Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu Türk Ceza Kanunu’nda Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenen suçlardan biridir. Bu suç tipi ile korunmak istenen kişinin toplumsal alanda gizli kalmasını istediği özel hayatıdır. Özel hayat kişinin kendisinin belirlediği sınırlar içinde ve belirlediği kişilere açtığı, bilinmesini istemediği şeylerin korunmasını istediği hayat olarak tanımlanmaktadır.

İçindekiler

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Nedir?

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, bir kişinin kendisine ait olmasını istediği ve diğer kişiler tarafından bilinmemesini, duyulmamasını ve görülmemesini istediği hayatının, diğer kişilerce müdahaleye uğraması halinde oluşan suçtur. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu Türk Ceza Kanunu m.134’te düzenlenmiştir.

TCK m.134:

‘’Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Nasıl Oluşur?

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, kişinin diğerleri tarafından bilinmesini istemediği ancak kendi isterse paylaştığı mahremiyet alanının izlenmesi, gözlenmesi ve hatta bu gizliliğin kayda alınması suretiyle oluşur.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluşumuna ilişkin örnek olarak odanın kapı deliğinden birini soyunurken gözlemek, bir kişinin çantasını karıştırmak, komşunun posta kutusuna bakmak, bir ağaca çıkarak kişinin yatak odasının gözetlenmesi verilebilir.

Özel hayatın gizliliği suçunun oluşması açısından sadece yukarıda sayılan örnekler bağlamında kişinin sadece evinde olduğu durumlar söz konusu değildir. Kişilerin sadece kendi evlerinde bir özel hayatı yoktur. Kişilerin toplumun her alanında; okulda, bankada, parkta, bahçede, alışveriş merkezinde, kafede, plajda da bir özel hayatları vardır.

Örneğin bir kişinin plajda bikinili görüntülerinin çekilmesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluştururken, yapılan bir çekimde günlük kıyafetlerle o fotoğrafta yer alındığında bu suç tipi oluşmayacaktır.

Yargıtay kararlarında özel hayat kavramı, bireylerin başkalarıyla paylaşmak istemediği mahrem yaşantısından ibaret kabul edilmemektedir. Aynı şekilde, arzu edildiğinde diğer bireylerle paylaşılabilecek, yaşama dair hususi olaylar da bu kapsamda değerlendirilmektedir. (Yargıtay 12. CD. 2013/13028 E. 2014/4490 K.)

Özel hayatın gizliliği toplum önünde göz önünde bulunan sanatçılar, siyasetçiler veya kamu görevlileri açısından farklı; normal vatandaşlar açısından farklıdır. Kişinin toplum içinde ne derece göz önünde olduğu o kişi açısından özel hayat sınırlarını belirleyici nitelikte olacaktır.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Cezası

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.

Yapılacak olan ceza yargılaması sonucunda verilecek olan ceza hakimin takdirinde olacaktır. Somut olayın özellikleri, suçun işleniş biçimi ve suçun meydana getirdiği zararın oranı gibi hususlar verilecek cezada etkili olmaktadır.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Hâlleri ve Cezaları

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli hali özel hayata ilişkin gizliliğin görüntü ve seslerin kaydedilmesiyle ihlal edilmesidir. Suça ilişkin cezayı artıran nitelikli haller, TCK m.134/1’de, 134/2’de ve m.137’de düzenlenmiştir.

TCK 134/1:

“Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.’’

TCK 134/2:

“Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.’’

TCK 137:

Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların;

a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,

b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.’’

Kanunda belirtilen ve cezayı belli oranda artıran bu nitelikli haller aşağıda daha detaylı açıklanmıştır.

Gizliliğin Görüntü veya Seslerin Kayda Alınması Suretiyle İhlal Edilmesi

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli hali bakımından ilk hal gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesidir.

Örneğin, kişilerin evlerindeki herhangi bir bölüme kamera yerleştirerek özel yaşantılarına ilişkin görüntülerinin kayıt altına alınması halinde bu nitelikli hal meydana gelecektir.

Görüntü veya Seslerin Hukuka Aykırı Şekilde İfşa Edilmesi Suretiyle İhlal Edilmesi

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli hali bakımından ikinci hal, görüntü ve seslerin hukuka aykırı şekilde ifşa edilmesidir. Burada ifşa etmek deyiminden anlaşılması gereken, suça ait görüntü veya sesleri yaymak ya da açığa çıkarmaktır. Bu halde verilecek ceza, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir.

