Hayasızca Hareketler Suçu ve Cezası
Hayasızca hareketler suçu, Türk Ceza Kanunu’nda Genel Ahlaka Karşı Suçlar başlığı altında iki seçimlik hareketten birinin meydana gelmesi halinde ortaya çıkan suç türüdür. Söz konusu suç tipinin oluşturulmasında korunmak istenen hukuki değer, toplumun edep ve iffet duygularıdır. Bu itibarla, hayasızca hareketler suçunu oluşturan fiilleri ortaya koyan kişiler 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır.
İçindekiler
Hayasızca Hareketler Suçu Nedir?
Hayasızca hareketler suçu, bir kişinin halka açık yerlerde alenen cinsel ilişkide bulunması veya teşhircilik yapmasıdır. Hayasızca hareketler suçu TCK madde 225’te düzenlenmiştir.
TCK m.225:
‘’Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Hayasızca Hareketler Suçu Nasıl Oluşur?
Hayasızca hareketler suçu, birden fazla kişinin herkesin görebileceği şekilde alenen cinsel ilişkide bulunması yahut bir kişinin teşhircilik yapması suretiyle oluşur.
Suçun oluşabilmesi için mevzubahis fiillerin, bir başka kimsenin algılayabileceği açık ortamlarda işlenmesi gerekmektedir. Söz konusu ortamlar mutlak surette kamuya açık alanlar olmak zorunda değildir. Bir başkasının tanık olabileceği şekilde, özel alanlarda işlenen fiiller de hayasızca hareketler suçunun oluşumuna sebep olmaktadır.
Alenen Cinsel İlişkide Bulunma
Alenen cinsel ilişkide bulunulduğu takdirde hayasızca hareketler suçu meydana gelecektir. Cinsel ilişkiden bahsedilmek için en az bir tarafın erkek olması gerekmektedir. Kadın bireyler arasından gerçekleşen durumlar cinsel ilişki olarak nitelendirilmeyecektir.
Yargıtayın da vermiş olduğu kararlardan birinde cinsel ilişki, erkek cinsel organının bir kadınla yalnızca anal ya da vajinal yoldan veya bir erkekle yalnızca anal yoldan birleşmesi şeklinde belirtilmiştir. (Yargıtay 14. CD. 2017/363 E. 20172429 K.)
Tüm bunların yanında cinsel ilişkide bulunma eyleminin aleni olarak yapılması gerekmektedir. Aleniyet, gerçekleştirilen eylemin belirsiz sayıda kişi tarafından görülebilir halde olmasıdır. Aleniyet, her somut olayın koşuluna göre ayrıca değerlendirilmelidir.
Örneğin herkesin kullanımına açık olan umumi yerlerde; park, sinema, AVM, cadde, plaj gibi yerlerde cinsel ilişki gerçekleştiği takdirde hayasızca hareketler suçu oluşacaktır.
Alenen Teşhircilik Yapma
Hayasızca hareketler suçunun meydana gelebilmesi için diğer bir seçimlik hareket alenen teşhircilik yapmaktır. Teşhircilik, bir kişinin vücudundaki cinsel organları yahut diğer cinsel kısımları diğer kişilere sergilemesidir. Çoğunluğun ve yargıtayın kabul ettiği görüşe göre teşhircilik sadece cinsel organların gösterilmesiyle oluşmaz.
Somut olayın özelliklerine göre değişkenlik gösterebilecek nitelikte olan teşhirciliğe örnek olarak; bir kadının veya erkeğin alenen cinsel organını göstermesi, cinsel organının görünmesi suretiyle herkesin görebileceği şekilde mastürbasyon yapılması ya da aleni olarak çıplak dolaşmak verilebilir. Ancak dekolteye sahip bir giysinin giyilmesi teşhircilik suçunu oluşturmayacaktır.
