl Oluşur?

Yalan tanıklık suçu, bir suç şüphesiyle alakalı başlatılan soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi ve kurul önünde gerçeğe aykırı beyanlarda bulunulmasıyla oluşur.

Örneğin, soruşturma aşamasında, Cumhuriyet Savcısı tarafından tanık olarak dinlenmeye çağrılan kişi yalan beyanlarda bulunduğu takdirde yalan tanıklık suçu oluşacaktır.

Disiplin cezalarına ve süreçlerine ilişkin idari soruşturmalar da suçun temel hali kapsamında sayılmaktadır.

Soruşturmaya ilişkin bilgilerde kısmen yalan beyanda bulunulması halinde de suç oluşmaktadır. Diğer bir ifadeyle, suçun oluşabilmesi için failin tüm beyanlarının yalan olması gerekmez. Aynı şekilde, suça ilişkin doğru bilgilerin fail tarafından inkar edilmesi yahut saklanması da suç kapsamında sayılmaktadır.

Tanıkların, beyanda bulunurken kasıtsız olarak eksik bilgi vermesi, olayın detaylarını kaçırması halinde ise yalan tanıklık suçu oluşmayacaktır.

Kişinin, soruşturma konusu suça ilişkin olarak, tanıklıktan çekinebilecek kişilerden olması halinde ise söz konusu suçun oluşmayacağı söylenebilmektedir. Tanıklıktan çekinebilecek kişiler; şüpheli veya sanığın eşi, kan veya kayın hısımlığından üst soyu ve alt soyudur.

Yalan tanıklık suçunun oluşabilmesi için tanık dinleyen makamın, tanık dinlemeye yetkili olması gerekmektedir. Bir soruşturma sürecinde tanık dinlemeye yetkili makamlar, savcılık ve sulh ceza hakimliğidir.

Yargıtaya konu bir olayda, kolluk tarafından düzenlenen bilgi alma tutanağında yalan beyanda bulunulmasının yalan tanıklık suçunu oluşturmayacağına hükmedilmiştir. Çünkü kolluğun tanık dinleme yetkisi bulunmamaktadır. (Y 16. C.D. E.2015/4219 K.2015/3110 T.15.10.2015)

Yalan Tanıklık Suçu Cezası

Yalan tanıklık suçunun cezası 4 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır. Kanuni aralıktaki kesin hapis cezasının belirlenmesi hakimin takdirine bırakılmıştır.

Yalan Tanıklık Suçunda Cezayı Artıran Nitelikli Haller ve Cezaları

Yalan tanıklık suçunda cezayı arttıran nitelikli haller; suçun işleniş şekli, meydana getirdiği sonuçlar, işlendiği yer ve zaman gibi sebepler sonucunda verilecek cezada artırıma gidilen özel hallerdir. Bu haller, Türk Ceza Kanunu m.272/2 hükümlerinde düzenlenmektedir.

TCK 272/2:

(2)Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(3) Üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapan kişi hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(4) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi ile ilgili olarak gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla; yalan tanıklık yapan kişi, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.

(6) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına;  hükmolunur.

(7) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, altıncı fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.

(8) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında adlî veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; yalan tanıklıkta bulunan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Mahkeme Huzurunda ya da Yemin Ettirerek Tanık Dinlemeye Yetili Kişi veya Kurul Önünde Yalan Tanıklık

Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde yalan beyanda bulunmak, suçun cezayı artıran nitelikli hallerinden biridir. Bu halde, faile verilecek ceza 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.

Mahkeme ifadesinin kapsamına; hukuk ve ceza mahkemeleriyle birlikte yüksek mahkemeler de girmektedir. Örneğin, suç, Anayasa Mahkemesinde verilen yalan beyanla da işlenebilmektedir. Aynı şekilde, idari ya da disiplin soruşturmalarında yapılan tanıklık halinde de söz konusu nitelikli halin işlenmesi mümkündür.

Suçun nitelikli halinin meydana gelmesi için tanığa yemin verilmemesi yahut tanığın yemin etmekten çekinmesinin önemi yoktur. Tanık dinleyen makamın yemin verme yetkisi olması halinde nitelikli hal meydana gelecektir.

Üç Yıldan Fazla Hapis Cezası Gerektiren Suçlarda Yalan Tanıklık

Üç yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçların soruşturma yahut kovuşturma aşamalarında yapılan yalan tanıklık halinde, yalan tanıklık suçunun nitelikli hali gündeme gelmektedir. Bu durumda faile verilecek ceza, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıdır.

