Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Dolandırıcılık suçu; Türk Ceza Kanununda Malvarlığına Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenen bir suç tipidir. Dolandırıcılık suçu ile korunan hukuki yarar kişinin iyi niyeti, güveni ve malvarlığı değerleridir. Bu suçun faili herhangi biri olabilmektedir. Suçun temel halinin işlenmesi durumunda 5 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezasına mahkumiyet söz konusu olmaktadır.

İçindekiler

Dolandırıcılık Suçu Nedir?

Dolandırıcılık suçu; failin, bir kişiye karşı hileli davranışlar göstererek onun ya da bir başkasının zararına olacak şekilde, kendisine ya da başkasına ekonomik yarar sağlaması sonucu oluşan suçtur. Dolandırıcılık suçunun temel hali TCK m.157’de düzenlenmektedir. 

TCK m.157:

‘’(1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.’’ 

Dolandırıcılık Suçu Nasıl Oluşur?

Dolandırıcılık suçu; failin, ekonomik menfaat elde etmek amacıyla, hileli davranışlarla mağduru aldatması sonucu oluşur.

Hile; aldatma, yanıltma, kişiyi hataya düşürme anlamlarına gelmektedir. Dolandırıcılık suçunun meydana gelmesi için fail hileli davranışlarda bulunarak karşı tarafın iradesinin, kendi istediği yönde şekillenmesine neden olmalıdır.

Dolandırıcılık suçunun oluşması için gerekli olan bir diğer koşul ise failin kendisine ya da bir başkasına yarar sağlamış olmasıdır. Manevi boyuttaki duygusal yararlar dolandırıcılık suçunun oluşumunda etkili değildir.

Örneğin, bir kişinin boynundaki kolye imitasyon olduğu halde arkadaşlarına bunu altın olarak söyleyip onların dikkatlerinin çekmek isterse bu durumda dolandırıcılık suçu oluşmaz. Çünkü kişinin bir başkasının malvarlığı üzerinde tasarruf etmeye yönelik bir eylemi bulunmamaktadır. 

Bir diğer örnek olarak, satılacak bir aracın kilometre değerlerini değiştirmek, ya da ucuz bir kumaştan üretilen elbisenin ipek kumaş olduğunu söyleyerek alıcıya satmak durumlarında dolandırıcılık suçu oluşacaktır. 

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda, failin gerçek kilometresi 242 bin kilometrede olan aracı 74 bin kilometrede olarak yazıp sahibinden. com adresine koyduğu ancak araç satıldıktan sonra muayene esnasında aracın gerçek kilometresinin anlaşılması üzerine dolandırıcılık suçunun oluştuğuna hükmedilmiştir. (Yargıtay 15. CD. 2017/29984 E. 2020/12229 K.) 

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun verdiği bir kararda yol kenarında bekleyen sanığın arabası ile geçen mağdura dur işareti yapması ve aralarında 40 TL karşılığında cinsel ilişkiye girme konusunda anlaşmaları ancak sanığın parayı aldıktan sonra ortadan kaybolduğu olayda dolandırıcılık suçu meydana gelmiştir. (Yargıtay CGK. 2015/23-1072 E. 2018/633 K.)

Dolandırıcılık suçunun meydana gelmesi için son koşul ise mağdurun fail tarafından kasten aldatılmış olmasıdır. Yani failin hileli davranışları ile mağdurun aldatılması hususunda bir nedensellik bağı olmalı, fail fiillerini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmiş olmalıdır. 

Yargıtay hileli davranışın hangi durumlarda aldatıcı nitelikte olduğuna dair bir nitelik olmadığını her mahkemenin bunu somut olay özelinde değerlendirmesi gerektiğini belirtmiştir. (Yargıtay 15. CD. 2015/14138 E. 2015/30884 K.) 

Eğer ki failin hileli davranışlarına rağmen mağdur buna aldanmamışsa; örneğin fail zor kullanarak bir yarar elde etmişse yağma, mağdurun rızası haricinde onun taşınır bir malını faydalanmak suretiyle almışsa hırsızlık suçu meydana gelir. 

Dolandırıcılık Suçunun Cezası

Dolandırıcılık suçunun cezası 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezasıdır.  

Dolandırıcılık suçu sonunda hem hapis cezası hem de adli para cezasına birlikte hükmedilecektir. Suçun nasıl ve kim tarafından işlendiğine göre ceza süresi artabilir veya azalabilir. Ayrıca suçta cezayı artıran veya azaltan nitelikli haller söz konusu olabilir. Tüm bu ihtimaller dahilinde verilecek olan cezayı hakim tayin eder.

Dolandırıcılık Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Halleri ve Cezası 

Dolandırıcılık suçunun cezayı artıran nitelikli halleri TCK m.158’de sayılmıştır. Sayılan bu durumların varlığı halinde suçun temel haline göre daha fazla cezaya hükmedilecektir. 

TCK m.158:

‘’(1) Dolandırıcılık suçunun; 

a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle, 

b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle, 

c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle, 

d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,

 e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak, 

f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,

 g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, 

h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında, 

i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle, 

j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,

 k) Sigorta bedelini almak maksadıyla, 

 l) (Ek: 24/11/2016-6763/14 md.) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle, 

İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/19 md.; Değişik: 3/4/2013-6456/40 md.) Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. 

(3) (Ek fıkra: 24/11/2016-6763/14 md.) Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır. ‘’

Suçun Dini İnanç ve Duygular İstismar Edilmesi Suretiyle İşlenmesi 

Dolandırıcılık suçunun dini inanç. ve duyguları istismar etmek suretiyle işlenmesi halinde 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. 