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda, sanığın mağdur ile beraber olduğu dönemde çektiği cinsel içerikli görüntüleri beraberlikleri sona erdikten sonra mağdurun kocasına göndermesini görüntü ve seslerin hukuka aykırı şekilde ifşa edilmesi nitelikli halinin oluştuğuna hükmetmiştir. (Yargıtay 12. CD. 2017/7920 E. 2018/4602 K.)

Kamu Görevlisi Tarafından ve Görevinin Verdiği Yetkiyi Kötüye Kullanmak Suretiyle İhlal Edilmesi

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli hali bakımından üçüncü hal, kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle ihlal edilmesidir. Bir kamu görevlisi tarafından görevinin vermiş olduğu yetki ile özel hayatın gizliliğini ihlal etmesi halinde bu nitelikli hal oluşacaktır. Bu halde verilecek ceza yarı oranda artırılır.

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda Emniyet Genel Müdürlüğünde görevli olan sanıkların kuruma ait olan ses ve görüntü almaya yarayan araç ile mağdurun evinin giriş kapısını görecek şekilde park ettikleri araçlarından görüntü almaya çalışmaları üzerine bu nitelikli halin varlığı kabul edilmiştir. (Yargıtay 12. CD. 2013/8447 E. 2014/2291 K.)

Belli Bir Meslek ve Sanatın Sağladığı Kolaylıktan Yararlanmak Suretiyle İhlal Edilmesi

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli hali bakımından son hali ise belli bir meslek veya sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle ihlal edilmesidir. Bu durumun varlığı halinde, suçluya verilecek ceza yarı oranında artırılmaktadır.

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda bayan kuaförü olarak olarak çalışan sanığın, kuaföre gelen mağdurun bulunduğu odadaki duvar deliğinden çıplak fotoğraf ve videolarının çekilmesi belli bir meslek veya sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle ihlal edilmesi nitelikli halinin oluştuğudur. (Yargıtay 12. CD. 2018/2585 E. 2018/6995 K.)

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, suç işlemek amacıyla başlanılan eylemlerin, elde olmayan sebeplerle yarıda kalması durumudur. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluşumuna sebebiyet veren fiillerin birbirinden ayrılması ve bölünmesi halinde teşebbüs söz konusu olabilir.

Örneğin bir kişi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlemek amacıyla bir evin penceresinde ses ve ve görüntü almak için düzeneğini kurduğu ancak o sırada polisin gelmesi halinde teşebbüste sorumluluk doğacaktır. Bu durumda cezada belli oranda bir indirim yapılacaktır.

Yargıtayın vermiş olduğu bir kararda özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlemek amacıyla bozuk bir cihazla görüntü kaydetmeye çalışma halinde teşebbüsten söz edilemez. Çünkü burada suçta kullanılan vasıtanın elverişsiz olması durumu vardır. (Yargıtay 12. CD. 2013/13545 E. 2014/6497 K.)

İştirak, suçun, birden kişinin etkisi ve yardımıyla birlikte işlenmesi durumudur. Suça yardım etmek, suçluyu azmettirmek gibi yollarla suça iştirak edenler de eylemleri oranında ayrı ayrı cezalandırılırlar.

Örneğin TCK m.134 kapsamında birden fazla kişinin özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu birlikte işlemesi durumunda olması iştirak söz konusudur.  İştirak hali söz konusu olduğunda azmettiren ve yardım edenler de cezalandırılır.

İçtima, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturan fiilin aynı zamanda farklı suç türlerini de kapsayan nitelikte olması halidir. Bu halde kişi, ortaya çıkan suçlar arasında en ağır cezayı gerektiren suçtan yargılanır. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda içtima hükümleri uygulanabilir.

Kişi, aynı suçu kesintisiz şekilde birden çok kez işlerse her bir fiil için ayrıca ceza verilmez, verilen cezanın oranı artırılır. 

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası

 Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Soruşturma Aşaması

Soruşturma aşaması, suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen zamanı ifade etmektedir. Soruşturma aşaması şu şekildedir:

  • Şikayet-İhbar,
  • Gözaltı,
  • Delillerin Toplanması,
  • İfade ve Sorgu,
  • Uzlaşma,
  • Adli Kontrol,
  • Tutukluluk.