Yargıtay vermiş olduğu bir kararda sanığın etraftakiler tarafından açıkça çırılçıplak görülmesinin hayasızca hareketler suçunu oluşturduğuna hükmetmiştir. (Yargıtay 14. CD. 2012/8715 E. 2012/2943 K.)
Alenen teşhircilik yapma ile hayasızca hareketler suçunun meydana gelebilmesi için teşhirciliği cinsellik amacı taşıması gerekmektedir. Örneğin kişinin tuvalet ihtiyacını gidermesi cinsel bir amaç taşımayacağı için suç tipi oluşmayacaktır.
Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda, sanığın inşaat halindeki bir binaya giderek tuvaletini yapması halinde teşhircilik suçunun oluşmayacağına hükmedilmiştir. (Yargıtay 18. CD. 2018/7821 E. 2019/17002 K.)
Hayasızca Hareketler Suçunun Cezası
Hayasızca hareketler suçunun cezası 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır. Kanuni sınırlar içindeki kesin cezanın hükmedilmesi, somut olayın özelliklerine bağlı olarak hakimin takdirindedir.
Hayasızca Hareketler Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima
Teşebbüs, suçun oluşması için gerekli eylemlere başlanması ancak bazı nedenlerle suçun tamamlanamamasıdır. Hayasızca hareketler suçu bakımından icra hareketleri kısımlara bölünebildiği takdirde teşebbüs mümkün olacaktır.
Örneğin, aleni olarak cinsel ilişkiye girmeye yönelik bir girişimde bulunulmuş ancak yapılan hareketler cinsel ilişki boyutuna ulaşmamışsa teşebbüsten söz etmek mümkündür.
İştirak, suçun meydana gelmesinde birden fazla kişinin ortak katkısının olmasıdır. Cinsel ilişkide bulunma eylemi niteliği gereği meydana gelmesi birden çok faili gerektirir. Alenen teşhircilik yapma fiili ise tek bir fail tarafından işlenebilmekle birlikte suça azmettiren ya da yardım eden olabilir. Bu durumda azmettiren ve yardım eden de suçun faili gibi cezalandırılır.
İçtima, aynı suçun tek bir fiille birden fazla kişiye karşı işlenmesi ya da tek bir fiille birden fazla suçun oluşumuna sebebiyet vermektir. İçtima hükümleri meydana geldiği takdirde fail en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılacaktır.
Örneğin TCK madde 104’te düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun meydana gelmesiyle hayasızca hareketler suçu da oluşacaktır. Bu durumda fikri içtima hükümleri uygulanır ve faile en ağır cezayı gerektiren suçtan ceza verilir.
Hayasızca Hareketler Suçunun Soruşturma Aşaması
Hayasızca hareketler suçunun soruşturma aşaması, savcının suç işlendiğini öğrenmesi ile başlayıp, savcının mahkemeye sunduğu iddianamenin kabul edilmesiyle sonlanan evredir.
Hayasızca hareketler suçunun soruşturma aşaması şu şekildedir:
- Şikâyet-İhbar,
- Gözaltı,
- Delillerin toplanması,
- İfade ve Sorgu,
- Uzlaşma,
- Adli Kontrol,
- Tutukluluktur.
Şikâyet-İhbar
Bazı suçların soruşturulması ve kovuşturulması kanunda şikâyete bağlanmıştır. Suçun mağduru tarafından yetkili makamlara haber verilmesi, şikâyette bulunulması gerekmektedir. Bazı suçlar açısından ise şikayet zorunlu olmayıp herhangi bir kişi tarafından ihbarda bulunulması suretiyle yetkili merciler haberdar edilebilir.
Hayasızca hareketler suçunun soruşturma aşamasının başlaması mağdurun şikayetine bağlı değildir. Herhangi biri tarafından bulunulacak ihbarla savcı tarafından soruşturma başlatılacaktır. Şikayete tabi olmayan suçlarda, mağdurun sonradan şikayetinden vazgeçmesi, yargılama süreçlerinin işleyişine etki etmeyecektir.