Bu nitelikli halin meydana gelmesi için dini inanç ve duygular aldatma amacıyla kötü niyetli bir şekilde kullanılmalıdır. Bunun sonucunda ise haksız bir yarar sağlanmış olmalıdır.

Örneğin toplumda sıkça rastladığımız muska, fal, büyü gibi araçlarla dini duygular istismar edilerek dolandırıcılık suçu meydana gelebilmektedir. Fail bu vasıta ile haksız ekonomik yararlar elde etmektedir. 

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun vermiş olduğu bir kararında dolandırıcılık suçunun dini inanç ve duyguları istismar suretiyle gerçekleşmesine bazı örnekler verilmiştir. Bunlar: 

  • Fitre ve zekat adı altında hileyle para toplanması,
  • Cami yapılacağından bahisle para toplanması,
  • Kilise ya da cem evi için yardım parası toplanması,
  • Cenaze sonrası Kuranı Kerim okunacağı,
  • Dua okumak için değerli bir eşya gerektiği, 
  • Ölmüş kişiler için hayır yapılacağından bahisle para toplanması.

Sayılan bu gibi durumlar kişilerin iyilik yapma duygularını istismar ediyorsa TCK m.158/1-a kapsamında dolandırıcılık suçunun cezayı artıran nitelikli hali meydana gelecektir. (Yargıtay CGK. 2014/15-399 E. 2015/272 K.)

Kişinin İçinde Bulunduğu Tehlikeli Durum veya Zor Şartlardan Yararlanmak Suretiyle Dolandırıcılık Suçunun İşlenmesi

Dolandırıcılık suçunun kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. 

Tehlikeli durum veya zor şartlara örnek olarak; deprem esnasında sizi kurtaracağını söyleyerek para alan kimse, hastanede ameliyat olan kişinin yakınlarından yüklü miktarda para istemek gibi durumlar verilebilir.

Yargıtayın bu konudaki görüşü, maddede belirtilen zor şartlar ibaresinin, mağdurun esas alınmak suretiyle her somut olay özelinde ayrıca değerlendirilmesi gerektiği yönündedir. (Yargıtay CGK. 2014/598 E. 2017/31 K.) 

Ayrıca Yargıtay uygulamalarında görülen bir diğer husus; mağdurun bizzat tehlikeli veya zor şartlar altında iç içe olmasının zorun olmadığıdır. Yani mağdurun yakını veya tanıdığı bir kişinin tehlikeli yahut zor durumda olması halinde de nitelikli hal meydana gelecektir. (Yargıtay 15. CD. 2014/10993 E. 2014/12342 K.)

Kişinin Algılama Yeteneğinin Zayıflığından Yararlanmak Suretiyle Dolandırıcılık Suçunun İşlenmesi 

Dolandırıcılık suçunun kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. 

Algılama yeteneği olmayan veya zayıf olan  kişiler normal insanlara göre daha az şüphecidir ve onlara karşı bu suçun işlenmesi daha kolaydır. Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığı farklı nedenlerden kaynaklanabilir. 

Yargıtayın kabulüne göre bazı algılama yeteneği zayıflıkları şunlardır; kişinin yaşının küçük olması, akıl hastalığının bulunması, duyu organı yetersizliği, ileri derecede yaşlılık gibi nedenler olabileceği gibi uyuşturucu uyarıcı madde yahut sarhoşluk etkisi nedeniyle de söz konusu olabilir. (Yargıtay 15. CD. 2012/18237 E. 2014/11571 K.)

Eğer ki kişi 12 yaşını doldurmamışsa bu durumda aldatmadan söz edilemez çünkü bu kişilerin herhangi bir cezai sorumluluğu yoktur. Failin bu yaş grubundaki çocuklara karşı hileli davranışlarda bulunarak bir yarar elde etmesi sonucunda dolandırıcılık suçu değil hırsızlık suçu meydana gelecektir. 

Kamu Kurum Ve Kuruluşlarının, Kamu Meslek Kuruluşlarının, Siyasi Parti, Vakıf veya Dernek Tüzel Kişiliklerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçunun İşlenmesi

Dolandırıcılık suçunun kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi durumunda 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. 

Kamu kurumları insanların diğer kurumlara göre daha kolay güvendiği; siyasi partiler, kamu iktisadi teşebbüsleri, vakıflar veya derneklerdir. Ayrıca üniversiteler, belediyeler, köyler de örnek verilebilecektir. 

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda noterler kamu kurumu olarak sayılmamıştır. (Yargıtay 15. CD. 2013/6483 E. 2016/3036 K.) 

Kurumların araç olarak kullanılması nitelikli halin meydana gelmesi açısından önem arz etmektedir.

Örneğin Nüfus Müdürlüğü açısından kimlik kartı, Tapu Müdürlüğü açısından tapu senedi, emniyet Müdürlüğü açısından ruhsat veya plakalar dolandırıcılık suçunun işlenmesinde birer araç olabilir. 

Dolandırıcılık Suçunun Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına İşlenmesi 

Dolandırıcılık suçunun kamu kurum ve kuruluşlarının zararına işlenmesi durumunda verilecek olan ceza hapis cezasının alt sınırı 4 yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin 2 katından az olamaz.

Bu nitelikli hal kapsamında ilgili kurumun maddi anlamda bir zararının bulunması gerekmektedir. Örneğin sahte olarak düzenlenmiş belgelerle SGK’dan yaşlılık aylığı veya KYK’dan burs alınırsa bu nitelikli hal meydana gelecektir. 

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda ise kişinin babasının yetim maaşını alabilmek amacıyla eşinden boşanması ancak eşiyle aynı evde yaşaması durumunda gerçekleşen bu fiil dolandırıcılık suçunu oluşturmaz. (Yargıtay CGK. 2012/15-1363 E. 2013/533. K.) 