Mevzubahis nitelikli halin meydana gelmesi için failin mahkum edilmiş olması gerekmez. Suçun kanuni tanımında yer alan ceza üst sınırının 3 yıldan fazla düzenlenmesi yeterlidir.

Örneğin, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası gerektiren dolandırıcılık suçuna ilişkin soruşturma ve kovuşturma aşamalarında yalan tanıklık yapan kişi, mevzubahis suçun nitelikli halinden yargılanacaktır.

Aleyhine Tanıklıkta Bulunulan Kişi Hakkında Tutuklama ve Gözaltı Haricinde Koruma Tedbirinin Uygulanması

Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında tutuklama ve gözaltı haricinde bir koruma tedbirinin uygulanması, suçun cezayı artıran nitelikli hallerindendir. Bu durumda, faile verilecek ceza yarı oranda artırılmaktadır.

Tutuklama ve gözaltı haricindeki koruma tedbirleri; adli kontrol, arama, el koyma, iletişimin denetlenmesi, teknik araçla izleme gibi tedbirlerdir.

Nitelikli halin uygulanabilmesi için kişi hakkında beraat yahut kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi ve bu kararların kesinleşmesi gerekmektedir.

Aleyhine Tanıklıkta Bulunulan Kişinin Gözaltına Alınması veya Tutuklanması

Aleyhine yalan tanıklıkta bulunulan kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması, yalan tanıklık suçunun nitelikli hallerinden biridir. Bu durumda, fail ayrıca, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.

Söz konusu nitelikli halin meydana gelebilmesi için aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında beraat yahut kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş olması şarttır.

Aleyhine Tanıklıkta Bulunulan Kişinin Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis veya Müebbet Hapis Cezasına Mahkûm Edilmesi

Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişinin ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkum edilmesi; yalan tanıklık suçunda cezayı artıran nitelikli hallerdendir. Bu halde, yalan tanıklıkta bulunan kişiye verilecek ceza, 20 yıldan 30 yıla kadar hapis cezasıdır.

Nitelikli halin uygulanabilmesi için ağırlaştırılmış müebbet yahut müebbet hapis cezasına ilişkin kararın kesinleşmiş olması gerekmektedir. Bununla birlikte, verilen cezanın, yalan tanıklık sırasında ileri sürülen beyanlar sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.

Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hükmedilen hapis cezasının infazına başlanması halinde, verilecek ceza yarı oranda daha artırılmaktadır.

Aleyhine Tanıklıkta Bulunulan Kişi Hakkında Hapis Cezası Dışında Adlî veya İdari Yaptırım Uygulanması

Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında, hapis cezası dışında bir adli yahut idari yaptırım uygulanması; yalan tanıklık suçunun cezayı artıran nitelikli hallerinden bir diğeridir. Bu durumda, fail hakkında hükmedilecek ceza, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasıdır.

Nitelikli halin söz konusu olabilmesi için belirlenen adli yahut idari yaptırımın uygulanmaya başlanması gerekmektedir. Söz konusu yaptırımlara yalnızca karar verilmiş olması, cezanın artırımı açısından yeterli değildir.

İdari yaptırımlara örnek olarak; disiplin cezaları, adli para cezaları, güvenlik tedbirleri verilebilir.

Yalan Tanıklık Suçunda Cezayı Azaltan Nitelikli Haller ve Cezaları

Yalan tanıklık suçunda cezayı azaltan nitelikli haller; mağdurun yakınlık derecesi yahut suçun işleniş şekli gibi hallerdir. Mevzubahis haller, Türk Ceza Kanunu m.273 hükmünde yer almaktadır

TCK 273:

(1) Kişinin;

a) Kendisinin, üstsoy, altsoy, eş veya kardeşinin soruşturma ve kovuşturmaya uğramasına neden olabilecek bir hususla ilgili olarak yalan tanıklıkta bulunması,

b) Tanıklıktan çekinme hakkı olmasına rağmen, bu hakkı kendisine hatırlatılmadan gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapması,

Halinde, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

(2) Birinci fıkra hükmü, özel hukuk uyuşmazlıkları kapsamında yapılan yalan tanıklık hallerinde uygulanmaz.

Akrabaya İlişkin Yalan Tanıklık

Yalan tanıklık suçunun; kişinin kendisi, eşi, üst soyu, alt soyu yahut kardeşinin soruşturma yahut kovuşturma aşamasında gerçekleşmesi cezayı azaltan nitelikli hallerdendir. Bu durumda, faile verilecek cezada indirime gidilebileceği gibi ceza verilmeyebilir.