Gözaltı
Gözaltı, suç işlediği hakkında şüphe bulunan kişi hakkında yakalama işlemi yapıldıktan sonra belirli süre ile kişinin kolluk nezaretinde tutulmasıdır. Hayasızca hareketler suçunun işlendiğine dair somut delillerin bulunması halinde gözaltı kararı verilebilmektedir.
Hayasızca hareketler suçu nedeniyle gözaltına alınan kişi, mahkemeye sevk için yolda geçecek olan maksimum 12 saat hariç olmak üzere toplam 24 saat gözaltında tutulabilir. Bu süre hiçbir suretle uzatılamayacaktır. Belirtilen süreden fazla bir gözaltında tutulma durumu varsa kişi tazminat talep edebilecektir.
Verilen gözaltı kararına karşı itiraz edilebilecektir. Gözaltı kararına karşı itirazı şüphelinin kendisi, avukatı, eşi yahut ikinci dereceden kan hısımları yapabilecektir. Bu kişiler anne, baba, dede, nine, torunlar veya kardeşler olabilecektir.
Suçun 12 yaşından küçükler tarafından veya 15 yaşından küçük sağır veya dilsizler tarafından işlenmesi halinde gözaltı kararı verilmesi mümkün değildir.
Delillerin Toplanması
Hayasızca hareketler suçunun meydana gelip gelmediğinin anlaşılması için şüphelinin hem lehine hem de aleyhine deliller soruşturma ve kovuşturma aşamalarında toplanmaktadır. Ayrıca suçun mağduru, suçtan şüpheli ya da müdafi de ilgili delillerin toplanmasını isteyebilir.
Bu aşamadaki en önemli nokta delillerin kanuna uygun olarak elde edilmesi gerektiğidir. Kanuna aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkemede ispat aracı olarak kullanılamayacaktır.
Hayasızca hareketler suçunda toplanacak delillere örnek olarak olaya ilişkin kamera görüntüleri veya tanık beyanları verilebilir. Ancak, ifade ve sorguda uygulanması yasak usullerin varlığında alınan beyanlar hukuka aykırı delil olarak kabul edildiğinden yargılamanın hiçbir aşamasında kullanılamayacaktır.
İfade ve Sorgu
Şüpheli kişinin soruşturma evresinde savcı ya da kolluk tarafından dinlenmesi ifade alımı iken şüpheli ya da sanığın kovuşturma evresinde hâkim tarafından dinlenmesi ise sorgu işlemidir.
İfade alımı öncesinde takip edilmesi gereken adımlar şöyledir:
- Öncelikle şüpheli ya da sanığa bir davetiye gönderilerek ifade ya da sorguya gelmesi beklenir.
- Gelmediği takdirde zorla getirtileceği de bu davetiyede açıkça yazılır. Kişi gelmezse hakkında zorla yakalama kararı çıkarılacaktır.
İfade alımı esnasında gerçekleşecek işlemler ise şu şekildedir:
- Gelen kişinin kimlik tespitinin yapılması ile başlanır.
- Kişiye isnat edilen suç söylenir.
- Müdafi seçme hakkı olduğu, ekonomik durumu uygun değilse barodan avukat tayin edebileceği anlatılır.
- Şüphelinin her soruya cevap vermek zorunda olmadığı, susma hakkının olduğu belirtilir.
Bu aşamadaki kritik nokta şüphelinin beyanlarının özgür iradesine dayanması gerektiğidir. Bu aşamada şüpheliye kesinlikle yasak olan usuller (ilaç verme, yorma, işkence etme, zor kullanma) uygulanmamalıdır.
İfade alımı sonunda şüpheliye bir tutanak imzalatılmaktadır. Şüphelinin bu tutanakta yazanların doğruluğunu ve hukuka uygunluğu kontrol etmesi daha sonra hak kaybı yaşanmaması adına çok önemlidir. Bu noktada, alanında uzman bir ceza avukatından hukuki danışmanlık almak fayda sağlayacaktır.