Bilişim Sistemleri, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçunun İşlenmesi 

Dolandırıcılık suçunun bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi durumunda verilecek olan ceza hapis cezasının alt sınırı 4 yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin 2 katından az olamaz.

Dolandırıcılık suçunun bilişim sistemleri vasıtasıyla işlenmesi suçun işlenmesini kolaylaştıracak, daha çok mağdura ulaşmaya sebep olacaktır. Bu nitelikli halin oluşması için bilişim sisteminin bir hile aracı olarak kullanılması gerekmektedir.

Örneğin gerçekten var olmayan bir yemek siparişi sitesi kuran ve mağdurların paralarını alan sanık hakkında bu nitelikli hal uygulama alanı bulur. 

Diğer bir ağırlatıcı neden olan banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanılması nitelikli halinin meydana gelmesi için Yargıtay’ın kabul ettiği araçlar; bankalara ait hesap cüzdanı bunlara ait belgeler, banka. kredi kartı veya çek defterleridir. (Yargıtay CGK.  2013/15-729 E. 2014/434 K.)

Basın ve Yayın Araçlarının Sağladığı Kolaylıktan Yararlanmak Suretiyle Dolandırıcılık Suçunun İşlenmesi  

Dolandırıcılık suçunun basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi durumunda verilecek ceza 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıdır. 

Basın ve yayın araçları yolu ile çok daha geniş bir kitleye ulaşılabilir hem de bu vasıta ile inandırıcılık daha fazladır. Basın ve yayın araçları; televizyon, gazete, dergi, radyo, internet veya sinema filmleri olabilmektedir. 

Dolandırıcılık suçunun bu kapsamda meydana gelmesine örnek olarak, failin internet veya televizyon üzerinden bir ürün satışı ilanı koyması ancak bahsedilen ürünün belirtilen özelliklere sahip olmamasına rağmen mağdurların para ödemesi verilebilir. 

Bir diğer örnek olarak, fail basın yolu ile satışa koyduğu bir ürünü, mağdur tarafından satın alınıp sipariş oluşturulduktan sonra fail bu ürünü göndermezse dolandırıcılık suçunu bu kapsamda nitelikli hali meydana gelir. 

Yargıtay verdiği bir kararında basın yolu ile verilen ilanın soyut nitelikte olması durumunda nitelikli dolandırıcılık suçunun oluşmadığına hükmetmiştir. (Yargıtay 15. CD. 2015/10850 E. 2018/6527 K.)

Tacir veya Şirket Yöneticisi Olan ya da Şirket Adına Hareket Eden Kişilerin Ticari Faaliyetleri Sırasında; Kooperatif Yöneticilerinin Kooperatifin Faaliyeti Kapsamında Dolandırıcılık Suçunun İşlenmesi 

Dolandırıcılık suçunun tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenmesi durumunda 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmedilir.  

Bu nitelikli halin gerçekleşmesi için failin şirket yöneticisi, şirket adına hareket eden bir kişi veya tacir olması gerekmektedir. Aldatıcı nitelikteki davranışların şirket faaliyetleri ile ilgili olarak meydana gelmesi gerekir. 

Dolandırıcılığın Serbest Meslek Sahipleri Tarafından, Meslekleri Tarafından Mesleklerinden Dolayı Kendilerine Duyulan Güvenin Kötüye Kullanılması Suretiyle İşlenmesi 

Dolandırıcılık suçunun serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıdır. 

Serbest meslek, Gelir Vergisi Kanununda ‘’sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır’’ şeklinde açıklanmaktadır.  Serbest meslek mensuplarına örnek olarak muhasebeciler, avukatlar, diş hekimleri, emlakçılar veya kendi kliniğinde çalışan doktorlar verilebilir. 

Nitelikli halin bu kapsamda gerçekleşmesi için serbest mesleğin sağladığı güvenin kötüye kullanılmış, karşı tarafın aldatılmış olması gerekmektedir. 

Dolandırıcılık Suçunun Banka veya Diğer Kredi Kurumlarınca Tahsis Edilmemesi Gereken Bir Kredinin Açılmasını Sağlamak Amacıyla İşlenmesi 

Dolandırıcılık suçunun banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla meydana gelmesi durumunda  hapis cezasının alt sınırı 4 yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin 2 katından az olamaz. 

Dolandırıcılık suçunun bu kapsamda meydana gelmesi için failin banka veya kredi kurumlarından kredi temin etmek için hileli davranışlarda bulunması gerekmektedir. Nitelikli halin bu anlamda gerçekleşmesi genellikle failin bankada çalışanlara sahte belgeler sunması ile olur. Bu halde belgede sahtecilik suçları ve dolandırıcılık suçu arasında içtima hükümleri uygulanabilir. 

Sigorta Bedelini Almak Maksadıyla Dolandırıcılık Suçunun İşlenmesi 

Dolandırıcılık suçunun sigorta bedelini almak maksadıyla işlenmesi halinde verilecek ceza; hapis cezasının alt sınırı 4 yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin 2 katından az olamaz. 

Suçun bu kapsamda meydana gelmesi için sigorta bedelinin sigorta şirketinden haksız yere alınması gerekir. Fail sigorta bedelini, sigorta şirketinden almak için hileli davranışlarda bulunarak sigorta şirketini aldatmaktadır. 

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda sürücü belgesi olmayan failin kaza yaptıktan sonra ehliyeti olan başkası adına tutanak tutturması ve sonrasında sigorta şirketine giderek sigorta bedelini temin etmesi üzerine cezayı artıran nitelikli halin meydana geldiğine hükmedilmiştir. (Yargıtay 15. CD. 2014/16151 E. 2017/6179 K.) 