Şikâyet-İhbar

Şikayet, adli makamların, suçun mağduru tarafından yapılan bildirim ile suçtan haberdar edilmesi halidir. İhbar ise herhangi bir kişinin yetkili makamları suçtan haberdar etmesini ifade eder. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu şikayete tabidir, ihbar sonucu soruşturma başlatılmaz. 

Mağdur tarafından yapılan şikayet geri alınırsa dosya kapanacak soruşturmaya devam edilmeyecektir. Yargılama aşamasında şikayetin geri çekilmesi halinde ise dava düşmektedir.

Şikayet yazılı şekilde yapılabileceği gibi tutanağa geçirmek üzere sözlü bir şekilde Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk kuvvetlerine de yapılabilir. Şikayet süresi failin veya fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Kanunda belirtilen bu süre hak düşürücü niteliktedir.  Bu süre içinde şikayet edilmezse soruşturmaya başlanmaz. 

Gözaltı

Gözaltı, cumhuriyet savcısı tarafından soruşturmanın tamamlanması amacıyla 24 saati geçmemek üzere şüphelinin kolluk nezaretinde tutulduğu bir koruma tedbiridir. Bu süre bireysel suçlarda uzatılamaz. 

Birden çok kişiyle işlenen toplu suçlarda ise bu süre belirli şartlar altında uzatılabilmektedir. Toplu işlenen suçlarda Cumhuriyet Savcısı gözaltı süresini her defasında bir günü geçmemek üzere 3 gün süreyle uzatılmasını emredebilir. 

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu bakımından şüphelinin suçu işlediğine dair somut delillerin varlığı halinde ve soruşturulması bakımından zorunlu olması nedeniyle gözaltı kararı verilebilir. 

Gözaltı kararına karşı, gözaltına alınan kişi yahut yakınları itiraz edebilir. Bu itirazı şüphelinin kendisi, avukatı, eşi, yaş küçüğü olması halinde kanuni temsilcisi yapabilir. İtiraz, Sulh Ceza Hakimliğine sunulan dilekçe ile yapılmaktadır.

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması aşamasında, suça ilişkin bütün deliller toplanarak maddi gerçeğe ulaşmak amaçlanır. Bu aşamada savcı, özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ile ilgili hem lehe hem aleyhe delilleri toplayarak suçun şüpheli tarafından işlenip işlenmediğini ortaya çıkarmakla yükümlüdür.

Bu aşamada en önemli husus delillerin kanuna uygun şekilde elde edilmesidir. Zira hukuka aykırı deliller yargılamanın hiçbir aşamasında ispat aracı olarak kullanılamayacaktır. 

Hukuka aykırı delil olarak; bilgisayar ve bilgisayar kütüklerinde hukuka aykırı yapılan arama örnek verilebilir. Bu şekilde hukuka aykırı olarak elde edilen hiçbir delil yargılamada kullanılamaz. 

İfade ve Sorgu

İfade, soruşturma aşamasında şüphelinin kolluk veya savcı tarafından dinlenmesidir. Sorgu, ise hem soruşturma hem de kovuşturma evresinde mümkün olan şüpheli veya sanığın hakim ya da savcı tarafından dinlenmesidir. 

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun soruşturma evresinde şüphelilerin ifadesi alınır. Bu esnada şüphelinin kimliği saptanarak kendisine isnat edilen suç anlatılır. 

Müdafii (avukat) seçme hakkının olduğu hatırlatılır. Kendisine isnat edilen suçu öğrenme hakkı açıklamada bulunmama hakkı (susma hakkı), yakınlarına haber verme hakkı, delil toplanmasını isteme hakkı gibi haklara sahip olduğu anlatılır.

Bu aşamadaki en önemli hususlardan biri de şüpheliye yasak usullerde davranılmaması gerektiğidir. İfade alımı sırasında yasak olan bazı usullere örnek olarak işkence, yorma, gerçeği yansıtmayan vaatlerde bulunma veya ilaç verme olabilir. 

İfade ve sorgu sonrasında, ifadesi alınan kişiye bir tutanak imzalatılmaktadır. Şüpheli kişi tutanakta yazanların doğru olup olmadığını kontrol etmelidir. Sonrasında herhangi bir mağduriyet yaşanmaması açısından ifade ve sorgu sonrasındaki tutanağın kontrolü önemlidir.

İfade ve sorgu aşamaları, yargılama süreçleri arasındaki en önemli aşamalardır. Bu süreçlerde sunulan beyanlar, yargılamanın sonucunda verilecek cezayı etkilediğinden, ifade ve sorgu aşamalarını alanında uzman bir ceza avukatı ile yürütmek oldukça önemlidir.