Uzlaşma
Uzlaşma; suçtan ötürü mağdur olan taraf ile failin uzlaştırmacı eşliğinde anlaştırılmaya sağlanmasıdır. Hayasızca hareketler suçu şikâyete bağlı olmadığından uzlaşmaya da tabi değildir.
Adli Kontrol
Adli kontrol kararı, tutuklama yerine verilebilen daha hafif şekilde özgürlüğü kısıtlayan bir koruma tedbiridir. Adli kontrol kararının verilebilmesi için; kuvvetli suç şüphesi, somut deliller ve tutuklama nedeni bulunmalıdır.
Bu nedenlerin bulunması halinde hayasızca hareketler suçu bakımından adli kontrol kararı verilebilir. Hayasızca hareketle suçunda verilebilecek olan adli kontrol kararında şüpheli ya da sanığa getirilebilecek yükümlülükler; yurt dışına çıkış yasağı, hâkim tarafından belirlenen şekilde imza yükümlülüğü ya da belli bir eğitime devam etmek olabilir.
Adli kontrol kararı en fazla 2 yıl olarak uygulanabilir. Bu süre bazı gerekli durumlarda 1 yıl daha uzatılabilecektir. Belirlenen süre boyunca yükümlülüklere uyulmaması halinde, şüphelinin tutuklanması gündeme gelebilmektedir.
Hukuka aykırı şekilde yahut sürelerde verilen adli kontrol kararlarına itiraz mümkündür. Adli kontrol kararına karşı itiraz, kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde kararı veren merciiye yapılmaktadır.
Tutukluluk
Tutukluluk, özgürlüğü en çok kısıtlayan kişinin belirli şartlar altında cezaevinde tutulduğu geçici nitelikte bir koruma tedbiridir. Hayasızca hareketler suçu açısından şüphelinin kaçma veya delilleri karartma ihtimali varsa ve bunlar somut delillerle ortaya konuluyorsa tutukluluk kararı verilebilir.
Tutukluluk kararı en fazla 1 yıllık verilebilir. Bu süre zorunlu hallerde ve bazı şartlar altında 6 ay daha uzatılabilir.
Hakkında tutuklama kararı verilen kişi, bu karara karşı itiraz edebilir. İtiraz, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde, kararı veren sulh ceza hâkimliğinin yargı çevresi içerisinde bulunduğu asliye ceza mahkemesine, şüpheli kişi, eşi, avukatı, yasal temsilcisi ya da ikinci dereceden akrabaları tarafından yapılabilir.
Hayasızca Hareketler Suçunda Soruşturma Sonucunda Verilebilecek Kararlar
Hayasızca hareketler suçunda soruşturma aşamasında verilebilecek kararlar şunlardır:
- Soruşturmaya yer olmadığı kararı,
- Kovuşturmaya yer olmadığı kararı,
- İddianamenin düzenlenmesine ilişkin karar.
Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)
Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar ve şikâyet konusunu oluşturan fiilin hiçbir araştıramaya gerek olmadan suç oluşturmadığının anlaşılması veya çok genel ve soyut olması halinde verilmektedir. Bu gibi haller söz konusu olduğunda hayasızca hareketler suçunun soruşturma aşaması hiç başlamamış sayılır, dosya kapanır.
Soruşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz edilebilir. Kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)
Hayasızca hareketler suçunun soruşturma aşamasının sonunda savcı, dava açılmasını uygun görmez veya suçla ilgili yeterli delil bulamazsa kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verebilir. Bu karara KYOK da denir. Bu durumda dosya soruşturma aşamasından sonra kapanır ve yargılamaya devam edilmez.
Hayasızca hareketler suçu bakımından yukarıdaki niteliklerin var olması durumunda savcı tarafından KYOK kararı verilebilir.
Kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz edilebilir. İtiraz, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır.
İddianamenin Düzenlenmesi
Hayasızca hareketler suçunun soruşturmasının sonucunda savcı, suçun işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşırsa iddianame düzenler. Devamında, düzenlediği iddianameyi görevli ve yetkili mahkemeye sunar. İddianamenin kabul edilmesi hâlinde kamu davası açılır ve yargılama aşamasına geçilir.
Hayasızca Hareketler Suçunun Savunması
Hayasızca hareketler suçunda şüpheli/sanık veya müdafi durumun koşullarına göre bazı savunmalar yapmaktadırlar. Bu savunmalara örnek olarak şu hususlar verilebilir:
- Suçun aleniyet unsurunun bulunmadığı,
- Suçun teşhircilik eylemini meydana getirmediği,
- Teşebbüs aşamasında kaldığı için daha az cezayı gerektirdiği,
- Suçun cinsel ilişki niteliği taşımadığı,
- Suçun 12 yaşından küçük tarafından işlenmesi,
- Somut olaya ilişkin sadece aleyhe delillerin toplanması,
- Delillerin ispat edecek nitelikte olmaması,
- Suçun unsurlarının oluşmadığı,
- Usule ilişkin eksiklerin olduğu,
Hayasızca hareketler suçunun savunması, suçun işleniş biçimi, failin özellikleri ve somut olaya göre farklılıklar gösterebilmektedir. Bu noktada, sağlıklı bir savunma yapılabilmesi ve sürecin takibi için uzman bir ceza avukatından yardım alınmasında fayda vardır
Hayasızca Hareketler Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması
Hayasızca hareketler suçunun ceza yargılaması aşaması, dava sürecini ifade eder. Ceza yargılaması aşaması, savcı tarafından hazırlanan iddianamenin mahkemece kabul edilerek davanın açılmasıyla başlar ve mahkeme tarafından sanık/sanıklar hakkında bir karar verilmesiyle son bulur. Bu aşamaya uygulamada kovuşturma da denmektedir.
Hayasızca hareketler suçunda yargılama aşamasında sanık savunma hakkını kullanabilir ve suçla ilgili lehine olan delillerin toplanmasını isteyebilir. Tüm bu süreçte; deliller toplanır, görgü tanıkları dinlenir ve duruşmalar yapılır. Sonucunda ise, hâkim tüm süreci değerlendirerek bir karar verir.
Hayasızca hareketler suçu basit yargılama usulüne tabi suçlar arasından yer almaktadır. Mahkeme tarafından yapılan değerlendirmede basit yargılama usulünün uygulanması tercih edilirse duruşmaya gerek olmadan dosya üzerinden karar verilir. Bu itibarla, tarafların 15 gün içinde savunmalarını dosya üzerinden iletmeleri gerekmektedir.
Yargılama sürecinde yapılacak diğer işlemler de yazılı şekilde dosyaya eklenir. Dosya üzerinden yapılan incelemenin sonunda, hakim verilecek cezaya hükmeder
Basit yargılama usulü sonucunda verilen karara karşı itiraz etme hakkı bulunmaktadır. İtiraz edilmez ise verilen karar kesinleşecektir. Süresi içinde itiraz edilirse mahkeme tarafından duruşma açılır ve yargılamaya genel usullere göre devam edilir. Bu bağlamda, duruşmalar yapılır, tanıklar duruşmalarda dinlenir vs. işlemler gerçekleştirilir ve karar duruşmasında verilecek cezaya hükmedilir.
Hayasızca Hareketler Suçunda Zamanaşımı
Hayasızca hareketler suçunda dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl; ceza zamanaşımı kararın kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıldır.