Kişinin Kendisini Kamu Görevlisi veya Banka, Sigorta ya da Kredi Kurumlarının Çalışanı Olarak Tanıtması veya Bu Kurum ve Kuruluşlarla İlişkili Olduğunu Söylemesi Suretiyle Dolandırıcılık Suçunun İşlenmesi 

Dolandırıcılık suçunun; kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi şeklinde gerçekleşmesi halinde hapis cezasının alt sınırı 4 yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin 2 katından az olamaz. 

Örneğin bir kişi yolda kendisini polis olarak tanıtıp ceza yazıyorum diyerek haksız şekilde çıkar elde ederse toplumun emniyet güçlerine olan güveni zedelenecektir. Bu gibi hallerde dolandırıcılık suçunun cezayı artıran nitelikli hali gündeme gelir. 

Uygulamada çok sık karşılaşılan bir durum olarak insanları telefonla arayarak kendini hakim, savcı veya avukat olarak tanıtan ve kişisel bilgilerin ele geçirildiğini iddia ederek para isteyen kişiler örnek verilebilir. 

Yargıtay’ın verdiği bir kararda; kişinin, kendisini ben polisim, ben jandarma komutanıyım, ben hakimim, ben öğretmenim diyerek haksız menfaat elde etmesi halinde dolandırıcılık suçu TCK m.158/l fıkrası kapsamında gerçekleştiğine hükmedilmiştir. (Yargıtay 15. CD. 2017/25151 E. 2017/27213 K.

Kamu Görevlileriyle İlişkisinin Olduğundan, Onlar Nezdinde Hatırı Sayıldığından Bahisle ve Belli Bir İşin Gördürüleceği Vaadiyle Dolandırıcılık Suçun İşlenmesi

Dolandırıcılık suçunun kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle işlenmesi halinde 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir. 

Nitelikli halin bu kapsamda meydana gelmesi halinde fail hem mağdurdan haksız şekilde çıkar elde etmiş hem de kamu görevlisi kişilerin saygınlığını zedeleyici hareketlerde bulunarak kamuya olan güvenin sarsılmasına yol açmıştır. 

Dolandırıcılık suçunun bu kapsamda işlenen nitelikli hali Nüfuz Ticareti Suçu ile benzerlik göstermektedir. Aralarındaki fark Nüfuz Ticareti suçunun faili herkesin olabilmesidir. Nüfuz ticareti suçuna ilişkin detaylı bilgi, “Nüfuz Ticareti Suçu ve Cezası” başlıklı makalede yer almaktadır.

Dolandırıcılık Suçunun Cezayı Azaltan Nitelikli Hali ve Cezası 

Dolandırıcılık suçunun cezayı azaltan nitelikli hali Türk Ceza Kanunu madde 159’da düzenlenmektedir. Buna göre dolandırıcılık suçu hukuki ilişkiye dayanan tahsil amacıyla işlenirse suçun temel haline göre daha az cezayı gerektirecektir. 

TCK m.159:

‘’(1) Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikayet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.’’  

Bir Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağı Tahsil Amacıyla Dolandırıcılık 

Kişinin alacağını tahsil amacı ile yaptığı hileli davranışlar sonucu meydana gelen dolandırıcılık suçu sonucunda daha az cezaya hükmedilecektir. Bu ihtimalde sanığa verilecek ceza, 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasıdır.

Cezada indirim yapılmasını öngören bu maddenin uygulama alanı bulabilmesi için aşağıdaki şartlar bulunmalıdır:

  • Fail ile mağdur arasında geçerli hukuki bir ilişki bulunmalı,
  • Mağdur vadesi dolmasına rağmen borcunu ödememiş olmalı,
  • Fail hileli davranışlar ile mağdurun iradesini sakatlayarak haksız menfaat elde etmiş olmalıdır.

Dolandırıcılık Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, failin suç işleme niyetiyle suç için gerekli eylemlere başlaması ancak bu eylemlerin elde olmayan sebeplerle tamamlanmamasıdır. Suç tamamlanamadığı için verilecek olan cezada belli oranda hâkim tarafından indirim yapılmaktadır. 

Örneğin bir kişi, başka bir kişiyi telefonla arayarak emniyet biriminde polis memuru olduğunu söyleyerek adının terör örgütüne karıştığı ve bu yüzden ödeme yapmasını söylediğinde, aranan kişi yetkili mercilere başvurarak durumu bildirirse dolandırıcılık suçu teşebbüs aşamasında kalmış olur.

İştirak, bir suça farklı kişilerin dahil olmasıdır. Müşterek faillik, suça azmettirme ve suça yardım etme durumları iştirak hükümleri çerçevesinde değerlendirilmektedir. Dolandırıcılık suçunda iştirak hükümleri uygulama alanı bulur. 

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda sanıklardan biri telefon ile mağdurları arayarak lösemili çocuklar için para isterken diğeri de mağdurlardan kendi hesapları için paraları toplamıştır ve bu olayda her bir failin müşterek fail olduğu kabul edilmiştir. (Yargıtay 15. CD. 2013/6627 E. 2015/362 K.)

İçtima, dolandırıcılık suçunu meydan getirecek olan eylemin başka bir suçun oluşumuna da sebebiyet vermesi halidir. Dolandırıcılık suçunda içtima hükümleri uygulanması halinde, faile tek bir suçtan ceza verilir ancak verilecek cezada belli oranda artırıma gidilir.

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda da dolandırıcılık suçunun aynı suç işleme kararı altında değişik zamanlarda aynı mağdura karşı işlenmesi halinde zincirleme suç meydana geldiğine hükmedilmiştir. (Yargıtay CGK. 2010/11-249 E. 2011/24 K.)

Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Dolandırıcılık Suçunun Soruşturma Aşaması

Dolandırıcılık suçunun soruşturma aşaması aşağıda sayılan yedi aşamadan oluşmaktadır.

  • Şikâyet-İhbar,
  • Gözaltı,
  • Delillerin toplanması,
  • İfade ve Sorgu,
  • Uzlaşma,
  • Adli Kontrol,
  • Tutukluluk. 

Şikâyet-İhbar

Şikayet veya ihbar, Cumhuriyet savcılıkları ile jandarma- polis merkezlerine yazılı dilekçe veya sözlü beyan yolu ile  yapılmaktadır. Kanunda bazı suçların soruşturulması mağdurun şikayetine bağlanmışken bazı suçlar da ise mağdurun şikayeti aranmaksızın herhangi bir kişinin ihbarıyla soruşturma savcı tarafından başlatılabilir.

Dolandırıcılık suçu genel olarak şikayete tabi olan suçlardan değildir. Savcılığa ya da kolluk görevlilerine ulaşan bir ihbarla soruşturma başlatılabilir. Bu itibarla, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında, mağdurun şikayetinden vazgeçmesi halinde de hukuki süreç işlemeye devam edecektir.

Dolandırıcılık suçunun cezayı azaltan nitelikli halinin varlığında soruşturmanın başlatılabilmesi için ise mağdurun şikayette bulunması şarttır. Soruşturmanın başlaması için mağdur, suça ilişkin fiilleri öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikayet hakkını kullanmalıdır.

Şikayetler, Cumhuriyet savcılıkları ve kolluk birimlerine sunulan dilekçe ile yapılmaktadır. Bu suça ilişkin yapılacak şikayette kullanılacak dilekçe örnekleri için “Dolandırıcılık Suçu Şikayet Dilekçesi Örneği” yazımızı inceleyebilirsiniz.

Suçun şikayete tabi halinde, mağdurun soruşturma aşamasında şikayetini geri çekmesi halinde, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilerek dosya kapanır. Yargılama aşamasında şikayetten vazgeçilmesi halinde ise davanın düşmesine karar verilir.

Gözaltı

Gözaltı, suçla ilgili somut delillerin varlığı ve zorunlu olan hallerde soruşturmanın tamamlanması amacıyla, şüphelinin kolluk nezaretinde tutulmasıdır.

Dolandırıcılık suçunda gözaltı süresi en fazla 24 saat olabilmektedir. Bireysel olarak işlenen suçlarda da bu sürenin uzatılması mümkün değildir. Ancak toplu işlenen suçlarda belirli şartlarla uzatılabilir. 

Dolandırıcılık suçu açısından zorunlu olması halinde ve somut delillerin varlığında gözaltı kararı verilebilir. 

Gözaltı kararına karşı, Sulh Ceza Hakimliğine, itiraz edilebilir. İtiraz, şüphelinin kendisi, eşi, avukatı, kanuni temsilcisi, annesi, babası, çocukları, torunları gibi kan hısımları tarafından yapılabilir. 

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması aşaması, her somut olay özelinde her türlü bilginin gerçeğe ulaşma amacıyla toplanmasıdır. Delillerin toplanması hem soruşturma hem de kovuşturma evresinde yapılabilir. Somut olaya dair şüphelinin hem lehine hem de aleyhine deliller toplanmalıdır.

Delil toplama işlemi her aşamada şüpheli ya da avukatı tarafından istenebilir. Ancak bu istek davayı uzatma amacıyla yapılıyorsa mahkeme tarafından reddedilecektir.

Dolandırıcılık suçuna ilişkin olarak kullanılabilecek deliller; parmak izi incelemeleri, tanık beyanları, kamera ya da ses kayıtları olabilir. 

Delil toplama durumunda dikkat edilmesi gereken en önemli husus delillerin hukuka uygun şekilde toplanmasıdır. Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller somut olayı ispata yönelik olarak kullanılamayacaktır.

 İfade ve Sorgu 

İfade ve sorgu şüpheli kişinin suça ilişkin olarak dinlenmesini ifade etmektedir. İfade alımı savcılık ya da polis merkezleri tarafından gerçekleştirilirken sorgu ise soruşturma evresinde sulh ceza hakimi, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından yapılır.

Dolandırıcılık suçu bakımından ifadesi alınacak ya da sorgusu yapılacak olan kişi öncelikle bir davetiye ile çağrılır. Çağrıya icabet etmeyen kişi zorla getirtilir. Yetkili merciler önüne gelen kişinin önce kimliği tespit edilir. niçin orada olduğu kişiye açıklanır. O esnadaki hakları anlatılır ve avukat desteğinden faydalanıp faydalanmayacağı da sorulur. Ekonomik zorlukta olan kişiye barodan avukat tayin edilebilir.

Şüpheli kişi bu aşamada sorulan sorulara kendi hür iradesi ile cevap vermelidir. Kanunda sayılmış olan yasak usuller kapsamında olan herhangi bir zor kullanma, işkence etme, ilaç verme ya da aç bırakarak konuşturmaya çalışılmamalıdır. Bu kapsamda alınan ifadeler hukuken geçerli olmayacaktır. 

İfade ve sorgu sonrasında, ifadesi alınan kişiye bir tutanak imzalatılır. Şüpheli kişi tutanakta yazanların doğru olup olmadığını kontrol etmelidir. Sonrasında herhangi bir mağduriyet yaşanmaması açısından, ifade ve sorgu sonrasındaki tutanağın kontrol edilmesi ve sürecin bir ceza avukatı danışmanlığında yürütülmesi oldukça önemlidir.