Uzlaşma

Uzlaşma, şüpheli ve mağdurun, uyuşmazlığı gidermek amacıyla, bir uzlaştırmacının arabuluculuğunda yapılan alternatif çözüm yoludur. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu uzlaşmaya tabi suçlardandır.

Uzlaşmaya tabi suçlarda soruşturma aşamasında dosya savcılık tarafından uzlaşma bürosuna gönderilerek taraflara uzlaşmak isteyip istemedikleri sorulur. Uzlaşmak istediklerini beyan eder ve teklifi kabul ederseler yargılama sona erer. Uzlaşmak istemezlerse yargılamaya devam olunur. Tarafların uzlaşamaması halinde, yeniden uzlaşma yoluna gidilmesi mümkün değildir. 

Adli Kontrol

Adli kontrol, şüpheli kişinin cezaevine gönderilmesi yerine birtakım şartlar altında denetimde tutulmasıdır. Adli kontrol kararı, tutuklama sebeplerinin varlığı hâlinde uygulanan daha hafif düzeyli bir koruma tedbiridir. Adli kontrolün amacı kişi hürriyeti ve seyahat özgürlüğünün engellenmesinin kişi için doğuracağı olumsuz durumları en aza indirmektir.

Adli kontrol tedbirleri yurtdışı çıkış yasağı, imza uygulaması ya da güvence bedeli olabilmektedir. 

Kişinin tutuklanması için şartların varlığına rağmen, adli kontrolün yeterli olması halinde, tutuklama kararı verilememektedir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu açısından tutukluluk kararı verilememektedir ancak adli kontrol kararı verilebilir.

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçuna ilişkin tutuklama sebeplerinin varlığı hâlinde tutuklama yerine, 2 yıla kadar adli kontrol kararı verilebilmesi mümkündür. Bu karara karşı itiraz yolu açıktır. Kararın verilmesinden itibaren 7 gün içerisinde, kararı veren hâkimliğin yargı çevresi içerisinde bulunan Asliye Ceza Mahkemesine itiraz edilebilir.

İtiraz edilmesi üzerine, adli kontrol kararının kaldırılmasına, yükümlülüklerin, değiştirilmesine veya sanığın bazı yükümlülüklerden muaf tutulmasına karar verilebilir.

Tutukluluk

Tutuklama tedbiri, kuvvetli suç şüphesi, kaçma şüphesi ve delilleri karartma şüphesi bulunan şüphelilerin gözetim altında tutulmasıdır. Sayılan tutuklama sebeplerinin var olması ve adli kontrol tedbirlerinin yetersiz gelmesi halinde, özel hayatın gizliliğini ihlal suçu için tutuklama kararı verilebilir.

Şüpheli kişinin tutukluluk süresi en fazla 1 yıl olarak belirlenebilmektedir. Belli durumların varlığı halinde, bu süre mahkeme tarafından 6 ay daha uzatılabilir.

Hukuka aykırı şekilde verilen yahut uzatılan tutuklama kararlarına karşı itiraz yolu açıktır. İtirazlar, kararı veren hakimliğin bağlı bulunduğu asliye ceza mahkemesine yapılmaktadır. İtirazın yapılabileceği süre, tutukluluk kararının tebliğ edildiği günden itibaren 7 gündür. Şüpheli, eşi, annesi, babası gibi birinci ve ikinci derece yakınları itirazda bulunabilir.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işleyen 15 yaşını doldurmamış çocuklar hakkında tutuklama kararı verilememektedir.

 Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunda Soruşturma Sonucunda Verilebilecek Kararlar

Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunda soruşturma aşamasında verilebilecek kararlar aşağıdaki gibidir.

  •  Soruşturmaya yer olmadığı kararı,
  •   Kovuşturmaya yer olmadığı kararı,
  •   İddianamenin düzenlenmesine ilişkin karar.

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar ve şikâyet konusu fiilin açıkça suç oluşturmadığının herhangi bir araştırmaya gerek olmadığı veya savcılığa yapılan ihbar ve şikâyetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda savcı tarafından verilebilir. 

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu bakımından soruşturmaya yer olmadığı kararı verilebilir. Bu durumda soruşturma hiç başlamamış sayılarak dosya kapanır. İlgili kişiye şüpheli sıfatı verilmez.

