Cebir Suçu ve Cezası
Cebir suçu bir hareketin yapılması veya yapılmaması için kişiye fiziki güç uygulamaktır. Bu suçu işleyen kişilere, kasten yaralama suçundan verilecek hapis cezası, üçte birinden yarısına kadar artırılarak verilir. Bu suç dolayısıyla hakkında işlem başlatılan kişilerin, savunmalarını, öne süreceği delil ya da iddiaları somut ve hukuki şekilde sunmalıdır. Ayrıca, soruşturma ve kovuşturma sürecinin hukuka uygun yürütülmesine dikkat edilmelidir.
İçindekiler
Cebir Suçu Nedir?
Cebir suçu, güç kullanarak kişiyi bir davranışta bulunmaya ya da da bulunmamaya zorlamaktır. Cebir suçunda uygulanan davranışla aynı zamanda kasten yaralama suçunun oluştuğu kabul edilir. Ancak bu suçta yaralamanın amacı kişiye bir şeyi yaptırmak ya da yapmasını engellemektir. Cebir suçu, TCK m. 108’ de düzenlenmiştir.
TCK 108:
“Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması halinde, kasten yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunur.”
Cebir Suçu Nasıl Oluşur?
Cebir suçu, bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için mağdurun bedenine fiziki güç uygulanması ile oluşur. Zor kullanma, mağdura temas ederek gerçekleşebileceği gibi temas olmaksızın bedene zarar verecek araçlar kullanılmasıyla da oluşabilir.
Yargıtay cebir suçu ile alakalı bir olayda, mağdurun kollarını tutmayı, bileğini bükmeyi, belirli bir mesafeden cisim atılmasını ve cisimlere vurulmasını cebir olarak değerlendirmiştir. (Yargıtay 4. CD., E. 2009/26 K.2011/915 T. 2.2.2011)
Suçun oluşması mağdurun direncini kırmaya yönelik zorlayıcı davranışlarla gerçekleşir. Örneğin; miras payından yoksun bırakmak için kişiye zorla parmak bastırılması, mağdurun itilerek etkisiz hale getirilmesi cebir suçunu oluşturur.
DİKKAT: Bu suçu tipinde, mağduru bir davranışa zorlamak için o anda fiziki güç uygulanması gerekir. Eğer bir davranışta bulunulmazsa, mağdura veya yakınlarına gelecekte zarar vereceğinin bildirmesiyle cebirden değil, tehdit suçundan bahsetmek mümkündür.
Cebir Suçu Cezası
Cebir suçu cezası, kasten yaralama suçundan verilecek hapis cezasının üçte birinden yarısına kadar artırılmış halinin verilmesidir.
Kasten yaralama suçu 1 ila 3 yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılır. Cebir suçu cezası da bu cezaya göre belirlenir. Örneğin, 1 yıl hapis cezası verilecek kasten yaralama ile cebir suçu işlenmişse halinde ceza takdiren, kasten yaralamanın yarısı oranında artırılırsa 1 yıl 6 ay hapis cezasına hükmedilir.
Kanunda cebir suçu için cezayı artıran ya da azaltan nitelikli hallere özel olarak yer verilmemiştir. Ancak cezasının tespiti kasten yaralama suçunun işlenme şekline bağlı olarak yapılır.
Cebir Suçunda Teşebbüs, İştirak ve İçtima
Teşebbüs, failin suç işlemek için harekete geçmesi ancak elinde olmayan sebeplerle sonucu elde edememesi halidir. Bu kapsamda, cebir suçuna teşebbüs mümkündür. Fail suçun oluşması için cebir kullanmak için harekete geçmiş ancak kontrolü dışındaki nedenlerle eylemi yarıda kaldıysa suça teşebbüs etmiş olacaktır.
Örneğin, çalışmasını istemediği eşinin gitmesini engellemek için fail silahını alır. Bunu gören arkadaşı tarafından silahın elinden alındığı ve eşinin evden çıktığı durumda cebir teşebbüs aşamasında kalmıştır.
İştirak, bir kişinin işleyebileceği suçu, birden fazla kişinin işbirliği içerisinde işlemesidir. Bu kapsamda, cebir suçunda iştirak mümkündür. Faili bu suçu işlemeye teşvik eden veya fail, mağduru zorlarken ona hareketlerinde yardım eden kişiler iştirak kapsamında ayrı ayrı cezalandırılır.