Kişinin üst soyu; anne, baba, anneanne, babaanne, dedeler ve bunların da ebeveynlerinden oluşmaktadır. Alt soy ise çocuklar, torunlar ve bunların da çocuklarıdır.

Özel hukuka ilişkin uyuşmazlıklarda sunulan yalan beyanlarda indirim yahut cezasızlık hali söz konusu olmamaktadır.

Tanıklıktan Çekinme Hakkının Hatırlatılmaması

Yalan tanıklık suçunu işleyen kişinin, tanıklıktan çekinme hakkı bulunmasına rağmen bu hakkının hatırlatılmaması halinde verilecek cezada indirime gidilmesi yahut ceza verilmemesi mümkün olmaktadır.

Tanıklıktan çekinme hakkının hatırlatılmaması, tanık dinleme sürecinin usule aykırı olarak yürütüldüğünü göstermektedir.

Tanıklıktan çekinme hakkı bulunan kişiler; şüpheli veya sanığın nişanlısı, eşi, kayın ve kan hısımlığından üst soyu, alt soyudur. Bununla birlikte, mesleği sebebiyle tanıklıktan çekinebilecek kişiler de bu kapsamda değerlendirilmektedir.

Yalan Tanıklık Suçunda Etkin Pişmanlık

Yalan tanıklık suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkündür. Yalan tanıklık suçunda etkin pişmanlık TCK m. 274 ile düzenlenmiştir:

“Madde 274- (1) Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmeden veya hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz. 

(2) Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verildikten sonra ve fakat hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisinden yarısına kadarı indirilebilir. 

(3) Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında verilen mahkûmiyet kararı kesinleşmeden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın yarısından üçte birine kadarı indirilebilir.”

Örneğin ilgili Yargıtay kararında ifadesi alınan sanığın önce yalan beyanlarda bulunmasına karşılık savcının yalan tanıklık yaptığı takdirde cezalandırılacağını söylemesi üzerine, beyanını geri çekmesi hususunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerektiği söylenmiştir. (Y 9. C.D. E.2013/14517 K.2014/965 T.23.01.2014)

Yalan Tanıklık Suçunda Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, bir suça ilişkin icra hareketlerine başlanılması ancak failin iradesinde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamamasıdır. Yalan tanıklık suçuna teşebbüs mümkün değildir. Çünkü suç sırf hareket suçu olduğundan hareketin yapıldığı anda tamamlanmaktadır.

İştirak, bir suçun birden fazla failinin bulunması halidir. Yalan tanıklık suçu doğrudan tek bir fail tarafından işlenebileceğinden, bu nedenle müşterek fail olarak iştirak edilmesi değildir. Ancak yardım etme veya azmettirme şeklinde iştirak edilmesi mümkündür.

İlgili Yargıtay kararında da yalan tanıklığa azmettirme şeklinde iştirak edilebileceği ifade edilmektedir. (Y 9. C.D. E.2013/16070 K.2014/9533 T.23.09.2014)

İçtima, tek hareketle birden fazla suçun aynı anda işlenmesi veya aynı suçun tek hareketle birden fazla kişiye karşı işlenmesidir. İlk duruma farklı neviden fikri içtima, ikinci duruma ise aynı neviden fikri içtima denmektedir.

Yalan tanıklık suçunda, tanık tarafından yapılan beyanlarda birden fazla gerçek dışı bilgi söz konusuysa tamamı tek fiil kabul edilmektedir ve tek suç oluşturmaktadır. Tanığın beyanlarının alınmasının ardından henüz duruşma salonundan ayrılmadığı durumda tekrar beyanı istendiği durumda da yine tek fiil ve tek suç oluştuğu kabul edilecektir.

Tanıklık yapan kişi, gerçeğe aykırı beyanlarında bulunurken dava konusu kişinin soruşturma, kovuşturmaya ve bir yaptırıma maruz kalması amacı taşıyorsa bu durumda iftira suçu da oluşacağından farklı neviden fikri içtima kuralları uygulanır.

Zincirleme Suç, bir suçun aynı fail tarafından aynı mağdura karşı farklı zamanlarda tek bir suç işleme kararı altında birden fazla kez işlenmesidir. Yalan tanıklık suçunda kişi tanıklık yaptığı olayla ilgili farklı zamanlarda tanık olarak dinlendiği ve gerçek dışı beyanlarda bulunduğu durumda zincirleme suç hükümleri uygulanabilir.

