Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu ve Cezası

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu ve Cezası

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu; belirli bir amaç için doldurulmak için imzalanan kısmen veya tamamen boş kağıdın, verilme nedeninden farklı şekilde doldurulmasıdır. Açığa imzanın kötüye kullanılmasının suçunun cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası olup şikayete ve uzlaşmaya tabidir. Açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan işlem başlatılan kimselerin, hukuki şekilde savunma yapması ve soruşturma süreçlerinin takibinin titizlikle yapılması önem arz etmektedir

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu Nedir?

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu; belirli bir şekilde doldurulmak üzere imzalanıp teslim edilen kısmen veya tamamen boş bir kağıdın, verilme nedeninden farklı bir şekilde doldurulmasıdır. Bu suç türü, Türk Ceza Kanunu m.209 hükmünde düzenlenmektedir.

“Belirli bir tarzda doldurulup kullanılmak üzere kendisine teslim olunan imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı, verilme nedeninden farklı bir şekilde dolduran kişi, şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu Nasıl Oluşur?

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu, belirli bir nedene yönelik doldurulan ve karşı tarafa teslim edilen kağıdın verilme nedeninden farklı bir şekilde doldurulması ile oluşur. Suçun oluşması için;

  • Gerçek bir imzanın olması,
  • İmzalanan kağıdın, tevdi ve teslim sebebinden farklı bir şekilde doldurulması gerekmektedir.

Örneğin 2 kişi arasında belli bir konuda sözleşme yapmak amaçlı boş kağıda imza atıldığında ve taraflardan biri bu kağıdı başka amaçla kullandığı durumda açığa imzanın kötüye kullanılması suçu oluşacaktır.

Örneğin ilgili Yargıtay kararında, sanık rehinli olarak traktör satın almıştır. Devir işlemlerinin yapılması için teminat olarak verilen imzalı boş senet, 7.150.000 lira olan traktör bedeli yerine 15.000.000 olarak doldurulmuştur. Yargıtay bu hususta, açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun meydana geldiğine hükmetmiştir. (Y 11. CD E.2004/3657 K.2005/911 T.07.03.2005)

İmzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdın hukuka aykırı şekilde ele geçirilmesi veya bulundurulması ve hukuki bir sonuç ortaya çıkaracak şekilde doldurulması halinde belgede sahtecilik suçu oluşacaktır.

Birinci fıkradan farkları, imzalı boş kağıdın hukuka aykırı olarak ele geçirilmiş olması ve hukuki bir sonuç ortaya çıkaracak şekilde doldurulmasıdır. Bu durumda açığa imzanın kötüye kullanılması suçu oluşmaz, belgede sahtecilik suçu oluşur. Konuya ilişkin detaylar, “resmi belgede sahtecilik suçu ve cezası“, “özel belgede sahtecilik suçu ve cezası” başlıklı makalelerde yer almaktadır.

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu Cezası

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır. Kanuni sınırlar arasında verilecek kesin ceza, somut olayın özellikleri dikkate alınarak hakim tarafından takdir edilmektedir.

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçuna Teşebbüs, İştirak, İçtima

Teşebbüs, bir suçun işlenmesine yönelik icra hareketlerine başlanması ancak istenmeyen nedenlerle suçun tamamlanmamasıdır. Açığa imzanın kötüye kullanılması suçuna teşebbüs mümkündür. Bu durumda, faile verilecek cezada indirime gidilir.

Örneğin bir kimseye, imzalı bir belgeyi amacı dışında kötüye kullanmak amacıyla dolduracakken engel olunması halinde suç teşebbüs aşamasında kalmış sayılır.

İştirak, bir suçun birden fazla fail ile işlenmiş olması halidir. Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda da faillik, suça azmettirme veya yardım etme şeklinde suça iştirak edilebilmektedir. Bu durumda, suçun işlenmesine etki eden herkes, etkisi oranında ayrı ayrı cezalandırılmaktadır.

Örneğin bir kişi, başka bir kişiye açığa imzanın kötüye kullanılmasını suçunu işlemeyi telkin ettiği takdirde azmettirme şeklinde suça iştirak edecektir.

İçtima, tek hareketle birden fazla suçun aynı anda işlenmesi veya aynı suçun tek hareketle birden fazla kişiye karşı işlenmesidir.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda kişinin tek hareketle birden fazla suçun oluşumuna neden olması halinde fikri içtima uygulanır ve kişi bu suçlardan yalnızca en ağır cezayı içeren suç bakımından cezalandırılır.