Yargıtay cebir suçu ile alakalı bir olayda, sahnede konuşma yapılırken protesto amaçlı gelen dernek üyelerinin mağduru hedef alarak sloganlar eşliğinde sahneye çok sayıda yumurta atmaları sonucu sanıkların eylemi birlikte gerçekleştirdiğine ve olayın iştirak kapsamında değerlendirileceğine karar vermiştir. (Yargıtay 4.CD, E.2009/26, K.2011/915, T. 2.2.2011)
İçtima, kişinin eylemi ile birden fazla suç işlemesi, ancak kendisine sadece tek bir suçtan ceza verilmesidir. Cebir suçunda bulunan zor kullanma eylemi, diğer birçok suçun unsurlarından birini oluşturur. Örneğin yağma suçunda, mağdura karşı zor kullanılır. Ancak bu durumda cebir, yani zor kullanmak, yağma fiilini gerçekleştirmek için bir araçtır. İşte bu ve bunun gibi durumlarda, kişiler ayrıca cebir suçundan dolayı cezalandırılmaz.
Yargıtay’a göre de, cebir bir başka suçun unsuru olduğunda, bu suçu işleyen fail cebirden değil ilgili suçtan cezalandırılır. Bu bağlamda cebir eylemi, yağma suçu için sadece bir araç olduğundan ayrı suç olarak değerlendirilmez. Bu sebeple kişiye yağma suçuna ek olarak cebirden ceza verilmez. (Yargıtay C.G.K., E. 2010/6-63 K.2010/102 T. 4.5.2010)
Cebir Suçunda Soruşturma Aşaması
Cebir suçunda soruşturma aşaması, savcılığın suç şüphesini öğrenmesinden başlayarak iddianamenin mahkemece kabulüne kadar geçen evredir. Soruşturma aşamasında suça ilişkin tüm deliller toplanır ve koruma altına alınır.
Cebir suçunun soruşturma aşamaları şunlardır:
- Şikâyet- İhbar,
- Gözaltı,
- Delillerin Toplanması,
- İfade ve Sorgu,
- Uzlaşma,
- Adli Kontrol.
Şikâyet- İhbar
Şikayet, suçun mağduru tarafından yapılan ve yetkili makamları suça ilişkin fiillerden haberdar etme amacı taşıyan bildirimdir. İhbar ise suçla ilgisi olan yahut olmayan herhangi bir kişi tarafından yapılan suç bildirimidir.
Cebir suçunun soruşturulması şikâyete tabi değildir. Dolayısıyla herhangi bir kişi tarafından yapılan bildirim ile de soruşturma başlatılabilir. Bu sebepten ötürü, cebir suçunda şikayetten vazgeçmek mümkün değildir. Suçun mağduru şikayetinden vazgeçse dahi soruşturma ve kovuşturma aşamaları devam etmektedir.
İşlenen suçu mağdur, fail veya suçla ilgisi olmayan üçüncü kişiler de bildirebilir. İhbar savcılığa ya da polise yapılabilir. Bunun yanında valiliğe, kaymakamlığa ve mahkemeye de ihbar yapılabilir. Yapılan bu ihbarlar ise yine savcılığa gönderilir. İhbar için süre şartı yoktur, zamanaşımı süresi geçmemek şartıyla her zaman yapılabilir.
Gözaltı
Gözaltı, yakalama kararı ya da fiili yakalama sonrası ele geçirilen kişinin geçici olarak alıkonulmasıdır. Gözaltı kararını Cumhuriyet savcısı verir. Bu kapsamda gözaltına alma şartları şunlardır:
- Gözaltına alma tedbirinin soruşturma açısından zorunlu olması,
- Kişinin suç işlediğini gösteren somut delillerin olmasıdır.
Gözaltı süresi yakalama anından itibaren 24 saattir. Ancak buna yakalama yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için en fazla 12 saate kadar yol süresi de eklenebilir. Yol süresi ayrıca hesaplanır ve 24 saatlik çekirdek sürenin üzerine eklenir. Bireysel işlenen cebir suçunda gözaltı süresi uzatılamaz.
Kişi hakkında verilen gözaltı kararına karşı itiraz edilebilir. Gözaltı kararına veya gözaltı süresinin uzatılmasına itiraz; şüpheli, müdafisi, eşi, birinci derece ve ikinci derecede olan kan hısımları tarafından yapılabilir. Cumhuriyet savcısının verdiği gözaltı kararına itirazlar, sulh ceza hakimliğine yapılır.