Yalan Tanıklık Suçu ve Cezası

Yalan Tanıklık Suçunun Soruşturma Aşaması

Yalan tanıklık suçunun soruşturma aşaması yetkili merciler tarafından suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen aşamayı ifade etmektedir. Yalan tanıklık suçunun soruşturma aşamaları şu şekildedir:

  • Şikayet-İhbar
  • Gözaltı
  • Delillerin Toplanması
  • İfade ve Sorgu
  • Uzlaşma
  • Adli Kontrol
  • Tutukluluk

Şikayet- İhbar

Yalan tanıklık suçu şikayete bağlı suçlar arasında değildir. Yani suçun soruşturulması Cumhuriyet savcısı tarafından doğrudan gerçekleştirilmektedir. Bundan dolayı şikayetçi olan mağdur şikayetini geri çekse dahi soruşturma devam edecektir.

Herhangi bir kişi, suçun şüphelisini veya yalan tanıklık fiilini ihbar edebilmektedir. Kendiliğinden soruşturması yapılan bir suç olduğundan dolayı soruşturmanın başlaması için mutlaka mağdurun şikayeti gerekmemektedir. Bu kapsamda yalan tanıklık suçunda ihbar ve şikayet süreye bağlı değildir.

Gözaltı

Gözaltı, bir kişinin savcılık kararıyla kolluk kuvvetleri tarafından geçici olarak özgürlüğünden alıkonulmasını içeren güvenlik tedbiridir. Yalan tanıklık suçunda gözaltı, suçun işlendiğine yönelik somut delillerin varlığı ve gözaltı tedbirinin zorunlu olması halinde mümkündür. 

Gözaltı süresi, kişi yakalandıktan sonra en yakın hakimliğe veya mahkemeye gönderilme süresi hariç tutulmak üzere 24 saatten fazla olamaz. Yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilme süresi ise 12 saatten fazla olamaz.

Eğer ki suç toplu olarak işlenirse, Cumhuriyet Savcısı gözaltı süresinin her defasında 1 gün uzatılmak suretiyle 3 gün uzatılmasına karar verebilir.

Gözaltı kararına karşı sulh ceza hakimliğine itiraz edilebilir. İtirazlar, şüpheli veya bazı yakınları tarafından yapılabilir. İtirazlar, ilgili merciiye yapıldıktan sonra 24 saat içinde sulh ceza hakimliği tarafından sonuçlandırılacaktır.

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından gerçekleştirilir. Kovuşturma aşamasına geçildiğinde ise delillerin toplanması mahkeme tarafından gerçekleştirilir.

Cumhuriyet savcısı yalan tanıklık suçunun oluşup oluşmadığı konusunda olayın aydınlatılması için kişi bakımından hem lehe hem aleyhe delilleri toplar. Şüpheli veya sanık soruşturmanın başlamasından hüküm verilmesine kadar her aşamada delil sunabilecektir. Hukuka aykırı şekilde elde edilen deliller mahkemede hükme esas oluşturamayacaktır.

Delillerin toplanması aşaması sona erdiğinde hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden 7 gün içerisinde görüş ve düşüncelerini bildirmesi istenecektir. Bu aşamada yalan tanıklık suçunun şüphelisi, 7 günlük süre içerisinde görüş ve düşünce bildirme hakkına sahip olacaktır.

İfade ve Sorgu

İfade, bir şüphelinin kolluk kuvveti veya Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturulan suçla ilgili olarak dinlenmesidir.  Sorgu ise şüpheli veya sanığın hakim veya mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili dinlenmesidir.

İfade ve sorgu için kişi davetiye ile çağrılır. Kendi rızası ile gelmediği takdirde, zorla getirilebileceği davet kağıdına yazılır. Bu durumda çağrıldığı halde gelmeyen şüpheli veya sanığın zorla getirilmesine karar verilebilir. İfade ve sorgu nerede alınacağı hususu kanunda doğrudan düzenlenmemiştir. Ancak genellikle bu işlemler, uygulamada çoğunlukla karakol veya adliyede gerçekleştirilir.

İfade ve sorgu, hukuka uygun bir şekilde yapılmalıdır. Bu işlemlerin usule uygun alınabilmesi için şu şartlar gereklidir:

  • Şüpheli veya sanığın beyanları özgür iradesine dayanmalıdır,
  • İfade verilmesi için kanuna aykırı bir şey vaat edilmemiş olmalıdır,
  • Kötü davranma, işkence, tehdit ve benzeri şekillerde zorla ifade alınmamış olmalıdır.