Örneğin ilgili Yargıtay kararında da açığa imzanın kötüye kullanılması ve bedelsiz senedi kullanma suçu beraber işlendiğinde TCK 44.madde uyarınca fikri içtima hükümleri uygulanması gerektiği ifade edilmiştir. (Y 15. CD E.2012/8248 K.2014/1912 T.05.02.2014)

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu ve Cezası

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunun Soruşturma Aşaması

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun soruşturma aşaması, suçun işlendiğine dair şüphe ile başlayan Cumhuriyet Savcısı ve kolluk tarafından yürütülen aşamadır. Soruşturma aşamasında yapılabilecek işlemler şu şekildedir:

  • Şikâyet ve ihbar
  • Gözaltı
  • Delillerin Toplanması
  • İfade ve sorgu
  • Uzlaşma
  • Adli kontrol
  • Tutukluluk

Şikayet- İhbar

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu; soruşturulması mağdurun şikayette bulunmasına bağlanan suçlardan biridir. Diğer bir ifade ile, mağdurun şikayette bulunmaması halinde, bu suça ilişkin ihbarlara dayanılarak soruşturma başlatılmamaktadır.

Şikayetler, suça ilişkin fiillerin öğrenildiği tarihten itibaren 6 ay içinde, savcılıklara yahut kolluk birimlerine yapılmalıdır. Aksi halde şikayet hakkı düşmektedir.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun mağdurun şikayetine tabi olması sebebiyle, şikayetten vazgeçilmesi mümkündür. Mağdurun soruşturma aşamasında şikayetini çekmesi halinde soruşturma dosyası kapanır. Yargılama aşamasında şikayetten vazgeçilmesi halinde ise dava düşmektedir.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu şikayete bağlı suçlar arasındadır. Yani suçun soruşturulması için mağdurun şikayeti aranmaktadır. Ayrıca şikayete tabi bir suç olduğundan şikayetten vazgeçilmesi de mümkündür.

Gözaltı

Gözaltı, bir kişinin yakalanması ve suç işlediği konusunda şüphe bulunması durumunda, soruşturmanın yürütülebilmesi amacıyla geçici olarak kolluk kuvvetleri tarafından alıkonulması işlemidir. Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda, suçun işlendiğine dair somut deliller ve gözaltının zorunlu olması durumunda gözaltı kararı alınabilir.

Gözaltı süresi, yakalama anından itibaren en yakın hakimlik veya mahkemeye götürülme süresi hariç, genellikle en fazla 24 saattir. Yakalanan kişinin en yakın hakimlik veya mahkemeye gönderilme süresi ise genellikle en fazla 12 saattir.

Savcılığın gözaltı kararına karşı, belirlenen süre içinde sulh ceza hakimliğine başvurarak itiraz etmek mümkündür. İtirazı yapma yetkisi şüpheli kişiye veya belirli durumlarda bazı yakınlarına aittir. Sulh ceza hakimliği, itirazı aldıktan sonra genellikle 24 saat içinde kararını verir.

Delillerin Toplanması

Deliller, soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı tarafından toplanarak dosyaya eklenir. Kovuşturma aşamasına geçildiğinde delil toplama yetkisi mahkemeye aittir.

Cumhuriyet Savcısı, açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun tespiti hususunda şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplar.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda Yargıtay kararları uyarınca (HMK hükümlerinin cevaz verdiği durumlar hariç olmak üzere) yazılı ispat zorunluluğu vardır, suçun varlığının veya yokluğunun tanık ile ispat olunması mümkün değildir. (Y 11. CD E.2013/9533 K.2015/25597 T.21.04.2015)

Mahkemeye sunulan delillerin yargılama aşamasında ve ceza tayininde kullanılabilmesi için hukuka uygun olarak elde edilmiş olması gerekmektedir. Hukuka aykırı delile örnek olarak, izinsiz çekilen görüntüler yahut ses kayıtları verilebilir.

İfade ve Sorgu

İfade, şüphelinin suçla ilgili açıklamalarının cumhuriyet savcısı veya kolluk kuvvetleri tarafından sorulması sürecidir. Sorgu ise ifadeye benzer ancak şüpheli veya sanığın ifadeden farklı olarak hakim veya mahkeme tarafından suç soruşturması veya kovuşturmasıyla ilgili dinlenmesidir.