Delillerin Toplanması
Delil toplanması, suçun oluşup oluşmadığı hususunda kanaat oluşturmaya yarayan ispat araçlarının ortaya koyulmasıdır. Bu kapsamda delillerin toplanması Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturmanın her aşamasında yapılır. Ardından toplanan deliller muhafaza altına alınır.
Soruşturma yapılırken sadece aleyhe deliller toplanmaz. Savcı şüphelinin hem lehine hem de aleyhine olacak tüm delilleri toplar.
Hukuka aykırı delil, hukuk ve ceza yargılamalarında Anayasaya, kanunlara, temel hak ve özgürlüklere aykırı bir biçimde elde edilmiş delildir. Hukuka aykırı görülen deliller hükme esas alınamazlar. Savcı iddianamede hukuka aykırı delile dayanamaz, hakim de bu delillere dayanarak hüküm veremez.
İfade ve Sorgu
İfade, soruşturma aşamasında şüphelinin polis ya da savcı tarafından suçla ilgili beyanlarının dinlenmesidir. Sorgu ise şüpheli veya sanığın hâkim tarafından dinlenilmesidir. Soruşturma aşamasında şüphelinin sorgusu savcı talebiyle sulh ceza hâkimi tarafından yapılır. Kovuşturma evresinde sanığın sorgusu görevli mahkeme tarafından yapılır.
İfade ve sorgu sırasında şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehdit gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz.
Ayrıca kolluk kuvveti tarafından alınan ifadelerin mahkemede hükme esas alınması için ya müdafi huzurunda alınması ya da hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından ifadenin doğrulanması gerekir.
İfade ve sorgu failin olaya ilişkin savunmalarını içerir. Ayrıca, burada verilen beyanlar mahkeme huzurunda yapılacak yargılamanın seyrini değiştirebilecek önemli unsurlardan biridir. Bu yüzden ifadenin hukuki bilgi ve deneyimi olan biri eşliğinde verilmesi yararlı olacaktır. Aksi halde şüphelinin ifadesinin aleyhinde kullanılması gündeme gelebilir. Bu tarz sonuçların meydana gelmemesi için alanında uzman ceza avukatına danışmasında faydalı vardır.
Uzlaşma
Uzlaşma, mağdur ve failin kabul etmeleri hâlinde, tarafsız bir üçüncü kişinin yardımıyla, suç dolayısıyla ortaya çıkan uyuşmazlığın çözülmesi sürecidir. Bu kapsamda, cebir suçunda uzlaşma mümkün değildir.
Adli Kontrol
Adli kontrol, şüpheliyi gözetim ve denetim altına almak için ona çeşitli yükümlülükler veren, tutuklamaya alternatif koruma tedbiridir. Adli kontrol şartları şunlardır:
- Şüpheli veya sanık hakkında kuvvetli suç şüphesi olmalı,
- Dosyada somut deliller mevcut bulunmalı,
- Bir tutuklama nedeni bulunmalı,
- Somut durumda adli kontrol tedbiri uygulaması tutuklamaya göre daha ölçülü olmalıdır.
Yukarıda açıklanan unsurların varlığı halinde, cebir suçunda kişi hakkında adli kontrol verilmesi mümkündür. Bu bağlamda, cebir suçunda kişi hakkında verilebilecek adli kontrol en yaygın yükümlülükleri şunlardır:
- Yurt dışına çıkamamak,
- Hâkim tarafından belirlenen yerlere (mahkeme, jandarma, polis karakolu vb.) belirli aralıklarla başvurmak, imza atma veya rapor verilmesi,
- Uyuşturucu ve uyarıcı maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla tedavi tedbirlerine tâbi olmak,
- Silah bulundurmamak veya taşımamak.
DİKKAT: Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde adli kontrol süresi 2 yıldır. Ağır cezanın görev alanındaki işlerde ise en çok 3 yıldır.
Adli kontrol kararına itirazlar, kararın tebliğinden veya yüz yüze verilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılır. İtiraz, kararı veren makama yapılır. Şüphelinin kendisi, avukatı ya da eşi adli kontrol kararına itiraz edebilir.