İfade alınması işlemi, şüphelinin soruşturma konusu suçla ilgili dinlenmesini içerir. Bu aşamada, şüphelinin beyanların olay kapsamında değerlendirmeye alınır. Bu nedenle ifade vermek soruşturmanın en kritik aşamalarından biridir. Şüphelinin hukuki haklarını yeterince bilmemesi veya ifade alınırken etkili iletişim kuramaması gibi durumlar, davanın seyrini etkileyebilir. Bu bağlamda, sürecin başından itibaren uzman bir ceza avukatı ile takip edilmesi faydalı olacaktır.

Uzlaşma

Yalan tanıklık suçu uzlaşmaya tabi bir suç değildir. Bu nedenle uzlaşma yoluyla, suç isnat edilen şahsın ve mağdurun anlaşması mümkün değildir.

Adli Kontrol

Adli kontrol, hakkında tutuklanma nedenlerinin var olduğu kabul edilen şüpheli veya sanığın, tutuklanması yerine denetim altına alınmasıdır. Adli kontrol kararı alan bir kişi, tutuklama yerine adli kontrol tedbirleriyle denetim altına alınarak serbest bırakılır. Adli kontrol, soruşturma evresinin her aşamasında uygulanabilir.

Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 109. maddesinde 12 farklı adli kontrol tedbiri sıralanmıştır. Yurt dışına çıkış yasağı, konutu terk etmeme yasağı ve karakola giderek imza atma tedbiri, bu tedbirler arasında en yaygın olanlarıdır. Yalan tanıklık suçunda ise soruşturma aşamasında sulh ceza hakimliği, kovuşturma aşamasında ise mahkemenin kararıyla adli kontrol tedbirleri uygulanabilir.

Adli kontrol kararına itiraz, kararın yüz yüze verilmesi durumunda öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılabilir. Eğer adli kontrol kararı kişinin yokluğunda verilmişse, kararın tebliğ edilmesinden itibaren de 7 gün içinde itiraz edilebilir. Bu itirazlar, kararı veren hâkimliğin yargı çevresinde görev yaptığı Asliye Ceza Mahkemesine yapılır.

Tutukluluk

Tutukluluk, şüpheli ve sanığın cumhuriyet savcısı kararıyla kesin hüküm verilene kadar özgürlüğünden yoksun bırakılması halidir. Yalan tanıklık suçunda, suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphelerin varlığı halinde adli kontrol yetersiz kalacak ise tutuklama kararı verilebilir. Yalan tanıklık suçunun basit hali asliye ceza mahkemesinin görev alanına girdiğinden tutukluluk süresi en çok 1 yıldır. Soruşturma evresinde ise tutukluluk süresi en çok 6 aydır.

Yalan tanıklık suçunda tutukluluk kararı verilebilmesi için şu şartlardan birinin varlığı gerekir:

  • Şüpheli veya sanığın kaçma şüphesinin bulunması,
  • Suça konu delillerin zarar görme ihtimalinin bulunması,
  • Sanık ya da şüphelinin tanık, mağdur ya da diğer kişiler üzerinde baskı kurma şüphesi, varsa tutukluluk kararı verilebilir.

Tutukluluk kararına karşı itiraz edilmesi mümkündür. Tutukluluk kararına karşı itirazlar, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde kararı veren hâkimliğin yargı çevresi içerisinde görev yaptığı Asliye Ceza Mahkemesine yapılır.

 Yalan Tanıklık Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Yalan tanıklık suçunda soruşturma sonucu verilebilecek karar şu şekildedir:

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı (Syok)
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (Kyok)
  •  İddianamenin düzenlenmesi

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK), ihbar veya şikayetin mahiyeti gereği fiilin herhangi bir suç oluşturmadığının açıkça anlaşıldığı durumlarda, soruşturma başlatılmamasına yönelik verilen bir karardır. Bu karar, aynı zamanda ihbar veya şikayetin soyut ve genel nitelikte olduğu durumlarda da uygulanabilir.

Örneğin, yalan tanıklık suçunda, ihbar veya şikayetin belirli özellikleri taşımadığı ve suç oluşturmadığı açıkça anlaşılıyorsa, soruşturmaya yer olmadığı kararı verilebilir. Bu kararın alınması durumunda, soruşturma başlamayacak ve ilgili kişiye şüpheli sıfatı verilmeyecektir.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, Cumhuriyet savcısı tarafından kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması durumunda, soruşturma evresinin sonunda verilen bir karardır. Yalan tanıklık suçuyla ilgili olarak da, Cumhuriyet Savcısı, soruşturma sonucunda yeterli delil ve şüphenin bulunmadığına kanaat getirirse KYOK kararı verecektir. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde, kişi hakkında kamu davası açılmayacaktır.

Bu karara karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edilebilir.