Uzlaşma

Uzlaşma; suçlu ile mağdurun mahkemeye gitmeden, bağımsız bir yetkili uzlaştırmacı tarafından suça ilişkin olarak anlaştırılmasıdır. Dolandırıcılık suçunun basit hali uzlaştırma hükümlerine tabi iken suçun cezayı artıran nitelikli haller uzlaşma hükümleri kapsamında değildir.

Dolandırıcılık suçu bakımından somut olay özelindeki dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir ve dosyaya bir uzlaştırmacı atanır. Uzlaştırma ile görevli olan kişi taraflar için bir teklif hazırlayarak onların onayına sunar. Taraflar bu teklifi olumlu şekilde değerlendirebileceği gibi uzlaşmak istemediklerini de söyleyebilirler. Taraflar 3 günlük sürede bir bildirimde bulunmazlarsa uzlaşmayı reddetmiş sayılırlar.

Uzlaşmanın soruşturma evresinde sağlanması durumunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilirken, kovuşturma evresinde sağlanması halinde ise davanın düşmesi kararı verilir.

Adli Kontrol

Adli kontrol, şüpheli kişinin cezaevine gönderilmesi yerine birtakım şartlara tabi tutularak denetim altına alınmasıdır.

Adli kontrol kararının uygulanabilmesi için; olaya ilişkin somut deliller olmalı, tutuklama nedeni olmalı ve kuvvetli suç şüphesi olmalıdır. Bu nedenlerin var olduğu hallerde dolandırıcılık suçunda adli kontrol kararı verilebilecektir.

Dolandırıcılık suçu ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlardan biri olduğundan, belirlenen adli kontrol tedbirleri en fazla 2 yıllığına uygulanabilir. Bu süre, mahkeme tarafından zorunlu görülen hallerde 1 yıl daha uzatılabilir.

Adli kontrol tedbirleri; yurt dışına çıkış yasağı, konutu terk etmemek, bir yerleşim yerinin terk etmemek, belirlenen bir yere gitmemek, silah bulundurmamak ya da belirli aralıklarla imza atma yükümlülüğü olabilir. Hâkim somut olaya ve şüphelinin durumuna göre en uygun adli kontrol tedbirini uygulayacaktır. 

Şüpheli veya sanık, verilen adli kontrol kararına karşı itirazda bulunabilir. İtiraz, 7 gün içinde, kararı veren sulh ceza hakimliğine hitaben yazılacak bir dilekçe ile yahut zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. 

Tutukluluk

Tutukluluk kararı kişinin özgürlüğünü en çok kısıtlayan ve kişinin belirli süre ile cezaevinde kalmasını sağlayan bir koruma tedbiridir. Tutuklama kararının verilebilmesi için bazı şartlar vardır. Bunlar:

  • Şüphelinin ülkeden kaçmak için girişimlerde bulunması,
  • Suça ilişkin delilleri yok etme, karartma ihtimalinin olması,
  • Suçun mağduruna, suçtan zarar görene yahut katılana baskı kurma ihtimalinin olmasıdır.

Bu şartların varlığı halinde dolandırıcılık suçunda tutukluluk kararı verilebilecektir. Ancak, suçun cezayı azaltan nitelikli halin olan, alacağı tahsil amacıyla dolandırıcılıkta tutuklama yapılması mümkün değildir.

Dolandırıcılık suçunun temel açısından yürütülen soruşturma sürecinde tutukluluk süresi en fazla 1 yıl olabilir. Bu süre zorunlu hallerde, mahkeme tarafından gerekçe gösterilerek 6 ay daha uzatılabilir. Nitelikli dolandırıcılık suçlarına ilişkin soruşturmalarda tutukluluk süresi ise en çok 2 yıldır. Bu süre zorunlu hallerde 3 yıl daha uzatılabilir.

Tutukluluk kararına karşı şüpheli, eşi, avukatı, birinci ve ikinci derece yakınları tarafından, sulh ceza hakimliğine itiraz edilebilir. İtiraz süresi, kararın verildiği tarihten itibaren 7 gündür.

Dolandırıcılık Suçunda Soruşturma Sonucunda Verilebilecek Kararlar

Dolandırıcılık suçunda soruşturma aşamasında verilebilecek kararlar aşağıdaki gibidir.

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı,
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı,
  • İddianamenin düzenlenmesine ilişkin karar.

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar ve şikâyet konusunu oluşturan fiilin hiçbir araştırmaya gerek olmadan suç olmadığının anlaşılması veya çok genel ve soyut olması halinde verilmektedir.

Sayılan haller söz konusu olduğunda dolandırıcılık suçunun soruşturma aşaması hiç başlamamış sayılır, dosya kapanır. İlgili kişi de şüpheli olarak adlandırılmaz.

Soruşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz edilebilir. Kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Dolandırıcılık suçunun soruşturma aşamasının sonunda savcı, dava açılmasını uygun görmez veya suçla ilgili yeterli delil bulamazsa kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verebilir. Bu karara KYOK da denir. Bu durumda dosya soruşturma aşamasından sonra kapanır ve yargılamaya devam edilmez.

Dolandırıcılık suçu bakımından yukarıdaki niteliklerin var olması durumunda savcı tarafından KYOK kararı verilebilir.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz edilebilir. İtiraz, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır.

İddianamenin Düzenlenmesi

Dolandırıcılık suçuna dair yapılan soruşturmanın sonucunda savcı, suçun işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşırsa iddianame düzenler. Devamında, düzenlediği iddianameyi görevli ve yetkili mahkemeye sunar. İddianamenin kabul edilmesi hâlinde kamu davası açılır ve yargılama aşamasına geçilir. 

Dolandırıcılık Suçunun Savunması

Savunma hakkı ceza yargılaması açısından oldukça önem arz etmektedir. Çünkü savunmalar ve iddialar değerlendirilerek sonucunda bir karar varılacaktır. Dolandırıcılık suçu açısından aşağıda örnek savunmalara yer verilmiştir. 