İfade ve sorgu işlemleri için kişiye davetiye gönderilir. Davet kağıdında, kişi kendi rızası ile gelmezse, zorla getirilebileceği belirtilir. Eğer çağrıya rağmen şüpheli veya sanık gelmezse, zorla getirilmesine karar verilebilir. İfade ve sorgu işlemleri nerede gerçekleştirileceği konusunda spesifik bir kanuni düzenleme olmasa da, genellikle bu işlemler polis merkezi (karakol) veya adliye içinde gerçekleştirilir.

İfade ve sorgu sürecinin hukuka uygun olması büyük bir öneme sahiptir. Yasak usullere başvurulmamalıdır. Bu bağlamda aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:

  • Şüpheli veya sanığın beyanları özgür iradesine dayanmalıdır,
  • İfade verilmesi için kanuna aykırı bir şey vaat edilmemiş olmalıdır,
  • Kötü davranma, işkence, tehdit ve benzeri şekillerde zorla ifade alınmamış olmalıdır.

Şüphelinin haklarını tam olarak bilmemesi, ifade aşamasında iletişim konusunda sorun yaşaması gibi olumsuzluklar, davanın seyrini etkileyebilir. Bu bağlamda, bütün bu sürecin en başından itibaren uzman bir ceza hukuku avukatı eşliğinde yürütülmesi önemlidir.

Uzlaşma

Uzlaştırma;, soruşturulması şikayete bağlı suçlarda, tarafların bir uzlaştırmacı aracılığıyla, suça ilişkin olarak anlaştırılmasına hizmet eden çözüm yoludur. Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu uzlaşmaya tabidir.

Uzlaşmaya tabi davalarda dosya, uzlaştırma bürosuna gönderilir. Bu noktada dosyaya bir uzlaştırmacı atanır ve uzlaştırmacı somut olayı inceleyerek taraflara bir teklifte bulunur. Taraflar bu teklife 3 gün içinde cevap vermek zorundadır. Aksi halde teklif reddedilmiş sayılır.

Uzlaşma süreci 30 gün içinde tamamlanmaktadır. Gerekli olduğu durumlarda bu süre, 2 kere daha uzatılabilmektedir. Tarafların verilen süre içinde uzlaşamaması yahut uzlaşmayı reddetmesi halinde uzlaşma dosyası kapanarak yargılamaya devam edilir.

Soruşturma aşamasında tarafların uzlaşması sonrası, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmektedir. Yargılama aşamasında gerçekleştirilen uzlaşma sürecinde uzlaşmanın sağlanması halinde ise davanın düşmesi kararı verilmektedir.

Adli Kontrol

Adli kontrol, tutuklama şartlarının mevcut olmasına rağmen, tutuklamanın orantısız olacağı durumda, sanık veya şüpheli hakkında bazı tedbirlerin alınmasına yönelik uygulamadır. Bu tedbirler, soruşturmanın her aşamasında uygulanabilir.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109. maddesinde, 12 farklı tedbir bulunmaktadır. Bu tedbirler arasında, yurt dışına çıkış yasağı, konutu terk etmeme yasağı ve karakola giderek imza atma tedbiri en yaygın uygulananlardır.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda, soruşturma aşamasında sulh ceza hakimliği, kovuşturma aşamasında ise mahkemenin kararıyla 2 yıla kadar adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına karar verilebilir. Bu süre zorunluluk halinde 1 yıl daha uzatılabilmektedir.

Adli kontrol tedbirlerine uyulmaması halinde şüpheli hakkında tutuklama kararı verilebilmektedir.

Adli kontrol kararına karşı itiraz, kararı yüz yüze verilmişse kararın okunduğu tarihten itibaren 7 gün içinde yapılabilir. Eğer adli kontrol kararı kişiye tebliğ edilmişse, itiraz süresi tebliğ tarihinden itibaren 7 gündür. İtiraz dilekçesi, adli kontrol kararı veren hâkimliğin görev yaptığı Asliye Ceza Mahkemesine sunulur.

Tutukluluk

Tutukluluk, şüpheli veya sanığın soruşturma aşamasında sulh ceza hakimliği, kovuşturma aşamasında ise mahkeme kararıyla kesin hüküm verilene kadar cezaevinde tutulma durumunu ifade eder. Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda da tutuklama kararı alınması mümkün değildir.