Bu karar karara karşı itiraz edilebilir. Kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde  kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Soruşturma aşamasının sonunda savcı dava açılmasını uygun görmez veya suçla ilgili yeterli delil bulunmazsa yahut etkin pişmanlık hükümlerine ilişkin bir durum söz konusuysa kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verebilir. Bu karara KYOK da denir. Bu durumda dosya soruşturma aşamasından sonra kapanır.

Bu karara karşı itiraz edilebilir. İtiraz kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine yazılı olarak yapılır.

 İddianamenin Düzenlenmesi

Soruşturma sonucunda savcı, suçun işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşırsa iddianame düzenler. Akabinde, düzenlediği iddianameyi görevli ve yetkili mahkemeye sunar. İddianamenin kabul edilmesi hâlinde kamu davası açılır ve yargılama aşamasına geçilir.

 Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Savunması

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda somut olayın özelliklerine ve duruma göre bazı savunmalar yapılabilmektedir. Bu savunmalara örnek olarak şu hususlar verilebilir:

  • Özel hayat gizliliğinin ihlal edilmediği,
  • Durumun özel hayat niteliğinde olmadığı,
  • Kamuya açık alanda olduğunun iddiası,
  • Hukuka aykırı delile dayanılarak yargılama yapılması,
  • Soruşturma ve yargılama aşamasında yapılan hukuki işlemlerde usule aykırılıkların bulunması,
  • Kuvvetli suç şüphesi oluşturan yeterli delil bulunmadığı,
  • Masumiyet karinesinin zedelendiği iddiası,
  • Failin yaş küçüğü olması,
  • Failin akıl hastası olması.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna ilişkin yukarıda sayılan savunmalar vb. diğer savunmalar yapılabilmektedir. Savunmaların hak kaybına neden olmaması amacıyla uzman ceza avukatından yardım almakta fayda vardır.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Ceza yargılaması aşaması uygulamada kovuşturma evresi olarak da bilinen aşamadır. Soruşturma aşamasında elde edilen tüm deliller ışığında savcı dava açılması gerektiğini düşündüğü takdirde iddianame düzenleyerek mahkemeye sunar ve mahkemenin kabulü ile ceza yargılaması aşaması başlamış olur.

Ceza yargılaması sürecinde, şüpheli ya da şüphelilerin hakim veya savcı tarafından dinlenmesi gündeme gelecektir. Duruşmalar bu aşamada yapılmaktadır. Tanık dinlenmesi, hakimin olay yerinde keşfe çıkması, bilirkişi raporlarının toplanması ve diğer tüm delillerin değerlendirilmesi bu aşamada gündeme gelmektedir.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunda Zamanaşımı

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihte işlemeye başlar. Ceza zamanaşımı süresi ise mahkeme kararının kesinleştiği günden itibaren 10 yıldır. 

Zamanaşımı sürelerinin geçmesi halinde, bu fiile dayanarak dava açılması, ceza verilmesi mümkün değildir. Aynı şekilde, verilen cezaya ilişkin zamanaşımı süresinin dolması halinde verilen cezanın infazı da istenemez.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunda Mahkemenin verebileceği kararlar aşağıdaki gibidir.

  • Beraat
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
  • Mahkumiyet
  • Adli para cezasına çevirme
  • HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı)
  • Cezanın Ertelenmesi
  • Davanın Düşmesi

Beraat

Beraat, bir mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda, sanığın suçu işlemediğine kanaat getirilmesidir. Beraat kararı, suçun sanık tarafından işlenmemesi, delil yetersizliği, suçun unsurlarının oluşmamış olduğu hallerde verilebilir.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın suç işlediği kesin olmasına karşın herhangi bir neden ile ceza verilmemesidir. Bu karar ancak belirli durumlarda verilebilir. Bu durumlara ilişkin haller kanunda belirtilmiştir.

Örneğin özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlemiş birinin yaşının küçük olması, kusur yüklenememesi, sağır ve dilsiz olması ya da akıl hastası olması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilir.

Mahkûmiyet

Mahkûmiyet kararı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanığın suçlu olduğuna hükmedilmesidir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu bakımından sanık tarafından işlendiği anlaşılırsa ve ceza verilmemesi için herhangi bir sebep yoksa mahkûmiyet kararı verilir. 

Belirli süreler için suçun tekerrür edilmiş olması halinde mahkumiyet süresi artmaktadır. Suçlunun hal ve hareketlerinde iyi hal söz konusu olması halinde ise mahkumiyet süresi azalabilmektedir.