İddianamenin Düzenlenmesi

Soruşturma sürecinin sonunda, toplanan delillerin değerlendirilmesi neticesinde yeterli şüphenin varlığına kanaat getirilirse, Cumhuriyet Savcısı tarafından iddianame düzenlenir. Düzenlenen iddianamenin, görevli ve yetkili mahkeme tarafından kabul edilmesiyle birlikte soruşturma aşaması sona erer ve kovuşturma (mahkeme) süreci başlar.

Yalan Tanıklık Suçunun Savunması

Yalan tanıklık suçunun savunması, yargılamanın her aşamasında savunma yaparak delillerin sunulması ile gerçekleşir. Bu kapsamda, yalan tanıklık suçunun savunması için öne sürülebilecek hususlara örnekler şunlardır:

  • Lehe delillerin toplanması,
  • Aleyhe delillerin çürütülmesi,
  • Usule aykırılıkların ileri sürülmesi,
  • Masumiyet karinesi iddiası,
  • Delillerin ispat gücünün tartışılması,
  • Hukuka aykırı delillerin tespiti ve karar esas adlandırılması,
  • Suçun vasfının yanlış değerlendirildiği iddiası,
  • Suçun unsurlarının yanlış değerlendirildiğini iddiası,
  • Cezayı indiren veya tamamen kaldıran sebeplerinin ileri sürülmesi,
  • Şahsi cezasızlık sebeplerinin ileri sürülmesi,
  • Dosyaya özel diğer savunmalar.

Yalan tanıklık suçunda da suçun oluşmadığı, verilen tanık beyanlarının gerçeğe aykırı olduğunun bilinmediği, şahsi cezasızlık sebeplerinin varlığı ve zamanaşımı gerçekleştiği gibi savunmalar yapılabilir.

Savunma hakkı kapsamında yapılacak olan savunmanın hukuki bir zeminde sunulması gerekir. Bu kapsamda her bir kişinin somut durumuna özgü şekilde savunma yapılmalıdır. Zira sanığın öne sürdüğü hususların aktif, etkin ve hukuki bir şekilde kullanabilmesi gerekir. Bu anlamda sürecin alanında uzman bir ceza hukuku avukatından yardım alınarak sürdürülmesi faydalı olacaktır.

Yalan Tanıklık Suçunda Zamanaşımı

Yalan tanıklık suçunda zamanaşımı süresi 8 yıldır. Yalan tanıklık suçunun nitelikli hallerinde ise zamanaşımı süresi 15 yıldır. Hapis cezası 20 yıldan fazla olduğu takdirde zamanaşımı 20 yıl olacaktır. Zamanaşımı süresi geçtiği takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamayacaktır.

Yalan Tanıklık Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Yalan tanıklık suçunda ceza yargılaması aşaması, iddianamenin kabulü ile başlar. Soruşturma aşaması tamamlanır ve kovuşturma aşamasına geçilmiş olur. Kovuşturma evresine geçilmesi için yeterli delil ve suç şüphesinin varlığı gerekmektedir.

Yalan tanıklık suçunda ceza yargılaması aşamasında kovuşturma, şu evrelerden oluşur: 

  • Duruşma hazırlığı evresi,
  • Duruşma evresi,
  • Delillerin tartışılması ve karar evresi.

Duruşma Hazırlığı Evresi

İddianamenin kabulü ile kovuşturma aşamasına geçilir ve ilgili ceza mahkemesi tarafından duruşma hazırlığı işlemleri yapılır.  Duruşma hazırlığı evresi ile birlikte soruşturma aşamasında şüpheli olarak bulunan kişi kovuşturma aşamasına geçildiğinden dolayı artık sanık olacaktır.

Mahkeme tarafından iddianamenin kabulü ile birlikte duruşma günü belirlenir ve duruşmada hazır bulunması gerekenler çağrılır. Sonrasında sanık ise çağrı kağıdı ile duruşmaya çağrılır.

Duruşma Evresi

Duruşma evresi, kovuşturma sürecinin en kritik aşamalarından biridir ve bir müdafi veya vekilin en yoğun çalıştığı evredir. CMK’da duruşma, mahkeme tarafından son kararın verilmesine kadar yapılan tüm faaliyetleri kapsar.

Duruşma, sanık, müdafi, tanıklar veya bilirkişilerin duruşma salonunda olup olmadığının tespiti ile başlar. Mahkeme hakimi, iddianamenin kabulü kararını okur ve ardından tanıklar salondan çıkartılır.