Tutukluluk
Tutukluluk, suç işlediği konusunda kuvvetli şüphe bulunan kişinin özgürlüğünün kısıtlandığı geçici koruma tedbiridir. Bu bağlamda, bir kimse hakkında tutukluluk kararı verilebilmesi için aranan şartlar şunlardır:
- Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut kanıtların bulunması gerekmektedir,
- Bir tutuklama nedeninin bulunması gerekir. Tutuklama nedenleri, şüpheli veya sanığın kaçma, delilleri karartma ya da tanık veya mağdura baskı yapma şüphesi,
- Cezanın üst sınırı 2 yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiriyorsa tutuklama kararı verilebilir. Sadece adli para cezası gerektiren hallerde verilemez.
Hakkında tutukluluk kararı verilen kişi, bu karara karşı itiraz etme hakkına sahiptir. Cebir suçu dolayısıyla verilen tutuklama kararından itibaren 7 gün içinde şüpheli ya da müdafisi tarafından tutuklamaya itiraz edilebilir. Yapılacak itiraz kararı veren hâkimliğin yargı çevresi içerisinde görev yaptığı Asliye Ceza Mahkemesine yapılır.
Asliye cezanın görevine giren cebir kapsamında değerlendirilen suç için tutukluluk süresi 1 yıldır. Fakat, 1 yıllık süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek 6 ay daha uzatılabilir.
Cebir Suçunda Soruşturma Sonucunda Verilebilecek Kararlar
Cebir suçu soruşturması sonucunda verilecek kararlar şunlardır:
- Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK),
- Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK),
- Savcının toplanan deliller sonucu iddianameyi düzenleyerek kamu davası açması, kararları verilebilir.
Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)
Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar ya da şikayet konusu olayın suç oluşturmadığının araştırma gerektirmeksizin açıkça anlaşıldığı durumlarda savcılık tarafından verilen karardır.
Soruşturmanın mecburiliği ilkesi gereği kural olarak savcı, yapılan her suç başvurusunu değerlendirmek zorundadır. Ancak soruşturmanın başlatılabilmesi için basit (başlangıç) şüphenin varlığı aranır. Basit şüphenin olmadığı durumlarda savcı SYOK kararı verir.
Cebir suçu için yapılan soruşturma sonucunda, soruşturmaya yer olmadığı kararı verilirse, kişi hakkında soruşturma başlatılmadığı için, kendisine şüpheli sıfatı verilemez.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)
Kovuşturmaya yer olmadığı kararı şu sebeplerle verilir:
- Cumhuriyet savcısının soruşturma sonucunda kamu davası açmak için yeterli delil elde edememesi,
- Suçun kovuşturma olanağının bulunmamasıdır.
Suçun kovuşturma olanağının bulunmaması, suçun unsurları ya da muhakeme şartlarının eksikliğinde söz konusu olur. Örneğin zamanaşımı süresinin dolması, iznin gerçekleşmemesi, şüphelinin ölümü gibi şartlardaki eksiklikler, cebir suçunda KYOK kararı verilmesine neden olabilir.
Cebir suçu için yapılan soruşturma sonucunda, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilirse, artık kişinin şüpheli sıfatı da ortadan kalkar. Aynı olaydan ötürü yeni delil ortaya çıkmadığı sürece tekrar soruşturma başlatılamaz.
İddianamenin Düzenlenmesi
İddianamenin düzenlenmesi, Cumhuriyet savcısının soruşturma sonunda yeterli şüphe oluşturacak somut delillere ulaşmasıyla yazılı belge düzenlemesidir. Böylelikle, savcı toplanan delilleri takdir ederek yeterli şüphe oluştuğuna kanaat getirdiğinde kamu davasını açmış olur. İddianamenin kabulüyle soruşturma aşaması sona erer ve kovuşturma aşaması başlar. Bundan sonra şüpheli, sanık sıfatını alır.
Cebir Suçunun Savunulması
Cebir suçunun savunulması, dava konusu hakkındaki beyanların yazılı ya da sözlü olarak ileri sürülmesidir. Bu kapsamda, cebir suçunun savunması için öne sürülebilecek hususlara örnekler şunlardır:
- Lehe delillerin toplanması,
- Aleyhe delillerin çürütülmesi,
- Usule aykırılıkların ileri sürülmesi,
- Masumiyet karinesi iddiası,
- Delillerin ispat gücünün tartışılması,
- Hukuka aykırı delillerin tespiti ve karar esas adlandırılması,
- Suçun vasfının yanlış değerlendirildiği iddiası,
- Suçun unsurlarının yanlış değerlendirildiğini iddiası,
- Cezayı indiren veya tamamen kaldıran sebeplerinin ileri sürülmesi,
- Şahsi cezasızlık sebeplerinin ileri sürülmesi,
- Dosyaya özel diğer savunmalar.