Dava zamanaşımına ilişkin 8 yıllık süre, suçun işlendiği tarihte başlar. Bu süreden sonra dava açılamaz ve ceza verilemez. Ceza zamanaşımına ilişkin 10 yıllık süre ise, cezaya ilişkin mahkeme kararının verildiği gün başlar. Bu süreden sonra cezanın infazı istenemez.
Hayasızca Hareketler Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar
Hayasızca hareketler suçunda mahkemenin verebileceği kararlar şunlardır:
- Beraat,
- Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK),
- Mahkûmiyet,
- Adli para cezasına çevirme,
- HAGB,
- Cezanın Ertelenmesi,
- Davanın Düşmesi,
Beraat
Beraat, mahkeme tarafından yapılan yargılamanın sonunda sanığın aklanarak suç işlemediğinin kesin olmasıdır. Beraat kararı, suçun sanık tarafından işlenmemesi, delil yetersizliği, suçun unsurlarının oluşmamış olması gibi sebeplerle verilebilir. Sayılan bu hallerin olması durumunda hayasızca hareketler suçu bakımından sanığa beraat hükmü verilebilir.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın fiilleri suç teşkil etmesine rağmen bazı sebepler dolayısıyla ceza verilememesine ilişkin karardır. Ceza verilmesine yer olmadığı kararı şu hallerde verilebilecektir:
- Sanığın suçun meydana geldiği sırada 12 yaşından küçük olması,
- Sanığın akıl hastası yahut sağır ve dilsiz olması,
- Suçun zorunluluk altında işlenmesi,
- Suçun konusunda hataya düşülmesi,
- Suçun cebir ya da tehditle işlenmesi.
Mahkûmiyet
Mahkûmiyet kararı, mahkeme tarafından yapılan yargılamanın sonunda sanığın suçlu olduğuna hükmedilmesidir. Hayasızca hareketler suçu bakımından suçun sanık tarafından işlendiği sabit olursa ve ceza verilmemesi için herhangi bir sebep yoksa mahkûmiyet kararı verilecektir. Hayasızca hareketler suçunda en fazla 1 yıla kadar mahkûmiyet söz konusu olabilecektir.
Hayasızca hareketler suçu meydana geldikten sonra ve cezası da kesinleştikten sonra 3 yıl içinde tekrar suç işlenirse tekerrür hükümleri uygulanacaktır. Tekerrür durumunda verilen cezada artırıma gidilecektir. Hakimin takdirine bağlı olarak, sanığın adli sicili, yargılama sürecindeki hal ve tavırları göz önünde bulundurulup 1/6 oranında iyi hal indiriminin yapılması da söz konusudur.
Adli Para Cezasına Çevirme
Adli para cezasına çevirme, sanığa verilen cezanın 1 yıl ve daha az süreli olması halinde verilebilen bir karardır. Hayasızca hareketler suçunun cezası 6 ay ve 1 yıl arasında olacağından verilecek olan hapis cezası adli para cezasına hâkimin takdirine bağlı olarak çevrilebilir.
Öncelikle hapis cezasının gün olarak karşılığı bulunarak, en az 20 TL en fazla ise 100 TL olacak şekilde bir miktar ile çarpılır. Paranın miktarı failin ekonomik durumuna göre hâkim tarafından tayin edilir.
Verilen adli para cezası, taksitlere bölünmüş halde ya da tek seferde nakit olarak ödenebilir. Peşin ödemelerde 1 yıl, taksitli ödemelerde en fazla 2 yıl içerisinde ödeme yapılmalıdır. Ödenmeyen adli para cezası tekrar hapis cezasına çevrilebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanık hakkında verilen hükmün belirli bir süre boyunca açıklanmaması ve sanığın bu sürede denetime tabi tutulmasıdır.
Uygulamada HAGB olarak da bilinen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kapsamında sanık hakkında verilen ceza beş yıllığına ertelenebilir. Sanık bu beş yıllık süre içinde başka bir suç işlemez ve belirlenen yükümlülüklere uyarsa ceza hiç verilmemiş sayılır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için; 2 yıldan az hapis cezasına hükmedilmiş olması, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması ve hâkimde tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaat olması gerekmektedir. Bu unsurların varlığı halinde hayasızca hareketler suçu bakımından HAGB kararı verilebilir.