  • Hileli davranışın bulunmadığı iddiası,
  • kendisine ya da başkasına yarar sağlanmadığı 
  • Suçun unsurlarının oluşmadığı iddiası,
  • Failin 12 yaşından küçük olduğu iddiası,
  • Cezayı artıran nitelikli halin oluşmadığı iddiası,
  • Sanığın erteleme süresi içinde yükümlülüklere uyduğu iddiası,
  • Kişinin savunma hakkını kullanamadığı iddiası,
  • Aleyhe ve lehe delillerin birlikte toplanmadığı iddiası.

Savunma hakkının etkin bir biçimde kullanılması şüpheli kişi bakımından hayati önem arz etmektedir. Yaşanabilecek olumsuz durumların en aza indirilmesi için alanında uzman ceza avukatından hukuki destek alınmalıdır.

Dolandırıcılık Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Dolandırıcılık ceza yargılaması aşaması savcı tarafından hazırlanan iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilip yine mahkeme tarafından kesin karar verilmesine kadar geçen süreci ifade etmektedir. Ceza yargılaması aşaması kovuşturma aşaması olarak bilinmektedir. 

Bu aşamada sanık, duruşma sırasında kendi savunmasını sözlü olarak yapma hakkına sahiptir, Aynı zamanda yazılı savunma da sunabilir. Yargılama aşamasında, mahkemeye sunulan deliller ve uzman görüşleri değerlendirilir. 

Mahkemeye düşen görev, tüm süreci bütün olarak değerlendirmektir. Hâkim, sürecin sonunda bir karar verir, bu karar beraat ya da mahkûmiyet olabileceği gibi diğer koruma tedbirleri de olabilir. Hâkim, delilleri, savunmaları ve tüm süreci dikkate alarak adil bir karar vermeye çalışır. 

Dolandırıcılık suçunun daha az cezayı gerektiren TCK m.159’da düzenlenen hali basit yargılama usulüne tabidir. Basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanamayacağı yönündeki kararı hakim vermektedir.

Basit yargılama usulü yargılamanın daha hızlı şekilde ilerlemesini amaçlamaktadır. Bu usulde duruşmalar yapılmamakta, yapılacak olan savunmalar yazılı olarak dosyaya eklenmektedir. Hakim dosya üzerinden belgeleri inceleyerek bir karar vermektedir.

Dolandırıcılık Suçunda Zamanaşımı

Dolandırıcılık suçu açısından dava zamanaşımı süresi, 8 yıl ceza zamanaşımı süresi ise 10 yıldır.

Dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren başlamakta ve bu sürenin dolmasıyla işlenmiş olan suç hakkında dava açılmaz.

Ceza zamanaşımı süresi, mahkeme kararının kesinleşmesi ile başlar. Mahkeme kararı, kararın 7 gün içinde istinaf edilmemesi yahut istinaf ve temyiz kanun yollarının tüketilmiş olması halinde kesinleşir. Ceza zamanaşımı süresinin geçmesiyle birlikte, mahkeme tarafından verilen cezanın infazı mümkün olmaz.

Dolandırıcılık Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Dolandırıcılık suçunda mahkemenin verebileceği kararlar aşağıdaki gibidir.

  • Beraat,
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK),
  • Mahkûmiyet,
  • Adli para cezasına çevirme,
  • HAGB,
  • Cezanın Ertelenmesi,
  • Davanın Düşmesi,

Beraat

Beraat mahkeme tarafından yapılan yargılamanın sonunda sanığın aklanarak suç işlemediği konusunda kesin kanaate varılmasıdır. Beraat kararı, suçun sanık tarafından işlenmemesi, delil yetersizliği, suçun unsurlarının oluşmamış olması gibi sebeplerle verilebilir.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK) 

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın eylemleri suç oluştursa dahi belirli nedenlerle sanığa ceza verilememesi halidir. Dolandırıcılık suçu bakımından ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilecek haller aşağıdaki gibidir.

  • Failin 12 yaşından küçük olması,
  • Failin akıl hastalığının bulunması,
  • Failin sağır veya dilsiz olması,
  • Şahsi cezasızlık sebeplerinin olması,
  • Suça konu fiilin cebir veya tehdit altındayken işlenmesi,
  • Hataya düşülmesi,
  • Zorunluluk halinin bulunması.

Dolandırıcılık suçunda mahkeme yukarıdaki sayılan nedenlere dayanarak CYOK kararı verebilir.

Mahkûmiyet

Mahkûmiyet kararı, yargılamanın sonunda kişinin suçlu olduğunun sabit olmasıdır. Dolandırıcılık suçu açısından kişi, alt sınırı 1 yıl üst sınırı 5 yıl olmak üzere hapis cezasına mahkum edilebilir.

Bu suçun meydana gelmesinden itibaren 3 yıl içinde başka bir suç meydana gelirse, tekerrür hükümleri uygulama alanı bulur ve mahkûmiyet süresi artar.

Bazı hallerde ise hâkim, sanığı iyi hal kapsamında değerlendirerek verilen mahkumiyet süresinin 1/6 oranında azalmasına hükmedebilir. Sanığın çevresindeki sosyal statüsü ya da sergilediği davranışlar iyi hal indirim nedeni olabilir.

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezasına çevirme, sanığa verilen cezanın 1 yıl ve daha az süreli olması halinde verilebilen bir karardır. Dolandırıcılık suçunun cezası 1 yıl altında olursa verilecek olan hapis cezası adli para cezasına hâkimin takdirine bağlı olarak çevrilebilir. Bu ancak iyi hal indirimleri gündeme gelirse mümkün olabilir. Aksi takdirde verilen ceza adli para cezasına çevrilemez. 