Savunma yargılamanın en temel noktalarından birisidir. Kişi, haklarını savunma yaparak koruyabileceği için savunma sebepleri usulüne uygun şekilde yapılmalıdır. Kişi lehine delillerin, sürelerin doğru tespit edilip ileri sürülmesi gerekir. Bu nedenle alanında uzman bir ceza hukuku avukatına danışılması faydalı olacaktır.
Cebir Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması
Cebir suçunda ceza yargılaması aşaması, savcının hazırladığı iddianamenin kabul edilmesiyle başlayan mahkeme sürecidir. Böylece kovuşturma aşamasına geçilmiş olur.
Kovuşturma aşaması, iddianamenin kabulü ile başlayan, hüküm verilmesiyle son bulan yargılama sürecidir. Mahkeme iddianameyi değerlendirdikten sonra iadesini gerektiren bir sebep yoksa kovuşturma evresine geçer. Kovuşturma evreleri şunlardır:
- Duruşma hazırlığı,
- Duruşmaların yapılması,
- Delilerin tartışılması,
- Karar (hüküm) verilmesidir.
Duruşma Hazırlığı Evresi
Duruşma hazırlığı evresi, mahkemenin iddianameyi kabul etmesinden duruşmalar başlayana kadar geçen süreçtir. Bundan sonra suçun faili, şüpheli değil sanık olarak adlandırılacaktır.
Mahkeme iddianameyi kabul ettikten sonra duruşma gününü belirler. Duruşma günü, duruşmada hazır bulunması gereken kişilere bildirilir. Sanığa iddianame ile birlikte çağrı kağıdı gönderilir. Çağrı kağıdında duruşma günü belirtilir ve sanığın mazaretsiz olarak duruşmaya katılmaması halinde zorla getirileceği yazılır. Eğer sanığın müdafisi varsa ya da zorunlu müdafi atanmışsa duruşma günü müdafiye bildirilir.
Sanık davet etmek istediği tanık ve bilirkişilerin adlarını mahkemeye bildirir. Tanık veya bilirkişilerin dinlenmesi için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısına, suçtan zarar görene, vekiline, sanığa ve müdafiine bildirilir.
Duruşma Evresi
Duruşma evresi, sanık, müdafii, tanık veya bilirkişi gibi duruşmada hazır bulunanların tespit edilmesiyle başlar. Mahkeme başkanı iddianamenin kabulü kararını okuyarak duruşmanın başladığını açıklar. Sonrasında sanığın kimliği saptanır, iddianamedeki suçlamanın niteliği sanığa anlatılır. Sanık hazır olduğunda sorgusu yapılır ve olaya ilişkin savunması dinlenir.
Suçun mağduru duruşmaya geldiyse onun beyanları dinlenir ve davaya katılmak isteyip istemediği sorulur. Sanık müdafii ve mağdurun vekili olaya ilişkin hukuki açıklamalarını mahkemeye sunabilir. Ayrıca sanığa, suçtan zarar görene, tanığa ya da bilirkişiye doğrudan soru sorabilirler. Ardından karar vermeye elverişli tüm deliller ortaya konulur.
Delillerin Tartışılması ve Karar Evresi
Mahkeme toplanan delilleri değerlendirir ve tartışmaya açar. Taraflar delillere ilişkin beyanlarını sunar. Ardından Cumhuriyet savcısı dosyanın esasına ilişkin mütalaasını verir. Sanığa ve avukatına mütalaaya karşı savunmalarını sunmak için süre verilir. Mütalaaya savunmalar alındıktan sonra karar evresine geçilir. Karar verilmeden sanığa son sözü sorulur ve hakimin hüküm vermesiyle ceza yargılaması son bulur.
Cebir Suçunda Zamanaşımı
Cebir suçunda dava zamanaşımı, TCK m.66’ya göre 8 yıldır. Cebir suçunda ceza zamanaşımı ise TCK 68’e göre 10 yıldır.