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda soruşturma sonucu verilebilecek karar şu şekildedir:

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı (Syok)
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (Kyok)
  • İddianamenin düzenlenmesi

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK), Cumhuriyet savcısı tarafından, ihbar veya şikayetin nitelikleri gereği fiilin herhangi bir suç teşkil etmediğinin açıkça anlaşılması halinde verilen karardır. Aynı şekilde, ihbar veya şikayetin soyut ve genel nitelikte olduğunun açıkça anlaşıldığı durumlarda da bu karar verilebilir.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçuyla ilgili olarak soruşturmaya yer olmadığı kararının alınmasıyla birlikte, soruşturma başlamaz ve ilgili kişiye şüpheli sıfatı verilmez

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK), Cumhuriyet savcısı tarafından kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delilin elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması durumlarında, soruşturma aşaması sonunda verilen bir karardır.

Bu karara karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı olduğu Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edilebilir.

İddianamenin Düzenlenmesi

Soruşturma evresinin sonunda, toplanan delillerin değerlendirilmesi sonucunda yeterli şüphenin varlığına kanaat getirilmesi durumunda, Cumhuriyet Savcısı tarafından iddianame düzenlenecektir. Hazırlanan iddianamenin, görevli ve yetkili mahkeme tarafından kabul edilmesi, soruşturma aşamasını sona erdirecek ve kovuşturma aşamasını başlatacaktır.

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunun Savunması

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun savunması, yargılamanın her aşamasında savunma yapılarak delillerin sunulması ile gerçekleşir. Bu kapsamda, açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun savunması için öne sürülebilecek hususlara örnekler şunlardır:

  • Lehe delillerin toplanması,
  • Aleyhe delillerin çürütülmesi,
  • Usule aykırılıkların ileri sürülmesi,
  • Masumiyet karinesi iddiası,
  • Delillerin ispat gücünün tartışılması,
  • Hukuka aykırı delillerin tespiti ve karar esas adlandırılması,
  • Suçun vasfının yanlış değerlendirildiği iddiası,
  • Suçun unsurlarının yanlış değerlendirildiğini iddiası,
  • Cezayı indiren veya tamamen kaldıran sebeplerinin ileri sürülmesi,
  • Şahsi cezasızlık sebeplerinin ileri sürülmesi,
  • Dosyaya özel diğer savunmalar.

Bu suç tipi bakımından da, suçun oluşmadığı, imzalanan kağıdın amacına uygun kullanıldığı ve zamanaşımı mevcut olduğu gibi savunmalar yapılabilir.

Şüpheli veya sanığın savunma hakkını aktif bir şekilde kullanması gerekmektedir. Savunma hakkı çerçevesinde yapılacak olan savunmanın, hukuki bir zeminde sunulması gerekmektedir.

Bu bağlamda, her bir bireyin somut durumuna uygun bir savunma yapılmalıdır. Zira sanığın ortaya koyduğu hususların aktif, etkin ve hukuki bir şekilde kullanılabilmesi gerekir. Bu nedenle süresin etkin bir şekilde yönetilmesi adına uzman bir ceza avukatından yardım alınarak sürecin yürütülmesi faydalı olacaktır.

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda ceza yargılaması aşaması, iddianamenin kabulü ile başlar. Soruşturma aşaması tamamlanmış olur ile kovuşturma aşamasına geçilir. Kovuşturma evresine geçilebilmesi için yeterli suç şüphesi ve delil varlığı gerekmektedir.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda ceza yargılaması aşamasında kovuşturma, şu evrelerden oluşur: 

  • Duruşma hazırlığı evresi,
  • Duruşma evresi,
  • Delillerin tartışılması ve karar evresi.

Duruşma Hazırlığı Evresi

İddianamenin ilgili ceza mahkemesi tarafından kabul edilmesiyle birlikte kovuşturma aşamasına geçilir ve mahkeme duruşma hazırlığı işlemlerine başlar. Bu süreçte, şüpheli durumundaki kişi kovuşturma evresine geçtiğinden dolayı artık sanık sıfatını alır. Duruşma hazırlığı sürecinde gerçekleştirilecek işlemler, bir tutanak olan tensip zaptı ile belirlenir.

İlgili mahkeme duruşma gününü belirler ve duruşmada hazır bulunması gerekenleri çağırır. Sanık daha sonra duruşmaya çağrı kağıdı ile çağrılır.

Duruşma Evresi

Duruşma evresi, sanık, müdafii ve duruşmaya çağrılan tanıkların veya bilirkişilerin hazır olup olmadığının kontrol edilmesiyle başlar. Mahkeme hakimi, iddianamenin kabulü kararını okur ve tanıklar salondan çıkarılır.