Öncelikle hapis cezasının gün olarak karşılığı bulunarak, en az 20 TL en fazla ise 100 TL olacak şekilde bir miktar ile çarpılır. Paranın miktarı failin ekonomik durumuna göre hâkim tarafından tayin edilir.

Verilen adli para cezası, taksitlere bölünmüş halde ya da tek seferde nakit olarak ödenebilir. Taksitle ödenecekse en fazla 2 yıl içerisinde ödeme yapılmalıdır. Ödenmeyen adli para cezası tekrar hapis cezasına çevrilebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanık hakkında verilen hükmün açıklanmamasıdır. Uygulamada HAGB olarak da bilinen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kapsamında sanık hakkında verilen ceza 5 yıllığına ertelenebilir. Sanık bu beş yıllık süre içinde başka bir suç işlemez ve belirlenen yükümlülüklere uyarsa ceza hiç verilmemiş sayılır.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için; 2 yıldan az hapis cezasına hükmedilmiş olması, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması ve hâkimde tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaat olması gerekmektedir. Bu unsurların varlığı halinde dolandırıcılık suçu bakımından HAGB kararı verilebilir.

Bu kararın verilmesine karşı itiraz yolu açıktır. İtiraz, 7 gün içinde kararı veren mahkemenin bağlı olduğu ağır ceza mahkemesine sunulan dilekçe ile yahut zabıt katibine bulunulan beyan ile yapılır. 

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, sanık hakkında verilen cezanın hapishanede değil de dışarıda geçirilmesine imkan tanımaktadır. Hapis cezasının ertelenmesi durumunda, bir denetim süresi belirlenir. Bu süre, 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olamaz.

Cezanın ertelenmesinin söz konusu olabilmesi için; verilen hapis cezasının 2 yıldan daha az süreli olması, sanığın bu olaydan önce 3 aydan fazla hapis cezası almamış olması ve hâkime başka bir suç işlemeyeceği yönünde bir kanaat oluşturması gerekmektedir. Sayılan gerekli koşulların varlığı halinde dolandırıcılık suçu açısından cezanın ertelenmesi gündeme gelebilir.

Erteleme süresi içinde kişi, herhangi bir suç işlemez ve kendisine verilen denetim yükümlülüklerine uyar ise, hapis cezası infaz edilmiş sayılır. Erteleme sonucunda verilen mahkûmiyet kararı, kişinin adli sicil kaydına işlenir.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, bazı nedenler sonucunda davanın esası hakkında karar verilememesi yani kovuşturma aşamasının son bulmasıdır.

Davanın düşmesine neden olabilecek hâller kanunda düzenlenmiştir. Bu haller; genel af, sanığın ölümü ve dava zamanaşımı gibi hallerdir. Dolandırıcılık suçunda bu hallerin var olması halinde hâkim tarafından davanın düşmesi kararı  bu suç tipi açısından verilebilir.

Dolandırıcılık Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Dolandırıcılık suçunda istinaf ve Yargıtay süreci oldukça önemlidir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın yanlış olduğunu düşünen ya da karardan hoşnut olmayan taraf kararın yeniden gözden geçirilmesi için üst mahkeme olan Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtaya başvurabilir.

Dolandırıcılık suçu açısından kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Başvuru kararı veren mahkemeye bir dilekçe verilerek yahut zabit katibine sözlü beyan ile yapılabilir. 

Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri temyiz edilebilmektedir. Dolandırıcılık suçu bakımından her koşulda temyiz kanun yoluna başvuru mümkün olmayacaktır. 

Dolandırıcılık suçu bakımından ilk derece mahkemesinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı temyiz kanun yoluna başvurmak mümkün değildir. Ancak daha fazla cezayı gerektiren nitelikli haller bakımından Yargıtaya başvurulabilir.

Sık Sorulan Sorular

Telefonla Dolandırıcılığın Suçu Nedir?

Cep telefonu ile işlenen dolandırıcılığın cezası, 4 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezasıdır.

Dolandırıcılıkla suçlanıyorum ne yapmalıyım?

Dolandırıcılıkla suçlanan kişi öncelikle sakin kalmalı, suçun unsurlarına hakim, nitelikli ve alanında uzman bir ceza avukatından yardım alarak etkili bir savunma hazırlamalı ve avukatı ile birlikte ifade verme provası gerçekleştirmelidir.

Nitelikli dolandırıcılıkta tutuklu yargılama olur mu?

Hakim, nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği düşünülen kişinin kaçma, mağdura baskı yapma yahut delil karartma girişiminde bulunabileceği kanaatine varırsa tutuklama kararı verebilir.

Dolandırıcılıktan tutuklananlar ne yapmalı?

Dolandırıcılıktan tutuklananlar, tutuklama kararının kendilerine tebliğinden itibaren 7 gün içinde kararı veren Sulh Ceza Hakiminin bulunduğu yerdeki Asliye Ceza Mahkemesine itirazda bulunabilirler.

Dolandırıcılıktan ceza aldım nasıl itiraz etmeliyim?

Dolandırıcılık ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından ceza alanlar, cezaya ilişkin gerekçeli karar açıklandıktan sonra istinaf ve temyiz yollarına başvurarak bu cezaya itiraz edebilirler.

Sonuç

Dolandırıcılık suçu, uygulamada oldukça sık karşılaşılan suç tiplerinden biridir. Cezayı artıran çok fazla nitelikli hali bulunan önemli bir suç tipidir. Suçun hangi kapsamda meydana geldiğinin tespiti verilecek olan ceza açısından oldukça önemli olan bu suç tipi açısından alanında uzman ceza avukatından destek alınması tavsiye edilir. 

Telefonla Sor