Dava zamanaşımı suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ceza zamanaşımı süresi ise hükmün kesinleştiği günden itibaren işlemeye başlar.
Zamanaşımı sürelerinin geçmesi, şüpheli bakımından soruşturma yapılmasına ve kamu davası açılmasına engeldir. Sanık hakkında açılmış kamu davası zamanaşımı süresi geçerse devam etmez. Bu sürelerin geçmesi devletin cezalandırma yetkisini engelleyici nitelik taşır.
Cebir Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar
Cebir suçunda mahkemenin verebileceği kararlar şunlardır:
- Beraat,
- CYOK,
- Mahkûmiyet,
- Adli Para Cezasına Çevirme,
- HAGB,
- Cezanın Ertelenmesi,
- Davanın Düşmesi.
Beraat
Beraat, yapılan yargılama sonucunda sanığın suçsuz bulunduğuna ilişkin verilen karardır. Cebir suçunda sanık hakkında beraat kararı şu hallerde verilir:
- Yüklenen fiilin suç olarak tanımlanmaması,
- Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmemesi,
- Suç sanık tarafından işlenmiş olmasına rağmen olayda hukuka uygunluk nedeni bulunması.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, fiil suç teşkil etmeye devam etmesine rağmen failde bulunan belli sebepler dolayısıyla verilen karardır. Cebir suçunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı, şu sebepler dolayısıyla verilebilir:
- Yaş küçüklüğü,
- Akıl hastalığı,
- Sağır ve dilsizlik hali,
- Zorunluluk hali
- Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması halleri, CYOK verilmesi nedenlerindendir.
Mahkûmiyet
Mahkumiyet, sanığın üstüne atılan suçu işlediği şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlandığında mahkemenin verdiği hükümdür. Mahkûmiyet ifadesi, sanığa hapis cezası ya da adli para cezası verildiği anlamına gelir. Dolayısıyla sanığın üzerine atılı suçu işlediği tespit edilirse, cebir suçundan dolayı hakkında mahkumiyet kararı verilecektir.
Tekerrür, bir suçtan dolayı ceza alan failin belli bir süre içinde yeniden suç işlemesidir. Sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanırsa işlediği ikinci suçta daha ağır uygulamalarla karşılaşır. Tekerrür şartları şunlardır:
- Fail daha önce işlenen bir suçtan mahkum olmalıdır.
- İşlenen ilk suçun cezası kesinleşmiş olmalıdır. (Bu durumda cezanın çekilmiş olması aranmaz.)
- Fail ilk suçun ardından belli bir süre içinde ikinci bir suç işlemelidir.
Fail 5 yıldan fazla hapis cezası aldıysa 5 yıllık tekerrür süresi vardır. Bu sürenin içinde fail yeniden suç işlerse ikinci suçta tekerrür hükümleri uygulanır. 5 yıl ve altındaki hapis cezalarında tekerrür süresi 3 yıldır. Bu süreler, önceki cezanın verildiği tarihte değil infaz edildiği yani hapis cezasının sona erdiği tarihte başlar.
Tekerrür sonucunda kişiye daha ağır infaz kuralları uygulanır. Böylece hükümlü cezaevinde daha fazla süre kalır. Eğer işlenen ikinci suçta adli para cezası veya hapis cezası öngörülüyorsa, hapis cezasına karar verilir. İkinci suç infaz edildikten sonra da denetimli serbestlik hükümleri uygulanır.
İyi hal indirimi, ceza yargılaması sonunda verilen cezanın kişiye özgü sebeplerle indirilmesidir. Bu sebepler, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, cezanın geleceğine etkisi ve yargılama sırasındaki tutum ve davranışlarıdır. İyi hal indirimi hakim tarafından takdir edilen indirimdir ve zorunlu olarak uygulanmaz. Cebir suçunda iyi hal durumunda cezanın altıda biri oranında indirim yapılabilir.
Adli Para Cezasına Çevirme
Adli para cezasına çevirme, belli şartların sağlanması halinde hapis cezası yerine adli para cezasına karar verilmesidir. Bu kapsamda adli para cezasına çevirme şartları şunlardır:
- Kasten işlenen suçlarda hükmedilen hapis cezası 1 yıl ve altında olmalıdır. Taksirle işlenen suçlarda ceza sınırı yoktur.
- Hükmolunan ceza 30 gün ve altındaysa zorunlu olarak para cezasına çevrilir.