Bu kararın verilmesine karşı itiraz yolu açıktır. İtiraz, 7 gün içinde kararı veren mahkemenin bağlı olduğu ağır ceza mahkemesine sunulan dilekçe ile yahut zabıt katibine bulunulan beyan ile yapılır.
Cezanın Ertelenmesi
Cezanın ertelenmesi, sanık hakkında verilen cezanın hapishanede değil de dışarıda geçirilmesine imkan sağlar. Hapis cezasının ertelenmesi durumunda, bir denetim süresi belirlenir. Bu süre, 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olamaz.
Cezanın ertelenmesinin söz konusu olabilmesi için; verilen hapis cezasının 2 yıldan daha az süreli olması, sanığın bu olaydan önce 3 aydan fazla hapis cezası almamış olması ve hâkime başka bir suç işlemeyeceği yönünde bir kanaat oluşturması gerekmektedir. Sayılan gerekli koşulların varlığı halinde hayasızca hareketler suçu açısından cezanın ertelenmesi gündeme gelebilir.
Erteleme süresi içinde kişi, herhangi bir suç işlemez ve kendisine verilen denetim yükümlülüklerine uyar ise, hapis cezası infaz edilmiş sayılır. Erteleme sonucunda verilen mahkûmiyet kararı, kişinin adli sicil kaydına işlenir.
Davanın Düşmesi
Davanın düşmesi, bazı nedenler sonucunda davanın esası hakkında karar verilememesi yani kovuşturma aşamasının sona ermesidir. Davanın düşmesine neden olabilecek hâller kanunda düzenlenmiştir.
Sayılan haller; genel af, sanığın ölümü ve dava zamanaşımı gibi hallerdir. Hayasızca hareketler suçu bakımından bu hallerin var olması halinde hakim tarafından davanın düşmesi kararı verilebilir.
Hayasızca Hareketler Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci
İlk derece mahkemesi tarafından verilen kararın bir üst mahkeme tarafından incelenmesini isteyen taraflar hayasızca hareketler suçu bakımından istinafa gidebileceklerdir. Bu durumda verilen karar Bölge Adliye Mahkemesi tarafından tekrar incelenecektir.
İstinafa başvuru süresi, kararın öğrenildiği tarihten itibaren 7 gündür. Başvuru usulü, kararı veren mahkemeye sunulan dilekçe yahut zabıt katibine sunulan sözlü beyan şeklindedir. Belirtilen süre içinde başvuru yapılmazsa istinaf hakkı ortadan kaybolur ve verilen karar kesinleşir.
İstinaf mahkemesinin verdiği bozma kararları dışındaki karardan da memnun olmayan taraflar temyize yani Yargıtaya başvuru hakkına sahiptir. Anca temyiz kanun yoluna başvuru her durumda mümkün değildir. 5 yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren suçlara ilişkin istinaf mahkemesinin esastan reddettiği dosyalar hakkında temyiz incelemesi yapılamamaktadır.
Temyiz başvurusu, hükmün açıklanmasından itibaren 15 gün içinde kararı veren mahkemeye sunulan dilekçe yahut zabıt katibine sunulan sözlü beyan ile yapılmaktadır.
Sonuç
Hayasızca hareketler suçu, kanunda düzenlendiği üzere iki seçimlik hareketten birinin icra edilmesiyle meydana gelecektir. Suçun niteliğinin iyi belirlenmesi, diğer suçlardan ayrılması, soruşturma ve kovuşturma aşamasına ait teknik detaylar, istinaf ve temyiz kanun yollarında süre takibi açısından mağdur olmamak adına alanında uzman bir ceza avukatından destek alınmalıdır.