Duruşmada, ilk olarak sanık hakkında kişisel bilgiler alınır. Daha sonra, iddianame veya onun yerine geçen belgede sanıkla ilgili atılan suçun temel dayanağını oluşturan eylemler ve deliller açıklanır. Sonuç olarak, sanık hakkında suçlamaların hukuki nitelendirmesi yapılır.

Son aşamada, sanık açıklamalarda bulunmaya hazır olduğunu beyan ettiğinde sorgu aşamasına geçilir. Sanık sıfatıyla duruşmada bulunan kişinin sorgusu tamamlandıktan sonra, delillerin tartışılması aşamasına geçilir.

Delillerin Tartışılması ve Karar Evresi

Delillerin tartışılması aşamasında deliller sırasıyla ayrı ayrı tartışılır. Sonraki aşamada ise bütün deliller birlikte tartışılarak değerlendirilir. Delillerin değerlendirilip tartışılması aşamasının ardından, artık mahkemece hüküm verilecek olan karar evresine geçilir. Mahkeme hükmünü vermeden önce, son sözü mevcutta bulunan sanığa verecektir.

Yalan Tanıklık Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Mahkemenin verebileceği kararlar tüm suçlarda olduğu gibi CMK’da sayıldığı şekildedir. Bunlar:

  • Beraat kararı
  • Mahkumiyet kararı
  • Ceza verilmesine yer olmadığı kararı
  • Güvenlik tedbiri kararı, 
  • Davanın reddi kararı
  • Davanın düşmesi kararıdır.

Beraat

Beraat kararı, mahkemenin yargılama sonucunda isnat edilen suçlamaya ilişkin, sanık hakkında suçsuz bulunduğuna ilişkin verilen karardır. Yalan tanıklık suçunda beraat kararı verilebilecek haller CMK m.223/2’de belirtilmiştir. Kanuna göre beraat kararı şu hallerde verilir:

  • Kişinin eyleminin kanunda suç olarak tanımlanmaması,
  • Kişinin eyleminin kendisi tarafından işlenmediğinin sabit olması,
  • Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
  • Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk
  • nedeninin bulunması,
  • Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması, hallerinde beraat hükmü verilir.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın eyleminin suç teşkil etmesine rağmen ceza verilmemesini ifade eder. Ancak bu durum, beraat kararından ayrılır. Çünkü ceza verilmesine yer olmadığı kararı, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 223/3. maddesinde belirtilen özel durumların mevcut olması durumunda verilebilir. Bu durumda, sanığın suçu işlemiş olduğu kabul edilir, ancak hukuki bir sebep nedeniyle ceza uygulanmaz. 

CMK m.223/3’e göre, kişinin kusurunun bulunmaması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilecek haller şunlardır:

  • Yüklenen suçla bağlantılı olarak yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya sağır ve dilsizlik hali ya da geçici nedenlerin bulunması,
  • Yüklenen suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi suretiyle veya zorunluluk hali ya da cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi,
  • Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması,
  • Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi halleridir.

CMK m.223/4’e göre, cezasızlık sebeplerinden birinin bulunması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilecek haller şunlardır:

  • Etkin pişmanlık,
  • Şahsî cezasızlık sebebinin varlığı,
  • Karşılıklı hakaret,
  • İşlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı, hallerinde CYOK kararı verilecektir.

Mahkumiyet

Mahkumiyet kararı, mahkeme tarafından sanığın  yalan tanıklık suçunu işlendiğinin ispatlanması halinde verilen karardır. Sanığın suçu işlediğinin kesin bir şekilde anlaşılması halinde sanığa hapis cezası ve adli para cezası verilecektir.

İyi hal indirimi, hakim tarafından sanığın sicili, sosyal hayatı, insan ilişkilerinin, cezanın failin geleceği üzerinde olası etkilerinin, yargılama sonrası pişmanlık gösteren davranışlarının bulunup bulunmadığı incelenerek verilir. Bu durumda cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin olduğuna kanaat getirilmesi ile iyi hal indirimi uygulanması mümkündür. 

DİKKAT: Yalan tanıklık suçu bakımından verilen cezanın altıda birine kadar indirilmesi hakim takdirinde mümkündür.

Tekerrür, sanık tarafından önceden aynı suçtan dolayı hüküm giyilmişse, kanunda belirlenen süre içerisinde suçun tekrar işlenmesi halini ifade etmektedir. Bu durumda sanık hakkında daha ağır bir cezaya hükmedilir.