Duruşmada öncelikle sanığın kimlik bilgileri ve kişisel bilgileri alınır. Daha sonra iddianame veya onun yerine geçen belgede, sanık hakkındaki suçlamaların temel dayanağını oluşturan eylemler ve deliller açıklanır. Ardından, sanık için suçlamaların hukuki temelleri ortaya konulur.

Son olarak, sanık açıklama yapmaya hazır olduğunda sorgu aşamasına geçilir. Sanık sıfatıyla mahkemede bulunan kişinin sorgusu tamamlandıktan sonra, delillerin tartışılması evresine geçilir.

Delillerin Tartışılması ve Karar Evresi

Delillerin tartışılması aşamasında, her bir delil ayrı ayrı ele alınır. Daha sonra, tüm deliller bir araya getirilerek değerlendirilir. Bu noktada, iddia makamı olan savcılık ve davalı olan sanık delillerle ilgili beyanlarını sunar. Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinden sonra, mahkeme karar verme aşamasına geçer ve sanık hakkındaki hükmünü verir. Mahkeme, kararını açıklamadan önce, sanığa son söz hakkı tanır.

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunda Zamanaşımı

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıldır. Ceza zamanaşımı süresi, mahkeme tarafından hükmedilen cezanın kesinleşmesinden itibaren 10 yıldır.

Dava zamanaşımı süresinin geçmesi halinde, davaya ilişkin yargılama yapılamayacak, dava açılamayacaktır. Ceza zamanaşımı süresinin geçmesi halinde ise mahkeme tarafından ceza verilemeyecek veya kesinleşen cezanın infazı söz konusu olmayacaktır.

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda mahkemenin verebileceği kararlar şu şekildedir. 

  • Beraat,
  • Ceza verilmesine yer olmadığı kararı (CYOK),
  • Mahkûmiyet,
  • Adli para cezasına çevirme,
  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması,
  • Cezanın ertelenmesi,
  • Davanın düşmesi.

Beraat

Beraat kararı, sanığın suçsuz olduğuna kanaat getirilmesi halinde verilecek olan karardır. Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda beraat kararına hükmedilebilecek durumlar CMK m.223/2’de sayılmıştır. Kanuna göre beraat kararı şu hallerde verilebilir:

  • Kişinin eyleminin kanunda suç olarak tanımlanmaması,
  • Kişinin eyleminin kendisi tarafından işlenmediğinin sabit olması,
  • Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
  • Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
  • Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması, hallerinde beraat hükmü verilir.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda anılan durumların varlığı halinde sanık hakkında beraat kararı verilecek ve sanık ceza almayacaktır.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı (CYOK), sanık tarafından suç teşkil eden fiilin gerçekleştirildiği ve sanığın suçu işlediği kanısına varılmasına rağmen bazı hukuki sebeplerin mahkumiyet kararı verilmesini engellemesi halinde verilen karardır.

CYOK kararı ile beraat kararı birbirinden farklıdır. CYOK, yalnızca CMK 223/3. maddesinde yer alan haller kapsamında verilebilir. Bu durumlar şunlardır:

  • Yüklenen suçla ilişkilendirilen yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik durumu veya geçici nedenlerin bulunması,
  • Yüklenen suçun hukuka aykırı olmasına rağmen bağlayıcı emrin yerine getirilmesi, zorunluluk veya cebir veya tehdit etkisi altında işlenmesi,
  • Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması,
  • Kusurluluğu ortadan kaldıran bir hataya düşülmesi.

CMK madde 223/4 hükmüne göre, cezasızlık sebeplerinden herhangi birinin mevcut olması durumunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi mümkündür. Şu hallerde cezasızlık sebebinin var olduğu kabul edilecektir:

  • Etkin pişmanlık,
  • Şahsi cezasızlık sebebinin mevcudiyeti,
  • Karşılıklı hakaret,
  • İşlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda, yukarıda sayılan durumların mevcut olması durumunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilir.

Mahkumiyet

Sanığın açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu işlediğinin hakim tarafından kesin olarak tespit edilmesi halinde mahkumiyet kararı verilecektir. Mahkumiyet kararı ile sanık hakkında hapis cezasına hükmedilir.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda, sanığın sosyal ilişkileri, yargılama esnasında pişmanlık gösteren davranışlarının bulunup bulunmadığı, adli sicil geçmişi gibi hususların değerlendirilmesi sonucunda mahkeme tarafından 1/6 oranında iyi hal indirimi verilebilir.