- Hapis cezasının para cezasına çevrilmesi için suçlunun kişiliği, ekonomik durumu, davranışları ve suçun işlenmesindeki özellikler hakimde bu yönde takdir oluşturmalıdır.
- Suçta tekerrür söz konusu olmamalıdır.
Yukarıda sayılan şartların gerçekleşmesi durumunda, verilecek ceza adli para cezasına çevrilebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında verilecek hükmün belli bir süre sonuç doğurmaması ve şartlara uyulduğu takdirde cezanın ortadan kaldırılmasıdır. Bu bağlamda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için şu şartlar gereklidir:
- 2 yıl ve daha az hapis veya adli para cezasına karar verilmiş olmalıdır,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suç dolayısıyla kesinleşmiş mahkumiyeti olmamalıdır,
- İşlenen suç nedeniyle doğan zararın giderilmesi gereklidir,
- Mahkemede sanığın tekrar suç işlemeyeceği kanaati oluşmalıdır.
Mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verirse verilen ceza infaz edilmez. Ancak sanık 5 yıl denetim altında tutulur. Denetim sürecinde sanığın belli yerlere gitmesinin yasaklanması, mesleki eğitim programlarına devam etmesi şeklinde yükümlülükleri olur. Sanık bu süreçte yükümlülüklerini yerine getirmezse veya yeni bir suç işlerse geri bırakılan mahkumiyet cezası infaz edilir.
Cezanın Ertelenmesi
Cezanın ertelenmesi, hükümlünün belli bir süre denetim altında tutularak cezanın cezaevi dışında infaz edilmesi anlamına gelmektedir. Hapis cezasının ertelenmesi, hükmedilen hapis cezasının infazının belli bir süre şartlı olarak ertelenmesi halidir. Eğer fail bu sürede yeni bir suç işlemezse önceki suçu da işlenmemiş sayılır.
Cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için şartlar aranır:
- Hükmedilen hapis cezası 2 yıl veya daha az süreli olmalıdır,
- Mahkum daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olmalıdır,
- Mahkumun yeniden suç işlemeyeceği konusunda mahkemede kanaat oluşması gerekir,
- Erteleme mağdurun ya da kamunun uğradığı zararın giderilmesi şartına bağlanabilir.
Kanunda hapis cezası ertelenen fail için 1 yıldan 3 yıla kadar denetim süresi öngörülmüştür. Denetim süresini yükümlülüklerine uygun geçiren mahkum, hapis cezasını tamamlamış gibi sayılır. Hükümlünün adli siciline suç kaydı işlenir. Cezası ertelenen mahkum, eğer denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlerse erteleme kararı geri alınır ve hapis cezası uygulanır.
Davanın Düşmesi
Kanununda yer alan düşme sebeplerinin ortaya çıkması halinde yargılamanın sonu beklenmeden düşme kararı verilir. Davanın düşmesi, sanığın ölümü, af, dava zamanaşımı, şikâyetten vazgeçme ve önödeme hallerinde mümkündür.
Cebir Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci
Cebir suçunda mahkemenin verdiği karara karşı istinaf mahkemesinde itiraz edilebilir. İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu karara karşı kararın tebliği veya sözlü olarak mahkemede bildirilmesinden itibaren 7 gün içerisinde istinafa başvurulur. İstinaf mercii, Bölge Adliye Mahkemesidir.
Mahkemenin verdiği karar 5 yılın altındaysa, istinaf mahkemesinin verdiği karara karşı Yargıtay’a başvurulamaz. Ancak verilen cezanın 5 yılın üzerinde olması ve istinafta bozma kararı verilmemesi halinde Yargıtay’a başvurulabilir. Yargıtaya başvurular, istinaf mahkemesi kararının tebliğinden itibaren 15 gün içinde yapılır.
Sonuç
Cebir suçu nedeniyle kişiye ceza verilebilmesi için kanunen aranan şartların bulunması gerekir. Bu kapsamda, kişinin savunma hakkını hukuki şekilde kullanması ve süreç içerisinde öne süreceği iddiaları da somut bir şekilde sunması gerekir. Aksi halde daha ağır tedbir ve cezalara hükmedilmesi durumuyla karşılaşılabilir. Bu nedenle sürecin bir ceza hukuku avukatıyla takip edilmesinde yarar vardır.