Adli Para Cezasına Çevirme

Yalan tanıklık suçunun adli para cezasına çevrilmesi mümkündür.. Kasten işlenen suçlar bakımından 1 yıl ve altındaki hapis cezaları adli para cezasına çevrilebilirler. Ancak yalan tanıklık suçunun nitelikli halleri bakımından alt sınır 1 yılın üstünde  olduğu takdirde adli para cezasına çevrilemez.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Yapılan yargılama sonucunda verilen hapis cezasının 2 yıl veya daha altında olması ve sanığın kabul etmesi halinde, mahkeme sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verebilir. Bu kararla birlikte, sanık 5 yıl süreyle denetim altına alınır.

5 yıl içinde sanığın tekrar suç işlememesi durumunda, hakkında verilen ceza kaldırılarak düşme kararı verilir. Bu süreç, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla birlikte başlar ve belirlenen denetim süresi içinde suçsuz bir tutum sergileyen sanığın cezasının düşmesiyle sona erer.  HAGB kararı verilebilmesi için bazı şartlar aranmaktadır. Bunlar;

  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
  • Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
  • Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesidir.

Yalan tanıklık suçunda da bu koşulların bulunması halinde HAGB kararı verilebilir. HAGB kararı verildiği takdirde sanık 5 yıl boyunca denetimli serbestlikten yararlanacak ve hapse girmeyecektir.

Cezanın Ertelenmesi

Mahkeme tarafından  hükmedilen cezanın 2 yıl veya daha az hapis cezası olması halinde sanık hakkında hapis cezasının ertelenmesi kararı verilebilir. Cezası ertelenen sanık hakkında 1 yıldan az ve 3 yıldan fazla olmamak üzere denetim uygulanır. Suçu işlediği sırada 18 yaşının altında bulunan çocuklar ve 65 yaşını bitirmiş kişiler bakımından 3 yıl ve altında kalan hapis cezaları bakımından da erteleme kararı verilebilir.

Denetim süresini iyi halli geçiren ve kasten yeni bir suç işlemeyen kişinin cezası infaz edilmiş sayılır. Hapis cezasının ertelenmesi kararı verilebilmesi için aranan şartlar şunlardır:

  • Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
  • Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşmasıdır.

Ertelenmiş ceza süresi boyunca kişi, herhangi bir suç işlemez ve kendisine verilen denetim yükümlülüklerini başarı ile yerine getirirse, hapis cezasının infaz edilmiş olduğu kabul edilir. Ertelenme sonucunda, ilgili kişi hakkında verilen mahkumiyet kararı adli sicil kaydına işlenir.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, usul kaynaklı eksiklikler sebebiyle davanın esastan karara bağlanmamasıdır. Davanın düşmesi şu hallerde mümkündür.

  • Sanığın ölümü,
  • Af,
  • Dava zamanaşımı,
  • Şikâyetten vazgeçme,
  • Önödeme.

Yalan tanıklık suçunda da yukarıda sayılan hallerden birinin varlığı halinde davanın düşmesine karar verilir.

İstinaf ve Yargıtay Süreci

Yalan tanıklık suçunda, yerel mahkeme kararına itirazda bulunmak için istinafa başvurmak mümkündür. Ayrıca, istinaf mahkemesi yani bölge adliye mahkemesi kararına itiraz etmek için de Yargıtay’a başvurmak mümkündür.

İstinaf mahkemesine başvurma süresi, hükmün açıklanma tarihinden itibaren 7 gündür. Hüküm, istinaf yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, 7 günlük bu süre tebliğ tarihinden başlar. Bölge Adliye Mahkemesi, istinaf başvurusu üzerine dosyayı tekrar inceler.

İlk mahkemenin verdiği karar 5 yılın altındaysa, Bölge Adliye Mahkemesinin yani istinaf mahkemesinin verdiği karara itiraz edilemeyecek, yani Yargıtay’a başvurulamayacaktır. Ancak verilen cezanın 5 yılın üzerinde olması ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddedilmesi halinde temyiz yani Yargıtay’a başvurulabilir.

Yargıtay’a yani temyiz yoluna başvurma süresi, istinaf kararı hükmünün açıklanmasından itibaren 15 gündür. Eğer hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, bu süre tebliğ tarihinden başlar.

Sonuç

TCK 272 ile düzenlenen yalan tanıklık suçu çok fazla nitelikli hal barındıran ve kasten işlenen bir suçtur. Karmaşık bir yapıya sahip bir suç olmasından dolayı tespitinin ve savunmasının titizlikle yapılması ve hukuki bir zeminde sunulması gerekir. Dolayısıyla, hukuki durumların tespitinde, delillerin toplanmasında ve sürelerin takibinde uzman bir ceza hukuku avukatına danışmak faydalı olacaktır.

Telefonla Sor