Tekerrür, önceden suç işleyen bir sanığın öngörülen kanuni süreler içerisinde tekrar suç işlemesiyle meydana gelen bir durumdur. Suçta tekerrürün varlığı halinde, hükmedilecek cezada artırıma gidilmektedir.

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezasına çevirme, mahkeme tarafından hükmedilen hapis cezasının 1 yılın altında olması halinde verilebilen bir karardır. Bu ihtimalde, hapis cezası para cezasına çevrilerek ödeme yoluyla infaz edilir.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu, adli para cezasına çevrilmesi mümkün olan suç tiplerindendir. Mahkeme, sanığın sosyoekonomik düzeyini göz önünde bulundurarak 20 ila 100 lira arasında bir bedel belirler. Bu bedel, ceza gün sayısıyla çarpılarak toplam bedel hesaplanır.

Mahkeme, belirlenen adli para cezasının 1 yıl içinde peşin yahut 2 yıl içinde taksitlerle ödenmesine hükmeder. Ödemelerin zamanında yapılmaması halinde ise hükmedilen ceza, hapis cezası olarak cezaevinde çektirilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Sanık hakkında verilen cezanın 2 yıl veya daha az olması ve sanığın da kabul etmesi halinde, sanık bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilebilir. Bu kararın sonucu olarak, sanık 5 yıllık bir denetim altında tutulur.

5 yıllık denetim süresi içerisinde tekrar kasten bir suç işlemeyen sanık hakkında verilen ceza kaldırılır ve düşme kararı verilir.

HAGB kararının verilebilmesi, şu şartların tamamının bulunmasına bağlıdır:

  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
  • Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
  • Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesidir.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda da bu koşulların bulunması halinde HAGB kararı verilmesi mümkündür. HAGB kararı verilmesi durumunda sanık 5 yıl boyunca denetim altında olacak ve cezaevine girmeyecektir. Ayrıca, sanığın bu süre boyunca yeniden suç işlememesi gerekmektedir.

Cezanın Ertelenmesi

Sanığa verilen hapis cezası 2 yıl veya daha az ise sanık bakımından hapis cezasının ertelenmesi kararı verilmesi mümkündür. Sanığın cezası ertelenirse, sanık en az 1 ve en çok 3 yıl boyunca denetime tabi tutulacaktır.

Denetim süresinin tamamını iyi halli olarak geçiren ve kasten yeni bir suç işlememiş olan kişinin cezasının tamamının infaz edildiği kabul edilir. Hapis cezasının ertelenebilmesi için aşağıda yer alan şartların tamamının mevcut olması gereklidir:

  • Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
  • Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,
  • Mağdurun uğradığı zararın giderilmesi gerekmektedir.

Erteleme kararının sonucu olarak, sanık hakkında verilen mahkumiyet kararı adli sicil kaydına kaydedilir. Yani ertelenen hapis cezaları da HAGB’nin aksine adli sicil kaydında görünmektedir.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, kanunda belirtilmiş olan bazı usule ilişkin nedenlerle davanın esastan görülememesi durumunu ifade eder. Davanın düşmesi şu hallerde gerçekleşmektedir:

  • Sanığın ölümü,
  • Af,
  • Dava zamanaşımı,
  • Şikâyetten vazgeçme,
  • Önödeme.

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda bu durumlardan birinin bulunmasıyla davanın düşmesine karar verilecektir.

İstinaf ve Yargıtay Süreci

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkündür. Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun üst sınır 1 yıl olduğundan temyiz kanun yoluna kapalıdır.

İstinaf kanun yoluna başvuru için hükmün açıklanmasından itibaren 7 günlük süre öngörülmüştür. Kararı veren mahkemeye sunulan dilekçe yahut zabıt katibine sunulan sözlü beyan ile istinaf başvurusu yapılır. İstinaf yoluna başvurulmasıyla Bölge Adliye Mahkemesi verilen kararı tekrar inceleyecektir. İstinafa süresi içerisinde başvurulmadığı takdirde hüküm kesinleşecektir.

Sonuç

Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu kasten işlenen bir suç olup imzalı bir belgenin imzalanan amaç haricinde kullanılması ile oluşur. Suçun ispatında ve delillerin sunulmasında yazılı delil sunulmasına dikkat edilmelidir. Bu kapsamda yapılacak olan savunmaların da somut olaya özgü şekilde ve hukuki bir zeminde sunulması gerekir. Dolayısıyla, hukuki durumların tespitinde, delillerin toplanmasında ve sürelerin takibinde uzman bir ceza hukuku avukatına danışmak faydalı olacaktır.

Telefonla Sor