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezasına çevirme, belirli şartlar altında, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesidir. Kasten işlenebilen ve cezanın üst sınırı 1 yıl olan suçlar açısından adli para cezasına çevirme mümkün olabilmektedir. Taksirle işlenen suçlar ise süre sınırı olmadan adli para cezasına çevrilebilmektedir.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu açısından adli para çevirme söz konusu olabilecektir. Adli para cezasının tutarı belirlenirken suçlunun ekonomik ve sosyal düzeyi esas alınıp, her gün için 20-100 Lira arasında bir tutara hükmedilir.

Hapis cezasının adli para cezasına çevrilip çevrilemeyeceği hâkimin takdirindedir. Ancak hükmedilen hapis cezası 30 gün veya daha az süreli ise hâkim hapis cezasını para cezasına çevirmek zorundadır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, belirli şartlar altında verilen hükmün açıklanmamasıdır. Uygulamada HAGB de denmektedir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu bakımından HAGB kararı verilebilir.

HAGB kararı verilebilmesi için gerekli şartlar şunlardır: sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmaması, verilen cezanın 2 yıl veya daha az süreli olması, sanığın ve tutumlarından yeniden suç işlemeyeceğine dair kanaate oluşması gerekir.

HAGB kararı verilmesi halinde kişi 5 yıl süreyle denetime tabi tutulur. Kişinin 5 yıllık denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlememesi gerekmektedir. Aksi taktirde HAGB kararı ortadan kalkar ve hüküm açıklanır.  HAGB kararı adli sicil kaydında görünmemektedir.

 Cezanın Ertelenmesi

Yapılan yargılama sonucunda, verilebilecek cezanın 2 yıl veya daha az süreli olması halinde, bu cezanın infazının ertelenmesine karar verilebilir.

Hapis cezasının ertelenmesi halinde, bir denetim süresi belirlenir. Belirlenen bu süre, 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olamaz. Erteleme süresi içinde kişi, kendisine verilmiş olan yükümlülüklere uyar ve herhangi bir suç işlemez ise kendisine verilen hapis cezası infaz edilmiş sayılır. Erteleme sonucunda verilecek olan mahkûmiyet kararı, kişinin adli sicil kaydında görünür.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi halinde yargılama süreci sona ermektedir. Bu halde dosya hakkında herhangi bir karar verilmemektedir. Davanın düşmesine sebep olabilecek hâller kanunda sınırlı sayıda belirtilmiştir. Bu haller; genel af, sanığın ölümü ve dava zamanaşımı olabilmektedir.

Özel Hayatın Gizliliği İhlal Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

İstinaf başvurusu hükmün açıklanmasından itibaren 7 gün içinde kararı veren mahkemeye bir dilekçe yahut zabıt katibine sunulan sözlü beyan ile yapılmaktadır. Bu süre içinde başvurunun yapılması çok önemlidir, başvuru yapılmadığı takdirde karar kesinleşir ve istinafa başvuru mümkün olmaz.

İstinaf mahkemesinin, özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna ilişkin verdiği bozma kararlarına karşı temyiz talebinde bulunmak mümkün değildir. Temyiz başvurusu ise hükmün açıklanmasından itibaren 15 gün içerisinde hükmü veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle yapılır.

İstinaf ve temyiz incelemeleri yaklaşık 1-2 yıl sürmektedir. Bununla beraber bu süreler, mahkemelerin iş yoğunluğu, usule dair işlemler ve mevcut olayın niteliklerine göre değişebilmektedir.

Mahkeme tarafından HAGB kararı verilmiş olması halinde, bu karara karşı istinaf yoluna başvuru mümkün değildir. HAGB kararına karşı, kararın açıklandığı günden itibaren 7 gün içinde, kararı veren mahkemenin bağlı olduğu ağır ceza mahkemesine itiraz mümkündür.

Sonuç

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna ilişkin soruşturma ve kovuşturma süreçlerini yönetmek birçok detay barındırmakta ve uzmanlık gerektirmektedir. Suça ilişkin savunmalar uzman bir kişi tarafından yapılmalı ve sürelerin kaçırılmamasına dikkat edilmelidir. Aksi takdirde telafisi imkânsız zararlar doğabilir. Bu sebeple alanında uzman bir ceza avukatından yardım alınmasında fayda vardır.

Telefonla Sor